PDA

Orijinalini görmek için týklayýnýz : Biz seni neden özlüyoruz ki Gazi bey?.



BOZKURT21
13.Þubat.2018, 18:01
Biz seni neden özlüyoruz ki Gazi bey?
“Atatürk, Dinlenmek Ýçin Gittiði Ýstanbul’daki Florya Köþkünden, Yanýnda Yalnýzca Þoförü ile Küçükçekmece’ye doðru giderken Tarlasýnda Sabanla Çift Süren Bir Çiftçi Görür. Çiftçinin Sabanýnda Koþulu Olan Öküzün Yanýnda, Koþulu Bir de Merkep Vardýr. Þoförüne;
— Arabayý Durdur, Der.
Arabadan Ýner. Tarlaya Doðru yürür. Çiftçi Kendisine Doðru Geleni Görmüþtür. Sabanýnda Koþulu Olan Öküzü ve Merkebi Durdurur. Atatürk, Yanýna Gelince,
— Kolay Gelsin Aða, der.
— Saðolasýn Bey! Hoþgeldin.
— Hoþbulduk Aða. Yoldan Geçerken Dikkatimi Çekti. Öküzün Yanýna Merkep Koþmuþsun. Hiç Öküzün Yanýna Merkep Koþulur mu? Bunlar Denk Deðil.
Köylünün Caný Sýkkýndýr. Biraz da Alýnmýþtýr. Bezgin Bir Ses Tonuyla,
— Merkeple Öküzün Yan Yana Koþulmayacaðýný Bilmiyom mu Sanýyon Bey. Sen Bunu Bana mý Söylüyon?
— Kime Söylemeliyim Aða?
— Sen Bunu Git Vergi Memuruna Söyle.
— Vergi Memuruna mý?
— He ya! Bu Sene Ürünüm Kýt Oldu. Vergi Borcumu Ödeyemedim. Dört Gün Önce Vergi Memurlarý Öküzün Eþini “Vergi Borcunu Karþýlar” Diyerek Alýp götürdüler. Sattýlar. Benim Öküzün Eþi Sizin Gibi Beylerin Sofrasýna Et, Sucuk Oldu Bey.
Atatürk, Çok Sinirlenmiþtir. Alýþkanlýðý Gereði Kýzdýðý Zaman Kaþlarýný Çatmaktadýr. Onun Bu Halini Gören Köylü,
— Bana Niye Kaþ Çatýyon Bey. Yalan Söylediðimi mi Sanýyon? Sana Ne Söylediysem Hepsi Doðru. Ben Küçükçekmece Köyündenim.Muhtara Sor Ýstersen.
Atatürk,
— Neden Kaymakam Bey’e Gidip Durumu Anlatmadýn Aða?
— Gittim Bey.
Köylü Duraksamýþtýr. Bunu Anlayan Atatürk, Devam Eder.
— Kaymakam ne dedi?
— Git borcunu öde, dedi.
— Sen de Vali Bey’in yanýna gitseydin.
Köylü Atatürk’ü bir müddet süzer. Atatürk, konuþmadan dinlemektedir. Köylü konuþmaya devam eder.
— Sen hiç Vali’nin yanýna gitmemiþsin bey. Halýndan belli oluyor.
— Halimden belli mi oluyor?
— He ya! Hem gitseydin bilirdin.
— Neyi bilirdim?
— Kapýdaki Jandýrmalarýn adamý içeri koymadýðýný, bey.
Atatürk,
— Baþvekil Ýsmet Paþa’ya telgraf çekip, durumunu niye izah etmedin?, diye sorar.
Köylü gülümseyerek,
— Ýnsaný güldürme bey. Baþvekilin kulaðý saðýr, duymaz diyola, der.
Atatürk, kýzmýþtýr.
— Peki! Gazi Paþa’ya niye telgraf çekmedin?,diye sorar.
— O’nunda bir gözü kör, görmez diyola. Hem, sen zenginsin. Tomofilin bile var. Bunlarý heç duymadýn mý?
Atatürk, cüzdanýndan elli lira çýkarýr.
— Bunu kabul et aða. ÄŽÖküzün yanýna bir eþ alýrsýn, der.
Elleri titreyen köylünün, elini sýkar. Yanýndan ayrýlýr. Hýzlý adýmlarla arabasýna doðru yürür. Florya köþküne döner. Baþbakan Ýsmet Paþa’ya þu telgrafý çeker.
—“ Derhal Heyeti Vekileyi (Bakanlar Kurulu’nu) topla, Ýstanbul’a gel.”
Baþbakan baþkanlýðýnda Bakanlar Kurulu Florya köþküne gelirler. Atatürk, þoförünü köylüyü alýp gelmesi için yollamýþtýr. Arabanýn içinde sýra sýra dizilmiþ Jandarmalarýn arasýndan Florya Köþküne gelen köylü “Eyvah ben ne yaptým” diye için için dövünmektedir. Kendisini kapýda karþýlayan þýk giyimli bir beyefendi nazik bir sesle “ beni takip edin efendim” deyince içi biraz ferahlasa da çok korkmuþtur. Adamý takip ederek büyük bir toplantý salonuna girerler. Salon kalabalýktýr. Ortada büyük bir masa, etrafýnda sandalyelere oturmuþ þýk giyimli insanlar ile ayakta duran iki kiþi daha vardýr. Gözleri karamýþ, ayaklarý bedenini taþýmakta zorlanmaktadýr. Heyecandan kalbi fýrlayacak gibidir. Tanýdýk bir ses duyar.
— Hoþgeldin aða. Gel yerin burada.
Diyen Atatürk, sað tarafýnda, yanýnda ayýrdýðý boþ sandalyeyi eliyle iþaret etmektedir. Köylü, zorlanarak yürür ve yýðýlýrcasýna sandalyeye oturur. Durumunu anlayan Atatürk,
— Sakin ol aða. Korkacak hiç bir þey yok.
— Saðol bey! Saðol.
Köylünün soluklanmasýný ve rahatlamasýný bekleyen Atatürk, bir müddet sonra,
— Seni buraya niye çaðýrdým biliyor musun aða?
— Hayýr bey, bilmiyom.
— Dün bana anlattýklarýný, bu gün burada anlatmaný istiyorum. Ama; bir tek kelimesini dahi atlamadan, eksiksiz olarak anlatmaný istiyorum. Haydi baþla, seni dinliyoruz.
Köylü baþýndan geçenleri bir bir anlatýr. Daha önce söylediklerinin eksik olanlarýný Atatürk, tamamlar. Köylünün konuþmasý bitince Atatürk, masada oturanlarý tek tek tanýtýr. Kendisinin de Gazi olduðunu söyler. Sonra ayaða kalkar. Elini masaya sertçe vurarak, öfkeli bir sesle;
— Beyler, ben çiftçinin koþumluk hayvanýný sattýran kanun istemiyorum. Ben çiftçinin tohumluk buðdayýný sattýran kanun istemiyorum. Ben çiftçinin tarým aletini, saðýmlýk hayvanýný sattýran kanun istemiyorum. Ankara’ya dönecek ve bu iþi hemen halledeceksiniz.
Bu olaydan sonra aþaðýdaki kanun bir gecede hazýrlanýp yasalaþtýrýlmýþtýr.
Ýcra Ýflas Kanunu Madde 82/4.: “Borçlu çiftçi ise, kendisinin ve ailesinin geçimi için zorunlu olan arazi ve çift hayvanlarý ve nakil vasýtalarý ve diðer teferruatý ve tarým aletleri haczedilemez…”

Alýntý.