ÇağanCan
31.Ağustos.2014, 14:37
Ben bir ömrü harcadığımı kısa zaman önce fark ettim ve her şeyi değiştirdim aklımda, bütün bildiklerimi tersine çevirdim.
Yalnız başına gidilen yol özgürlüktür doğru ancak yalnızlığın senin yolundaki karanlığın olduğunu fark ettiğinde, geri dönüşü yoktur.
Bu yol uzun, zorlu, macera dolu ve sıkıntılı… Yaşam az kahkaha, çok mücadele aslında; sen onu çok kahkaha, az mücadeleye çevirmedikten sonra.
Bu yüzden bir eşi olmalı insanın hayatta, ömür geçmez ki yalnız! Yürüdüğünü yolun o kaygan zemininde düşüp düşüp geriye doğru kayarsın. Sonra bir adım ileri gittiğini sandığında, iki adım geriden başladığını anlaman uzun zaman alır. Bir bakarsın yaş geçmiş, beden eskimiş, dil bile biraz küflenmiş.
Hala zevk alabiliyorken hayattan, bedenin hastalıklarla vurulmadan, kendine güzel bir eş seçmeli insan. Tansiyonun, şekerin, kalbin artık adından söz ettirmeye başlamadan ve vücut dediğin makine yavaşlamadan, birlikte en güzel pastayı yiyebiliyorken mesela, onunla kahveni yudumlayabiliyorken, sevebileceğin bir eli tutmalısın.
Birlikte yürünen hayat yolu değerlidir. Sonradan eklenince hayatlara, hep bir şey eksik . Sana ait geçmişin izleri seni tanımlıyorken, kaçırmışsanız birbirinizin geçmişlerini, sadece anlatılarak yaşama ilave olan, biraz havada kalıyor.
Hangi yoldan geçtiğini bilmediğinde, sadece bir hayalden ibaret olan geçmiş, bir gün yüzüne tokat gibi vuruluyor. Neden ekmeğin köşesini yemediğini, neden hiç kırmızı giymediğini anlamıyor sevgili dediğin çünkü o ekmek köşesinin anılarını seninle paylaşamıyor.
O yüzden mümkün olduğunca çok birlikte yaşanmalı hayat, en uzun yol ne kadarsa, o kadar yürünmeli… Yoksa güzel bacaklar, güzel gözler, uzun boylar bulunur hayatta ama hiçbiri hastayken çorba pişiren kadar değerli ve uzun kalmaz yanında…
Yalnız başına gidilen yol özgürlüktür doğru ancak yalnızlığın senin yolundaki karanlığın olduğunu fark ettiğinde, geri dönüşü yoktur.
Bu yol uzun, zorlu, macera dolu ve sıkıntılı… Yaşam az kahkaha, çok mücadele aslında; sen onu çok kahkaha, az mücadeleye çevirmedikten sonra.
Bu yüzden bir eşi olmalı insanın hayatta, ömür geçmez ki yalnız! Yürüdüğünü yolun o kaygan zemininde düşüp düşüp geriye doğru kayarsın. Sonra bir adım ileri gittiğini sandığında, iki adım geriden başladığını anlaman uzun zaman alır. Bir bakarsın yaş geçmiş, beden eskimiş, dil bile biraz küflenmiş.
Hala zevk alabiliyorken hayattan, bedenin hastalıklarla vurulmadan, kendine güzel bir eş seçmeli insan. Tansiyonun, şekerin, kalbin artık adından söz ettirmeye başlamadan ve vücut dediğin makine yavaşlamadan, birlikte en güzel pastayı yiyebiliyorken mesela, onunla kahveni yudumlayabiliyorken, sevebileceğin bir eli tutmalısın.
Birlikte yürünen hayat yolu değerlidir. Sonradan eklenince hayatlara, hep bir şey eksik . Sana ait geçmişin izleri seni tanımlıyorken, kaçırmışsanız birbirinizin geçmişlerini, sadece anlatılarak yaşama ilave olan, biraz havada kalıyor.
Hangi yoldan geçtiğini bilmediğinde, sadece bir hayalden ibaret olan geçmiş, bir gün yüzüne tokat gibi vuruluyor. Neden ekmeğin köşesini yemediğini, neden hiç kırmızı giymediğini anlamıyor sevgili dediğin çünkü o ekmek köşesinin anılarını seninle paylaşamıyor.
O yüzden mümkün olduğunca çok birlikte yaşanmalı hayat, en uzun yol ne kadarsa, o kadar yürünmeli… Yoksa güzel bacaklar, güzel gözler, uzun boylar bulunur hayatta ama hiçbiri hastayken çorba pişiren kadar değerli ve uzun kalmaz yanında…