LaDe
04.Mayıs.2018, 11:08
Ölüm tarihi 1914 olan Robert Hugh BENSON, Amerikalı medyum Anthoni Borgia aracılığıyla, öte alemde içinde bulunduğu ortam ve kendi durumu hakkında bilgiler verdi. 1989’ da medyum da ( 93 yaşındayken ) öte aleme geçmişti.İnsanın, kendisini birden bire ruhsal aleme geçmiş buluvermesi; kuşkusuz, sözcüklere dökülmesi çok zor bir deneyim. Dünyada bedenli haldeyken bir kimse öte alem hakkında ne kadar çok okumuş olursa olsun, ‘ bedensiz’ duruma geçtiği zaman yinede çok şaşırtıcı ( hatta teşevvüşe sokucu ) süprizlerle karşılaşabilir. Aslında fizik ötesinde nereye giderseniz gidin ‘bedensizlik’ söz konusu değildir. Ruh varlığı hiçbir mekanda, sözcüğün tam anlamıyla ‘bedensiz’ olarak bulunmaz; hangi mekanda ise, oranın maddelerinden oluşmuş bir bedeni muhakkak vardır ve bu bedenler bazen o kadar süptil ( yüksek titreşimli ) dir ki, biz ( dünyalılar ) onları ruh zannederiz.Şimdi ben burada bulunduğum ortamı tanımlamada çok zorlanıyorum; dünyaya benziyor ama çok çok farklı; dünyadaki bilinen renkleri 100 kat parlak ve manzaraları 100 kat berrak olarak tasavvur edebilirseniz, benim anlatmak istediğime biraz nüfuz edebilirsiniz. Örneğin, 100 kat parlak bir mavi ya da yeşil ve 100 kat berrak bir deniz manzarası yada gökyüzü…Bulunduğum ortam, deyimin tam anlamıyla ‘nefes kesici’ … bu renk zenginliğini dünyada bulmak olası değil; çok çok daha donuk ve bulanık olarak, dünyanın temiz kalmış birkaç yerinde belki… kuşkusuz bulunduğum yer sadece göz alıcı manzaradan ibaret değil; benim gibi varlıklarla dolup taşan çeşitli mabetler ve öğrenme salonları da var.Buraya ilk geldiğim zaman beni Edwin adlı eski dost karşılamıştı. Dünyadayken o da rahipti ve birlikte çalışmıştık. Sonra Ruth da çıktı karşıma. Bu ikiside benden önce fizik bedenlerini terk etmişlerdi. Ruth ile bir göl kenarında karşılaşmıştık; birlikte dünyasal anılarımızı gözden geçirdik. Ruth , benim kadar kiliseye bağlı değildi; en azından bir konuda kilisenin katı tutumunu beğenmiyordu. O da , kilisenin ölüm ötesi hayata dar açıdan, hatta gerçekle pek bağdaşmayan tutucu yaklaşımı ve öğretisiydi. Bunları ve başka konuları Ruth ile uzun uzun gözden geçirmiştik. Kilisenin ‘günah’ ve ‘hesaplaşma’ kavramlarının ve bunlarla ilgili öğretisinin ne kadar gerçek dışı olduğunu burada daha iyi anladık.Ruth dünyadayken, ölümün korkulacak bir şey olmadığını ve her türlü şeyi kusurlarımıza rağmen Allah’ın affediciliğini çok iyi biliyordu ve burada bu bilgisinin sağlamlığını şimdi, görmenin de ötesinde yaşadı. Bu bilgisinden dolayı buraya uyumlanması da kolay olmuştu; birkaç yardımla, hemen kendine gelivermiş ve bu yeni yaşamının tadını çıkarmaya hemen başlamış. O göl kıyısında bunları kana kana uzun uzun anlatmıştı.