Amazonia
25.Temmuz.2018, 00:59
ENFLASYON
Enflasyon, fiyatlar genel seviyesindeki devamlı ve hızlı artışlar olarak tanımlanır. Bir başka tanımla enflasyon, parasal gelirdeki fiili büyümenin, üretimdeki fiili büyümeden daha yüksek olmasıdır.
Teorik açıklamalar ile halkın enflasyon anlayışı bazı noktalarda farklılıklar göstermektedir. Halk, her fiyat yükselişini enflasyon olarak bilirken, ekonomi bilimi, devamlılık gösteren ve belli bir oranın üzerine çıkan fiyat artışlarını enflasyon olarak tanımlamaktadır.
Yani fiyatların bir defalık yükselmesine enflasyon değil fiyat artışı denir. Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli düşüşler ise deflasyon olarak tanımlanır. Fiyat artışlarının azalmasına ya da enflasyonun düşmesine ise dezenflasyon denir.
Enflasyon Çeşitleri
Talep Enflasyonu
Talep enflasyonu; toplam arz sabitken toplam talebin artması nedeniyle oluşmaktadır.
Maliyet Enflasyonu
Bir ekonomide mal ve hizmetlere olan talep sabitken arzın azalması yani sola kayması nedeni ile de enflasyon oluşabilir. Ekonomide mal ve hizmetlere yönelik bir değişme yokken maliyet artışı sebebiyle toplam arzın azaldığını varsayalım.
Bu kayma maliyetleri artan firmaların aynı miktar mal ve hizmeti daha yüksek bir fiyattan üretmeye razı olacaklarını gösterir. Maliyetlerin artmasıyla meydana gelen arz kayması sonucu geçerli fiyat seviyesinde ekonomide ‘Talep Fazlası’ meydana gelecek, buna bağlı olarak fiyatlar yükselecektir. Fiyatların bu şekilde arz kaymasına bağlı olarak yükselmesine ‘maliyet enflasyonu’ denir.
Ekonomide Bütün Maliyet Artışları Enflasyona Neden Olur mu?
Yukarıda maliyet artışlarının arz eğrisini sola kaydırarak enflasyona neden olacağını belirtmiştik. Gerçekte maliyet enflasyonunun oluşabilmesi belli şartlara bağlıdır. İlk olarak maliyet enflasyonunun oluşabilmesi için girişimcilerin maliyet artışlarına karşı tepkilerinin sert olması gerekir.
Bir başka deyişle girişimciler karlarını artan maliyetler karşısında muhafaza etmek istemektedirler. Girişimcilerin karlarındaki azalmaya rıza gösterip maliyet artışlarını fiyatlara yansıtmadıkları durumda maliyet artışları enflasyonist bir etki doğurmayacaktır. İkinci olarak, bir maliyet unsuru olan ücretlerde meydana gelen artışların maliyet enflasyonuna neden olabilmesi için ücret artışının verimlilik artışına paralel olmaması gerekir.
Ücretler artarken emek verimliliği de aynı oranda artarsa maliyetler yükselmeyeceğinden enflasyon da oluşmayacaktır. Üçüncü olarak, malların fiyatlarında meydana gelen yükselmeler malların sürümünü engellememelidir. Eğer üretilen malların çoğunun talep esneklikleri düşük ise bu taktirde maliyet artışı nedeniyle malların fiyatları yükseldiğinde satın alınan miktarlar fazla azalmayacak, enflasyonist süreç başlayacaktır Bunun tersine fiyat artışlarına karşılık tüketicilerin taleplerini önemli ölçüde azalttıkları durumda, talep esnekliği yüksek olacak enflasyonist süreç başlamayacaktır.
Son olarak, maliyet enflasyonunun sürebilmesi için emisyonun da artması gerekir. Çünkü artan maliyetler karşısında hükümet, emisyon hacmini genişleterek talebi özendirici politika izlemezse maliyet enflasyonu süreci başlamaz. Fiyatlar bir miktar yükselir ve durur.
Yapısal Enflasyon
Ekonomik yapının esnek olmamasından kaynaklanan enflasyon, özellikle azgelişmiş ülkelerde enflasyonun önemli bir nedeni olarak gösterilir. Ekonomik yapının katılığı sonucu belli sektörlerde üretim, bu sektörlerde ortaya çıkan talep değişmelerine kısa zamanda uyum göstermemektedir.
Uyum sürecinin yavaş işlemesinin nedenleri arasında kaynak hareketliliğinin düşük olması, sermaye, döviz, nitelikli iş gücü yetersizliği gibi etkenler gösterilebilir. Dolayısıyla, ekonomide genel bir talep fazlası bulunmamakla birlikte, belirli bir sektörün ürünlerine karşı çıkan talep artışları üretim artışına değil bu sektörlerde fiyat ve ücret artışlarına yol açmaktadır. Oysa bu etkiler tek yönlü olarak ortaya çıkarlar yani talebin arttığı endüstrilerde ücretler ve fiyatlar yükselirken talebin düştüğü endüstrilerde ücret ve fiyat düşüşleri olmaz.
Böylece kısmi talep genişlemesi ve ekonomik yapının katılığı sonucu ortaya çıkan fiyat ve ücret artışları para arzının sürekli artırıldığı durumlarda giderek tüm ekonomiye yayılır ve genel bir enflasyona dönüşür. ABD’de 1953–1958 dönemi için yapılan bir araştırmada fiyat yükselişinin oligopol kuran sanayilerin davranışından doğduğu saptanmıştır.
Bu sanayi kollarının demir-çelik, mekanik, otomobil, kauçuk sanayileri olduğu görülmüştür. Oysa 1942–1947 yılları arasında fiyatlar rekabetçi sanayi ve işletmelerce belirleniyordu. Bazı yıllarda rekabetçi pazarlarda fiyatların düşmesine karşılık eksik rekabetçi pazarlarda fiyatlar yükselmeye devam etmiştir. Bu fiyat yükselişlerinde talep ve maliyetler önemsiz kaldığında bunlara ‘Yapısal Enflasyon’ denmektedir.
Enflasyon, fiyatlar genel seviyesindeki devamlı ve hızlı artışlar olarak tanımlanır. Bir başka tanımla enflasyon, parasal gelirdeki fiili büyümenin, üretimdeki fiili büyümeden daha yüksek olmasıdır.
Teorik açıklamalar ile halkın enflasyon anlayışı bazı noktalarda farklılıklar göstermektedir. Halk, her fiyat yükselişini enflasyon olarak bilirken, ekonomi bilimi, devamlılık gösteren ve belli bir oranın üzerine çıkan fiyat artışlarını enflasyon olarak tanımlamaktadır.
Yani fiyatların bir defalık yükselmesine enflasyon değil fiyat artışı denir. Fiyatlar genel düzeyindeki sürekli düşüşler ise deflasyon olarak tanımlanır. Fiyat artışlarının azalmasına ya da enflasyonun düşmesine ise dezenflasyon denir.
Enflasyon Çeşitleri
Talep Enflasyonu
Talep enflasyonu; toplam arz sabitken toplam talebin artması nedeniyle oluşmaktadır.
Maliyet Enflasyonu
Bir ekonomide mal ve hizmetlere olan talep sabitken arzın azalması yani sola kayması nedeni ile de enflasyon oluşabilir. Ekonomide mal ve hizmetlere yönelik bir değişme yokken maliyet artışı sebebiyle toplam arzın azaldığını varsayalım.
Bu kayma maliyetleri artan firmaların aynı miktar mal ve hizmeti daha yüksek bir fiyattan üretmeye razı olacaklarını gösterir. Maliyetlerin artmasıyla meydana gelen arz kayması sonucu geçerli fiyat seviyesinde ekonomide ‘Talep Fazlası’ meydana gelecek, buna bağlı olarak fiyatlar yükselecektir. Fiyatların bu şekilde arz kaymasına bağlı olarak yükselmesine ‘maliyet enflasyonu’ denir.
Ekonomide Bütün Maliyet Artışları Enflasyona Neden Olur mu?
Yukarıda maliyet artışlarının arz eğrisini sola kaydırarak enflasyona neden olacağını belirtmiştik. Gerçekte maliyet enflasyonunun oluşabilmesi belli şartlara bağlıdır. İlk olarak maliyet enflasyonunun oluşabilmesi için girişimcilerin maliyet artışlarına karşı tepkilerinin sert olması gerekir.
Bir başka deyişle girişimciler karlarını artan maliyetler karşısında muhafaza etmek istemektedirler. Girişimcilerin karlarındaki azalmaya rıza gösterip maliyet artışlarını fiyatlara yansıtmadıkları durumda maliyet artışları enflasyonist bir etki doğurmayacaktır. İkinci olarak, bir maliyet unsuru olan ücretlerde meydana gelen artışların maliyet enflasyonuna neden olabilmesi için ücret artışının verimlilik artışına paralel olmaması gerekir.
Ücretler artarken emek verimliliği de aynı oranda artarsa maliyetler yükselmeyeceğinden enflasyon da oluşmayacaktır. Üçüncü olarak, malların fiyatlarında meydana gelen yükselmeler malların sürümünü engellememelidir. Eğer üretilen malların çoğunun talep esneklikleri düşük ise bu taktirde maliyet artışı nedeniyle malların fiyatları yükseldiğinde satın alınan miktarlar fazla azalmayacak, enflasyonist süreç başlayacaktır Bunun tersine fiyat artışlarına karşılık tüketicilerin taleplerini önemli ölçüde azalttıkları durumda, talep esnekliği yüksek olacak enflasyonist süreç başlamayacaktır.
Son olarak, maliyet enflasyonunun sürebilmesi için emisyonun da artması gerekir. Çünkü artan maliyetler karşısında hükümet, emisyon hacmini genişleterek talebi özendirici politika izlemezse maliyet enflasyonu süreci başlamaz. Fiyatlar bir miktar yükselir ve durur.
Yapısal Enflasyon
Ekonomik yapının esnek olmamasından kaynaklanan enflasyon, özellikle azgelişmiş ülkelerde enflasyonun önemli bir nedeni olarak gösterilir. Ekonomik yapının katılığı sonucu belli sektörlerde üretim, bu sektörlerde ortaya çıkan talep değişmelerine kısa zamanda uyum göstermemektedir.
Uyum sürecinin yavaş işlemesinin nedenleri arasında kaynak hareketliliğinin düşük olması, sermaye, döviz, nitelikli iş gücü yetersizliği gibi etkenler gösterilebilir. Dolayısıyla, ekonomide genel bir talep fazlası bulunmamakla birlikte, belirli bir sektörün ürünlerine karşı çıkan talep artışları üretim artışına değil bu sektörlerde fiyat ve ücret artışlarına yol açmaktadır. Oysa bu etkiler tek yönlü olarak ortaya çıkarlar yani talebin arttığı endüstrilerde ücretler ve fiyatlar yükselirken talebin düştüğü endüstrilerde ücret ve fiyat düşüşleri olmaz.
Böylece kısmi talep genişlemesi ve ekonomik yapının katılığı sonucu ortaya çıkan fiyat ve ücret artışları para arzının sürekli artırıldığı durumlarda giderek tüm ekonomiye yayılır ve genel bir enflasyona dönüşür. ABD’de 1953–1958 dönemi için yapılan bir araştırmada fiyat yükselişinin oligopol kuran sanayilerin davranışından doğduğu saptanmıştır.
Bu sanayi kollarının demir-çelik, mekanik, otomobil, kauçuk sanayileri olduğu görülmüştür. Oysa 1942–1947 yılları arasında fiyatlar rekabetçi sanayi ve işletmelerce belirleniyordu. Bazı yıllarda rekabetçi pazarlarda fiyatların düşmesine karşılık eksik rekabetçi pazarlarda fiyatlar yükselmeye devam etmiştir. Bu fiyat yükselişlerinde talep ve maliyetler önemsiz kaldığında bunlara ‘Yapısal Enflasyon’ denmektedir.