zAMBakk
26.Haziran.2018, 18:25
65 milyon yıl kadar önce, Dünya'daki bütün türlerin %71-81'lik bir kısmı (karada yaşayan dinozorlar dahil), Güneydoğu Meksika'daki bir asteroid çarpışmasının ardından yer yüzünden silindi. Şimdi, Japon bilim adamları en gerçekçi laboratuar simülasyonları ile o günkü koşulları yeniden canlandırdı ve asteroidin kükürtçe zengin kayalara çarpmasının ardından kükürt trioksit (SO3) gazının yayılması ile tetiklenen asit yağmurundan dolayı bütün türlerin yer yüzünden silinmesinin mümkün olabileceğini gösterdi.
Pek çok bilim adamı kireçtaşı dönemi-üçüncül toplu ölümlerinin 10 km çapındaki bir asteroidin Yucatan yarımadasını vurmasından ötürü oluştuğunu kabul ediyor, ancak yer yüzünden silinmenin nasıl gerçekleştiğine dair kesin mekanizma konusunda hâlâ karşıt görüşler mevcut. Bazıları asteroid tarafından salınan toz ve aerosollerin Dünya yüzeyini soğutup Güneş ışığını engellediğini, fotosentez devre dışı kalınca bitkilerin öldüğünü ve hayvanların açlıktan yer yüzünden silindiğini düşünüyor.
Başkaları da kükürtçe zengin minerallerin yükseltgenmesi sonucu çok geniş bir asit yağmuru oluştuğunu, okyanusları asitleştirdiğini ve pek çok bitki ve hayvanın kireçten oluşan iskeletini çözdüğünü düşünüyor. Bu da bu bazandan gelen sediment örneklerde yüksek oranda sülfat minerallerinin olmasını açıklıyor ve dikenli eğreltiotunun (bu felâketten en iyi şekilde kurtulmayı başarmış ve Dünya'da en hızlı hüküm sürmüş olan bitkidir ve asidik toprakta iyi yetişir) bu dönemdeki örnekleri bulunabiliyor.
Ancak, kükürt yükseltgenmesinin genel olarak verdiği ürün kükürt dioksittir (SO2). Bu gaz atmosferde bir çok ay kalmış olabilir, bundan sonra kükürt triokside yükseltgenip su alarak sülfürik asit oluşturmuş olması mümkündür. Yağmur suyunun asitliği bu sebeple ancak küçük bir miktardır, ve okyanusların pH değerinin düşmesi oldukça azdır.
Çarpışma simülasyonları
Sohsuke Ohno ve Chiba Teknoloji Üniversitesi'ndeki (Japonya) arkadaşları tam olarak ne oluştuğunu mümkün olduğu kadar yakın bir şekilde bulabilmek için çarpışmayı tekrar oluşturdu. Uzaydan Dünya'nın yerçekim alanına düşen bir nesne, en azından 11,2 km/s hıza erişir. Kraterin yatağında büyük miktarda anhidrit minerali vardır (susuz kalsiyum sülfat). 11,2 km/s'nin üzerindeki bir hızla anhidrit yataklarına bir nesnenin çarpması için, ekip Peru'dan elde edilen doğal anhidrit mineralini (krater yatağındaki ile aynı bileşimde olup kesmesi daha kolay olan bir numunedir) bir vakum odasında kimyasal olarak inert olan yüksek yoğunluklu tantal metalinden oluşmuş bir levha ve plastikten yapılmış bir çıkarıcı mekanizmaya monte etti. Yüksek güçlü bir laser akımı ile çıkarıcı mekanizma plazma haline geldi ve hızlı genleşme tantal levhanın anhidrit mineraline 13-25 km/s hızla çarpmasına yol açtı. Oluşan gazlar ekip tarafından tutuldu ve kütle spektrometresi ile analiz edildi.
Gaz karışımında kükürt dioksitten 100 kat daha fazla nispette kükürt trioksit bulunmaktaydı, bunun anlamı da çarpışma sonucunda anhidrit yatakları doğrudan sülfürik asit öncülüne dönüşmesiydi. Bu dönemden gelen sediment örnekler, çarpışmanın oldukça büyük silikat toz parçacıklarından oluşan kütlelerin havaya uçtuğunu ve saatler ve günler sonra tekrar yüzeye döndüğünü ileri sürüyor. Bu süre zarfında, kükürt trioksit molekülleri havadaki su buharı ile birleşerek sülfürik asit aerosolleri oluşturmuş olabilir. Grubun teorik araştırmalarına göre, bunlar silikat toz parçacıkları etrafında kümelenerek yaklaşık 0,2 mol/dm3 sülfürik asit içeren yağmur damlaları oluşturmuş olabilir ve pH bu nedenle 0-1 arasına gelmiştir. Ohno'ya göre, böyle çok asidik yağmur damlaları okyanustaki ve topraktaki pH değerini ciddi bir şekilde düşürebilir ve gezegen seviyesindeki kararmadan daha iyi bir şekilde Dünya yüzeyinden silinmeyi açıklayabilir. Ohno, şöyle diyor: “Sediment bağlanma tabakasının bileşenlerinde büyük parçacıklar var, küçük parçacıklar yok. Böyle büyük parçacıklar yer yüzüne bir ay içinde düşmüş olmalı, dolayısı ile güneş ışığını uzun zaman engellemesi oldukça güç”.
Vivi Vajda, İsveç'teki Lund Üniversitesi'nde çalışan bir paleontoloji uzmanı olarak şöyle diyor: “Bu ekip ilk kez kükür trioksidin, çarpışmadan sonra okyanusların asitleşmesinde büyük bir rol oynadığını ortaya koyuyor”. Toplu ölümlerin gezegen çapında kararmadan farklı bir şekilde açıklanması konusunda az ikna olduğunu söyleyen Vajda, yüksek enlemlerde Dünya'ya silikat parçalarının çarpmasına rastlanmamasına rağmen yine de toplu ölümler yaşandığını belirtiyor. Vajda, şöyle diyor: “Gezegen çapında toplu ölümlerin yayılmasını sağlayacak, kararma gibi diğer faktörler olmalı”.
Pek çok bilim adamı kireçtaşı dönemi-üçüncül toplu ölümlerinin 10 km çapındaki bir asteroidin Yucatan yarımadasını vurmasından ötürü oluştuğunu kabul ediyor, ancak yer yüzünden silinmenin nasıl gerçekleştiğine dair kesin mekanizma konusunda hâlâ karşıt görüşler mevcut. Bazıları asteroid tarafından salınan toz ve aerosollerin Dünya yüzeyini soğutup Güneş ışığını engellediğini, fotosentez devre dışı kalınca bitkilerin öldüğünü ve hayvanların açlıktan yer yüzünden silindiğini düşünüyor.
Başkaları da kükürtçe zengin minerallerin yükseltgenmesi sonucu çok geniş bir asit yağmuru oluştuğunu, okyanusları asitleştirdiğini ve pek çok bitki ve hayvanın kireçten oluşan iskeletini çözdüğünü düşünüyor. Bu da bu bazandan gelen sediment örneklerde yüksek oranda sülfat minerallerinin olmasını açıklıyor ve dikenli eğreltiotunun (bu felâketten en iyi şekilde kurtulmayı başarmış ve Dünya'da en hızlı hüküm sürmüş olan bitkidir ve asidik toprakta iyi yetişir) bu dönemdeki örnekleri bulunabiliyor.
Ancak, kükürt yükseltgenmesinin genel olarak verdiği ürün kükürt dioksittir (SO2). Bu gaz atmosferde bir çok ay kalmış olabilir, bundan sonra kükürt triokside yükseltgenip su alarak sülfürik asit oluşturmuş olması mümkündür. Yağmur suyunun asitliği bu sebeple ancak küçük bir miktardır, ve okyanusların pH değerinin düşmesi oldukça azdır.
Çarpışma simülasyonları
Sohsuke Ohno ve Chiba Teknoloji Üniversitesi'ndeki (Japonya) arkadaşları tam olarak ne oluştuğunu mümkün olduğu kadar yakın bir şekilde bulabilmek için çarpışmayı tekrar oluşturdu. Uzaydan Dünya'nın yerçekim alanına düşen bir nesne, en azından 11,2 km/s hıza erişir. Kraterin yatağında büyük miktarda anhidrit minerali vardır (susuz kalsiyum sülfat). 11,2 km/s'nin üzerindeki bir hızla anhidrit yataklarına bir nesnenin çarpması için, ekip Peru'dan elde edilen doğal anhidrit mineralini (krater yatağındaki ile aynı bileşimde olup kesmesi daha kolay olan bir numunedir) bir vakum odasında kimyasal olarak inert olan yüksek yoğunluklu tantal metalinden oluşmuş bir levha ve plastikten yapılmış bir çıkarıcı mekanizmaya monte etti. Yüksek güçlü bir laser akımı ile çıkarıcı mekanizma plazma haline geldi ve hızlı genleşme tantal levhanın anhidrit mineraline 13-25 km/s hızla çarpmasına yol açtı. Oluşan gazlar ekip tarafından tutuldu ve kütle spektrometresi ile analiz edildi.
Gaz karışımında kükürt dioksitten 100 kat daha fazla nispette kükürt trioksit bulunmaktaydı, bunun anlamı da çarpışma sonucunda anhidrit yatakları doğrudan sülfürik asit öncülüne dönüşmesiydi. Bu dönemden gelen sediment örnekler, çarpışmanın oldukça büyük silikat toz parçacıklarından oluşan kütlelerin havaya uçtuğunu ve saatler ve günler sonra tekrar yüzeye döndüğünü ileri sürüyor. Bu süre zarfında, kükürt trioksit molekülleri havadaki su buharı ile birleşerek sülfürik asit aerosolleri oluşturmuş olabilir. Grubun teorik araştırmalarına göre, bunlar silikat toz parçacıkları etrafında kümelenerek yaklaşık 0,2 mol/dm3 sülfürik asit içeren yağmur damlaları oluşturmuş olabilir ve pH bu nedenle 0-1 arasına gelmiştir. Ohno'ya göre, böyle çok asidik yağmur damlaları okyanustaki ve topraktaki pH değerini ciddi bir şekilde düşürebilir ve gezegen seviyesindeki kararmadan daha iyi bir şekilde Dünya yüzeyinden silinmeyi açıklayabilir. Ohno, şöyle diyor: “Sediment bağlanma tabakasının bileşenlerinde büyük parçacıklar var, küçük parçacıklar yok. Böyle büyük parçacıklar yer yüzüne bir ay içinde düşmüş olmalı, dolayısı ile güneş ışığını uzun zaman engellemesi oldukça güç”.
Vivi Vajda, İsveç'teki Lund Üniversitesi'nde çalışan bir paleontoloji uzmanı olarak şöyle diyor: “Bu ekip ilk kez kükür trioksidin, çarpışmadan sonra okyanusların asitleşmesinde büyük bir rol oynadığını ortaya koyuyor”. Toplu ölümlerin gezegen çapında kararmadan farklı bir şekilde açıklanması konusunda az ikna olduğunu söyleyen Vajda, yüksek enlemlerde Dünya'ya silikat parçalarının çarpmasına rastlanmamasına rağmen yine de toplu ölümler yaşandığını belirtiyor. Vajda, şöyle diyor: “Gezegen çapında toplu ölümlerin yayılmasını sağlayacak, kararma gibi diğer faktörler olmalı”.