Liza
27.Mayıs.2014, 12:16
İlk Atatürk Heykeli.
http://www.marksist.org/images/stories/demo/tarih/sarayb.jpg
Günümüzde Türkiye'nin bütün il ve ilçelerinde bulunan ana meydanlara, resmi dairelere, okullara ve ilgili ilgisiz pek çok yere dikilen Atatürk heykellerinin ve büstlerinin ilki, 1926 yılında Sarayburnu'na dikilmişti. Zamanla bu heykellere yönelik saldırılar artınca, heykeller kanun korumasına alınarak bir ilke daha imza atılmıştı. Atatürk heykel ve büstlerinin milyarlarca liralık bir sektör oluşturduğu tahmin ediliyor.
Türkiye'de devlet başkanlarının heykellerini dikme geleneği, ilk olarak Atatürk'le başlamıştır. Osmanlı döneminde II. Mahmut bir ara devlet dairelerine resminin asılmasını emretmiş, ancak bu uygulama kısa bir süre sonra kaldırılmıştı. Abdülaziz'in Fuller tarafından yapılan heykeli Beylerbeyi Sarayı'nın tören salonuna yerleştirilmişti.
Atatürk'ün ilk heykeli 1926'da Sarayburnu'na dikildi. Takrir-i Sükûn Kanunu'nun kabulünden kısa bir süre sonra yapılan bu uygulama, bir anlamda simgesel olarak söz sahibinin kim olduğunu da şüpheye mahal bırakmayacak bir şekilde ortaya koyuyordu.
Bunu aynı yıl Konya'ya, 1927'de Ankara'nın Ulus Meydanı'na, 1928'de Taksim Meydanı'na, 1930'da Kırklareli'ne, 1932'de İzmir'in Konak Meydanı'na ve Samsun'a dikilen heykeller ve anıtlar izledi. Heykeller ve anıtların sayısı kısa sürede çığ gibi büyüdü, ancak bunlara yönelik saldırıların artması üzerine, 31 Temmuz 1951'de 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun yürürlüğe girdi.
Türk Ceza Kanunu'nda bu konuda yeterince madde varken neden ihtiyaç duyulduğu anlaşılmayan beş maddelik kanunun ilk maddesi "Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir, bu suça azmettirenler asli fail gibi yargılanır" diyordu.
Kanun koruması altında bulunan Atatürk heykelleri, günümüzde hayatımızın her alanında yer alıyor. Ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusunun hatırasına gereken saygı ve özeni göstermeyen gafillerin sayısı küçümsenmeyecek boyutlarda. Son olarak geride bıraktığımız yıl Malatya'da sahibinin elinden kaçan 'Gülsüm' adlı bir inek, ilköğretim okulunun bahçesine girip Atatürk büstünü devirip kırmıştı. Olay üzerine Milli Eğitim Müdürlüğü müfettiş görevlendirmişti.
Olaydan sonra Gülsüm'ün yaşadığı köyün tamamının ifadesi alınırken, 'Gülsüm' inek sahibi tarafından ceza alma korkusuyla komşu köye sürgün edildi. İneğin sahibi, ceza alma korkusuyla "Gülsüm"ü İnekpınarı köyündeki bir yakınına verdi. Kadiruşağı köyü sakinlerinden ve ineğin sahibi Gül Kılınç, kendilerine ait büyükbaş hayvanın neden olduğu bir kazanın ardından açılan soruşturma nedeniyle korktuklarını anlattı.
http://www.marksist.org/images/stories/demo/tarih/sarayb.jpg
Günümüzde Türkiye'nin bütün il ve ilçelerinde bulunan ana meydanlara, resmi dairelere, okullara ve ilgili ilgisiz pek çok yere dikilen Atatürk heykellerinin ve büstlerinin ilki, 1926 yılında Sarayburnu'na dikilmişti. Zamanla bu heykellere yönelik saldırılar artınca, heykeller kanun korumasına alınarak bir ilke daha imza atılmıştı. Atatürk heykel ve büstlerinin milyarlarca liralık bir sektör oluşturduğu tahmin ediliyor.
Türkiye'de devlet başkanlarının heykellerini dikme geleneği, ilk olarak Atatürk'le başlamıştır. Osmanlı döneminde II. Mahmut bir ara devlet dairelerine resminin asılmasını emretmiş, ancak bu uygulama kısa bir süre sonra kaldırılmıştı. Abdülaziz'in Fuller tarafından yapılan heykeli Beylerbeyi Sarayı'nın tören salonuna yerleştirilmişti.
Atatürk'ün ilk heykeli 1926'da Sarayburnu'na dikildi. Takrir-i Sükûn Kanunu'nun kabulünden kısa bir süre sonra yapılan bu uygulama, bir anlamda simgesel olarak söz sahibinin kim olduğunu da şüpheye mahal bırakmayacak bir şekilde ortaya koyuyordu.
Bunu aynı yıl Konya'ya, 1927'de Ankara'nın Ulus Meydanı'na, 1928'de Taksim Meydanı'na, 1930'da Kırklareli'ne, 1932'de İzmir'in Konak Meydanı'na ve Samsun'a dikilen heykeller ve anıtlar izledi. Heykeller ve anıtların sayısı kısa sürede çığ gibi büyüdü, ancak bunlara yönelik saldırıların artması üzerine, 31 Temmuz 1951'de 5816 Sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun yürürlüğe girdi.
Türk Ceza Kanunu'nda bu konuda yeterince madde varken neden ihtiyaç duyulduğu anlaşılmayan beş maddelik kanunun ilk maddesi "Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir, bu suça azmettirenler asli fail gibi yargılanır" diyordu.
Kanun koruması altında bulunan Atatürk heykelleri, günümüzde hayatımızın her alanında yer alıyor. Ancak Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusunun hatırasına gereken saygı ve özeni göstermeyen gafillerin sayısı küçümsenmeyecek boyutlarda. Son olarak geride bıraktığımız yıl Malatya'da sahibinin elinden kaçan 'Gülsüm' adlı bir inek, ilköğretim okulunun bahçesine girip Atatürk büstünü devirip kırmıştı. Olay üzerine Milli Eğitim Müdürlüğü müfettiş görevlendirmişti.
Olaydan sonra Gülsüm'ün yaşadığı köyün tamamının ifadesi alınırken, 'Gülsüm' inek sahibi tarafından ceza alma korkusuyla komşu köye sürgün edildi. İneğin sahibi, ceza alma korkusuyla "Gülsüm"ü İnekpınarı köyündeki bir yakınına verdi. Kadiruşağı köyü sakinlerinden ve ineğin sahibi Gül Kılınç, kendilerine ait büyükbaş hayvanın neden olduğu bir kazanın ardından açılan soruşturma nedeniyle korktuklarını anlattı.