PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : İsa Peygamber Musa ve Harun Peygamberlerin Yeğeniydi



Amazonia
09.Ekim.2018, 04:10
Ve Sahte Tevrat'taki Yuşa aslında İsa'nın ta kendisi.

Yazımın başlığından da anlaşılacağı üzere, İsa Peygamber zannedilenden çok daha eski bir dönemde yaşadı ve Kuran ayetlerinde de belirtildiği gibi Musa ve Harun Peygamberlerin yeğeniydi. Yani aynı dönemde yaşadılar. Tabii İsa eğer çok uzun bir ömür sürdüyse onlardan sonra da dünyadaki serüvenine uzunca bir süre devam etti demektir.

Bilindiği üzere elimizdeki değiştirilmiş Tevrat'da da bahsedilen bir Meryem var ve babasının adı İmran, abilerinin adı Musa ve Harun.

Kuran'da da Meryem İmran'ın kızıdır. Ayrca bir ayette kendisine "ey Harun'un kızkardeşi" şeklinde seslenildiğini görüyoruz:

“Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.” (19/28)

Gerçi bu ifade "Harun soyundan gelen" anlamına da gelir. Fakat burada Meryem'in Harun'un gerçekten kızkardeşi olduğu anlatılmakta.

Ve piyasadaki sahte Tevrat'ta Musa'nın yeğeni olan İsa'dan da bahsedilir aslında. Ama adı daha çok Yuşa olarak bilinir:

"Yuşa (veya Yeşu) (İbranice: יְהוֹשֻׁעַ Yehoşua; Yunanca: Ἰησοῦς İsa ile aynı; Latince: Josue veya Jesus; Arapça: يشع بن نون Yuşa ibn Nun),"

Wikipedia'da da yazdığı üzere Yuşa Yunanca ve Latince'de zaten apaçık bir şekilde "İsa" olarak yazılmakta ve okunmakta.

Yani aslında Hristiyan ve Yahudilerin zannettiği gibi Yuşa adında ayrı biri yoktu.
Yuşa İsa'nın ta kendisidir.

Tabii belirttiğim üzere çok uzun ömürlü birisi de olabilir İsa Peygamber, ve Musa'nın döneminde yaşamakla birlikte, ondan sonra da uzunca bir süre dünya hayatında yolculuğuna devam etmiş olabilir. Bu durumda da , tıpkı Nuh Peygamber gibi asırlarca dünyada konuk oldu demektir.

Ve Meryem de aslında Harun ve Musa'nın kızkardeşi demektir elbette ki.

“Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi. Annen de iffetsiz değildi.” (Meryem Suresi 28.).

Ali İmran 50: "Tevrat'tan önümde bulunanı doğrulayıcıyım. Size haram kılınmış olanın bir kısmını size helal yapacağım. Rabbinizden bir mucize getirdim size. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin."

İsa'nın burada bahsettiği, gerçek Tevrat'taki haramlardı. Yani aslında helal olan şeyler de o an için haram kılınmıştı ve bu ceza sadece suçlu olan topluma yönelik olmalıdır. O haramlar Yahudilerin işlediği günahlar yüzünden muhtemelen sadece bir nesle geçici olarak ceza olarak verilmişlerdi. Ve burada İsa Peygamber o toplumun işlediği suç yüzünden çocuklarının ve torunlarının aynı cezai haramları yaşamayacaklarını müjdeliyor olmalı. Zaten düşünsenize, o yahudi toplumunu cezalandırmak için verilen özel haramlar, neden asırlarca torunlarına da veya sonradan iman eden diğer toplumlara uygulansın? Bu yüzden Tevrat'ın insanlığa sunuluşundan kısa bir süre sonra İsa İncil'i insanlığa iletmiş ve artık bu ceza amaçlı haramların yürürlükten kalktığını bildirmiştir (Tabii şu an piyasada bulunan sahte İncillerden, yani hadis kitaplarından değil, orjinalinden bahsediyoruz).

Enam Suresi 146: Yahudilere tüm tırnaklı hayvanları haram kıldık. Onlara ayrıca sığır ve koyunun yağlarını da haram kıldık. Sığır ve koyunun sırtlarının ve bağırsaklarının taşıdığı yağlarla, kemiklerle karışan yağlar bunun dışındadır. Bunu onlara azgınlıkları yüzünden bir ceza olarak yaptık. Biz elbette sözünde duranlarız.

Bu cezai haramlar dediğim gibi aslında normalde helal olan temiz şeylerin Tevrat'ta sadece o suçlu topluluğa özgü olarak yasaklanması olayıdır. Fakat, onların gelecek çocuk ve torunlarının bu konuda bir suçu/günahı yoktur, ya da dine sonradan yönelip iman edenlerin ve başka toplumlardan olanların onların yaptıklarıyla bir ilgisi yoktur . Bu bağlamda Tevrat'tan sonra İncil'in, ya da Musa'dan sonra İsa'nın yeni bir kitapla gelmesi, arasında öyle asırlar falan olmaması akla yatkın geliyor.

Ve durum böyleyse, zaten bu yasaklardan kısa bir süre sonra, kendi peygamberliği döneminde bu haramların ortadan kalktığını, artık tüm temiz nimetlerin Yahudilere de helal olduğunu müjdelemektedir ayetteki (Ali İmran 50.) ifade doğrultusunca İsa Peygamber...

Bu arada, yabancı kaynakları araştırınca Yuşa peygamberin aslında İsa olabileciğini fark edenler olmuş.

İsa ve Yuşa' nın aynı kişi olduğunu gören araştırmacıların bazıları Onun ünlü hükümdar Tutankamon olduğunu da iddia etmekte.

Günümüzdeki sahte İncillerde (kendileri aslında hadis kitaplarıdır) de bir bağlantı var mı İsa ile Musa arasında diye bakınca şunu görebiliyoruz:

Matta 17. Bölüm İsa'nın görünümü değişiyor

(Mar.9:2-13; Luk.9:28-36)

"Altı gün sonra İsa, yanına yalnız Petrus, Yakup ve Yakup'un kardeşi Yuhanna'yı alarak yüksek bir dağa çıktı. 2. Orada, gözlerinin önünde İsa'nın görünümü değişti. Yüzü güneş gibi parladı, giysileri ışık gibi bembeyaz oldu. 3. O anda Musa'yla İlyas öğrencilere göründü. İsa ile konuşuyorlardı".

Tabii tekrar hatırlatalım; şu an piyasadaki İnciller, Zebur veya Tevrat adını verdikleri kitaplar insan yazımı hadis kitaplarıdır. Yani gerçekleri değildir.

Zaten Kuran, onların gerçek kitaplarını sakladıklarını belirtir:

En'am Suresi 91: Allah'ı, kadrine/şanına yaraşır şekilde tanıyamadılar. Çünkü, "Allah, insana hiçbir şey vahyetmemiştir." dediler. De ki "Mûsa'nın insanlara bir ışık, bir kılavuz olarak getirdiği Kitap'ı kim indirdi? Siz o Kitap'ı birtakım parşömenler yapıp ortaya sürüyorsunuz, birçoğunu da saklıyorsunuz. Size, sizin de atalarınızın da bilmediği şeyler öğretildi." "Allah" de, sonra bırak onları saplandıkları batakta oynayadursunlar.

***

Bakara 136. Şöyle deyin: "Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, onun torunlarına indirilene, Mûsa'ya ve İsa'ya verilene ve diğer nebilere verilene inandık. Bunlar arasından hiç kimseyi ayırmayız. Biz yalnız O'na/Allah'a teslim olanlarız."

Bu ayette de İsa Peygamberin adı Musa'dan hemen sonra geçiyor dikkat ederseniz...

Hani, biz onlara iki kişi göndermiştik, onları yalanlamışlardı. Bunun üzerine biz, üçüncü bir kişiyle destek vermiştik. Şöyle demişlerdi: "Biz, size gönderilen elçileriz!" (Yasin Suresi 14. ayet).

Aynı veya yakın dönemde ve yerde birden fazla elçinin görevlendirildiği örnekler var...

Kısacası bu durumda, yeni bir Kuran mucizesiyle daha karşı karşıyayız demektir ve bize şu bilgileri sunmaktadır:

1- Piyasadaki Tevrat ve İncillerde bahsedilen 2 ayrı Meryem'in gerçekte aynı kişi olduğunu Kuran göstermiş oluyor.

2- Yine değiştirilmiş Tevrat ve İncillerde farklı kimseler zannedilen Yuşa ve İsa Peygamberlerin gerçekte aynı kişi olduğunu sadece Kuran belirtmiş oluyor (zaten Yuşa diye ayrı bir ismin de olmadığını...).

Başka bir deyişle sahte Tevrat'ta İsa peygamberin yaşam öyküsünden kesit olmasına karşın isim hatasından ve öyküsünün de kısmen değiştirilmesinden dolayı pek kimse bunun farkında değil.

Ama Kuran sayesinde bu gerçeği öğrenmiş bulunuyoruz.

3- İsa Peygamberin Musa ve Harun Peygamberlerin yeğeni olduğunu, bu bağlamda bilinenden çok daha eski bir çağda dünyaya geldiğini de Kuran ayetlerinden anlamaktayız.

4- Gerçek Tevrat ile İncil'in insanlığa iletilişi arasında zannedildiği kadar uzun bir süre geçmediği sonucuna varabiliyoruz.

5- İsa Peygamberin yine genel kanının aksine dünyamızda da çok uzun bir ömür geçirmiş olabileceği ihtimaline de ulaşabiliyoruz.

Bu arada tüm peygamberlerin şu anda Rabbin Katı adı verilen Ahiret Evreninde yaşamakta olduğunu hatırlayalım (dolayısıyla İsa Peygamber de diğer tüm elçiler gibi şimdiden cennette yaşamaktadır):

Ve bunun dışında, şu ayetten İsa'nın dünyamızda tıpkı diğer peygamberler gibi evlenip çocuk sahibi olmuş olabileceği ihtimali gözönünde bulundurulur:

-Yemin olsun, biz senden önce de resuller gönderdik, onlara da eşler ve evlatlar verdik. Hiçbir resul, Allah'ın izni olmadıkça herhangi bir mucize getiremez. Her süre için bir yazı vardır. (Rad Suresi 38. ayet).

Tabii İsa Peygamberin dünyaya gelmesi Musa ve Harun'un kavmiyle Mısır'dan çıkışı sonrası dönemlere de denk geliyor olabilir.

6- Bu durum, milattan binlerce yıl öncesine dayanan ve İsa peygamberin hayatıyla örtüşen efsanelerin kaynağını da açıklamakta. İsa zannedilenden çok daha eski bir çağda dünyaya geldiğinden, o çağlardan günümüze kadar, yaşam öyküsü onunkine benzeyen ama başka isimlerle anılan karakterler ortaya çıkmıştı. Örneğin Osiris ve Horus... Yani bazılarının zannettiği gibi İsa Peygamberin öyküsü onlardan alınma değil, tam tersine, İsa çok daha evvelden yaşadığından onların öyküsü peygamberin hayatından alınmaydı. Ama tabii ki maalesef peygamberi tanrısallaştırıp ona tapındıkları şirk efsanelerine dönüştürdüler ve Hıristiyanlık da bu öykünün değiştirilmiş pagan versiyonu üzerine kurulu yine ne yazık ki.

Kuran mucizelerinden ve Musa Peygamberin dönemindeki Antik Mısır'dan bahsetmişken yeni sayılabilecek bir tespiti de paylaşalım (bu tespiti yapan birkaç kişi olmuş birkaç yıl önce):

Firavun dedi: "Ey seçkinler topluluğu! Ben sizin için benden başka bir tanrı tanımıyorum. Ey Hâmân! Benim için çamurun üzerinde ocağı yakıp/tuğla pişirip bana bir kule yap ki Mûsa'nın tanrısına ulaşayım. Aslında ben onun yalancılardan olduğunu sanıyorum." (Kasas Suresi 38. ayet).

Ayetten, antik Mısır Medeniyetinde hükümdarların önemli inşaatlarında pişmiş çamuru kullandığını anlıyoruz.

Ve bu eski Mısır Medeniyetiyle ilgilenen araştırmacılar ve jeologlar, yüzyıllar boyunca, Mısır piramitlerinin yakınlardaki taşocağında kireç taşlarının kesilip rampalarla taşınması yoluyla yapıldığını düşünüyorlardı. Ancak günümüzde elektron mikroskopları, üstteki blokların doğada hiçbir yerde bulunmayan kimyası olduğunu ortaya koydu. Üstteki bu bloklar pişmiş ve daha sonra modern çimento gibi dökülmüştü, yani mevcut kireç taşından kesilmiş değildir. Başka bir deyişle piramitleri oluşturan taşların bir kısmının pişmiş kilden/çamurdan yapıldığı ortaya çıkmıştır. Ve bunu günümüze kadar kimse bilmiyordu, firavunların diğer medeniyetlerden gizli tuttuğu bir inşaat tekniğiydi...

Piramitlerdeki gizem yakın bir dönemde çözüldü ve tam da Kasas Suresi 38. ayette verilen bilgiyi doğruladı bu buluş. Antik Mısır medeniyetinde önemli yapıların yapımında gerçekten de pişmiş çamur kullanılmaktaydı.