Sır
09.Mart.2017, 23:58
Bu kökten ne gibi anlamlar çıkar acaba? “Bir şeye yönelmek, kastetmek, bir yere azmetmek; “nevâke’llâh”: Allah yol arkadaşın olsun ve seni korusun. Yer değiştirmek, bir halden başka bir hale geçmek. Yolcu: uzaklara gitmek. Dişi deve: Semiz olmak! Niyaz: elleri açmak! Hurma: meyveye durmak (düşünülebilir!); konak: ikamet etmek, uzaklık, yolcunun ilerlediği istikamet; niyyet: kasd, azm-i kalb, yüreğin, kendisiyle hemahengini bulduğu şeye doğru hareketi; niyaz, emr: er: kendim dönüşüme hazırlamak, bir kavmin inancını, bir toplumun yazgısını elinde tutmak…”!
Mîkât’ta büyük bir değişimin, devrimci bir değişim ve dönüşümün, bir “intikal” in sınırındasın: kendi evinden insanların evine; dünyalık işlerden aşka; kendinden Allah’a; esaretten özgürlüğe; nifak, ikiyüzlülük, rütbe, nişan, sınıf, soy sop ve makamlardan doğruluk ve samimiyete; gizlilikten açıklığa; geçici gündelik elbiseden ebediyet elbisesine, kayıtsızlık, laubalilik ve “herşeyi mubah görmek’ten özveri, sorumluluk ve “İhram” libasına bir intikal ve dönüşüm sınırında!
“Niyet et! Meyveye duran hurma gibi. Ey kabuk, ey kof! O “bilinç” tohumunu kendi içine ek, boş içini onunla doldur. Büsbütün beden olma, meyve ver! Varlığını kabuk yap, imanının çekirdeğini oluştursun; varlık ol, var ol, hep abajur olma, karanlık gönlünde ışığı yak, ışılda. Müsade et de dolu ol, parla ve aydınlat, bırak da bu öz ışığın parlaklığı, seni kendinden geçirsin, kendin yapsın. Ey hep “cehalet”, hep gaflet olan! Allah’ı bilen ol, yaratılmışları bilen ol, bilinçli ol. Sen ki her zaman iş aleti oldun. Sen ki her yerde çaresiz oldun, işini seçiyor, çalışıyorsun, fakat adet olarak, gelenek olarak, cebren… Şimdi niyet et, bilinçli, özgür ve bildik bir tercihle seç:”
Mîkât’ta büyük bir değişimin, devrimci bir değişim ve dönüşümün, bir “intikal” in sınırındasın: kendi evinden insanların evine; dünyalık işlerden aşka; kendinden Allah’a; esaretten özgürlüğe; nifak, ikiyüzlülük, rütbe, nişan, sınıf, soy sop ve makamlardan doğruluk ve samimiyete; gizlilikten açıklığa; geçici gündelik elbiseden ebediyet elbisesine, kayıtsızlık, laubalilik ve “herşeyi mubah görmek’ten özveri, sorumluluk ve “İhram” libasına bir intikal ve dönüşüm sınırında!
“Niyet et! Meyveye duran hurma gibi. Ey kabuk, ey kof! O “bilinç” tohumunu kendi içine ek, boş içini onunla doldur. Büsbütün beden olma, meyve ver! Varlığını kabuk yap, imanının çekirdeğini oluştursun; varlık ol, var ol, hep abajur olma, karanlık gönlünde ışığı yak, ışılda. Müsade et de dolu ol, parla ve aydınlat, bırak da bu öz ışığın parlaklığı, seni kendinden geçirsin, kendin yapsın. Ey hep “cehalet”, hep gaflet olan! Allah’ı bilen ol, yaratılmışları bilen ol, bilinçli ol. Sen ki her zaman iş aleti oldun. Sen ki her yerde çaresiz oldun, işini seçiyor, çalışıyorsun, fakat adet olarak, gelenek olarak, cebren… Şimdi niyet et, bilinçli, özgür ve bildik bir tercihle seç:”