BOZKURT21
26.Nisan.2018, 18:35
Hoca Ahmed Fakîh veya Sultan Hoca Fakîh adları ile de tanınan sanatçının yaşamı hakkındaki bilgilerde belirsizlik vardır. Ailesi Horasan’dan göç edip Konya’ya yerleşmiştir. Mevlana’nın babasından fıkıh dersleri aldığı için kendisine “fakîh” denmiştir. Doğum tarihi bilinmemekle birlikte 1221 yılında vefat ettiği sanılmaktadır.
Eserleri:
Kitâbu Evsâfı Mesâcidi’ş-Şerîfe
Mesnevi nazım şekliye yazılmış bir eserdir. Hacca gittiğinde gezip gördüğü Şam, Kudüs, Mekke, Medine ile orada ziyaret ettiği mukaddes yerleri anlatmaktadır. Kudüs’te iki ay kalan şair, eserin sonuna “Kudüs methiyeleri”ni eklemiştir.
Çarhnâme
Seksen üç beyitlik bir kasidedir. Dünyanın faniliğinden, dünya zevklerine kapılmanın yanlışlığından, kabir azabından ve mahşerden bahsederek ölümü hatırlatan, bunun yanında kanaat ve alçak gönüllülüğü vs. tavsiye eden dinî bir eserdir. Öğretici bir eser olmasından dolayı sanat değeri düşüktür. Fuad Köprülü, eserin Anadolu Türkçesinin bilinen en eski örneği olduğunu belirtir.
Eserde konusu gereği Arapça ve Farsça kelimelere de rastlanmaktadır. Çarh-nâme, kaside nazım şekliyle ve aruzun “mefâ’ilün mefâ’ilün fe’ulün” kalıbıyla yazılmıştır. Eserde yer yer aruzun Türkçe uygulanışında aksaklıklara da rastlanır. Dil ve tarih yönünden önem taşıyan eser, döneminin dil özellikleri de dikkate alınarak, bugünkü harflerle yayınlanmıştır.
Eserleri:
Kitâbu Evsâfı Mesâcidi’ş-Şerîfe
Mesnevi nazım şekliye yazılmış bir eserdir. Hacca gittiğinde gezip gördüğü Şam, Kudüs, Mekke, Medine ile orada ziyaret ettiği mukaddes yerleri anlatmaktadır. Kudüs’te iki ay kalan şair, eserin sonuna “Kudüs methiyeleri”ni eklemiştir.
Çarhnâme
Seksen üç beyitlik bir kasidedir. Dünyanın faniliğinden, dünya zevklerine kapılmanın yanlışlığından, kabir azabından ve mahşerden bahsederek ölümü hatırlatan, bunun yanında kanaat ve alçak gönüllülüğü vs. tavsiye eden dinî bir eserdir. Öğretici bir eser olmasından dolayı sanat değeri düşüktür. Fuad Köprülü, eserin Anadolu Türkçesinin bilinen en eski örneği olduğunu belirtir.
Eserde konusu gereği Arapça ve Farsça kelimelere de rastlanmaktadır. Çarh-nâme, kaside nazım şekliyle ve aruzun “mefâ’ilün mefâ’ilün fe’ulün” kalıbıyla yazılmıştır. Eserde yer yer aruzun Türkçe uygulanışında aksaklıklara da rastlanır. Dil ve tarih yönünden önem taşıyan eser, döneminin dil özellikleri de dikkate alınarak, bugünkü harflerle yayınlanmıştır.