PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Jainizmin kurucusu mahavira'nin hayati ve öğretileri



LaDe
12.Eylül.2018, 12:31
https://www.dunyadinleri.com/Upload/kucuk/600x250/genislet-1aefbb1d-4242-40d6-b8c9-71f85cbaf94b.jpg


İlk Tirthankara Rsabha geleneklere göre Jainizmin kurucusudur; fakat onun ismi Veda’larda geçmesine rağmen, Purana’larda onunla ilgili bilgiler çok daha azdır. Jainizmin kurucusu Vardhamana Jnatriputra (Mahavira-Jina) olarak gösterilirse de, aslında Jainizm, 23. Tirthankara olan Parsva (Parshvanatha)’ya (M.Ö. VIII. yüzyıl) kadar geri giden bir geçmişe sahiptir. Parsva, Nigantha (Sanskritçe Nirgrantha; Prakritçe Nigganta) (bağımsızlar, azad olanlar, kurtuluşlar yani Karma faaliyet, iş ve eserinin bağlarından çözülmüş olanlar,bekârlar) Mezhebi’nin kurucusu olarak bilinir. Vardhamana’dan 250 yıl önce yaşadığı söylenen Parsva’nın tarihi bir şahsiyet olduğu, kabul edilmektedir. Bu sebeple, Jainizmin bu zat tarafından kurulduğu söylenilerek, bu hareketin başlangıcı M.Ö. 850 yıllarına kadar geri götürülmektedir. Her ne kadar Jainizmin M.Ö. VI. yüzyılda Vardhamana tarafından kurulduğunu söyleyenler varsa da, bu tarihin, bu dinî hareketin başlangıcını değil, Parsva tarafından ortaya konulan doktrinin, Vardhamana tarafından ıslah edilmek suretiyle geliştirilerek sistemleştirildiği ve tekrar önem kazandığı devreyi gösterdiğini ileri sürenler de olmuştur. Bundan dolayı, Vardhamana önceleri bu dinî hareketin kurucusu olarak görürlerken şimdi ise reformcu olarak nitelendirilmektedir.( 2)


Benares’te doğduğu kabul edilen ve Benares’li bir kralın oğlu olan Parsva’ya “Parshvanatha” (Muzaffer) adı verilmiştir. Parsva 30 yaşlarında dünya hayatını terk etmiş, her şeyi öğrenip, bilgeliğe ulaşmış ve vaaz etmeye başlamış,sekiz cemaat kurduktan sonra, M.Ö. 776 yılında yüz yaşında bir dağ başında ölünceye kadar aylarca perhiz yapmıştır. Parsva, hâlâ günümüzdeki Jainlerin kült ve mitolojisindeki istisnai yerini muhafaza etmektedir. Parsva, Vardhamana ve Budda’nın hayat hikayelerindeki büyük benzerlikler dikkat çekmektedir. Her üçüde Ksathriya (Prensler-Askerler) Kastı’na mensuptur.(3) Jainist kaynaklara göre Parsva’nın kurduğu dinî harekette; öldürmemek (ahimsa), hakikati-doğruyu söylemek (suntra), çalmamak (asteya) ve affedici olmak ana kurallar idi.(4)


Günümüzde büyük bir çoğunluğa göre Jainizmin kurucusu olarak kabul edilen Vardhamana Jnatriputra (Mahavira-Jina)’nın hayatını şu şekilde özetleyebiliriz:


M.Ö. VI. yüzyılda Doğu Hindistan’da vaaz eden sayısız filozof ve din öğreticilerinden biri de Jainizmi sistematize eden ve onun kurucusu olarak farz edilen Vardhamana’dır. Ona, ailesi tarafından Vardhamana (muvaffak olmuş-başarılı olmuş5, mutlu6, artan-çoğalan-büyüyen (7), kendiliğinden artan-fazlalaşan (8) ismi verilmiştir. Tanrılar onu, korku ve tehlike karşısında ayakta durmasından dolayı “Mahavira” (Büyük Kahraman) olarak isimlendirmişlerdir. Ayrıca ona bilgeliğe ulaşarak kurtuluşa ermesi ve insanî ihtiraslarından kurtulması sonucu “Jina” (Fatih- Muzaffer-Galip) isminin de verildiğini görüyoruz.(9) Bundan dolayı onun müridleri Jainler olarak isimlendirilmiş ve bu dini harekete de Jainizm denilmiştir.(10) Bu unvanlardan başka Budist metinlerinde Vardhamana’dan “Nataputra” (Nata’ların Oğlu) olarak söz edilmektedir.(11)


Vardhamana’nın mitik biyografisi Shvetambara geleneğinin merkezinde yer almış ve Hint kutsal şahsiyet (mahapuruşa) paradigmasına uygun olarak şekil değiştirmiştir. Vardhamana, Bihar’da bir Brahmanın eşi Devananda’nın rahminedüşer, ancak bir krallık ailesinde dünyaya gelsin diye, Tanrı İndra tarafından embriyonu, Magadha’nın hükümdarlık eden ailelerine akraba olan Vaisali’li bir prenses olan Trisala’nın rahmine transfer edilmiştir.(12) Bu husus Shvetambara kutsal metinlerindeve minyatürlerinde bu şekilde tasvir edilmiştir. Bu olay Krishna hikayesini hatırlatmaktadır ki, Digambaralar tarafından reddedilmiştir. Görüldüğü gibi, Jainizmin iki mezhebi olan Shvetambaralar ve Digambaraların 24.Tirthankara Vardhama’nın biyografisinde anlaşamamaktadırlar. Vardhamana’nın ana rahmine düşüşü annesinin görmüş olduğu ondört veya onaltı uğurlu rüyaya dayandırılmaktadırki, Trisala bu rüyalarında beyaz bir fil, beyaz bir boğa, bir aslan, Tanrıça Sri, dolunay, doğan güneş, süt okyanusu v.s. görmüş, bu rüyalar sık, sık Jain literatüründe dile getirilmiş, elyazmalarında ve mabedlerde de tasvir edilmiştir.(13)Vardhamana ana rahmine düştükten hemen sonra, söylendiğine göre gerek kendisinde gerekse etrafında büyük değişme ve gelişmeler olmuştur.(14)


Vardhamana’nın babası Siddhartha bir rivayete göre Licchavis Kabîlesi’nin(15),diğer bir rivâyete göre ise Nata(16) veya Naya Kabîlesi’nin(17) reisidir ve Ksathriya (Prensler-Askerler) Kastı’na mensuptur.


Rivayet edildiğine göre; Vardhamana, daha ana rahmindeyken “ahimsa”pratiklerine başlamış ve çok dikkatli imiş, annesine hiç ızdırap vermemiş, hatta anne ve babası ölmeden, dünyadan feragat etmemeye yemin etmiştir. Onun doğumu evrensel sevinç ve cömertlik sebebi olmuştur.(18)


Jainlere göre Vardhamana, M.Ö. 599 yılında, günümüzde Patna olarak bilinen Bihar’ın 27 mil kuzeyinde şimdi Basarh olarak bilinen Vaisali şehrinin yakınında Kundagrama Köyü’nde, Siddharta ve Trisala’nın ikinci erkek çocuğu olarak doğmuştur.(19) Bir dizi prophetik/İlhamî rüya ile bir kurtarıcının yani cakravartin’in doğumu her iki anneye de müjdelenmiştir. Tıpkı Budda ve Zerdüşt’ün doğumunda olduğu gibi Vardhamana’nın doğum gecesi büyük bir aydınlık olmuştur.(20) Batılı bilim adamlarının hesaplamalarına göre ise, onun doğumu, belki de elli yıl sonra yani M.Ö. 549 yılında vuku bulmuştur.(21)


Vardhamana, bir prens gibi yaşamış ve prens eğitimi almıştır. Ailesi, 23.Tirthankara (literatürde: “Nehirden geçit bulanlar”, başka bir deyişle “Yol açıcılar”,“Kurtuluş habercileri”) ve “Pontifex” (Köprüler yapan) Parsva’nın doktrinini takip ediyordu. Bu yüzden Vardhamana, Parsva’nın dinî kurallarına göre yetiştirilmiştir.(22)


Shvetambaralara göre Vardhamana, Prenses Yashoda ile evlenmiş ve ondan Anojya isimli bir kız çocuğu olmuştur.(23) Vardhamana’nın damadı Jamali, Jainizmdeki ilk bölünmenin sorumlusu olarak görülmüştür.(24) Digambaralar ise Vardhamana’nın böylesi dünyevi bağlarının olmadığını söyleyerek onun bekâr olduğunu iddia etmişlerdir.(25)


Vardhamana, 30 yaşında iken, anne ve babasını kaybetmiş, abisi Nandivardhana’nın iznini alarak, sahip olduğu bütün mal ve mülkünü dağıtmış,evini, karısını ve çocuğunu terk ederek Jina Parsva geleneğine göre dilencilik yoluyla çok katı bir zühd hayatı yaşamaya karar vermiş, dünyadan ferağat ederek,rahiplik elbisesi giymiş ve rahiplik işareti olarak, saçından beş perçem koparmıştır. Bu olay genellikle Jainist tasvirlerde, Tanrı İndra’nın Vardhamana’nın sadakatle kopararak, elinde tuttuğu saçlarını kabul ederken tasvir edilmiştir. Vardhamana gezginci ve katı bir zühd hayatı (sramana) yaşadı, yiyecek için dilendi. Dört aylık Muson Yağmurları dönemi hariç Ganj Vadisi’nin doğu bölgesinde bir yerden diğerine seyahat etti. Digambaralara göre Vardhamana derhal süslü elbiselerini çıkarmış ve çıplak olarak dolaşmaya başlamıştır. Halbuki Shvetambaralar bunun feragat olayından sadece onüç ay sonra olduğuna inanırlar. Böylesi tartışmalar farklı düşüncelerin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu durum, kutsal hayatta çıplaklığın önemiyle ilgilidir. Vardhamana, Parsva’nın öğretilerini yenilemiş ve tamamlamıştır. Vardhamana’nın dünyaya bağımlılıktan kurtulma maksadıyla üzerindeki elbiselerini çıkarıp tamamen çıplak olarak dolaşması, Parsva tarafından ikame edilen gelenekten onu ayıran bir yeniliktir ki, bu durum daha sonra takipçileri tarafından örnek olarak alınmış ve Jainizmin iki ana mezhebinden biri olan Digambaraların bir işareti haline gelmiştir.(26)


Vardhamana otuz ay murâkabe egzersizlerinden sonra yaklaşık onüç yıl, az yiyip-içmeye, az uyumaya, nefsî arzularını engellemeye, dünya zevklerine sırt çevirmeye kendisini vermiştir. Jainizmin her iki mezhebi de Vardhamana’nın, yaşayan varlıklara karşı işlenen bütün zorbalıklardan, kendisine açıkça verilmeyen bir şeyi almaktan, yalan söylemekten, düşüncedeki, sözdeki ve ameldeki iffetsizlikten tam mânâsıyla kaçındığı ve mal mülk edinmekten sakındığı hususunda görüş birliği içindedir. Kısacası Vardhamana, Jain rahibinin beş temel andını takip etmiştir. Bunlardan başka Vardhamana, tabiat, hayvan ve insan hususlarında çok sert bir sıkıntıya katlanmış ve Karma’nın kirlenmesini önlemek için Jinacaritya’ya göre kendi kendine gayret sarf ederek çok uzun süren ve çok ağır oruçları içeren sistematik bir tövbe programı uygulamıştır. Bu uğurda oniki yıl altı ay ve onbeş gününü dilencilik yaparak harcamıştır.(27)





Vardhamana, Samsara Çarkı’nın özüne nüfuz edinceye kadar, bu derin tefekkür ve zühd hayatına devam etmiştir. Sonunda bir yaz akşamı, Jrimbhikagrama Kasabası’nın dışında Rjupalika Nehri kıyısında Samagra isimli bir zatın arazisinde bir Sala Ağacı’nın altında derin bir meditasyon halinde “kevala” olarak isimlendirilen, tamamen ve bütün olarak açık, engellenmemiş sınırsız, yüce ve ilâhî bir bilgi ve seziş yoluyla bilgeliğe (Kevala Janana=mükemmel Gnos’a) ulaşmıştır.(28) Bu ifade, “Kevala”nın, Budizm’deki “Arhat”a tekabül ettiğini gösterir. Jainizmde Kevala’nın insan tabiatının tüm baskılarından kurtulmuş olduğunu kabul eden bir gelenek ile bu baskıların (boşaltım, yutma vs.) uygulanışının meydana getirdiği kir ve lekenin üstünde olmayı benimseyen, bir diğer gelenek söz konusudur.(29)


Kutsal yazılar, Vardhamana’nın bilgeliğe ulaştıktan sonra, tanrılar, insanlar ve şeytanların dünyasının bütün durumlarını, nereden geldiklerini, niye hayvanlar, insanlar veya tanrılar olduklarını veya cehennemî varlıklar olarak doğduklarını, onların bütün fikirlerini, akıllarından geçenleri, yiyeceklerini, işlerini, arzularını, dünyada yaşayan bütün varlıkların hepsinin açık ve gizli fiillerini gördüğünü ve bildiğini iddia eder.(30) Mahavira, dünyadaki bütün yaşayan varlıkların ne düşündüklerini, ne konuştuklarını, nasıl hareket ettiklerini ve bütün hallerini görmüş ve bilmiştir. O, gerçekte dünyanın; geçmiş, şimdi ve gelecekteki ikamet edenlerini, hatta ilâhi, cehennemî, hayvanî ve insanî bütün bilgisini kazanmıştır.(31)


Aydınlanma durumu ile ilgili Shvetambaralar arasında farklılıklar vardır. Mahavira’nın bir “Kevalin” yediği ve tamamen herhangi bir kirlenme olmaksızın bedeninin sıkıntılarına katlandığı şeklinde bir inanç vardır. Digambaralar, Mahavira’nın aydınlanma sonrası açlık, arzu v.s. gibi bütün insanî kusurlardan kurtulduğuna inanmaktadırlar.(32)


Jainizmin “sumum bonum” yani her şeyi bilme marifeti ile Mahavira, bir kimseyi Samsara Çarkı’na götüren güçlerden veya Karma’dan kendisini kurtarmış oldu.(33) Mahavira, bilgeliğe ulaştıktan sonra, büyük bir dinleyici kitlesine ulaşmış olduğu gerçeği vaaz etmiştir. O, vaazlarını Sanskritçe ve mahallî Magadhi lehçesi olan Prakritçe yapmıştır. Mahavira hayatının geri kalan 30 yılını, Patna çevresinde Magadha, Videha, Anga, Vaisali, Cravasti ve Rajagraha’da doktrinini vazetmekle geçirmiştir. Etrafında çeşitli kastlardan insanlar toplanmıştır ki, bunların büyük bir çoğunluğu Parsva’nın eski bir mezhebi (Ningrantha)’ne mensup olması muhtemel olan keşişler, rahibler, rahibeler, erkek ve kadın laiklerden oluşuyordu. Mahavira bu Jainst topluluğu başarılı bir şekilde organize etmiştir.(34) Mahavira’ya bu organize işinde görevlendirmiş olduğu onbir “ganadhara”lar (Dini toplulukların reisleri) yardım etmiştir. İlk başkan Indrabhuti Gautama’dır ki, O, Mahavira’nın öğretilerini muhafaza etmiştir. Mahavira’nın ilk müridlerinden bir diğeri Gosala idi. O, Mahavira’ya karşı geldi ve Ajivika Mezhebi’nin lideri oldu.(35)


Mahavira’nın oniki müridinin isimleri şunlardır:


1. İndrabhuti Gautama,


2.Agnibhuti,


3. Vayubhuti,


4. Arya Vyakta,


5. Arya Sudharman,


6.Mandiputra,


7. Mauryaputra,


8. Akampita,


9. Achalabhratr,


10. Metarya,


11.Prabhasa,


12. Gosala (36)


Sonunda Mahavira, bugün Patna olarak bilinen Bihar’ın yakınındaki Pava Kasabası’nda M.Ö. 527 yılında Muson Yağmurları döneminin sonunda 72 yaşında ölmüştür; Jainist geleneğe göre ise Nirvana’ya giriş yapmıştır. Bu yıl, Vira Samvat olarak bilinen dönemin ve Jainist takviminin başlangıcı olmuştur. Halbuki Jacobi ve Schubrig gibi batılı bilim adamları (37), Mahavira’nın ölüm tarihini, M.Ö. 477’ye ve hatta bazıları M.Ö. 468’e kadar veya daha da ileriye götürmektedirler.(38) Mahavira’nın ölüm yeri olan Pava, onun ayak izlerini taşıdığı iddia edilen sayısız güzel tapınaklarıyla Jainlerin hac merkezlerinden biri olmuştur.(39) Ölümünden sonra Mahavira’ya 24. Tirthankara (geçit yapan, tekrar edip duran doğum çemberi selinden geçit bulan ve yol gösteren) olarak ta’zim edilmiştir.(40)


Mahavira’nın Tirthankara olarak sembolü “Aslan”dır. O, bazen, kendisini muhafaza eden iki tanrıyla birlikte tasvir edilmiştir. Mahavira’nın hayatının ve dinî kariyerinin temel olayları sık sık Jainist literatürde dile getirilmiştir ve bunlar Shvetambara geleneklerinde önemli bir yere sahiptir. Mahavira’nın hayatının beş aşaması yani uğurlu ânı: onun ana rahmine düşüşü, doğumu, zahidliği, aydınlanması ve Nirvana’ya girişi (ölümü), Jainistler tarafından kutlanan kutsal günler arasındadır. (41)


Her ne kadar Mahavira, Budda’nın çağdaşı ve aynı zamanlarda aynı bölgelere yolculuk etmişlerse de, Budda, Mahavira ile asla karşılaşmamıştır. Budda’nın niye çok güçlü ve ilk rakibiyle karşılaşmaktan sakındığını bilemiyoruz. Mahavira, Budda’nın rakipleri içinde, günümüzde bile hâlâ yaşamakta olan dinî bir cemaatin organizesinde başarılı olmuş tek kişidir. Bu iki dini liderin kariyerleri ve ruhânî yönelmeleri arasında bazı çarpıcı benzerlikler görülür: Her ikisi de Aristokrat askeri kasta yani Ksathriya (Prensler-Askerler) Kastı’na müntesiptir ve her ikisi de erken dönem Upanişadlarda daima görülen Anti-Brahmanik eğilim göstermektedirler. Her ikisi de aslında yüce Tanrı’nın varlığını inkar ettikleri ve Vedaların vahiy niteliğini reddedip, kurban merasimlerini gaddarlık ve faydasızlıkla itham ettikleri için, Brahmanlar tarafından heretik (sapık) olarak değerlendirilmişlerdir. Diğer taraftan Mahavira ve Budda tamamen farklı tabiat ve mizaca sahiptirler ve onların doktrinleri de birbirleriyle uzlaşmaz niteliktedir.


Jainizm, Budizm’den farklı olarak, Mahavira’nın vaazlarıyla başlamamıştır; çünkü Mahavira, Tirthan karaların abartılmış serisinin sonuncusudur. Tirthankaraların ilki olan, ilk dini lider-ezelî üstad Rsabha veya Adisvara’nın önce bir prens olarak sonra bir zahid olarak Kailasa Dağı’nda Nirvana’ya ulaşmadan önce milyonlarca yıl önce yaşadığı rivâyet edilir. Diğer yirmibir Tirthankara’nın rivâyet kabilinden olan biyografileri az veya çok aynıdır; ancak sadece Mahavira’nın hayatı bir örnek olarak yüceltilmiştir. Onların hepsi prens kökenlidir, dünyadan feragat etmişler ve birer dini cemaat kurmuşlardır.(42)





Tıpkı her şeyin “saymak” (uygun) sözüyle başladığı octuple voie (Sekiz Kat Yol) formülleri içinde özetlenmiş olan Budda’nın eğitimi gibi, Mahavira’nın eğitimi de “samyagdarsana” (doğru inanç), “samyagjnana” (doğru bilgi) ve “samyakcaritra” (doğru davranış) vizyonu olarak formüle edilen “triratna” (üç cevher) şeklinde özetlenmiştir.(43)