Amazonia
26.Nisan.2018, 00:31
Mikro Ekonomi Nedir?
Mikro ekonomiyle dar boyutlu ekonomi vurgulanır. Mikro ekonomi kuramı; klasik ekonomistlerin geliştirdikleri bir yöntem olup, hane halkı ve firmalar gibi ayrı ayrı ekonomik birimlerin davranışlarındaki ayrıntılar üzerinde durur ve neler üretileceği, üretimin nasıl yapılacağı, kimler için üretim yapılacağı, maliyetler, işgücü, etkinlik ve bölüşüm konuları ile belirli piyasalardaki fiyatların oluşumu üzerinde durmaktadır.
Bir başka deyişle mikro ekonomi, bireylerin ve iyi tanımlanmış birey gruplarının ekonomik etkinliklerini inceler. Mikro ekonominin kendisine konu yaptığı miktarlar homojendir. Ayrıca mikro ekonomi, firma ve tüketici dengeleriyle, denge fiyatını incelediği için kısmi bir denge kuramıdır.
Bıçak Sırtı Denge
Yatırım harcamalarındaki artışlar yalnızca talep genişletici etki yaratmaz. Kısa dönemden daha ileriye doğru bakıldığında, yatırım harcamalarının gelecekteki üretim kapasitesine de bir katkıda bulunacağı ve arz artışına neden olacağı açıktır. Herhangi bir anda kurulmuş olan arz - talep dengesinin daha sonra da devam edeceği kesinlikle ileri sürülemez. Arz-talep dengesinin her dönemde gerçekleşmesi için, dün yapılan yatırımların bugün yaratacağı mal ve hizmet arzı ile bugün yapılan yatırım harcamalarının bugün neden olacağı talep artışlarının birbirine eşit olması gerekir.
Bu dengeyi belirleyecek olan, girişimcilerin yatırımları her dönem ne oranda artıracaklarına ilişkin kararlarıdır. Bu kararlar ülkedeki tasarruf oranı ile sermayenin verimliliği çarpımına eşit değilse dengeden hızla uzaklaşılır ve sonuç olarak ortaya çıkan etkiler dengeye tekrar varılmasına değil, dengeden büsbütün uzaklaşılmasına yol açar. Bundan dolayı bu dengeye “bıçak sırtı denge” denir.
Dengeleyici Güç
ABD’li iktisatçı Galbraith’in iktisat litaratürüne getirdiği bir terimdir. Monopoller dünyasında “dengeleyici güç” kavramının çağın kaçınılmaz gerçekliği olduğunu ileri süren Galbaraith, asıl sorunun monopollerin ortadan kaldırılmasından çok, üretici ve tüketiciler yönünden karşılıklı dengenin oluşturulması olduğunu ifade etmektedir.
Çağımızda birçok sorunun bir grubun diğeri üstünde sağladığı üstünlükten kaynaklandığını belirten Galbaraith, dev monopoller karşısında sendika örgütlenmesinin geliştirilmesini ve tüketici örgütlerinin güçlenmesini önerir.
Doğal Fiyat
Doğal fiyat kavramı literatüre Adam Smith ve David Ricardo tarafından kazandırılmıştır. Doğal fiyat, piyasa fiyatıyla karşılaştırmalı olarak incelenmiştir; maliyete eşittir. Rekabet şartları altında uzun dönemde, piyasa fiyatı doğal fiyatla birleşme durumundadır.
Düopson ve Oligopson
Piyasada iki alıcı firmanın bulunması duopson, ikiden çok alıcının bulunması oligopson piyasasını meydana getirir. Satıcıların sayısı yine fiyatları etkileyemeyecek kadar fazladır. Gerek duopson, gerekse oligopson piyasasında alıcılar bir anlaşmaya gitmişlerse monopsoncu gücünü kazanırlar.
Aralarında anlaşma yoksa firmalar arasında fiyat rekabeti başlayacaktır. Ancak fiyat kırarken satıcı firmaların maliyetlerini de dikkate almak zorundadırlar. Düşük fiyatlar kısa dönemde arzı pek etkilemeyebilir. Buna karşılık, uzun dönemde, satıcı firmaların ortalama maliyetleri bile karşılanmazsa arz hızla düşebilir.
Monopol Çeşitleri
Tek satıcının piyasaya egemen olduğu bir durumu doğal koşullar, rekabet koşulları veya yasalar yaratmış olabilir. Buna göre monopol piyasaları, doğal monopol, rekabet sonucu doğan monopol ve yasayla kurulmuş olan monopol gibi çeşitlere ayrılabilir.
Örneğin, madensuyu, belli yeraltı zenginlikleri, bazı tarımsal mallar doğal monopol konusu olabilir. Bir oligopol piyasasındaki rekabet sonunda, oligopolcü firmalardan biri diğerini egemenliği altına alarak, monopolcü firma haline dönüşebilir. Herhangi bir malın üretim ve satışının yasa yoluyla yalnız bir firmaya bırakıldığı durumlarda ise, yasalarla kurulmuş monopol piyasaları doğar.
Marjinal İkame Oranı
Kayıtsızlık eğrilerinin eğimine denir. Tüketicinin aynı fayda düzeyinde kalması şartı ile, herhangi bir maldan bir birim vazgeçme fedakârlığını ödünleyen, öteki malın miktarının oranıdır.
Marjinal ikame oranı aynı zamanda, kayıtsızlık eğrisinin o noktadaki eğimini verecektir. Azalan marjinal fayda ilkesine göre, bir ihtiyacı tatmin etmek üzere mal miktarları artırılırsa, ona karşı olan istek gittikçe dinecek, yeni malın marjinal faydası azalacaktır. Bu isteksizlik ise, öteki mallardan daha az vazgeçme eğilimi ile ölçülebilir. Bir maldan tatmin olundukça, öteki mallardan daha güç fedakârlık edilecektir.
Satıcı Piyasası
Geçici bir dönem için belirli fiyatta talebin arzdan fazla olması durumudur. Satıcıların lehine oluşan bu durum, fiyatlarda artış eğilimini yaratır.
Fiyat artışlarının ötesinde, satıcı piyasası, talepteki kaymalardan yararlanarak satış şartları, teslim tarihi, garanti şartları, bakım imkânları konularında satıcının lehinde, tüketicinin aleyhinde bir durum yaratılmasına fırsat verir.
Ordinal Fayda
Mikro iktisatta tüketici davranışı teorisinde yer alan bir kavramdır. Buna göre, çeşitli mallar ya da mal iletişimleri arasında bir seçim yapan tüketicinin, seçim derecesini “sayılaştırması” çok zor, hatta olanaksızdır. Bir portakalın bir elmadan dört kat daha fazla “tatmin” sağladığını kesin bir şekilde kim söyleyebilir?
Bu nedenle modern iktisatçılar, tüketicinin, elde ettiği faydanın (ya da tatminin) ancak sıra gösteren (ordinal) bir değerlendirmesinin yapılabileceğini kabul ederler. Bu durumda ordinal fayda ile ilgili olarak verilen sayılar, yalnızca mallar ya da mal bileşimleri arasındaki basit bir tercih sırasını ifade eder.
Uzun Dönem
Sermaye, emek, toprak gibi üretim faktörlerinin hepsini birden değiştirebilecek kadar uzun olan bir zaman süresidir. Bütün üretim faktörlerinin değiştiği bu süre zarfında değişmeyen tek şey kullanılan temel teknolojik süreçtir.
Uzun dönem terimi ilk defa Alfred Marshall tarafından kullanılmıştır. Uzun dönemden daha uzun olan süreye “çok uzun dönem” denmektedir. Bu süre, kullanılmakta olan teknolojinin değişmesine olanak verecek kadar uzundur.
Uzun dönemin uygulandığı kavramların başında ortalama maliyet eğrisi gelmektedir. Zarf eğrisi olarak da bilinen uzun dönem ortalama maliyet eğrisi, farklı kapasitelere göre çizilmiş kısa dönemli ortalama maliyet eğrilerinin limitteki teğet noktalarından oluşmaktadır.
Piyasa Çeşitleri
Bir malın ya da faktörün alıcı ve satıcılarının karşı karşıya geldiği ortama “piyasa” adı verilir. Piyasada ilgili malın veya faktörün fiyatını belirleyen, alıcı ve satıcıların karşılıklı davranışlarıdır. Alıcıların davranışlarına talep, satıcıların davranışlarına arz diyoruz. Daha açık bir deyişle talep ve arz kavramları, alıcıların ve satıcıların, çeşitli etkenlerin değişik durumlarında, satın almak ve satmak istedikleri mal miktarlarını belirtir.
Gerçek yaşamımızda çeşitli piyasa türlerine rastlarız. Bu piyasa türlerini birbirinden kesin çizgilerle ayırt etmek çok güçtür. Ancak, alıcı ve satıcıların sayıları ölçü alınarak belli oranda tutarlı bir sınıflama yapılabilir.
Örneğin, bir malın ve faktörün tek satıcısı, fakat çok alıcısı varsa, bu malın veya faktörün alınıp satıldığı piyasaya monopol piyasası denir. Türkiye’de rakı, votka piyasaları gibi... “Çok sayıda alıcı” kavramını da açıklamak gerekir.
“Çok sayıda...” derken, herhangi bir gerçek sayı vermenin ne olanağı vardır, ne de anlamı. Burada alıcıların çok sayıda olmaları, hiçbirinin tek başına fiyatı etkileyememeleri anlamına gelmektedir. Çok sayıda alıcı karşısında iki satıcı varsa duopol, ikiden çok satıcı varsa oligopol adını alır. Oligopol piyasasında satıcı sayısı ikiden çoktur, ama bu durum satıcıların fiyatları etkileyemeyecek kadar çok sayıda oldukları anlamına gelmez.
Alıcıların güçlü olduğu, başka bir deyişle çok sayıda satıcı karşısında tek, iki veya ikiden çok alıcının bulunduğu piyasalara sırasıyla monopson, duopson ve oligopson denir. Çok sayıda satıcı, tek başlarına fiyatları etkilemeyecek sayıda satıcı demektir. Tek bir satıcı ile tek bir alıcının karşı karşıya geldiği piyasaya bilateral monopol adı verilir.
Hem alıcıların, hem de satıcıların tek başlarına fiyatları etkilemeyecek kadar çok sayıda olduğu bir mal veya faktör piyasasına rastlamak olasılığı var mıdır? Aslında koşulların değişmesiyle gerçek dünyadan izleri silinen böyle bir piyasa artık yoktur. Bununla beraber, tam rekabet piyasası adını verebileceğimiz böyle sanal bir piyasa türü, mal veya faktörlerin fiyatlarının nasıl oluştuğu incelenirken, adeta bir soyut laboratuvarın gerçek dünyadan yalıtılmış koşulları da yakıştırılarak kullanışlı bir analiz ortamı haline getirilebilir. Tam rekabet koşulları adı da verilen bu koşullar örneğin mal piyasaları için şöyle sıralanabilir:
• Alıcı ve satıcılar, tek başlarına fiyatları etkilemeyecek kadar çok sayıdadır.
• Mallar türdeştir (homojen)
• Mallar bölünebilir niteliğe sahiptir.
• Piyasa saydamdır.
Birinci koşulun anlamını biliyoruz. İkinci koşul mal birimlerinin birbirinden şekil ve kalitece farklı olmaması, üçüncü koşul en küçük para birimiyle dahi bahis konusu maldan bir miktar satın alınabilmesi,dördüncü koşul ise alıcı ve satıcıların piyasadaki bütün işlemlerden haberdar olmaları anlamına gelir. Reklam, ambalajlama, paketleme ve büyük mağazacılığın hızla gelişmesi; piyasanın artık eskisi gibi yerel bir kavram olmaktan çıkıp yerleşim merkezlerinin her yerine dağılmış bir ortam anlamını alması, vb. gibi değişimler bu koşulların gerçekliliğini yok etmiş ve onları birer soyut koşul, tam rekabet piyasasını da ulaşılması olanaksız bir ütopya haline getirmiştir.
Mikro ekonomiyle dar boyutlu ekonomi vurgulanır. Mikro ekonomi kuramı; klasik ekonomistlerin geliştirdikleri bir yöntem olup, hane halkı ve firmalar gibi ayrı ayrı ekonomik birimlerin davranışlarındaki ayrıntılar üzerinde durur ve neler üretileceği, üretimin nasıl yapılacağı, kimler için üretim yapılacağı, maliyetler, işgücü, etkinlik ve bölüşüm konuları ile belirli piyasalardaki fiyatların oluşumu üzerinde durmaktadır.
Bir başka deyişle mikro ekonomi, bireylerin ve iyi tanımlanmış birey gruplarının ekonomik etkinliklerini inceler. Mikro ekonominin kendisine konu yaptığı miktarlar homojendir. Ayrıca mikro ekonomi, firma ve tüketici dengeleriyle, denge fiyatını incelediği için kısmi bir denge kuramıdır.
Bıçak Sırtı Denge
Yatırım harcamalarındaki artışlar yalnızca talep genişletici etki yaratmaz. Kısa dönemden daha ileriye doğru bakıldığında, yatırım harcamalarının gelecekteki üretim kapasitesine de bir katkıda bulunacağı ve arz artışına neden olacağı açıktır. Herhangi bir anda kurulmuş olan arz - talep dengesinin daha sonra da devam edeceği kesinlikle ileri sürülemez. Arz-talep dengesinin her dönemde gerçekleşmesi için, dün yapılan yatırımların bugün yaratacağı mal ve hizmet arzı ile bugün yapılan yatırım harcamalarının bugün neden olacağı talep artışlarının birbirine eşit olması gerekir.
Bu dengeyi belirleyecek olan, girişimcilerin yatırımları her dönem ne oranda artıracaklarına ilişkin kararlarıdır. Bu kararlar ülkedeki tasarruf oranı ile sermayenin verimliliği çarpımına eşit değilse dengeden hızla uzaklaşılır ve sonuç olarak ortaya çıkan etkiler dengeye tekrar varılmasına değil, dengeden büsbütün uzaklaşılmasına yol açar. Bundan dolayı bu dengeye “bıçak sırtı denge” denir.
Dengeleyici Güç
ABD’li iktisatçı Galbraith’in iktisat litaratürüne getirdiği bir terimdir. Monopoller dünyasında “dengeleyici güç” kavramının çağın kaçınılmaz gerçekliği olduğunu ileri süren Galbaraith, asıl sorunun monopollerin ortadan kaldırılmasından çok, üretici ve tüketiciler yönünden karşılıklı dengenin oluşturulması olduğunu ifade etmektedir.
Çağımızda birçok sorunun bir grubun diğeri üstünde sağladığı üstünlükten kaynaklandığını belirten Galbaraith, dev monopoller karşısında sendika örgütlenmesinin geliştirilmesini ve tüketici örgütlerinin güçlenmesini önerir.
Doğal Fiyat
Doğal fiyat kavramı literatüre Adam Smith ve David Ricardo tarafından kazandırılmıştır. Doğal fiyat, piyasa fiyatıyla karşılaştırmalı olarak incelenmiştir; maliyete eşittir. Rekabet şartları altında uzun dönemde, piyasa fiyatı doğal fiyatla birleşme durumundadır.
Düopson ve Oligopson
Piyasada iki alıcı firmanın bulunması duopson, ikiden çok alıcının bulunması oligopson piyasasını meydana getirir. Satıcıların sayısı yine fiyatları etkileyemeyecek kadar fazladır. Gerek duopson, gerekse oligopson piyasasında alıcılar bir anlaşmaya gitmişlerse monopsoncu gücünü kazanırlar.
Aralarında anlaşma yoksa firmalar arasında fiyat rekabeti başlayacaktır. Ancak fiyat kırarken satıcı firmaların maliyetlerini de dikkate almak zorundadırlar. Düşük fiyatlar kısa dönemde arzı pek etkilemeyebilir. Buna karşılık, uzun dönemde, satıcı firmaların ortalama maliyetleri bile karşılanmazsa arz hızla düşebilir.
Monopol Çeşitleri
Tek satıcının piyasaya egemen olduğu bir durumu doğal koşullar, rekabet koşulları veya yasalar yaratmış olabilir. Buna göre monopol piyasaları, doğal monopol, rekabet sonucu doğan monopol ve yasayla kurulmuş olan monopol gibi çeşitlere ayrılabilir.
Örneğin, madensuyu, belli yeraltı zenginlikleri, bazı tarımsal mallar doğal monopol konusu olabilir. Bir oligopol piyasasındaki rekabet sonunda, oligopolcü firmalardan biri diğerini egemenliği altına alarak, monopolcü firma haline dönüşebilir. Herhangi bir malın üretim ve satışının yasa yoluyla yalnız bir firmaya bırakıldığı durumlarda ise, yasalarla kurulmuş monopol piyasaları doğar.
Marjinal İkame Oranı
Kayıtsızlık eğrilerinin eğimine denir. Tüketicinin aynı fayda düzeyinde kalması şartı ile, herhangi bir maldan bir birim vazgeçme fedakârlığını ödünleyen, öteki malın miktarının oranıdır.
Marjinal ikame oranı aynı zamanda, kayıtsızlık eğrisinin o noktadaki eğimini verecektir. Azalan marjinal fayda ilkesine göre, bir ihtiyacı tatmin etmek üzere mal miktarları artırılırsa, ona karşı olan istek gittikçe dinecek, yeni malın marjinal faydası azalacaktır. Bu isteksizlik ise, öteki mallardan daha az vazgeçme eğilimi ile ölçülebilir. Bir maldan tatmin olundukça, öteki mallardan daha güç fedakârlık edilecektir.
Satıcı Piyasası
Geçici bir dönem için belirli fiyatta talebin arzdan fazla olması durumudur. Satıcıların lehine oluşan bu durum, fiyatlarda artış eğilimini yaratır.
Fiyat artışlarının ötesinde, satıcı piyasası, talepteki kaymalardan yararlanarak satış şartları, teslim tarihi, garanti şartları, bakım imkânları konularında satıcının lehinde, tüketicinin aleyhinde bir durum yaratılmasına fırsat verir.
Ordinal Fayda
Mikro iktisatta tüketici davranışı teorisinde yer alan bir kavramdır. Buna göre, çeşitli mallar ya da mal iletişimleri arasında bir seçim yapan tüketicinin, seçim derecesini “sayılaştırması” çok zor, hatta olanaksızdır. Bir portakalın bir elmadan dört kat daha fazla “tatmin” sağladığını kesin bir şekilde kim söyleyebilir?
Bu nedenle modern iktisatçılar, tüketicinin, elde ettiği faydanın (ya da tatminin) ancak sıra gösteren (ordinal) bir değerlendirmesinin yapılabileceğini kabul ederler. Bu durumda ordinal fayda ile ilgili olarak verilen sayılar, yalnızca mallar ya da mal bileşimleri arasındaki basit bir tercih sırasını ifade eder.
Uzun Dönem
Sermaye, emek, toprak gibi üretim faktörlerinin hepsini birden değiştirebilecek kadar uzun olan bir zaman süresidir. Bütün üretim faktörlerinin değiştiği bu süre zarfında değişmeyen tek şey kullanılan temel teknolojik süreçtir.
Uzun dönem terimi ilk defa Alfred Marshall tarafından kullanılmıştır. Uzun dönemden daha uzun olan süreye “çok uzun dönem” denmektedir. Bu süre, kullanılmakta olan teknolojinin değişmesine olanak verecek kadar uzundur.
Uzun dönemin uygulandığı kavramların başında ortalama maliyet eğrisi gelmektedir. Zarf eğrisi olarak da bilinen uzun dönem ortalama maliyet eğrisi, farklı kapasitelere göre çizilmiş kısa dönemli ortalama maliyet eğrilerinin limitteki teğet noktalarından oluşmaktadır.
Piyasa Çeşitleri
Bir malın ya da faktörün alıcı ve satıcılarının karşı karşıya geldiği ortama “piyasa” adı verilir. Piyasada ilgili malın veya faktörün fiyatını belirleyen, alıcı ve satıcıların karşılıklı davranışlarıdır. Alıcıların davranışlarına talep, satıcıların davranışlarına arz diyoruz. Daha açık bir deyişle talep ve arz kavramları, alıcıların ve satıcıların, çeşitli etkenlerin değişik durumlarında, satın almak ve satmak istedikleri mal miktarlarını belirtir.
Gerçek yaşamımızda çeşitli piyasa türlerine rastlarız. Bu piyasa türlerini birbirinden kesin çizgilerle ayırt etmek çok güçtür. Ancak, alıcı ve satıcıların sayıları ölçü alınarak belli oranda tutarlı bir sınıflama yapılabilir.
Örneğin, bir malın ve faktörün tek satıcısı, fakat çok alıcısı varsa, bu malın veya faktörün alınıp satıldığı piyasaya monopol piyasası denir. Türkiye’de rakı, votka piyasaları gibi... “Çok sayıda alıcı” kavramını da açıklamak gerekir.
“Çok sayıda...” derken, herhangi bir gerçek sayı vermenin ne olanağı vardır, ne de anlamı. Burada alıcıların çok sayıda olmaları, hiçbirinin tek başına fiyatı etkileyememeleri anlamına gelmektedir. Çok sayıda alıcı karşısında iki satıcı varsa duopol, ikiden çok satıcı varsa oligopol adını alır. Oligopol piyasasında satıcı sayısı ikiden çoktur, ama bu durum satıcıların fiyatları etkileyemeyecek kadar çok sayıda oldukları anlamına gelmez.
Alıcıların güçlü olduğu, başka bir deyişle çok sayıda satıcı karşısında tek, iki veya ikiden çok alıcının bulunduğu piyasalara sırasıyla monopson, duopson ve oligopson denir. Çok sayıda satıcı, tek başlarına fiyatları etkilemeyecek sayıda satıcı demektir. Tek bir satıcı ile tek bir alıcının karşı karşıya geldiği piyasaya bilateral monopol adı verilir.
Hem alıcıların, hem de satıcıların tek başlarına fiyatları etkilemeyecek kadar çok sayıda olduğu bir mal veya faktör piyasasına rastlamak olasılığı var mıdır? Aslında koşulların değişmesiyle gerçek dünyadan izleri silinen böyle bir piyasa artık yoktur. Bununla beraber, tam rekabet piyasası adını verebileceğimiz böyle sanal bir piyasa türü, mal veya faktörlerin fiyatlarının nasıl oluştuğu incelenirken, adeta bir soyut laboratuvarın gerçek dünyadan yalıtılmış koşulları da yakıştırılarak kullanışlı bir analiz ortamı haline getirilebilir. Tam rekabet koşulları adı da verilen bu koşullar örneğin mal piyasaları için şöyle sıralanabilir:
• Alıcı ve satıcılar, tek başlarına fiyatları etkilemeyecek kadar çok sayıdadır.
• Mallar türdeştir (homojen)
• Mallar bölünebilir niteliğe sahiptir.
• Piyasa saydamdır.
Birinci koşulun anlamını biliyoruz. İkinci koşul mal birimlerinin birbirinden şekil ve kalitece farklı olmaması, üçüncü koşul en küçük para birimiyle dahi bahis konusu maldan bir miktar satın alınabilmesi,dördüncü koşul ise alıcı ve satıcıların piyasadaki bütün işlemlerden haberdar olmaları anlamına gelir. Reklam, ambalajlama, paketleme ve büyük mağazacılığın hızla gelişmesi; piyasanın artık eskisi gibi yerel bir kavram olmaktan çıkıp yerleşim merkezlerinin her yerine dağılmış bir ortam anlamını alması, vb. gibi değişimler bu koşulların gerçekliliğini yok etmiş ve onları birer soyut koşul, tam rekabet piyasasını da ulaşılması olanaksız bir ütopya haline getirmiştir.