ÇağanCan
31.Ağustos.2014, 14:31
Hepiniz gibi dertlerim var elbette! Kira ödemek, faturalara yetişmek, hayatımı düzene koymak, zamanı doğru yönetebilmek, ailemle yeterince ilgilenmek, ev işleriyle uğraşmak, dostlarıma vakit ayırmak, işimde yükselmek, para kazanmak, idealler ve gelecek kaygıları, yani ben de sizler gibi her sabah problemlerin, koşuşturmanın ortasına uyanıyorum. Bütün buların ötesine geçebilen tek duygum ise aşk!
Şimdi diyeceksiniz ki, cebinde para olmadan aşk karın doyurur mu? Aşk kirayı öder mi? hayal kırıklıklarını, emeklilik kaygısını aşk mı kaldırır ortadan? Hepsine cevabım evet! Sizin için durum nedir bilmiyorum ama bende aşk sorunların çoğunu çözer.
İçimde birine, bir yere ait olmak duygusu var. Pek çok kişi bunu eşe veya sevgiliye ait olmakla özdeşleştirir. Ben aşka aidim. Aşk nereye giderse, ben de peşinde sürüklenirim. Eski bir şarkı vardır: “Gideceğin yere beni de götür. Sorana başımın belası dersin” Benim durumum biraz öyle, aşkın olduğu yerde yanında duruyorum. Sorana başının belası olduğumu söylesin.
Kimileriniz bunu saçma bulacak, biliyorum. Üstelik ülkenin yarısı aşktan yara almış ve inanmazken, kadının biri aşk olmadan yaşamın renksizliğini, anlamsızlığını savunursa, mutlaka birilerine boş gelecektir. Ancak durumu kendi açımdan anlatmam gerekir.
En sevdiğiniz içeceği düşünün, ben kahve severim. Özellikle yorgun olduğum bir günün sonunda, kahvenin o muhteşem kokusu ve aroması dudaklarımdan içeri girip, dilime lezzetini bırakıp, boğazımdan kayarak geçip, içime aktığında dünyalar benim olur. Aşk da ben de aynı duyguyu yaratıyor. Bedenime, ruhuma sızıyor. İçime girip,beraber akıyor.
Aşk beni daha mutlu kılıyor. Sabahları gülümseyerek uyanıyorum. İşe gittiğimde daha çok çalışıyorum. Her şeye, her yere enerji saçıyorum. Paramın bile bereketi . Kendime yeni olanaklar yaratıyorum. Normal zamanda çalışacağımdan daha fazla mesai harcayacak gücüm oluyor. Ekstra işler buluyorum. Daha fazla para kazanmaya başlıyorum. Yaşama sevincim artınca, yeni pencereler, yeni görüşler ediniyorum. Daha çok insanla görüşüyorum. Herkes içimden taşan o güzel enerjiyi hissediyor. Bazen kapalı kapılar bile açılıyor. Zamanımı daha doğru planlıyorum. Sanki tüm dünya bana hizmet ediyor gibi hissediyorum. İşler böyle yolunda olunca da, gündelik hayatın sorunlarıyla baş etmek kolaylaşıyor.
İşin özü, ben aşka yakışıyorum. Aşk da bana tazelik veriyor. O yüzden aşk değerli, o yüzden aşka tutunuyorum. Daha önemlisi inanıyorum ve ben ona inanmaya, güvenmeye devam ettikçe, o da beni bırakmayacak, biliyorum. Ya, siz?
Şimdi diyeceksiniz ki, cebinde para olmadan aşk karın doyurur mu? Aşk kirayı öder mi? hayal kırıklıklarını, emeklilik kaygısını aşk mı kaldırır ortadan? Hepsine cevabım evet! Sizin için durum nedir bilmiyorum ama bende aşk sorunların çoğunu çözer.
İçimde birine, bir yere ait olmak duygusu var. Pek çok kişi bunu eşe veya sevgiliye ait olmakla özdeşleştirir. Ben aşka aidim. Aşk nereye giderse, ben de peşinde sürüklenirim. Eski bir şarkı vardır: “Gideceğin yere beni de götür. Sorana başımın belası dersin” Benim durumum biraz öyle, aşkın olduğu yerde yanında duruyorum. Sorana başının belası olduğumu söylesin.
Kimileriniz bunu saçma bulacak, biliyorum. Üstelik ülkenin yarısı aşktan yara almış ve inanmazken, kadının biri aşk olmadan yaşamın renksizliğini, anlamsızlığını savunursa, mutlaka birilerine boş gelecektir. Ancak durumu kendi açımdan anlatmam gerekir.
En sevdiğiniz içeceği düşünün, ben kahve severim. Özellikle yorgun olduğum bir günün sonunda, kahvenin o muhteşem kokusu ve aroması dudaklarımdan içeri girip, dilime lezzetini bırakıp, boğazımdan kayarak geçip, içime aktığında dünyalar benim olur. Aşk da ben de aynı duyguyu yaratıyor. Bedenime, ruhuma sızıyor. İçime girip,beraber akıyor.
Aşk beni daha mutlu kılıyor. Sabahları gülümseyerek uyanıyorum. İşe gittiğimde daha çok çalışıyorum. Her şeye, her yere enerji saçıyorum. Paramın bile bereketi . Kendime yeni olanaklar yaratıyorum. Normal zamanda çalışacağımdan daha fazla mesai harcayacak gücüm oluyor. Ekstra işler buluyorum. Daha fazla para kazanmaya başlıyorum. Yaşama sevincim artınca, yeni pencereler, yeni görüşler ediniyorum. Daha çok insanla görüşüyorum. Herkes içimden taşan o güzel enerjiyi hissediyor. Bazen kapalı kapılar bile açılıyor. Zamanımı daha doğru planlıyorum. Sanki tüm dünya bana hizmet ediyor gibi hissediyorum. İşler böyle yolunda olunca da, gündelik hayatın sorunlarıyla baş etmek kolaylaşıyor.
İşin özü, ben aşka yakışıyorum. Aşk da bana tazelik veriyor. O yüzden aşk değerli, o yüzden aşka tutunuyorum. Daha önemlisi inanıyorum ve ben ona inanmaya, güvenmeye devam ettikçe, o da beni bırakmayacak, biliyorum. Ya, siz?