PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Felak Sûresi



Sır
10.Mart.2017, 20:29
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِۙ ﴿١﴾ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَۙ ﴿٢﴾ وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ اِذَا وَقَبَۙ ﴿٣﴾ وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِۙ ﴿٤﴾ وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ ﴿٥
Okunuşu: Kul e'ûzu birabbilfelak. Min şerri mâ halak. Ve min şerri ğasikın izâ vekab. Ve min şerrinneffâsâti fil'ukad. Ve min şerri hâsidin izâ hased.
Anlamı: (Ey Muhammed!) De ki: Yaratıkların şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasedçinin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım.

BOZKURT21
30.Mart.2018, 22:47
Kul e'ûzü birabbilfelak. Min şerri mâ halak. Ve min şerri ğasikın izâ vekab. Ve min şerrinneffâsâti fil'ukad. Ve min şerri hâsidin izâ hased.


Anlamı :
De ki: Yaratılmışların şerrinden, karanlık çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfleyenlerin şerrinden ve haset edenin, içindeki hasedini dışarıya vurduğu vakit, şerrinden; şafak aydınlığının Rabbine (Allâh'a) sığınırım.


Tefsir:
Felâk Sûresi bize dört şeyden korunması ve bunların şerrinden Allâh'a sığınmayı tâlim ve emrediyor: 1- Yaratılmış ve dünyada mevcut olan herhangi bir şeyden, herhangi bir vakit ve zamanda gelecek her türlü şer, zarar ve kötülüklerden. Allâh'ın yarattığı şeylerin hiçbirisi bizâtihi kötü ve şer değildir. Hepsi Allâh'ın yarattığı bir şey olduğundan dolayı, hayırdır, iyidir. Çünkü varlıktan, İlâhî hikmete göre, mukadder olan yerini ve nasibini almıştır.


Bununla beraber herhangi bir şey kendi hilkati bakımından hayır olduğu halde, bize olan zararı bakımından bizim için şer olabilir. Zehirli ve yırtıcı hayvanlar da kendi zatları bakımından şer ve kötü değildirler. Bunlardaki şer ve zarar nisbîdir. Binaenaleyh bize zararı dokunacak, bize kötülük getirecek şeylerden bizi koruması için daima Allâh'a sığınmak ve O'na yalvarmak ve korunmasını bilmek lâzımdır. O cihet bize düşen bir vazifedir. 2- Gece, gündüze bakarak bir vahşettir, korkunçtur. İnsana korku verir.


Fakat gecenin bir de tam karanlığı çöktüğü, "kapkara, zindan gibi, göz gözü görmez" dediğimiz çok korkunç zamanı vardır. Gece bu hali aldığı vakit, insana şer ve kötülük daha kolay şekilde gelebilir. Yolcu yolundan çıkar ve nereye gideceğini şaşırır, düşman da böyle bir zamanı kollar. İşte böyle bir gecenin şerrinden, böyle bir zamanda insana gelebilecek zararlardan da Allah'a sığınmak lâzım olduğunu yine bu sûre bize tâlim etmektedir. Demek ki gecenin bu hali de bilhassa korunulmayı ve Allah'a sığınılmayı icap ettirmektedir. İnsanların hak ve hakikat ışıklarından mahrum bir duruma düşmeleri de böyle karanlık içinde kalmaya benzer. Bu da her türlü kötülüklere sebeptir.


Böyle bir duruma düşmekten de Allâh'a sığınmak lâzımdır. Böyle zamanlarda gelebilecek olan şerleri, kötülükleri, dünya ve âhiretle ilgili zararları ancak Allah görür ve O önleyebilir. Böyle bir duruma düşmekten koruması için de daima Allâh'a yalvarmak lâzım olduğu bu âyetten anlaşılmaktadır. 3- İpliklere düğümler bağlayarak onlara, şunun bunun hesabına üfleyen, efsun yapan, yahut insanlara kötü ve aldatıcı telkinler yapan birtakım büyücüler ve kötü ruhlu insanlar vardır ki bunlar, yakaladıkları kimseleri karanlıklar içinde kıvrandırırlar ve hakikatı görmelerine engel olurlar.


Kendilerini birer kurtarıcı ve her şeyi bilir gibi gösteren ve aldatıcı muskalarla veya telkinlerle insanları sapıtan bu sahtekârlar, aile ve insanlar arasında sevgi bağlarını çözerler. Bunların tuzağına düşmek, aslanların pençesine, yılanların zehirli dişlerine yakalanmaktan daha korkunçtur. İşte bunun içindir ki, bunların şerrinden de Allâh'a sığınmak ve kendisini bu gibi kimselere kaptırmamak lâzım olduğunu Kur'ân'ın bu sûresi bize tâlim ediyor. 4- Başkalarının elindeki nîmeti kıskanan, nîmeti çekemeyen herhangi bir hasedcinin ruhunu sarmış olan kıskançlık ateşi dışarıya vurduğu zaman, haset ettiği kimseye karşı elinden gelen fenalığı yapmaktan çekinmez.


Onu hiçbir şey memnun etmez. Böylelerinin şerrinden de Allâh'a sığınmalıdır. İşte yukarıdan beri saymış olduğumuz bu kötülüklerden, fenalıklardan insan, her vakit için Allâh'ına yalvarmalıdır. Bu sûre bize bu gerçekleri tâlim etmektedir. Her insan daima bunlardan korunma çerelerini aramalı ve Allâh'a sığınmalıdır; bunlardan gelebilecek şeylerden ve zararlardan kendisini koruması için Allâh'a yalvarmalıdır. Duâ ibâdetin özüdür; dindarlığın iliğidir. Asıl duâ, Allâh'a sığınıp O'na doğrudan doğruya yalvarmak ve duâsına başkalarının tavassutunu istememektedir. Allâh bu sûre ile bütün şerlerden, doğrudan doğruya kendisine sığınmamızı emreylemiştir. "Bana duâ ediniz, şer ve kötülüklerden bana sığınınız" diye duanın kabul edileceği kapıları herkese açmış, herkesi o kapıdan içeri girmeye çağırmıştır.


Binaenaleyh doğrudan doğruya Allâh'a iltica ve duâ etmiyerek duâ tellâlı aramak ve şunun bunun efsunlarından, yapacağı büyülerden medet ummağa kalkışmak diyanetin icabı değil, cahiliye âdetidir ve en büyük günahtır. Esasen büyücülük ve efsunculuk büyük günahlardandır.


Kaynak: T.C.Diyanet İşleri Başkanlığı