Amazonia
21.Mart.2018, 22:53
Türk milleti doğuda Japon denizinden, batıda Baltık denizine; Kazan-Güney Sibirya hattından güneyde Hindistan’a; Ortadoğu’ya ve Kuzey Afrika’nın Atlas Okyanusu kıyılarına kadar uzanan sahada, belirli zaman dilimleri içinde, çeşitli hanedan adları altında hükümran olmuş dünyanın en eski milletidir. Kabaca Avrupa-Asya kıtalarının orta kesimini oluşturan Avrasya bozkırları çeşitli adlar altındaki Türk kavimlerinin vatan topraklarını oluşturmuştur. Bugünkü bilgiler ışığında M.Ö. 3000 yıllarına kadar indirilebilen Türk tarihi, 5000 yılı aşkın bir devamlılık arz etmesi yanında, dünya medeniyetine sağladığı katkılar bakımından da insanlık tarihi açısından büyük önem taşımaktadır. Çünkü hiçbir Avrupa ülkesi veya Avrupalı bir milletin, Türk tarihinden ayrı bir tarihi düşünülemez. Bugünkü Batı medeniyetini meydana getiren toplulukların her biri tarih boyunca Türklerle ilişkiler kurmuşlar, siyasî, sosyal ve kültürel alanlarda karşılıklı etkileşim içinde bulunmuşlardır. Avrupalı milletlerin eski ataları olan Germenler, Franklar, Gotlar, Slavlar, Vandallar vb.nin tarihî başlangıçlarından günümüzdeki torunlarının, tarihî süreç içinde çeşitli Türk unsurları ve hanedanları ile ilişkileri dünya tarihinin belki de en önemli bir kesitini oluşturur. Hatta denilebilir ki, Türk tarihi değerlendirilmeden bir dünya tarihi yazılamaz.
Diğer yandan Türkler tarih boyunca oldukça coğrafya olarak geniş bir alanda, çeşitli kültürler ve temsilcileri ile karşılaşmış ve o coğrafyada egemen olmuşlardır. Siyasî, sosyal ve kültürel alanda bu coğrafî sahada Türk etkisi yüzyıllar boyunca devam etmiş ve hâlâ Türk izleri Türkiye Cumhuriyeti ve 1990 sonrası bağımsızlığına tekrar kavuşan Türk devletleri ile yaşamakta ve yaşatılmaktadır. Türk kültürünün bütün unsurlarını bu mekân üzerinde, geniş coğrafî hareketliliğe rağmen bir arada tutan temel sosyo-kültürel kurumları da bu tarihî zaman içinde gelişme göstererek günümüze gelmiştir. Öyle ki, Türk medeniyeti ve kültürü, çeşitli hanedan adlarını taşıyan Türk devletleri ile çevre ülkelere, o ülkelerin kavimlerine âdeta taşınmıştır.
Diğer yandan Türkler tarih boyunca oldukça coğrafya olarak geniş bir alanda, çeşitli kültürler ve temsilcileri ile karşılaşmış ve o coğrafyada egemen olmuşlardır. Siyasî, sosyal ve kültürel alanda bu coğrafî sahada Türk etkisi yüzyıllar boyunca devam etmiş ve hâlâ Türk izleri Türkiye Cumhuriyeti ve 1990 sonrası bağımsızlığına tekrar kavuşan Türk devletleri ile yaşamakta ve yaşatılmaktadır. Türk kültürünün bütün unsurlarını bu mekân üzerinde, geniş coğrafî hareketliliğe rağmen bir arada tutan temel sosyo-kültürel kurumları da bu tarihî zaman içinde gelişme göstererek günümüze gelmiştir. Öyle ki, Türk medeniyeti ve kültürü, çeşitli hanedan adlarını taşıyan Türk devletleri ile çevre ülkelere, o ülkelerin kavimlerine âdeta taşınmıştır.