LaDe
04.Mayıs.2018, 11:07
İngiltere’de yayınlanan “ Woman’s own” adlı dergide çıkan bir yazıya göre, Tine Hamilton adlı medyum tabutların içindeki bedenlerin sahipleriyle görüşebilmekte ve onları görebilmektedir. Medyum T. Hamilton bir deneyimini şöyle özetliyor:
Bir defasında bir mağazadan çıkmıştım ki bir erkek sesi tarafından arkadan seslenildiğini işittim. Ama arkama dönüp baktığımda, kimse yoktu.
Başka bir defasında, bu kez yılgın bir ses beynimin içinde yankılanarak şunları söylüyordu: “ Son anım sandığım araba kazasıydı… Neler oldu bana ? Besbelliki, ne yapmasını, nereye gitmesi gerektiğini bilmeyen bir ‘bedensiz’ di.Açıkcası kaybolmuş gibiydi. Araba kazasında ölmüş olması gerektiğini ve ışığı izlerse, iyi olacağını söyledim ve gitti.”Derginin açıkladığına göre, bu şekilde; ölmüş kimselerle bağlantı kurmak pek çoğumuz için ürkütücü olabilir.Ama Tina için bu sık sık yinelenen bir deneyimdi.Bir kilisenin cenaze merasimleri bölümünde tam gün çalışan medyum sık sık ölen kimseleri ( tabutarı civarında ) hissettiğini söylüyor. “Bunu ılık bir hava akımı olarak algılarım, hiçte ürkütücü değil.” Diyor ve açıklamalarını şöyle sürdürüyor:“Ne kadar çok insanın cenaze törenine katıldığını algılamaktan çoğu zaman şaşkın ama mutlu durumda bulunuyorlar. Hatta bazen de, hiç tahmin etmedikleri bir yakınlarının cenazeye geldiklerini gördüklerinde, gülmekten kendilerini alamazlar. Bazende şöyle ifadeleri o “bedensizler” den duyduğumda ben gülmekten kendimi alamam : “O, tabuttaki benim…”Halen 54 yaşında bulunan Tina söz konusu algılamaları 5 yaşından beri yaparmış ve bunu ancak 8 yaşında annesine açabilmiş. Ama ne yazıkki anne, cahilce bir tepki vererek, “ Bunu sakın kimseye söyleme, aksi taktirde ‘beyaz elbiseliler ‘(!) beni kaçırır.” Çocuğu korkutmayı yeğlemiş.Tina, “Woman’s Own’a verdiği mülakatta en etkili ve canlılığını hala koruyan deneyiminin (algılamasının), kalp yetmezliğinden, yaşama 22 yaşında veda eden bir adama ait olduğunu; bu geç adamın, cenazesine katılan yüzlerce kişilik kalabalıktan çok etkilendiğini ve bu heyecanını kendisine de yansıttığını açıklamalarına eklemiştir.
Bir defasında bir mağazadan çıkmıştım ki bir erkek sesi tarafından arkadan seslenildiğini işittim. Ama arkama dönüp baktığımda, kimse yoktu.
Başka bir defasında, bu kez yılgın bir ses beynimin içinde yankılanarak şunları söylüyordu: “ Son anım sandığım araba kazasıydı… Neler oldu bana ? Besbelliki, ne yapmasını, nereye gitmesi gerektiğini bilmeyen bir ‘bedensiz’ di.Açıkcası kaybolmuş gibiydi. Araba kazasında ölmüş olması gerektiğini ve ışığı izlerse, iyi olacağını söyledim ve gitti.”Derginin açıkladığına göre, bu şekilde; ölmüş kimselerle bağlantı kurmak pek çoğumuz için ürkütücü olabilir.Ama Tina için bu sık sık yinelenen bir deneyimdi.Bir kilisenin cenaze merasimleri bölümünde tam gün çalışan medyum sık sık ölen kimseleri ( tabutarı civarında ) hissettiğini söylüyor. “Bunu ılık bir hava akımı olarak algılarım, hiçte ürkütücü değil.” Diyor ve açıklamalarını şöyle sürdürüyor:“Ne kadar çok insanın cenaze törenine katıldığını algılamaktan çoğu zaman şaşkın ama mutlu durumda bulunuyorlar. Hatta bazen de, hiç tahmin etmedikleri bir yakınlarının cenazeye geldiklerini gördüklerinde, gülmekten kendilerini alamazlar. Bazende şöyle ifadeleri o “bedensizler” den duyduğumda ben gülmekten kendimi alamam : “O, tabuttaki benim…”Halen 54 yaşında bulunan Tina söz konusu algılamaları 5 yaşından beri yaparmış ve bunu ancak 8 yaşında annesine açabilmiş. Ama ne yazıkki anne, cahilce bir tepki vererek, “ Bunu sakın kimseye söyleme, aksi taktirde ‘beyaz elbiseliler ‘(!) beni kaçırır.” Çocuğu korkutmayı yeğlemiş.Tina, “Woman’s Own’a verdiği mülakatta en etkili ve canlılığını hala koruyan deneyiminin (algılamasının), kalp yetmezliğinden, yaşama 22 yaşında veda eden bir adama ait olduğunu; bu geç adamın, cenazesine katılan yüzlerce kişilik kalabalıktan çok etkilendiğini ve bu heyecanını kendisine de yansıttığını açıklamalarına eklemiştir.