aSk
19.Temmuz.2014, 15:04
acılar vardır ağlatır, acılar vardır ki bu sadece donuk bakışlarla kaskatı kesilmiş bir ruhun içinde, seyreder seyir halini. ruhun a'mak-ı hayalinde dolaşan birden çok benlerin, sarsak yürüyüşlerine ortak olur en derine, derinin derinlerine. indikçe yükselir dalgalar. dibin olmadığı, yer çekiminin olmadığı, mekansız ve zamandan tenzih edilmiş düşlerin uçucu bir o kadar girift boşluluğunda yüzer matem, matem değil midir en büyük hazların sonrasında yaşanan pişmanlık kadar saf ve yalnız! ruh bu kadar yalın ve yalnız, dargın hüznün kollarında acısını yaşatırken bir bene!
giden, kalan, gelen, -cek olan hayatın sistematiği içine gömülmüş umutlara bir yoldaş değil, kahırlı bir yüktür ruh. her histerinin peşinden dökülen gözyaşlarına bir destek aramaktan yorulunca sığınır buzdan kalelerine. suratsız ruh! cansız! artık, pınarları kurumuş bir çeşme kadar paslıdır göz, ruhun sahnesinde. hayat gözlerden kalbe, akla akan pınarlarını ruhun isyanıyla durdurduğunda, matem yalnızca parlak siyahlı buzullarına dönüşür.
bir ruhum var benim, özenle sakladığım. kırılmasından, yara almasından koruduğum. üstüne orhan pamuk'un bir kurguya hazırladığı masumiyet müzesi gibi gerçekliğe masumiyet müzesi diktiğim ve benlik halkıma açtığım! bir ruhum var benim, vakti az, yaşayacakları çok! kasvetine kasvetler ekleyip başında matemine izin verdiğim. bir ruhum var benim, herkeste olan, herkes gibi. bir ruh ki neşeyi de görüyor matemi de! izliyor her pencereden kendini. elinde gökkuşağı renginde çiçekler ve hüznü için elinde hazır bekleyen siyah eşarbı hep hazır, kendine hazır...
giden, kalan, gelen, -cek olan hayatın sistematiği içine gömülmüş umutlara bir yoldaş değil, kahırlı bir yüktür ruh. her histerinin peşinden dökülen gözyaşlarına bir destek aramaktan yorulunca sığınır buzdan kalelerine. suratsız ruh! cansız! artık, pınarları kurumuş bir çeşme kadar paslıdır göz, ruhun sahnesinde. hayat gözlerden kalbe, akla akan pınarlarını ruhun isyanıyla durdurduğunda, matem yalnızca parlak siyahlı buzullarına dönüşür.
bir ruhum var benim, özenle sakladığım. kırılmasından, yara almasından koruduğum. üstüne orhan pamuk'un bir kurguya hazırladığı masumiyet müzesi gibi gerçekliğe masumiyet müzesi diktiğim ve benlik halkıma açtığım! bir ruhum var benim, vakti az, yaşayacakları çok! kasvetine kasvetler ekleyip başında matemine izin verdiğim. bir ruhum var benim, herkeste olan, herkes gibi. bir ruh ki neşeyi de görüyor matemi de! izliyor her pencereden kendini. elinde gökkuşağı renginde çiçekler ve hüznü için elinde hazır bekleyen siyah eşarbı hep hazır, kendine hazır...