LaDe
13.Temmuz.2018, 01:05
Milet, eskiden Büyük Menderes’in Arşipel’e aktığı yerin yanında bir yarımadaydı. Efsaneye göre burada yaşayan bir kralın birbirinden güzel üç kızı varmış. En küçükleri Psykhe, ablalarından daha güzelmiş ve herkes, ona bir tanrıçaya tapar gibi tapıyormuş. Artık güzellik kraliçesi Afrodit’in göğsü üzerine değil; Psykhe’nin başı ve güzelliği üzerine yemin ediliyormuş. Afrodit’in güzelliğine dönüp bakan, Afrodit’e güvercin ve kumru getirmiyormuş.
Güvercin ve kumru gelmemesi bir yana, güzelliğinin gölgelenmesi, Afrodit’in canını çok sıkmış ve bu duruma çok kızmış. Hemen oğlu Eros’u çağırmış:
“Git o kızın göğsüne aşk okunu sapla, ama öyle bir yap ki, yakışıklı birine değil, insanların en çirkinine aşık olsun!”
diye buyruk vermiş. Eros, bu amaçla uçarak Psykhe’yi bulmuş, ancak onun güzelliğini görünce hayran kalmış ve yanlışlıkla oku kendi yüreğine saplamış ve Psykhe’ye delicesine âşık olmuş.
Psykhe’nin babası, kızının evlenmesi konusunda Apollon’un bir kâhinine başvurmuş. Kâhin, kızın Samson Dağı’nda bir uçurum kenarına götürülmesini, bir yılanın koca olarak gelip kızı alacağını söylemiş.
Daha sonra Meltem (Zefiros), kızı güzel bir yere götürmüş. Orada bir evden sesler gelmiş. Kızı çağırıyormuş. Psykhe, içeri girmiş. Evde kimseleri görememiş. Sonra da eve yerleşmiş.
Gece, kocası gelmiş. Yılan değil insanmış. Her gece geliyor ve sabahleyin gidiyormuş ve Psykhe, onun yüzünü hiç görmüyormuş.
Bir süre sonra kocasından ailesini görmek için izin istemiş ve ailesinin yanına gitmiş. Psykhe’yi kıskanan kız kardeşleri, kocasının bir ejderha olabileceğini, kötülük yapabileceğini söylemişler.
Psykhe, bir gece, bir elinde kandil, bir elinde bıçak, kocasının yanına gelmiş. Ama güzel bir insan olduğunu görünce şaşırmış. Kandilden düşen damlalar ve bıçağın çıkardığı ses, adamı uyandırmış. Acı acı bakmış, sonra çıkıp gitmiş.
Afrodit, yaralı oğlunu görmüş ve bağışlanmasını dileyen Psykhe’yi ise birçok sınavdan geçirmiş. Birbirine karışmış tohumları ayırmak, Stiks Irmağı’nın şelalesinden bir kova su getirmek, cehennemden bir kuyuya ateş doldurup getirmek gibi işler istemiş kızdan.
Çeşitli hayvanlar ve insanlar, acıyıp Psykhe’ye yardım etmişler. Ne var ki Psykhe, son seferinde açılmaması gereken güzellik kutusunu açmış ve kutudan çıkan kokuyla uyanılması güç bir uykuya dalmış.
Eros, kilitlendiği odanın penceresinden çıkarak kaçmış ve Ambrosiya şarabından içmiş. Böylece Psykhe, yani insan gönlü ölümsüz olmuş. Eroz, kızın gözlerinden uykuyu silmiş ve artık birlikte olacaklarını söylemiş. Bu çiftten gençlik ve sevinç doğmuş.
Güvercin ve kumru gelmemesi bir yana, güzelliğinin gölgelenmesi, Afrodit’in canını çok sıkmış ve bu duruma çok kızmış. Hemen oğlu Eros’u çağırmış:
“Git o kızın göğsüne aşk okunu sapla, ama öyle bir yap ki, yakışıklı birine değil, insanların en çirkinine aşık olsun!”
diye buyruk vermiş. Eros, bu amaçla uçarak Psykhe’yi bulmuş, ancak onun güzelliğini görünce hayran kalmış ve yanlışlıkla oku kendi yüreğine saplamış ve Psykhe’ye delicesine âşık olmuş.
Psykhe’nin babası, kızının evlenmesi konusunda Apollon’un bir kâhinine başvurmuş. Kâhin, kızın Samson Dağı’nda bir uçurum kenarına götürülmesini, bir yılanın koca olarak gelip kızı alacağını söylemiş.
Daha sonra Meltem (Zefiros), kızı güzel bir yere götürmüş. Orada bir evden sesler gelmiş. Kızı çağırıyormuş. Psykhe, içeri girmiş. Evde kimseleri görememiş. Sonra da eve yerleşmiş.
Gece, kocası gelmiş. Yılan değil insanmış. Her gece geliyor ve sabahleyin gidiyormuş ve Psykhe, onun yüzünü hiç görmüyormuş.
Bir süre sonra kocasından ailesini görmek için izin istemiş ve ailesinin yanına gitmiş. Psykhe’yi kıskanan kız kardeşleri, kocasının bir ejderha olabileceğini, kötülük yapabileceğini söylemişler.
Psykhe, bir gece, bir elinde kandil, bir elinde bıçak, kocasının yanına gelmiş. Ama güzel bir insan olduğunu görünce şaşırmış. Kandilden düşen damlalar ve bıçağın çıkardığı ses, adamı uyandırmış. Acı acı bakmış, sonra çıkıp gitmiş.
Afrodit, yaralı oğlunu görmüş ve bağışlanmasını dileyen Psykhe’yi ise birçok sınavdan geçirmiş. Birbirine karışmış tohumları ayırmak, Stiks Irmağı’nın şelalesinden bir kova su getirmek, cehennemden bir kuyuya ateş doldurup getirmek gibi işler istemiş kızdan.
Çeşitli hayvanlar ve insanlar, acıyıp Psykhe’ye yardım etmişler. Ne var ki Psykhe, son seferinde açılmaması gereken güzellik kutusunu açmış ve kutudan çıkan kokuyla uyanılması güç bir uykuya dalmış.
Eros, kilitlendiği odanın penceresinden çıkarak kaçmış ve Ambrosiya şarabından içmiş. Böylece Psykhe, yani insan gönlü ölümsüz olmuş. Eroz, kızın gözlerinden uykuyu silmiş ve artık birlikte olacaklarını söylemiş. Bu çiftten gençlik ve sevinç doğmuş.