Sır
27.Ocak.2017, 13:28
YÜCE KİTABIMIZ, Kur'ân-ı Kerîmin kendine has bir âhengi, bir mûsikîsi ve bir okuma usûlü vardır. Buna göre Kur'ân belli bir usûle, belli bir kàideye göre okunur. Onun asıl okunuşunu şekillendiren tarafı da harflerin mah-recine ve tecvid esasına riâyet edilmesidir. Hangi usül ve makamda okunursa okunsun, harflerin çıkış yerlerine ve tecvid kaidesine dikkat edildiği takdirde çok tatlı bir okuma şekli ortaya çıkar.
Bu okumada insan, harflerin ağızdan çıkış tarzına, kelimelerdeki medlere, birbirini tutan ve tutmayan harflere uymuş olur ki, böylece sesini güzelleştirmiş, Kur'ân âhengini yakalamış ve ona has 'mûsikî'ye kavuşmuş olur.
Müzzemmil Sûresinde, 'Kur'ân'ı tertil üzere, açık açık ve tane tane okuyun' buyurulurken onun nasıl okunacağı esas itibariyle belirtilmiştir.
Bu âyetin tefsirinde Elmalılı Hamdi Yazır özetle şu izaha yer verir:
'Bir söz haddizatında ne kadar güzel olursa olsun, gereği gibi güzel okunmayınca güzelliği kalmaz. Güzel okumasını bilmeyenler güzel sözleri berbat ederler.
'Kelâmın tertil ile güzel söylenmesi ve okunması ise, sadece ses güzelliğiyle gelişi güzel, eze büze teganni etmek, saz teli gibi sade ses üzerinde yürümek kabilinden bir mûsikî işi değildir.
'Nazmın mânâ ile münasebeti ve lisanın belâğat ve fesâhatı hakkıyla gözetilerek ruhî ve mânevî bir uyumla yerine göre şiddet, yerine göre yumuşaklık, yerine göre med, yerine göre kasr, yerine göre gunne, yerine göre iz-har, yerine göre ihfa, yerine göre iklâb, yerine göre vasl, yerine göre sekit veya vakıf; hâsılı asıl maksat, mânâyı duymak ve mümkün olduğu kadar duyurmak olmak ü-zere tecvid ile okumak işidir.
'Bunun için Kur'ân okumakta tertil ve tecvid lâzımdır. Tecvid de, kaf çatlatmak derdiyle çatlatmaktaki mânâyı kaybetmek değildir.'
Peygamberimizin (a.s.m.) tavsiye ve tatbikatlarına, Sahabe-i Kiramın Kur'ân okuma şekline baktığımızda, onların hallerinde bu âyetin tefsirini ve yaşayışını görüyoruz.
Yıllarca Peygamberimizin (a.s.m.) hizmetinde bulun-muş olan Enes bin Malik'e (r.a.) soruldu:
'Resulullahın (a.s.m.) Kur'ân okuyuşu nasıldı?'
Bunun üzerine Hz. Enes, 'Uzatılması gereken harfi uzatarak okurdu' dedikten sonra Peygamberimizin (a.s.m.) okuyuşunu Bismillâhirrahmânirrahîm'i okuyarak tarif et-ti. 'Bismillâhi' derken 'lâm'ı uzattı, 'er-Rahmân' derken 'mim'i uzattı, 'er-Rahîm' derken de 'hâ'yı uzattı.
Peygamberimizin (a.s.m.) hanımlarından Ümmü Seleme vâlidemiz de Peygamberimizin (a.s.m.) Kur'ân okuyuşunu şöyle anlatır:
'O dura dura okurdu. Fâtiha'yı okurken 'elhamdülillâhi Rabbi'l âlemîn' der durur. 'er-Rahmâni'r-Rahîm' der durur ve devamında 'Mâliki Yevmi'd dîn'i okurdu.'
Abdullah bin Mugaffil rivâyet ediyor: 'Mekke'nin fethi senesinde bir seferde Resulullah (a.s.m.) bineğinin üzerinde Fetih Sûresini okuyordu. Okurken de 'tercî' yaptı.
'Muaviye der ki: Şimdi halkın gelip başıma toplanma-sından endişe etmesem onun okuyuşu gibi size okurdum?'
Hadiste geçen 'tercî', harfleri yerli yerinde çıkarmak, med olan yerlerde çekmek ve uzatmak sûretiyle okumaktır.
Zaten her hali gibi Peygamberimizin (a.s.m.) mübarek sesi de çok güzeldi. Bizzat kendisine inen Kur'ân'ı en güzel şekilde okurdu ve dinleyenler mest olurdu.
Peygamber Efendimiz (a.s.m.) Kur'ân'ı en güzel şekilde okumayı tavsiye ederken, okurken sesi güzelleştirmeyi de istemektedir. Bu hususta şöyle buyururlar:
'Şüphesiz Allah, güzel sesle Kur'ân okuyandan razı olmuştur.'
'Kur'ân'ı sesinizle güzelleştirin. Çünkü güzel ses Kur'ân'ın güzelliğini daha da arttırır.'
Bu hadisler, sesi güzelleştirerek Kur'ân'ı tatlı bir edâ, güzel bir âhenk, tam bir vakar ve tâzim içinde okumayı tavsiye etmektedir. Zaten tecvid kàidelerine dikkat eden kimse, hâliyle hadisteki tavsiyeye uymuş ve sesini de Kur'ân'la şekillendirerek güzelleştirmiş ve tatlılaştırmış olur.
Kur'ân'ı okumak kadar dinlemekten de büyük bir haz duyan Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.), Sahabilerin kurâlarından olan Ebû Mûsa el-Eş'arî, Ubeyy bin Kâb ve Ab-dullah bin Mes'ud gibi zatlardan Kur'ân okumalarını ister ve dinlerdi. Çünkü bu zatlar Kur'ân âhengini yakalamış, sesleri güzel, usül ve makamları tam yerinde olan insanlardı.
Meselâ, bir gece Peygamberimiz (a.s.m.) Ebû Mûsa el-Eş'arî'nin Kur'ân okuyuşunu dinlemişti. Sabahleyin onu görünce, 'Dün gece senin Kur'ân okuyuşunu dinlerken beni bir görecektin. Ne kadar sevinmiştim. Muhakkak sana Âli Davud'un nağmelerinden bir nağme verilmiştir.'
Bunun üzerine Ebû Mûsa da, 'Yâ Resulallah' dedi, 'Şâyet sizin dinlediğinizi bilseydim sesimi daha da güzelleştirirdim' dedi.
Hz. Davud'un çok gür ve güzel bir sesi vardı. Zebûr'u yetmiş makamla okurdu. Okurken hem kendisi ağlar, hem de bütün dinleyenleri ağlatırdı. Hatta onun bir mûcizesi olarak bütün hayvanlar Hz. Davud'un Zebûr'u okuyuşunu durarak dinlerdi.
Rivâyete göre Ebû Mûsa çok dokunaklı ve tesirli bir sese sahipti. Peygamberimiz (a.s.m.) de, Ebû Mûsa'da Hz. Davud'un sesine benzer bir nağme bulmuş ve zevkle dinlemişti.
Peygamberimiz (a.s.m.) düz bir şekilde, sıradan bir kitap gibi Kur'ân okumayı uygun görmezdi. Bu hususta şöyle buyururlar:
'Muhakkak Kur'ân tesirli olarak inmiştir. Onu okuduğunuzda ağlayınız. Ağlayamasanız da ağlamaya çalışınız, ağlar gibi ulvi bir hüzün içine giriniz. Kur'ân'ı okurken sesinizi güzelleştirmeye ***ret ediniz. Kim Kur'ân'ı teganni ederek okumazsa bizden değildir.'
Hadis âlimleri, hadiste bahsedilen 'teganni'yi Kur'ân'ı açık açık, tane tane tertil üzere; tecvid kàidelerine uyarak sesi güzelleştirmek sûretiyle âhenk içinde okumak şeklinde açıklamışlardır. 'Bizden değildir' ifadesinden de, 'Böyle yapmayanlar Kur'ân'ı bizim okuduğumuz gibi okumayanlar, bizim sünnetimize uymayanlardır' mânâlarını çıkarmışlardır.
Bunun için insan, sesi güzel olmasa bile, Kur'ân-ı Ke-rîmi okurken yapmacık davranışlara meydan vermeden elinden geldiği ölçüde fıtrî bir şekilde sesini güzelleştirmeye ***ret etmelidir.
İmam Mâlik gibi bazı hadis âlimleri, mânâlarını düşünerek, mahzun bir edâ ile, huşû içinde Kur'ân okumanın hadiste sözü edilen 'sesi güzelleştirme' maksadına ulaşıldığının bir işareti olduğunu söylemişlerdir. Bunun için de şu meâldeki hadis-i şerif zikredilmektedir:
'Kur'ân okurken sesini işittiğiniz zaman Allah'tan korktuğu kanaatine vardığınız adam şüphesiz Kur'ân'ı en güzel sesle okuyanlardandır.'
İmam Âzam ve bazı âlimlere göre de Kur'ân'ı nağme ile okumak caizdir. Çünkü nağme ile okumak kalbe daha çok tesir eder, insana ulvî hüzünler yaşatır.Elmalılı merhum, Sebe' Sûresinin 10. âyetinin tefsirinde bu hususta şunları söyler:
'Şeriat istiyor ki, Kur'ân okunurken ses güzelleştirilsin, makamla okunsun. Ancak ifadenin metnini bozarak, mânâyı unutturarak kuru ses izleyen fasıkların bestesiyle ve nağmeleriyle değil, sözlerin tecvidini, fasihliğini bozmayarak mânâsının, belâğatının (iyi, güzel, pürüzsüz söz söyleme) incelikleriyle duyurarak şuûrlu bir hayat yaşatacak olan bir seda ile okunsun ki, bunu Peygamberimizin (a.s.m.) hadisinde (Luhûn-u Arab) denmiş, kırâe ilminde tecvid diye tarif olunmuştur. Bu sûretle biz Kur'ân oku-nurken Hz. Davud'un mûcizesini yaşamış oluruz.'
Efendimiz (a.s.m.), 'Arap lahn'ı, edası, okuyuşu gibi okumayı tavsiye ederken, mânâyı değiştirecek, Kur'ân'ın edasını ve üslubunu bozacak şekilde, sesinin arkasına düşerek okumayı yasaklanmıştır. Bu hususta Peygamberimizin (a.s.m.) ikazı şu şekildedir:
'Kur'ân'ı Arapların sesi ve lahnı gibi okuyun. İki ehl-i kitabın ve fasıkların lahninden sakının. Öyle bir nesil gelecek ki onlar, Kur'ân'ı şarkıcılar ve rahipler gibi bağıra-rak, sesi dalgalandırarak okuyacaklardır. Fakat okudukla-rı, boğazlarından aşağı geçmeyecek, sadece kendilerini dinleyenlerin kalpleri ile bizzat kendileri zevk alacaklardır.' (Taberani ve Beyhaki rivâyet etmiştir.)
Kur'ân-ı Kerîmi okuma tarzı üzerinde titizlikle ve itina ile duran Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.), bu tarzı bozmaya yönelik bütün uygulamalara engel olmuş, Sahabileri ânında uyarmış ve Kur'ân'ı okunması gereken şeklinden uzaklaşılmamasını tavsiye etmiştir.
Ebû Said el-Hudrî'nin rivâyetine göre, 'Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem Mescid-i Nebevîde itikâfa girmişti. İtikâfta olan Sahabilerin Kur'ân'ı sesli olarak okuduklarını işitince, perdeyi araladı şöyle buyurdu:
'Ey benim ashabım, hepiniz Rabbinize münacat halindesiniz. Birbirinizi rahatsız etmeyiniz, Kur'ân okurken sesinizi yükseltmeyiniz' buyurdu.'
Ukbe bin Âmir'in rivâyetine göre de Peygamber Efendimiz, Kur'ân'ı açıktan okumakla, gizli okuyan arasındaki farkı şöyle bildirmişlerdir:
'Kur'ân'ı açıktan okuyan açıktan sadaka veren gibidir, Kur'ân'ı gizli okuyan ise gizli sadaka veren gibidir.'
Bilindiği gibi sadakayı gizli olarak vermek daha efdaldir ve sevaplıdır. Çünkü içinde en küçük bir riya bile yoktur.
31- Müzzemmil Sûresi, 4
32- Hak Dini Kur'ân Dili, 8: 5427
33- et-Tâc, 4:9
34- A.g.e. 4:10
35- A.g.e. 4:10
36- İbni Mâce, İkame:176
37- Dârimî, Fedâlilü'l-Kur'ân, 34
38- Müslim, Salâtü'l-Müsâfirîn: 235; et-Tâc, 4:10
39- İbni Mâce, İkame: 176
40- A. g. e.
41- Hak Dini Kur'ân Dili, 6:3948.
42- el-İtkan fî Ulûmi'l-Kur'ân Trc. 1:256
43- el-İtkan fî Ulûmi'l-Kur'ân Trc 1:257
44- Tirmizî, Fedâilü'l-Kur'ân:19.
Bu okumada insan, harflerin ağızdan çıkış tarzına, kelimelerdeki medlere, birbirini tutan ve tutmayan harflere uymuş olur ki, böylece sesini güzelleştirmiş, Kur'ân âhengini yakalamış ve ona has 'mûsikî'ye kavuşmuş olur.
Müzzemmil Sûresinde, 'Kur'ân'ı tertil üzere, açık açık ve tane tane okuyun' buyurulurken onun nasıl okunacağı esas itibariyle belirtilmiştir.
Bu âyetin tefsirinde Elmalılı Hamdi Yazır özetle şu izaha yer verir:
'Bir söz haddizatında ne kadar güzel olursa olsun, gereği gibi güzel okunmayınca güzelliği kalmaz. Güzel okumasını bilmeyenler güzel sözleri berbat ederler.
'Kelâmın tertil ile güzel söylenmesi ve okunması ise, sadece ses güzelliğiyle gelişi güzel, eze büze teganni etmek, saz teli gibi sade ses üzerinde yürümek kabilinden bir mûsikî işi değildir.
'Nazmın mânâ ile münasebeti ve lisanın belâğat ve fesâhatı hakkıyla gözetilerek ruhî ve mânevî bir uyumla yerine göre şiddet, yerine göre yumuşaklık, yerine göre med, yerine göre kasr, yerine göre gunne, yerine göre iz-har, yerine göre ihfa, yerine göre iklâb, yerine göre vasl, yerine göre sekit veya vakıf; hâsılı asıl maksat, mânâyı duymak ve mümkün olduğu kadar duyurmak olmak ü-zere tecvid ile okumak işidir.
'Bunun için Kur'ân okumakta tertil ve tecvid lâzımdır. Tecvid de, kaf çatlatmak derdiyle çatlatmaktaki mânâyı kaybetmek değildir.'
Peygamberimizin (a.s.m.) tavsiye ve tatbikatlarına, Sahabe-i Kiramın Kur'ân okuma şekline baktığımızda, onların hallerinde bu âyetin tefsirini ve yaşayışını görüyoruz.
Yıllarca Peygamberimizin (a.s.m.) hizmetinde bulun-muş olan Enes bin Malik'e (r.a.) soruldu:
'Resulullahın (a.s.m.) Kur'ân okuyuşu nasıldı?'
Bunun üzerine Hz. Enes, 'Uzatılması gereken harfi uzatarak okurdu' dedikten sonra Peygamberimizin (a.s.m.) okuyuşunu Bismillâhirrahmânirrahîm'i okuyarak tarif et-ti. 'Bismillâhi' derken 'lâm'ı uzattı, 'er-Rahmân' derken 'mim'i uzattı, 'er-Rahîm' derken de 'hâ'yı uzattı.
Peygamberimizin (a.s.m.) hanımlarından Ümmü Seleme vâlidemiz de Peygamberimizin (a.s.m.) Kur'ân okuyuşunu şöyle anlatır:
'O dura dura okurdu. Fâtiha'yı okurken 'elhamdülillâhi Rabbi'l âlemîn' der durur. 'er-Rahmâni'r-Rahîm' der durur ve devamında 'Mâliki Yevmi'd dîn'i okurdu.'
Abdullah bin Mugaffil rivâyet ediyor: 'Mekke'nin fethi senesinde bir seferde Resulullah (a.s.m.) bineğinin üzerinde Fetih Sûresini okuyordu. Okurken de 'tercî' yaptı.
'Muaviye der ki: Şimdi halkın gelip başıma toplanma-sından endişe etmesem onun okuyuşu gibi size okurdum?'
Hadiste geçen 'tercî', harfleri yerli yerinde çıkarmak, med olan yerlerde çekmek ve uzatmak sûretiyle okumaktır.
Zaten her hali gibi Peygamberimizin (a.s.m.) mübarek sesi de çok güzeldi. Bizzat kendisine inen Kur'ân'ı en güzel şekilde okurdu ve dinleyenler mest olurdu.
Peygamber Efendimiz (a.s.m.) Kur'ân'ı en güzel şekilde okumayı tavsiye ederken, okurken sesi güzelleştirmeyi de istemektedir. Bu hususta şöyle buyururlar:
'Şüphesiz Allah, güzel sesle Kur'ân okuyandan razı olmuştur.'
'Kur'ân'ı sesinizle güzelleştirin. Çünkü güzel ses Kur'ân'ın güzelliğini daha da arttırır.'
Bu hadisler, sesi güzelleştirerek Kur'ân'ı tatlı bir edâ, güzel bir âhenk, tam bir vakar ve tâzim içinde okumayı tavsiye etmektedir. Zaten tecvid kàidelerine dikkat eden kimse, hâliyle hadisteki tavsiyeye uymuş ve sesini de Kur'ân'la şekillendirerek güzelleştirmiş ve tatlılaştırmış olur.
Kur'ân'ı okumak kadar dinlemekten de büyük bir haz duyan Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.), Sahabilerin kurâlarından olan Ebû Mûsa el-Eş'arî, Ubeyy bin Kâb ve Ab-dullah bin Mes'ud gibi zatlardan Kur'ân okumalarını ister ve dinlerdi. Çünkü bu zatlar Kur'ân âhengini yakalamış, sesleri güzel, usül ve makamları tam yerinde olan insanlardı.
Meselâ, bir gece Peygamberimiz (a.s.m.) Ebû Mûsa el-Eş'arî'nin Kur'ân okuyuşunu dinlemişti. Sabahleyin onu görünce, 'Dün gece senin Kur'ân okuyuşunu dinlerken beni bir görecektin. Ne kadar sevinmiştim. Muhakkak sana Âli Davud'un nağmelerinden bir nağme verilmiştir.'
Bunun üzerine Ebû Mûsa da, 'Yâ Resulallah' dedi, 'Şâyet sizin dinlediğinizi bilseydim sesimi daha da güzelleştirirdim' dedi.
Hz. Davud'un çok gür ve güzel bir sesi vardı. Zebûr'u yetmiş makamla okurdu. Okurken hem kendisi ağlar, hem de bütün dinleyenleri ağlatırdı. Hatta onun bir mûcizesi olarak bütün hayvanlar Hz. Davud'un Zebûr'u okuyuşunu durarak dinlerdi.
Rivâyete göre Ebû Mûsa çok dokunaklı ve tesirli bir sese sahipti. Peygamberimiz (a.s.m.) de, Ebû Mûsa'da Hz. Davud'un sesine benzer bir nağme bulmuş ve zevkle dinlemişti.
Peygamberimiz (a.s.m.) düz bir şekilde, sıradan bir kitap gibi Kur'ân okumayı uygun görmezdi. Bu hususta şöyle buyururlar:
'Muhakkak Kur'ân tesirli olarak inmiştir. Onu okuduğunuzda ağlayınız. Ağlayamasanız da ağlamaya çalışınız, ağlar gibi ulvi bir hüzün içine giriniz. Kur'ân'ı okurken sesinizi güzelleştirmeye ***ret ediniz. Kim Kur'ân'ı teganni ederek okumazsa bizden değildir.'
Hadis âlimleri, hadiste bahsedilen 'teganni'yi Kur'ân'ı açık açık, tane tane tertil üzere; tecvid kàidelerine uyarak sesi güzelleştirmek sûretiyle âhenk içinde okumak şeklinde açıklamışlardır. 'Bizden değildir' ifadesinden de, 'Böyle yapmayanlar Kur'ân'ı bizim okuduğumuz gibi okumayanlar, bizim sünnetimize uymayanlardır' mânâlarını çıkarmışlardır.
Bunun için insan, sesi güzel olmasa bile, Kur'ân-ı Ke-rîmi okurken yapmacık davranışlara meydan vermeden elinden geldiği ölçüde fıtrî bir şekilde sesini güzelleştirmeye ***ret etmelidir.
İmam Mâlik gibi bazı hadis âlimleri, mânâlarını düşünerek, mahzun bir edâ ile, huşû içinde Kur'ân okumanın hadiste sözü edilen 'sesi güzelleştirme' maksadına ulaşıldığının bir işareti olduğunu söylemişlerdir. Bunun için de şu meâldeki hadis-i şerif zikredilmektedir:
'Kur'ân okurken sesini işittiğiniz zaman Allah'tan korktuğu kanaatine vardığınız adam şüphesiz Kur'ân'ı en güzel sesle okuyanlardandır.'
İmam Âzam ve bazı âlimlere göre de Kur'ân'ı nağme ile okumak caizdir. Çünkü nağme ile okumak kalbe daha çok tesir eder, insana ulvî hüzünler yaşatır.Elmalılı merhum, Sebe' Sûresinin 10. âyetinin tefsirinde bu hususta şunları söyler:
'Şeriat istiyor ki, Kur'ân okunurken ses güzelleştirilsin, makamla okunsun. Ancak ifadenin metnini bozarak, mânâyı unutturarak kuru ses izleyen fasıkların bestesiyle ve nağmeleriyle değil, sözlerin tecvidini, fasihliğini bozmayarak mânâsının, belâğatının (iyi, güzel, pürüzsüz söz söyleme) incelikleriyle duyurarak şuûrlu bir hayat yaşatacak olan bir seda ile okunsun ki, bunu Peygamberimizin (a.s.m.) hadisinde (Luhûn-u Arab) denmiş, kırâe ilminde tecvid diye tarif olunmuştur. Bu sûretle biz Kur'ân oku-nurken Hz. Davud'un mûcizesini yaşamış oluruz.'
Efendimiz (a.s.m.), 'Arap lahn'ı, edası, okuyuşu gibi okumayı tavsiye ederken, mânâyı değiştirecek, Kur'ân'ın edasını ve üslubunu bozacak şekilde, sesinin arkasına düşerek okumayı yasaklanmıştır. Bu hususta Peygamberimizin (a.s.m.) ikazı şu şekildedir:
'Kur'ân'ı Arapların sesi ve lahnı gibi okuyun. İki ehl-i kitabın ve fasıkların lahninden sakının. Öyle bir nesil gelecek ki onlar, Kur'ân'ı şarkıcılar ve rahipler gibi bağıra-rak, sesi dalgalandırarak okuyacaklardır. Fakat okudukla-rı, boğazlarından aşağı geçmeyecek, sadece kendilerini dinleyenlerin kalpleri ile bizzat kendileri zevk alacaklardır.' (Taberani ve Beyhaki rivâyet etmiştir.)
Kur'ân-ı Kerîmi okuma tarzı üzerinde titizlikle ve itina ile duran Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.), bu tarzı bozmaya yönelik bütün uygulamalara engel olmuş, Sahabileri ânında uyarmış ve Kur'ân'ı okunması gereken şeklinden uzaklaşılmamasını tavsiye etmiştir.
Ebû Said el-Hudrî'nin rivâyetine göre, 'Resulullah Sallallâhü Aleyhi Vesellem Mescid-i Nebevîde itikâfa girmişti. İtikâfta olan Sahabilerin Kur'ân'ı sesli olarak okuduklarını işitince, perdeyi araladı şöyle buyurdu:
'Ey benim ashabım, hepiniz Rabbinize münacat halindesiniz. Birbirinizi rahatsız etmeyiniz, Kur'ân okurken sesinizi yükseltmeyiniz' buyurdu.'
Ukbe bin Âmir'in rivâyetine göre de Peygamber Efendimiz, Kur'ân'ı açıktan okumakla, gizli okuyan arasındaki farkı şöyle bildirmişlerdir:
'Kur'ân'ı açıktan okuyan açıktan sadaka veren gibidir, Kur'ân'ı gizli okuyan ise gizli sadaka veren gibidir.'
Bilindiği gibi sadakayı gizli olarak vermek daha efdaldir ve sevaplıdır. Çünkü içinde en küçük bir riya bile yoktur.
31- Müzzemmil Sûresi, 4
32- Hak Dini Kur'ân Dili, 8: 5427
33- et-Tâc, 4:9
34- A.g.e. 4:10
35- A.g.e. 4:10
36- İbni Mâce, İkame:176
37- Dârimî, Fedâlilü'l-Kur'ân, 34
38- Müslim, Salâtü'l-Müsâfirîn: 235; et-Tâc, 4:10
39- İbni Mâce, İkame: 176
40- A. g. e.
41- Hak Dini Kur'ân Dili, 6:3948.
42- el-İtkan fî Ulûmi'l-Kur'ân Trc. 1:256
43- el-İtkan fî Ulûmi'l-Kur'ân Trc 1:257
44- Tirmizî, Fedâilü'l-Kur'ân:19.