PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Tuzlu Kahvenin hikayesi



Mate
26.Mayıs.2014, 23:38
Kıza bir partide rastlamisti.. Harika birseydi. O gün pesinde o kadar
delikanli vardi ki.. Partinin sonunda kizi kahve içmeye davet etti.
Kiz parti boyu dikkatini çekmeyen oglanin davetine sasirdi, ama tam bir
kibarlik gösterisi yaparak kabul etti. Hemen kösedeki sirin kafeye oturdular.
Delikanli öyle heyecanliydi ki, kalbinin çarpmasindan konusamiyordu. Onun bu
hali kizin da huzurunu kaçirdi.. “Ben artik gideyim” demeye hazirlanirken,
delikanli birden garsonu çagirdi..
“Bana biraz tuz getirir misiniz” dedi.. “Kahveme koymak için..”
Yan masalardan bile saskin yüzler delikanliya bakti..
Kahveye tuz!..
Delikanli kipkirmizi oldu utançtan, ama tuzu kahvesine döktü ve içmeye
basladi. Kiz, merakla “Garip bir agiz tadiniz var” dedi..
Delikanli anlatti:
“Çocukken deniz kenarinda yasardik. Hep deniz kenarinda ve denizde oynardim.
Denizin tuzlu suyunun tadi agzimdan hiç eksilmedi. Bu tatla büyüdüm ben..
Bu tadi çok sevdim. Kahveme tuz koymam bundan. Ne zaman o tuzlu tadi dilimde
hissetsem, çocuklugumu, deniz kenarindaki evimizi ve mutlu ailemi
hatirliyorum. . Annemle babam hala o deniz kenarinda oturuyorlar.. Onlari ve
evimi öyle özlüyorum ki..”
Bunlari söylerken gözleri nemlenmisti delikanlinin.. Kiz dinlediklerinden
çok duygulanmisti.
Içini bu kadar samimi döken, evini, ailesini bu kadar özleyen bir adam, evi,
aileyi seven biri olmaliydi. Evini düsünen, evini arayan, evini sakinan biri..
Ev duyusu olan biri..
Kiz da konusmaya basladi.. Onun da evi uzaklardaydi.. Çocuklugu gibi.. O da
ailesini anlatti. Çok sirin bir sohbet (http://www.askturka.com/sohbet/) olmustu.. Tatli ve sicak.. Ve de bu
sohbet öykümüzün harikulade güzel baslangici olmustu tabii.. Bulusmaya
devam ettiler ve her güzel öyküde oldugu gibi, prenses, prensle evlendi. Ve
de sonuna kadar çok mutlu yasadilar. Prenses ne zaman kahve yapsa prensine
içine bir kasik tuz koydu, hayat boyu.. Onun böyle sevdigini biliyordu
çünkü.. 40 yil sonra, adam dünyaya veda etti.
“Ölümümden sonra aç” diye bir mektup birakmisti sevgili karisina.. Söyle
diyordu, satirlarinda..
“Sevgilim, bir tanem..
Lütfen beni affet. Bütün hayatimizi bir yalan üzerine kurdugum için beni
affet. Sana hayatimda bir tek kere yalan söyledim.. Tuzlu kahvede.. Ilk
bulustugumuz günü hatirliyor musun?.Öyle heyecanli ve gergindim ki, seker
diyecekken ‘Tuz’ çikti agzimdan.. Sen ve herkes bana bakarken, degistirmeye o
kadar utandim ki, yalanla devam ettim. Bu yalanin bizim iliskimizin temeli
olacagi hiç aklima gelmemisti. Sana gerçegi anlatmayi defalarca düsündüm.
Ama her defasinda korkudan vazgeçtim.
Simdi ölüyorum ve artik korkmam için hiçbir sebep yok.. Iste gerçek.. Ben
tuzlu kahve sevmem. O garip ve rezil bir tat.. Ama seni tanidigim andan
itibaren bu rezil kahveyi içtim. Hem de zerre pismanlik duymadan. Seninle
olmak hayatimin en büyük mutlulugu idi ve ben bu mutlulugu tuzlu kahveye
borçluydum. Dünyaya bir daha gelsem, herseyi yeniden yasamak, seni yeniden
tanimak ve bütün hayatimi yeniden seninle geçirmek isterim, ikinci bir hayat
boyu daha tuzlu kahve içmek zorunda kalsam da..”
Yasli kadinin gözyaslari mektubu sirilsiklam islatti.
Lafi açildiginda birgün biri, kadina “Tuzlu kahve nasil bir sey” diye soracak
oldu..
Gözleri nemlendi kadinin..Çok tatli!..” dedi..