Nartaneside
25.Kasım.2017, 02:58
Sosyal-Kültürel Antropoloji
insanın, biyolojik varlığının dışında yarattığı toplumsal-kültürel alanı, bütün çeşitliliği ve benzerlikleri içinde kavramaya ve anlamaya yönelmiş olan antropoloji dalı sosyal-kültürel antropolojidir. Sosval-kültürel antropoloji günümüzde uygulamalı antropoloji alanlarıyla gündelik sorunlara da çözümler aramaktadır. Tıbbi antropoloji, Kent Antropoljisi ve Kalkınma Antropolojisi gibi alt alanlar, modernleşen ve karmaşıklaşan insan toplum ve kültürünün bu yeni süreçte karşılaştığı yeni olgulara uyarlanma zorluklarını, bu uyarlanma çabasında buldukları yeni çözümleri yada toplulukların dışındaki ulusal ve uluslar arası güçlerin ön ayak olduğu dönüşümler karşısında nasıl tavırlar ve savunmalar geliştirip bu dönüşümlerle nasıl uzlaştıklarını anlamaya çalışmakta, Antropoloji bu süreçlerde yerlinin bakış açısını yansıtmakta ve bu anlamda projelere yön veren bir rol oynamaktadır.
Biyolojik Antropoloji :
İnsanın biyolojik çeşitliliğini,canlılar dünyası içindeki yerini ve evrimini, eski insan topluluklarının karşılaştıkları sağlık sorunlarını ve onların demografik özelliklerini inceleyen geniş bir alandır.
Belirli alt dalları vardır:
Primatoloji: jnsanların canlılar dünyasındaki en yakın akrabaları olan iri maymunların, maymunların ve diğer Primatların toplumsal yaşamını ve biyolojisini inceler.
Paleoantropojoji (İnsan Paleontolojisi) İnsan atalarının ve ilk insan türlerinin fosil kalıntılarını inceleyerek insan evriminin genel bir manzarasını ortaya koymaya çalışır.
Biyoarkeoloji: Eski insan topluluklarının iskelet kalıntılarına bakarak onların yaşadıkları sağ lık sorunlarını, demografik özelliklerini belirlenebildiği ölçüde ölüm nedenlerini, ömür beklentilerini, büyüme ve gelişme durumlarını, geçim etkinliklerine ve yaşam koşullarına bağlı fiziksel değişmelerini ele alır.
fiziksel antropoloji: Yaşayan insan topluluklarının biyolojik çeşitliliğini, büyüme ve gelişme sorunlarını inceleyen antropoloji dalıdır.
Adli Antropoloji: Cinayete, Kazaya ya da katliama kurban gidenlerin ya da doğal felâketler sonucu hayatlarını kaybedenlerin iskelet kalıntıları üzerinden kimliklerinin ve ölüm biçimlerinin belirlenmesini, elde edilen kanıtların mahkemelerde kullanılmasını sağlayan bir alandır.
Popülasyon Genetiği : İnsan toplulukları arasındaki kalıtımsal ilişkileri, fark ve benzerlikleri inceler.
Arkeoloji : Eski insan topluluklarının bıraktıkları ve bugüne kadar ulaşan, genellikle toprak altından çıkarılan maddi kültür varlıklarının saptanmasını, bunların incelenmesiyle geçmiş kültürlere, yaşam ve geçim biçimlerine ilişkin bilgilerin elde edilmesini amaçlayan geniş bir çalışma alanıdır.
Arkeoloji yaklaşımı iki ana çizgiyi izler. Bunlardan birincisi antropolojik arkeoloji olup, maddî buluntular
kültürlerinin o maddî kalıntılar üzerinden özgün zamanlarındaki hallerini ve değişimini izlemeyi öngörür. Diğer çizgi daha çok eski toplumların yarattıkları yüksek kültür ürünlerine odaklanarak bir tür sanat tarihi gibi çalışır.
Yüksek kültür : Toplumun yöneten, eğitimli ve varlıklı katmanlarınca üretilen, çoğunlukla sanatsal ve tüketilen değer taşıyan ve bu nedenle popüler olanın karşıtı olarak algılanan, genellikle yazılı kültürdür.
Dolayısıyla değerli olan ile olmayan, yüksek kültür ile halk kültürü ve yazılı olanla, olmayan arasında kurduğu ayrıma dayanan seçiciliği yüzünden antropolojinin evrensellik, bütüncülük ve kültürel görecilik ilkeleriyle çelişir.
Bu yaklaşıma bağlı alanlar şunlardır:
Prehistorya: Kazılar ve yüzey araştırmaları yoluyla insanların yazı öncesi çağlardaki yaşam ve geçim biçimlerini, bu kazı ve yüzey araştırmalarından elde edilen üretim araçlarına,barınaklarına, ürettikleri küçük arac-gereclere bakarak anlamaya çalışan, bu yolla insanın biyolojik evrim tarihine eşlik eden kültürel değişme tarzını göstermeye çalışan bir arkeoloji alanıdır.
Tarihsel Arkeoloji: Yazılı kavıtlar ve arkeolojik kazılarla bağlantısı içinde yakın geçmişe ait toplumların
ve kültürlerin vaşam ve geçim biçimlerine, kültürel hayatlarına ışık tutmaya çalışır.
Etnoarkeoloji: Eski toplumların yaşam ve geçim biçimlerini anlamak, kullandıkları simgeleri ve aletlerin işlevlerini çözümlemek için, o toplumlara benzediği düşünülen çağdaş toplumlardan veri devşirmeyi amaçlayan, bunun yanısıra bugün hâlâ geleneksel yaşam sürdüren toplulukların bugünkü yaşamlarını izleyerek onlara ait daha eski maddî kültür varlıklarını anlamlandırmaya çalışan yeni bir alandır.
Endüstriyel ve Kentsel Arkeoloji: Sanayi toplumlarına özgü olan ancak şimdi kullanılmayan işliklerin, fabrikaların, çalışma alanlarının, işçi konutlarının vs. incelenmesi yoluyla sanayi toplumunun değişimini ve bu toplumsal tarzın başlangıç durumunu tasvir etmeye ve kurgulamaya çalışan bir yandanda kentsel artıklar gibi kentsel yaşamın ürünü ve belirtisi olan şeyleri inceleyerek çağdaş etnografyaya yardımcı olmaya çalışan arkeoloji alanıdır.
Dil Antropolojisi : Toplumsal dilbilim günlük yaşamdaki iletişim ortamında, farklı toplumsal katmanlarda ve kültürel eşiklerde dilin kullanım biçimlerini inceler. Dil aynı zamanda bir kültürün dünya görüşünü yansıtır. Dil antropolojisi bu bağlamda dil-kültür elişkisini ele alır.
insanın, biyolojik varlığının dışında yarattığı toplumsal-kültürel alanı, bütün çeşitliliği ve benzerlikleri içinde kavramaya ve anlamaya yönelmiş olan antropoloji dalı sosyal-kültürel antropolojidir. Sosval-kültürel antropoloji günümüzde uygulamalı antropoloji alanlarıyla gündelik sorunlara da çözümler aramaktadır. Tıbbi antropoloji, Kent Antropoljisi ve Kalkınma Antropolojisi gibi alt alanlar, modernleşen ve karmaşıklaşan insan toplum ve kültürünün bu yeni süreçte karşılaştığı yeni olgulara uyarlanma zorluklarını, bu uyarlanma çabasında buldukları yeni çözümleri yada toplulukların dışındaki ulusal ve uluslar arası güçlerin ön ayak olduğu dönüşümler karşısında nasıl tavırlar ve savunmalar geliştirip bu dönüşümlerle nasıl uzlaştıklarını anlamaya çalışmakta, Antropoloji bu süreçlerde yerlinin bakış açısını yansıtmakta ve bu anlamda projelere yön veren bir rol oynamaktadır.
Biyolojik Antropoloji :
İnsanın biyolojik çeşitliliğini,canlılar dünyası içindeki yerini ve evrimini, eski insan topluluklarının karşılaştıkları sağlık sorunlarını ve onların demografik özelliklerini inceleyen geniş bir alandır.
Belirli alt dalları vardır:
Primatoloji: jnsanların canlılar dünyasındaki en yakın akrabaları olan iri maymunların, maymunların ve diğer Primatların toplumsal yaşamını ve biyolojisini inceler.
Paleoantropojoji (İnsan Paleontolojisi) İnsan atalarının ve ilk insan türlerinin fosil kalıntılarını inceleyerek insan evriminin genel bir manzarasını ortaya koymaya çalışır.
Biyoarkeoloji: Eski insan topluluklarının iskelet kalıntılarına bakarak onların yaşadıkları sağ lık sorunlarını, demografik özelliklerini belirlenebildiği ölçüde ölüm nedenlerini, ömür beklentilerini, büyüme ve gelişme durumlarını, geçim etkinliklerine ve yaşam koşullarına bağlı fiziksel değişmelerini ele alır.
fiziksel antropoloji: Yaşayan insan topluluklarının biyolojik çeşitliliğini, büyüme ve gelişme sorunlarını inceleyen antropoloji dalıdır.
Adli Antropoloji: Cinayete, Kazaya ya da katliama kurban gidenlerin ya da doğal felâketler sonucu hayatlarını kaybedenlerin iskelet kalıntıları üzerinden kimliklerinin ve ölüm biçimlerinin belirlenmesini, elde edilen kanıtların mahkemelerde kullanılmasını sağlayan bir alandır.
Popülasyon Genetiği : İnsan toplulukları arasındaki kalıtımsal ilişkileri, fark ve benzerlikleri inceler.
Arkeoloji : Eski insan topluluklarının bıraktıkları ve bugüne kadar ulaşan, genellikle toprak altından çıkarılan maddi kültür varlıklarının saptanmasını, bunların incelenmesiyle geçmiş kültürlere, yaşam ve geçim biçimlerine ilişkin bilgilerin elde edilmesini amaçlayan geniş bir çalışma alanıdır.
Arkeoloji yaklaşımı iki ana çizgiyi izler. Bunlardan birincisi antropolojik arkeoloji olup, maddî buluntular
kültürlerinin o maddî kalıntılar üzerinden özgün zamanlarındaki hallerini ve değişimini izlemeyi öngörür. Diğer çizgi daha çok eski toplumların yarattıkları yüksek kültür ürünlerine odaklanarak bir tür sanat tarihi gibi çalışır.
Yüksek kültür : Toplumun yöneten, eğitimli ve varlıklı katmanlarınca üretilen, çoğunlukla sanatsal ve tüketilen değer taşıyan ve bu nedenle popüler olanın karşıtı olarak algılanan, genellikle yazılı kültürdür.
Dolayısıyla değerli olan ile olmayan, yüksek kültür ile halk kültürü ve yazılı olanla, olmayan arasında kurduğu ayrıma dayanan seçiciliği yüzünden antropolojinin evrensellik, bütüncülük ve kültürel görecilik ilkeleriyle çelişir.
Bu yaklaşıma bağlı alanlar şunlardır:
Prehistorya: Kazılar ve yüzey araştırmaları yoluyla insanların yazı öncesi çağlardaki yaşam ve geçim biçimlerini, bu kazı ve yüzey araştırmalarından elde edilen üretim araçlarına,barınaklarına, ürettikleri küçük arac-gereclere bakarak anlamaya çalışan, bu yolla insanın biyolojik evrim tarihine eşlik eden kültürel değişme tarzını göstermeye çalışan bir arkeoloji alanıdır.
Tarihsel Arkeoloji: Yazılı kavıtlar ve arkeolojik kazılarla bağlantısı içinde yakın geçmişe ait toplumların
ve kültürlerin vaşam ve geçim biçimlerine, kültürel hayatlarına ışık tutmaya çalışır.
Etnoarkeoloji: Eski toplumların yaşam ve geçim biçimlerini anlamak, kullandıkları simgeleri ve aletlerin işlevlerini çözümlemek için, o toplumlara benzediği düşünülen çağdaş toplumlardan veri devşirmeyi amaçlayan, bunun yanısıra bugün hâlâ geleneksel yaşam sürdüren toplulukların bugünkü yaşamlarını izleyerek onlara ait daha eski maddî kültür varlıklarını anlamlandırmaya çalışan yeni bir alandır.
Endüstriyel ve Kentsel Arkeoloji: Sanayi toplumlarına özgü olan ancak şimdi kullanılmayan işliklerin, fabrikaların, çalışma alanlarının, işçi konutlarının vs. incelenmesi yoluyla sanayi toplumunun değişimini ve bu toplumsal tarzın başlangıç durumunu tasvir etmeye ve kurgulamaya çalışan bir yandanda kentsel artıklar gibi kentsel yaşamın ürünü ve belirtisi olan şeyleri inceleyerek çağdaş etnografyaya yardımcı olmaya çalışan arkeoloji alanıdır.
Dil Antropolojisi : Toplumsal dilbilim günlük yaşamdaki iletişim ortamında, farklı toplumsal katmanlarda ve kültürel eşiklerde dilin kullanım biçimlerini inceler. Dil aynı zamanda bir kültürün dünya görüşünü yansıtır. Dil antropolojisi bu bağlamda dil-kültür elişkisini ele alır.