Snake
22.Ağustos.2014, 14:37
Şafak atmak (birinde) : Birden, İçinde bulunduğu durumun güçlügü-n ü kavrayı p korkm ak
Şafak sökmek ; Sabaha karşı, gece karanlığı yok olup ortalık aydınlan maya başlamak
Şaha kalkmak : -1. At huysuzları/p azgınlaşınca on ayaklarını yerden keserek arka ayaklar üzerinde kısa bir süre durmak. -2. Özgürlük uğruna ya da haksızlığa karşı yiğitçe başkaldırmak.
Şahadet getirmek: “Allah’tan başka tapacak olmadığına ve Muham met’in onun kulu ve peygamberi olduğuna tanıklık ederim.” anlamın daki “kelimeişahadef denen Arapça cümleyi söylemek.
Şahken şahbaz olmak: Çirkinliğinden ya da içinde bulunduğu kötü durumdan kurtulmak isterken daha kötü duruma düşmek.
Şahsiyata dökmek (bir işi) : Üzerinde durulması gereken asıl konu dan ayrılıp kişilerin olumsuzluklarını sergilemek.
Şaka götürmemek : -1. Bir şakadan hoşlanmamak. -2. Bir iş savsakla maya, dikkatsizliğe gelmemek.
Şaka iken kaka olmak: Yapılan şaka giderek ciddileşip kına hareket lere dönüşmek
Şaka kaldırmak: Yapılan şakalara katlanmak.
Şaka maka derken; Sıkıntı duymadan, farkına varmadan.
Şakası yok (birinin) (bir durumun): -1, Bağışlamaz bir kişiliği olan, hatır gönül dinlemeyen kimse için söylenir. -2. önlem alınmazsa teh likeli olacak bir iş için söylenir. Şakaya almak (bir şeyi) : Gerçek olarak söylenen sözü ya da yapılan
davranışı şaka olarak yorumlamak.
Şakaya gelmemek: -1. Şakaya katlanamamak. -2. Bir iş dikkat edil mezse tehlikeli, olumsuz sonuç vermek.
Şamar oğlanı; Bütün can sıkıcı olayların nedeni sayılan, herkesin her
fırsatta suçlu görüp azarladığı (kimse).
Şanlı şöhretli: Gösterişli ve etkileyici. Şan olmak : Herkesçe duyulmak.
Şansa kalmak : Bir şeyin gerçekleşmesi için çok az umut olmak. Şans eseri: Şansın yardımıyla.
Şansı açık: Şansı yerinde olan, şanslı; bahtı açık, kısmeti açık, talihi açık.
Şansı dönmek : Şansı iyiyken kötüye ya da kötüyken iyiye gitmek.
Şansına küsmek : İşleri ters gittiği için karamsar olmak; bahtına küs mek, talihine küsmek.
Şansı yaver gitmek: Şansı yardım etmek, şanslı olmak.
Şan vermek : Ün salmak
Şapa oturmak : Umduğunu bulamayıp güç duruma düşmek
Şapka çıkarmak (bir şeye): O şeyin üstünlüğünü kabul edip saygı duymak.
Şarj etmek : Anlamaya, kavramaya başlamak.
Şart koşmak (bir şey, şeyi) : Onu şart olarak öne sürmek.
Şart olsun: “Şöyle yapmazsam ya da şöyle değilse karım boş düş sün” anlamında da yemin sözü.
Şart şurt tanımamak : Kendini hiçbir şarta bağlı saymamak.
Şeddeli eşek : Çok yeteneksiz ve kaba (kimse).
Şehit düşmek : Savaşta düşman tarafından vurulup ölmek.
Şeref sözü : bk. Namus sözü.
Şeref vermek (birine) (bir yere) : -1. Kendisiyle ovünülmeye hak ka zandırmak. -2. Bir yere özel bir lütuf olarak gelmek, gitmek
Şeşi beş görmek : Yanlış görmek, görüşünde yanılmak.
Şeyhin kerameti kendinden menkul: Sözleriyle büyük işler yaptığını anlatarak saygınlık kazanmaya çalışan insanlara İnanıImadığını anla tır.
Şeytana külahı (pabucu) ters giydirmek: Çok kurnaz ve becerikli ol mak.
Şeytana uymak: Uygunsuz bir iş yapma isteğine kapılmak, kötü bir iş yapmak.
Şeytan diyor ki: “İçimden şu kötülüğü yapmak geçiyor.” anlamında. ‘Şeytan dürtmek: Durup dururken, birdenbire yersiz ya da kötü bir
şey yapmak.
Şeytan görsün yüzünü : “Artık onu sevmiyor ve onunla hiç karşılaş mak istemiyorum.’ anlamında.
Şeytanın bacağını (ayağını) kırmak: Uzun süredir isteyip de yapama dığını yapabilmek, dileğini gerçekleştirmek
Şeytanın kıç (art) bacağı (ayağı): Çok yaramaz, zeki, kurnaz (çocuk).
Şeytan kulağına kurşun : “Bu konuda, işte şimdiye değin hiçbir kötü lükle karşılaşmadım, umarım şeytan bu durumu bilmez ve işimi boz maz.* anlamında.
Şöyle bir : Üstünde durmaksızın, gelişigüzel, üstünkörü
Şafak sökmek ; Sabaha karşı, gece karanlığı yok olup ortalık aydınlan maya başlamak
Şaha kalkmak : -1. At huysuzları/p azgınlaşınca on ayaklarını yerden keserek arka ayaklar üzerinde kısa bir süre durmak. -2. Özgürlük uğruna ya da haksızlığa karşı yiğitçe başkaldırmak.
Şahadet getirmek: “Allah’tan başka tapacak olmadığına ve Muham met’in onun kulu ve peygamberi olduğuna tanıklık ederim.” anlamın daki “kelimeişahadef denen Arapça cümleyi söylemek.
Şahken şahbaz olmak: Çirkinliğinden ya da içinde bulunduğu kötü durumdan kurtulmak isterken daha kötü duruma düşmek.
Şahsiyata dökmek (bir işi) : Üzerinde durulması gereken asıl konu dan ayrılıp kişilerin olumsuzluklarını sergilemek.
Şaka götürmemek : -1. Bir şakadan hoşlanmamak. -2. Bir iş savsakla maya, dikkatsizliğe gelmemek.
Şaka iken kaka olmak: Yapılan şaka giderek ciddileşip kına hareket lere dönüşmek
Şaka kaldırmak: Yapılan şakalara katlanmak.
Şaka maka derken; Sıkıntı duymadan, farkına varmadan.
Şakası yok (birinin) (bir durumun): -1, Bağışlamaz bir kişiliği olan, hatır gönül dinlemeyen kimse için söylenir. -2. önlem alınmazsa teh likeli olacak bir iş için söylenir. Şakaya almak (bir şeyi) : Gerçek olarak söylenen sözü ya da yapılan
davranışı şaka olarak yorumlamak.
Şakaya gelmemek: -1. Şakaya katlanamamak. -2. Bir iş dikkat edil mezse tehlikeli, olumsuz sonuç vermek.
Şamar oğlanı; Bütün can sıkıcı olayların nedeni sayılan, herkesin her
fırsatta suçlu görüp azarladığı (kimse).
Şanlı şöhretli: Gösterişli ve etkileyici. Şan olmak : Herkesçe duyulmak.
Şansa kalmak : Bir şeyin gerçekleşmesi için çok az umut olmak. Şans eseri: Şansın yardımıyla.
Şansı açık: Şansı yerinde olan, şanslı; bahtı açık, kısmeti açık, talihi açık.
Şansı dönmek : Şansı iyiyken kötüye ya da kötüyken iyiye gitmek.
Şansına küsmek : İşleri ters gittiği için karamsar olmak; bahtına küs mek, talihine küsmek.
Şansı yaver gitmek: Şansı yardım etmek, şanslı olmak.
Şan vermek : Ün salmak
Şapa oturmak : Umduğunu bulamayıp güç duruma düşmek
Şapka çıkarmak (bir şeye): O şeyin üstünlüğünü kabul edip saygı duymak.
Şarj etmek : Anlamaya, kavramaya başlamak.
Şart koşmak (bir şey, şeyi) : Onu şart olarak öne sürmek.
Şart olsun: “Şöyle yapmazsam ya da şöyle değilse karım boş düş sün” anlamında da yemin sözü.
Şart şurt tanımamak : Kendini hiçbir şarta bağlı saymamak.
Şeddeli eşek : Çok yeteneksiz ve kaba (kimse).
Şehit düşmek : Savaşta düşman tarafından vurulup ölmek.
Şeref sözü : bk. Namus sözü.
Şeref vermek (birine) (bir yere) : -1. Kendisiyle ovünülmeye hak ka zandırmak. -2. Bir yere özel bir lütuf olarak gelmek, gitmek
Şeşi beş görmek : Yanlış görmek, görüşünde yanılmak.
Şeyhin kerameti kendinden menkul: Sözleriyle büyük işler yaptığını anlatarak saygınlık kazanmaya çalışan insanlara İnanıImadığını anla tır.
Şeytana külahı (pabucu) ters giydirmek: Çok kurnaz ve becerikli ol mak.
Şeytana uymak: Uygunsuz bir iş yapma isteğine kapılmak, kötü bir iş yapmak.
Şeytan diyor ki: “İçimden şu kötülüğü yapmak geçiyor.” anlamında. ‘Şeytan dürtmek: Durup dururken, birdenbire yersiz ya da kötü bir
şey yapmak.
Şeytan görsün yüzünü : “Artık onu sevmiyor ve onunla hiç karşılaş mak istemiyorum.’ anlamında.
Şeytanın bacağını (ayağını) kırmak: Uzun süredir isteyip de yapama dığını yapabilmek, dileğini gerçekleştirmek
Şeytanın kıç (art) bacağı (ayağı): Çok yaramaz, zeki, kurnaz (çocuk).
Şeytan kulağına kurşun : “Bu konuda, işte şimdiye değin hiçbir kötü lükle karşılaşmadım, umarım şeytan bu durumu bilmez ve işimi boz maz.* anlamında.
Şöyle bir : Üstünde durmaksızın, gelişigüzel, üstünkörü