PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Arthur Machen



Amazonia
15.Ağustos.2018, 01:45
Machen, Drakula'nın yazarı Bram Stoker, Nobel kazanmış bir şair olan Yeats, Tiyatrocu Florance Farr gibi bir çok ünlünün de üyesi olduğu Golden Dawn Order'ının bir üyesi idi. 1863'te Galler'deki, Caerlson on usk köyünde doğdu. Bir zamanlar kral Arthur'un sarayı ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri’nin merkezi de bu köyde idi.

Machen 1947'deki ölümüne kadar bir çok roman ve hikaye yazmış, eserlerinde insan ve evrenin ilişkilerini, kendisine göre bazı ilahi gerçekleri anlatmaya çalışmıştır. Bununla beraber kitaplarının hiç biri de kendi döneminde fazla tutmamıştır. Onu meşhur eden olay I. Dünya savaşı sırasında yazdığı uydurma bir hikayedir.

Machen "The Evening News" gazatesi için ısmarlama bir kahramanlık hikayesi yazar. "Okçular" isimli hikayede, Saint Georges alevli zırhı içinde ve çevresindeki okçu melekleri ile İngiliz askerlerinin yardımına koşmaktadır.

Hikaye Mons bozgununun ertesi günü yayımlanır ve cephedeki binlerce asker gazeteye mektuplar yazarak söz konusu günde, Saint Georges'u aynen hikayede anlatıldığı gibi gördüklerini söylerler. Bundan sonra Machen çok uğraşmasına rağmen hikayeyi uydurduğuna kimseyi inandıramaz. Mechen'in fikir ve görüşleri önemlidir.

Aşağıda onun fikirleri özet olarak verilmiştir. Mânevî âlemin sadece iyilikten meydana geldiğini düşünmek çok büyük bir yanlıştır. Normal bir insan hiç bir zaman bir aziz ya da büyük bir günahkar olamaz. Çoğumuz çelişkilerle dolu,önemsenmiyecek yaratıklarız. Evren'in derin anlamını çözmeden ve çözmeye de uğraşmadan sadece günlük hayatımızı yaşarız.

Bu yüzden de iyilik ve kötülük bizlere göre birbirinden ayırdedilmesi zor ve önemsiz şeylerdir. İyilik ve kötülükte asıl büyük olanlar eksiksiz orijinallere yönelenlerdir. "Ermişlerin en ulusu olan bir kimse bile hiçbir zaman bizim anladığımız anlamda bir iyilik yapmamıştır. Aynı şekilde, kötülüğün en derininde olan kimse de hayatı boyunca gene bizim anladığımız anlamda, kötülük dediğimiz hiç bir şey yapmamıştır".

İyilik ve kötülük kavramları açısından topluca düşülen büyük hata, herşeye toplumsal açıdan bakmaya şartlanmamızdan kaynaklanmaktadır. Her insan kendisine ya da çevresine kötülük yapanın kötü olduğunu kabul eder. Halbuki sıradan suçlular kötü değil sadece biran önce kurtulunması gereken, bilinçsiz ve saldırgan hayvan türündeki dertlerdir.

Diğer taraftan, mal ve kadınlara el koymak olarak tanımlanan günaha fazla takıldığımızdan gerçek günahın ne olup, ne korkunç yanları bulunduğunu tamamen unutmuş, bu kavramı kaybetmişiz. Halbuki günah demek, daha yüksek ve bambaşka bir âleme zor kullanarak, yasak olduğu halde girmeye çalışmak demektir.

İnsandaki gerçek kötülük de,ermişlik ya da deha gibidir. Ruhun kendisinden geçme hali, bilincin dışında kalan birşeydir. Bir insan son derece kötü olabilir de kendisi bunun farkına varmayabilir. Tam anlamıyla kötülük, ender rastlanan bir şeydir.