Amazonia
16.Eylül.2018, 22:56
Parmenides Kimdir?
Parmanides, doğa filozoflarından sayılmakla birlikte Antik Yunan felsefesinde rasyonalizm geleneğinin ilk filozoflarından biridir. M.Ö. 600 ile M.Ö. 500'lerde yaşadığı ve yalnızca düşünür olarak değil yasa koyucu ve devlet adamı olarak da rol oynadığı sanılmaktadır.
Parmenides'e göre, evrende değişen hiçbir şey yoktur. Gerçeklik, yani varlık, mutlak anlamda birdir, kalıcıdır, süreklidir, yaratılmamıştır, yok edilemez; o ezeli ve ebedidir; onda hareket ve değişme yoktur.
Mantık diyalektik'in ilk kullanıcılarındadır. Felsefi görüşlerinde Anaximenes, Xenophanes ve Pythagorasçilar'ın etkileri olduğu görülür, ancak o daha çok kavramsal düşünmeye yönelmiştir.
Doğru ile sanıyı kavramlar üzerinden ayırmaya çalışır. Onun birci görüşü, bir takım mantıksal çıkarsamalarla evrende değişimin olmadığını kanıtlamaya çalışır. Gerçeklik ebedi ve değişmez olan, yaratılmamış ve yok edilemez olan, sürekli ve kalıcı olan birdir. Varlık var olan gelmiştir, parçalı değil bir bütündür, hareket ve değişim söz konusu değildir.
Varlık hakkında söylenebilecek tek şey varlığın var olduğudur. Böylece ortaya özdeşlik ilkesi çıkmıştır. "Varlık var olandır, hiçlik ya da var olamayan var değildir" der Parmanides. Yalnızca var olan düşünülebilir ve var olmayan düşünülemez. Buna bağlı olarak da yaşadığımız dünyanın bir görünüşler dünyası olduğu, gerçek olmadığı önermesine varılır.
Ontolojik düzlemde görünüş ile gerçeklik, epistemolojik düzlemde akılsal ile duyumsal olanın ayrıştırılması böylece ortaya konulmuş olunmaktadır. Onun geliştirdiği anlamda diyalektik, salt kavramlarla düşünme yöntemidir.
Parmenides'ten günümüze Doğa Üstüne adında sadece fragmanları bulunan uzun şiiri kalmıştır. Parmenides bu şiirinin kendisine Tanrıça'nın hakikati ilhamı üzerine genç yaşta kaleme almıştır. Şiirinde Parmenides Tanrıça'nın katına yükseltildiğini ve dizelerini ondan aldığını söyler.
Parmenides'in dönemindeki diğer yazarlarda da gökyüzüne yükselme veya cehenneme inişi teması sık görülmektedir. Eser iki bölüme ayrılmaktadır; ilk bölümde hakikat ikinci bölümde illüzyon dünyası ele alınır. Duyu dünyası yanılgı üretir. Görünenlerin ardında değişmeyen, sınırlanmayan, bölünmeyen bir şey bulunmaktadır ancak bu fenomenal dünyanın algısından doğrudan çıkarılamaz. Görünen fizik dünyanın gündelik algısı illüzyon üretir (Parmenides buna doxa der) dünyanın gerçekliği ise yukarıda sıfatları sayılan "Bir Varlığa" dayanır.
Parmenides'in Pisagor, Empedokles ve diğerleri gibi peygamber, büyücü ve şifacı olduğu, felsefesini mitoloji ve karışık mistik vizyonlarla edindiği ve dizelerle sunduğu söylenmiştir çünkü kendisi öne sürdüğü felsefeyi yer altı dünyasının Tanrıçası Tartaros'dan aldığını söylemiştir. Eserde Tanrıçanın şu ifadeleri de bunu göstermektedir:
Elealı Parmenides, birçok bakımdan Antik Yunan düşüncesinde bir dönüm noktasıdır. Artık rastgele konuşma dönemi kapanmış, görüşlerimizi mantıksal argümanlarla
temellendirmek zarureti doğmuştur. Parmenides’in açtığı yol, belirli bir çerçeve içinde Platon’a kadar devam etmiştir. Parmenides’te varlık soyut değil, kütlesel ve küresel bir varlıktır.
Varlığı dev bir nikel küre gibi düşünüyorlar, dışı yok. Bu anlamda her şey bir doluluktur. Varlık dediği bir doluluk kümesidir, yani boşluk yoktur. Artık Parmenides ile birlikte felsefe bir doğa felsefi olmaktan çıkıp bir metafizik ve ontoloji hâline gelmeye başlamıştır. Filozofların konusunu fizik nesneler değil, var olanlar çekmeye başlamıştır. Var olan nedir sorusu artık felsefinin gündemine girmiştir. Daha önce fizik nesne, doğa nedir sorusu vardı. Şimdi ise varlık nedir sorusu vardır.
Özetle;
Parmenides’in ortaya koyduğu felsefe, Elea adı verilen bölgede etkinlik gösteriş olması nedeniyle Elea felsefesi olarak anılır. Ona göre her şey ezelî ve ebedî ise hiçbir şey vardan yok olmaz, yoktan var olmaz ise değişme denen şey de herhangi şeyin kaybolup yeni bir şey olması ise o hâlde değişme yoktur.
Değişim ve çokluk sadece duyuların bir yanıltmacasıdır. Ona göre birden çok çıkması mümkün olmadığı gibi varlıkta bir değişim olması da mümkün değildir. Her şey ezelî ve ebedîdir. Yoktan varlık, varlıktan yokluk meydana gelmez. Her şey “bir”dir ve sadece “bir” vardır. Değişme yoktur. Böylece Parmenides görünüş ile gerçeklik arasında bir ayrım yapmış, görünüşün duyusal olduğunu ve aldattığını gerçekliğin ise ancak akılla kavranan değişmez bir yapı olduğunu söylemiştir. Ona göre nesnenin en ayrılmaz özelliği varlığıdır.
Ondan her özellik kaldırılabilir ama varlık kaldırılamaz. Parmenides’e göre evrene duyularıyla yönelen insan yanılır, aklıyla yönelen insan değişmez hakikati, gerçekliği kavrar.Aynı zamanda Parmenides’e göre düşünce ve gerçeklik özdeştir. Böylece her düşünce varlığın düşünülmesidir. Yokluk düşünülemez.
Parmenides düşünce ile varlığı özdeşleştirerek bir anlamda her düşünce varlığın düşünülmesidir ya da düşündüğüm her şey doğrudur der. Bu da yanlış düşünme ve konuşmanın imkânını başlıca bir felsefi sorun hâline getirir. Bu sorun Platon tarafından çözülmeye çalışılmıştır.
Parmanides, doğa filozoflarından sayılmakla birlikte Antik Yunan felsefesinde rasyonalizm geleneğinin ilk filozoflarından biridir. M.Ö. 600 ile M.Ö. 500'lerde yaşadığı ve yalnızca düşünür olarak değil yasa koyucu ve devlet adamı olarak da rol oynadığı sanılmaktadır.
Parmenides'e göre, evrende değişen hiçbir şey yoktur. Gerçeklik, yani varlık, mutlak anlamda birdir, kalıcıdır, süreklidir, yaratılmamıştır, yok edilemez; o ezeli ve ebedidir; onda hareket ve değişme yoktur.
Mantık diyalektik'in ilk kullanıcılarındadır. Felsefi görüşlerinde Anaximenes, Xenophanes ve Pythagorasçilar'ın etkileri olduğu görülür, ancak o daha çok kavramsal düşünmeye yönelmiştir.
Doğru ile sanıyı kavramlar üzerinden ayırmaya çalışır. Onun birci görüşü, bir takım mantıksal çıkarsamalarla evrende değişimin olmadığını kanıtlamaya çalışır. Gerçeklik ebedi ve değişmez olan, yaratılmamış ve yok edilemez olan, sürekli ve kalıcı olan birdir. Varlık var olan gelmiştir, parçalı değil bir bütündür, hareket ve değişim söz konusu değildir.
Varlık hakkında söylenebilecek tek şey varlığın var olduğudur. Böylece ortaya özdeşlik ilkesi çıkmıştır. "Varlık var olandır, hiçlik ya da var olamayan var değildir" der Parmanides. Yalnızca var olan düşünülebilir ve var olmayan düşünülemez. Buna bağlı olarak da yaşadığımız dünyanın bir görünüşler dünyası olduğu, gerçek olmadığı önermesine varılır.
Ontolojik düzlemde görünüş ile gerçeklik, epistemolojik düzlemde akılsal ile duyumsal olanın ayrıştırılması böylece ortaya konulmuş olunmaktadır. Onun geliştirdiği anlamda diyalektik, salt kavramlarla düşünme yöntemidir.
Parmenides'ten günümüze Doğa Üstüne adında sadece fragmanları bulunan uzun şiiri kalmıştır. Parmenides bu şiirinin kendisine Tanrıça'nın hakikati ilhamı üzerine genç yaşta kaleme almıştır. Şiirinde Parmenides Tanrıça'nın katına yükseltildiğini ve dizelerini ondan aldığını söyler.
Parmenides'in dönemindeki diğer yazarlarda da gökyüzüne yükselme veya cehenneme inişi teması sık görülmektedir. Eser iki bölüme ayrılmaktadır; ilk bölümde hakikat ikinci bölümde illüzyon dünyası ele alınır. Duyu dünyası yanılgı üretir. Görünenlerin ardında değişmeyen, sınırlanmayan, bölünmeyen bir şey bulunmaktadır ancak bu fenomenal dünyanın algısından doğrudan çıkarılamaz. Görünen fizik dünyanın gündelik algısı illüzyon üretir (Parmenides buna doxa der) dünyanın gerçekliği ise yukarıda sıfatları sayılan "Bir Varlığa" dayanır.
Parmenides'in Pisagor, Empedokles ve diğerleri gibi peygamber, büyücü ve şifacı olduğu, felsefesini mitoloji ve karışık mistik vizyonlarla edindiği ve dizelerle sunduğu söylenmiştir çünkü kendisi öne sürdüğü felsefeyi yer altı dünyasının Tanrıçası Tartaros'dan aldığını söylemiştir. Eserde Tanrıçanın şu ifadeleri de bunu göstermektedir:
Elealı Parmenides, birçok bakımdan Antik Yunan düşüncesinde bir dönüm noktasıdır. Artık rastgele konuşma dönemi kapanmış, görüşlerimizi mantıksal argümanlarla
temellendirmek zarureti doğmuştur. Parmenides’in açtığı yol, belirli bir çerçeve içinde Platon’a kadar devam etmiştir. Parmenides’te varlık soyut değil, kütlesel ve küresel bir varlıktır.
Varlığı dev bir nikel küre gibi düşünüyorlar, dışı yok. Bu anlamda her şey bir doluluktur. Varlık dediği bir doluluk kümesidir, yani boşluk yoktur. Artık Parmenides ile birlikte felsefe bir doğa felsefi olmaktan çıkıp bir metafizik ve ontoloji hâline gelmeye başlamıştır. Filozofların konusunu fizik nesneler değil, var olanlar çekmeye başlamıştır. Var olan nedir sorusu artık felsefinin gündemine girmiştir. Daha önce fizik nesne, doğa nedir sorusu vardı. Şimdi ise varlık nedir sorusu vardır.
Özetle;
Parmenides’in ortaya koyduğu felsefe, Elea adı verilen bölgede etkinlik gösteriş olması nedeniyle Elea felsefesi olarak anılır. Ona göre her şey ezelî ve ebedî ise hiçbir şey vardan yok olmaz, yoktan var olmaz ise değişme denen şey de herhangi şeyin kaybolup yeni bir şey olması ise o hâlde değişme yoktur.
Değişim ve çokluk sadece duyuların bir yanıltmacasıdır. Ona göre birden çok çıkması mümkün olmadığı gibi varlıkta bir değişim olması da mümkün değildir. Her şey ezelî ve ebedîdir. Yoktan varlık, varlıktan yokluk meydana gelmez. Her şey “bir”dir ve sadece “bir” vardır. Değişme yoktur. Böylece Parmenides görünüş ile gerçeklik arasında bir ayrım yapmış, görünüşün duyusal olduğunu ve aldattığını gerçekliğin ise ancak akılla kavranan değişmez bir yapı olduğunu söylemiştir. Ona göre nesnenin en ayrılmaz özelliği varlığıdır.
Ondan her özellik kaldırılabilir ama varlık kaldırılamaz. Parmenides’e göre evrene duyularıyla yönelen insan yanılır, aklıyla yönelen insan değişmez hakikati, gerçekliği kavrar.Aynı zamanda Parmenides’e göre düşünce ve gerçeklik özdeştir. Böylece her düşünce varlığın düşünülmesidir. Yokluk düşünülemez.
Parmenides düşünce ile varlığı özdeşleştirerek bir anlamda her düşünce varlığın düşünülmesidir ya da düşündüğüm her şey doğrudur der. Bu da yanlış düşünme ve konuşmanın imkânını başlıca bir felsefi sorun hâline getirir. Bu sorun Platon tarafından çözülmeye çalışılmıştır.