Amazonia
08.Mart.2018, 04:53
Yabancı Okullar Sorunu
Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasından sonra, Türkiye’yi uğraştıran sorunlardan biri de yabancı okullar sorunu oldu.
Osmanlı Devleti, sınırları içerisinde yaşayan azınlıklara milli benliğini koruma hakkı tanımakla birlikte bu azınlıkların kültürlerini ve dillerini korumak amacıyla okullar açmasını bile engellememişti. Amerikalı ve Avrupalı misyonerler azınlıklara her türlü maddi ve manevi destek veriyorlar, Kapitülasyonların sağladığı haklardan yararlanarak, azınlık okulların yanında kendi dilleriyle eğitim yapan okullarda açıyorlardı. Azınlık okulları sadece eğitim ve öğretim yapmıyor, Hıristiyanlık dininin propaganda merkezi haline getiriliyordu.
Avusturya, Fransa, Almanya, İtalya ve Amerika’nın açtığı bu okullar Kapitülasyonların getirdiği hukuki ayrıcalıklar nedeniyle denetlenemiyordu. Özellikle Rum ve Ermeni öğrencilerin çoğunlukta olduğu azınlık okullarında milliyetçi bir eğitim veriliyor, azınlıkların Türkiye’den ayrılıp bağımsız bir devlet kurmaları teşvik ediliyordu. Bulgar, Ermeni ve Yunan ayaklanmalarının elebaşıları genellikle bu okullardan çıkıyordu.
Lozan Antlaşması ile yabancı okulların çalışmaları bir esasa bağlandı. Buna göre, yabancı okullar Türk kanunlarına, tüzük ve yönetmeliklerine uyacaklardı.
Osmanlı Devleti zamanında yeterince denetlenemeyen yabancı okulların çalışmalarına ilişkin Lozan Antlaşması ile getirilen bazı sınırlamalar ve şartlar
1924’te Türk Hükümeti, yabancı okullarda dini ayin yapılması için ayrılmış olan salonları kaldırdı. Ayrıca öğretmenlerin dini kıyafet giymelerini yasakladı.
1925-1926 yıllarında Türk Hükümeti bu okullarda;
- Okutulan kitaplarda Türklük aleyhine yazılar olmamasına,
- Türkçeden başka dille öğretim yapan okullarda tarih ve coğrafya derslerinin Türk öğretmenler tarafından Türkçe okutulmasına,
- Son sınıf öğrencilerinin sınava elçiliklerde değil, kendi okullarında ve müfettiş denetiminde girmelerine,
- Başarılı öğrencilere verilecek ödüllerde yabancı ülke bayrağı bulundurulmasının yasaklanmasına,
- Bu okulların Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmasına ve okulların Türk müfettişleri tarafından denetlenmesine karar verdi.
Yabancı bazı okullar bu esaslara uymak istemediler. Uyruğunda oldukları devletlerin elçileri aracılığı ile itirazda bulunmalarına rağmen, Türk Hükümeti bunu görüşme konusu dahi yapmayı kabul etmedi. Türk Hükümeti’nin getirmiş olduğu bu esaslara uymak istemeyen bazı okullar kapatıldı. Diğerleri ise bu esaslara uyarak faaliyetlerini sürdürdüler. Türkiye, konuyu kendi iç meselesi sayarak, hiçbir ödün vermeden uygulamalarına devam etti. Böylece bu sorun (yabancı okullar sorunu) Türkiye’nin isteği doğrultusunda çözümlenmiş oldu.
Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasından sonra, Türkiye’yi uğraştıran sorunlardan biri de yabancı okullar sorunu oldu.
Osmanlı Devleti, sınırları içerisinde yaşayan azınlıklara milli benliğini koruma hakkı tanımakla birlikte bu azınlıkların kültürlerini ve dillerini korumak amacıyla okullar açmasını bile engellememişti. Amerikalı ve Avrupalı misyonerler azınlıklara her türlü maddi ve manevi destek veriyorlar, Kapitülasyonların sağladığı haklardan yararlanarak, azınlık okulların yanında kendi dilleriyle eğitim yapan okullarda açıyorlardı. Azınlık okulları sadece eğitim ve öğretim yapmıyor, Hıristiyanlık dininin propaganda merkezi haline getiriliyordu.
Avusturya, Fransa, Almanya, İtalya ve Amerika’nın açtığı bu okullar Kapitülasyonların getirdiği hukuki ayrıcalıklar nedeniyle denetlenemiyordu. Özellikle Rum ve Ermeni öğrencilerin çoğunlukta olduğu azınlık okullarında milliyetçi bir eğitim veriliyor, azınlıkların Türkiye’den ayrılıp bağımsız bir devlet kurmaları teşvik ediliyordu. Bulgar, Ermeni ve Yunan ayaklanmalarının elebaşıları genellikle bu okullardan çıkıyordu.
Lozan Antlaşması ile yabancı okulların çalışmaları bir esasa bağlandı. Buna göre, yabancı okullar Türk kanunlarına, tüzük ve yönetmeliklerine uyacaklardı.
Osmanlı Devleti zamanında yeterince denetlenemeyen yabancı okulların çalışmalarına ilişkin Lozan Antlaşması ile getirilen bazı sınırlamalar ve şartlar
1924’te Türk Hükümeti, yabancı okullarda dini ayin yapılması için ayrılmış olan salonları kaldırdı. Ayrıca öğretmenlerin dini kıyafet giymelerini yasakladı.
1925-1926 yıllarında Türk Hükümeti bu okullarda;
- Okutulan kitaplarda Türklük aleyhine yazılar olmamasına,
- Türkçeden başka dille öğretim yapan okullarda tarih ve coğrafya derslerinin Türk öğretmenler tarafından Türkçe okutulmasına,
- Son sınıf öğrencilerinin sınava elçiliklerde değil, kendi okullarında ve müfettiş denetiminde girmelerine,
- Başarılı öğrencilere verilecek ödüllerde yabancı ülke bayrağı bulundurulmasının yasaklanmasına,
- Bu okulların Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmasına ve okulların Türk müfettişleri tarafından denetlenmesine karar verdi.
Yabancı bazı okullar bu esaslara uymak istemediler. Uyruğunda oldukları devletlerin elçileri aracılığı ile itirazda bulunmalarına rağmen, Türk Hükümeti bunu görüşme konusu dahi yapmayı kabul etmedi. Türk Hükümeti’nin getirmiş olduğu bu esaslara uymak istemeyen bazı okullar kapatıldı. Diğerleri ise bu esaslara uyarak faaliyetlerini sürdürdüler. Türkiye, konuyu kendi iç meselesi sayarak, hiçbir ödün vermeden uygulamalarına devam etti. Böylece bu sorun (yabancı okullar sorunu) Türkiye’nin isteği doğrultusunda çözümlenmiş oldu.