BOZKURT21
28.Mart.2018, 11:59
DÖRT MEZHEB`DEN BAŞKA BİR MEZHEBİ TAKLİD ETMEK CAİZ DEĞİLDİR.
Aslında Kur`an ve sünnetin terbiyesi altında; bildiğimiz dört müctehid`den başka; Sa`id bin al-Muşeyeb, Ata, Sufyanal-Sevri, Sufyan bin Uyayne, Evza`i ve Davud gibi birçok müctehid yetişmiştir. Ama bunların mezhebleri zamanında tedvin edilmediği için yayılma isti`dadı göstermediler. Ancak Zeyd bin Ali ile Ca`fer al-Sadık`ın mezhebleri, zamanında tedvin edilmediği halde onların mezhebinde bulunduklarını iddi`a eden Zeydiye ve Ca`feriye fırkaları vardır. İbn Salah dört mezheb`den Başka mezhepleri taklid etmenin caiz olmadığına dair icma`ı nakletmiştir.
Bu hakk mezheplerden birisini taklid eden kimse hayatı boyunca o mezhebde kalması gerekmez. İstediği zaman tamamen veya kısmen başka bir mezhebi taklid edebilir.
İbn Hacer şöyle diyor: Bir kimse bir mes`elede tabi olduğu mezhebden başka bir mezhebi taklid ederse o mes`eleye bağlı olan şeylerde de taklıd etmesi gerekir. Mesela namazda Hanefi mezhebini taklıd ederse abdest ve gusulde de taklid etmesi lazımdır.
İbn Ziyad ise diyor ki: Namaz ayrı, abdest ayrıdır. Namazda Hanefi mezhebini taklid eden kimse abdestte de onu taklid etmesi gerekmez. Yani abdesti Şafii`ye göre alır, namazı Hanefi`ye göre kılarsa beis yoktur.
Ulema`nın çoğu bu dört mezheb`den birisini taklid etmenin lazım olduğunu söylüyor.
Bazıları da mu`ayyen bir mezhebe bağlı olmak gerekmez diyor.
Herhangi bir mezhebi nazar-ı i`tibara almadan bilen kimseye, bilinmeyen mes`ele sorulabilir. Al-`izz bin `Abdüsselam ve al-Şeref el-Barizi böyle fetva vermişler. Gazali de bu kana`attedir. Binaenaleyh bir kimse bir mezhebe bağlı kalmadan Allah`a kulluk ederse dinsiz değildir. Ancak mu`ayyen bir mezhebe bağlı kalarak Allah`a te`abbud etmek daha iyidir. Gerektiği zaman başka mezhebi taklid etmek de caizdir.
Aslında Kur`an ve sünnetin terbiyesi altında; bildiğimiz dört müctehid`den başka; Sa`id bin al-Muşeyeb, Ata, Sufyanal-Sevri, Sufyan bin Uyayne, Evza`i ve Davud gibi birçok müctehid yetişmiştir. Ama bunların mezhebleri zamanında tedvin edilmediği için yayılma isti`dadı göstermediler. Ancak Zeyd bin Ali ile Ca`fer al-Sadık`ın mezhebleri, zamanında tedvin edilmediği halde onların mezhebinde bulunduklarını iddi`a eden Zeydiye ve Ca`feriye fırkaları vardır. İbn Salah dört mezheb`den Başka mezhepleri taklid etmenin caiz olmadığına dair icma`ı nakletmiştir.
Bu hakk mezheplerden birisini taklid eden kimse hayatı boyunca o mezhebde kalması gerekmez. İstediği zaman tamamen veya kısmen başka bir mezhebi taklid edebilir.
İbn Hacer şöyle diyor: Bir kimse bir mes`elede tabi olduğu mezhebden başka bir mezhebi taklid ederse o mes`eleye bağlı olan şeylerde de taklıd etmesi gerekir. Mesela namazda Hanefi mezhebini taklıd ederse abdest ve gusulde de taklid etmesi lazımdır.
İbn Ziyad ise diyor ki: Namaz ayrı, abdest ayrıdır. Namazda Hanefi mezhebini taklid eden kimse abdestte de onu taklid etmesi gerekmez. Yani abdesti Şafii`ye göre alır, namazı Hanefi`ye göre kılarsa beis yoktur.
Ulema`nın çoğu bu dört mezheb`den birisini taklid etmenin lazım olduğunu söylüyor.
Bazıları da mu`ayyen bir mezhebe bağlı olmak gerekmez diyor.
Herhangi bir mezhebi nazar-ı i`tibara almadan bilen kimseye, bilinmeyen mes`ele sorulabilir. Al-`izz bin `Abdüsselam ve al-Şeref el-Barizi böyle fetva vermişler. Gazali de bu kana`attedir. Binaenaleyh bir kimse bir mezhebe bağlı kalmadan Allah`a kulluk ederse dinsiz değildir. Ancak mu`ayyen bir mezhebe bağlı kalarak Allah`a te`abbud etmek daha iyidir. Gerektiği zaman başka mezhebi taklid etmek de caizdir.