ÇağanCan
16.Kasım.2014, 13:38
Sonradan meydana gelen sağırlıkları doğuran nedenler çeşitlidir. Mesela; dış, orta veya içkulak bozuklukları, beyin hastalıkları veyahisteri, geçici sağırlığa neden olabilir. Gerçek nedeni bulmak doktorunişidir. İnsanın çevresindeki sesleri kısmen veya tamâmen duymaması hâli. Bir insanın çevresine sosyal ve ekonomik yönden uyum sağlayabilmesi için işitme fonksiyonunun normal olması gerekir. İşitmeme tek taraflı olabildiği gibi iki taraflı da olabilir. Doğuştan olabildiği gibi sonradan da meydana gelebilir.
İşitme olayı oldukça karmaşık bir mekanizma vâsıtasıyla olur. Bu mekanizmada, ses enerjisinin salyangoz kabuğu şeklindeki kaklea isimli iç kulak organında sinirlerle taşınabilen elektrik enerjisine dönüşmesi ve bunun beynin işitme merkezine taşınması söz konusudur.
İşitme kaybı ya iç kulağa kadar olan iletimdeki bir bozukluğa bağlı olabilir, yâhut işitmeyle ilgili sinir liflerinde veya beyin işitme merkezindeki bir bozukluğa bağlı olabilir. Birincisine İletim tipi sağırlık, ikincisine ise alıcı tipte sağırlık denir.
İşitme kayıplarının genel sebepleri şunlardır: Doğuştan anomaliler ve gebelik sırasındaki hastalıklar, enfeksiyonlar, travma (darbe), gürültüye mâruz kalma, metabolik hastalıklar, spontan (kendiliğinden olan) işitme kayıpları ve fonksiyonel sağırlıklar.
A) Konjenital (doğuştan olan) anomaliler ve gebelik sırasındaki hastalıklar:
1) Dış kulak yolu yokluğu veya gelişme geriliği: Bunlarda iletim tipinde sağırlık vardır.
Cerrâhi olarak veya işitme cihazları yardımıyla düzeltilebilir.
2) Kemikçiklerin gelişim anomalileri: İletim tipinde sağırlık yapar. Cerrâhî olarak veya işitme cihazları ile tedâvisi mümkündür.
3) İç kulağın yokluğu: İşitme kaybı alıcı tiptedir. Dudaktan okuma veya işiterek eğitimli rehabilitasyonun dışında başkaca tedâvisi yoktur.
4) Genetik faktörlere bağlı iç kulağın gelişim anomalileri: Alıcı tipte işitme kaybı olur. Tedâvisi; işitme cihazları, dudaktan okuma veya işitme eğitimiyle sağlanır.
B) Enfeksiyonlar: Bakteriyel enfeksiyonlar, viral enfeksiyonlar, sifiliz olmak üzere üç kısımda incelenir. Enfeksiyondan dolayı iletim organlarındaki harâbiyeti önlemek için erken teşhis ve tedâvi önemlidir.
C) Travma (Darbe): Kafa travmalarında sıklıkla, iletim veya alıcı tipte veya her ikisinin birlikte olduğu işitme kayıpları görülür. İletim tipinde tedâvi genellikle cerrâhidir. Alıcı tipte tedâvi ise hemen hemen imkânsızdır. Dış kulak yoluna yabancı cisim girmesiyle, kulak zarında veya kemikçiklerde hasar meydana gelebilir ve travmatik işitme kaybı olabilir. Tedâvisi cerrâhidir.
D) Gürültülü ortamda yaşayanlarda iç kulakta meydana gelen hasar neticesi sağırlık: Günümüzde oldukça sık rastlanmaktadır. Zamânında farkına varılır ve gürültü kaynağı yok edilirse işitme kaybı düzelebilir. Teşhiste geç kalınmışşa tek tedâvi işitme cihazı kullanmaktır.
E) Metabolik hastalıklar: Otoskleroz, Diabetes Mellitus, Timpanoskleroz, Paget hastalığı ve Ototoksik (kulak sinirini bozan) ilâçlar sebep olabilir. Otoskleroz hâriç bu sebeplerle olan sağırlık alıcı tipte sağırlıktır. Otoskleroz ise, yetişkinlerde iletim tipinde işitme kaybının en önemli sebebidir. Bâzı vak’alarda Otoskleroz iç kulağı da tutmuş ve alıcı tipte işitme kaybı da meydana getirmiştir.
Ototoksik ilâçlar; Neomisin, Kinin, Kanamisin, Gentamisin, Streptomisin vb. antibiyotikler, ağrı kesiciler kanser ilâçları en sık sağırlık yapan ilâçlardır.
F) Spontan (Kendiliğinden olan işitme kayıpları): Bilinen beş sebebi vardır. Bunlar; meniere hastalığı, viral hastalıklar, iç kulağın damar hastalıkları, reissner membranı yırtılması ve iç kulağın spontan fistülüdür. Bu hastalıkların hepsinde alıcı tipte işitme kaybı vardır ve çoğunlukla tek kulaktadır.
G) Fonksiyonel sağırlık: Hastanın işitme kaybını îzâh edecek organik bir sebep bulunamaz ise fonksiyonel işitme kaybı tâbirini kullanmak âdet olmuştur. İşitme olayı tamâmen psişik veya rûhî faktörlerle bozulmuş olup, işitme mekanizması normaldir. Emosyonel (rûhî, heyecana bağlı) huzursuzlukla meydana gelen sağırlıkla birlikte başka belirtiler de vardır. En önemlisi uykusuzluk ve kulak çınlamasıdır. İşitme derecesi hastanın o günkü rûhî durumuna göre devamlı değişir. Fonksiyonel işitme kaybı sâdece organik lezyonların olmamasına değinen testlerle kararlaştırılamaz. Rutin (sürekli uygulanan) kulak muâyenelerinin mutlaka yapılması lâzımdır. Fakat burada testlerin dâimâ birbirinin netîcesini doğrulaması şarttır.
Bu tip işitme kayıplarında birtakım özellikleri şöyle sıralayabiliriz:
Hastalığın hikâyesinde başlangıç oldukca tipiktir: Meselâ, kulağa ilâç damlatmadan sonra veya kulak muâyenesinden sonra gibi.
Ufak tefek müdâhalelerle şikâyetin âni kaybolması: Meselâ, kulağa hava vermekle veya işitme cihazının en düşük derecesinde dahi iyi duyduğunu söylemesi gibi.
İşitme muâyenelerinde bulguların dâimâ değişik olması gibi.
İşitme kaybının teşhisi: İşitme kaybını ve cinsini tâyin için birçok metod vardır. Bunlardan en sık kullanılanları şunlardır:
Diapazon testleri: Diapazon testlerinin ikisi önemlidir ve birbirlerini tamamlayınca bilgi verirler. Birincisi; sâniyede 512 defâ titreşerek ses veren diapozun isimli âletin, alın ortasına veya ön dişlerin ortasına konulması ve hastaya sesin hangi kulaktan duyulduğunun sorulmasıdır. İkincisi; kulak kepçesi arkasındaki kemiğe diapozonu yerleştirmek ve sonra dış kulak yolu önüne getirerek hangisinden daha iyi ses duyduğunu sormaktır. Birinci denemede sesin geldiği kulakta iletim tipi sağırlık veya karşı kulakta alıcı tip işitme kaybı olduğu anlaşılır. İkinci denemede kemikten duyan bir kişinin hava yolu ile duymaması, orta kulakta iltihap gibi hastalıkların olduğunu düşündürür.
Odiyometrik incelemeler: Bir kimsenin işitme fonksiyonunun ölçümlü muâyenesidir. Bu muâyene ses geçirmez bir odada ve bir seri ses tonları verilerek işitme kâbiliyetini ve konuşmaları anlama kâbiliyetini ölçmek sûretiyle yapılır. Sonuçlar Odiogram denen grafik üzerine kaydedilir. Odiyometrik muâyenede hastanın işitme mekanizmalarıyla ilgili üç türlü bilgi elde edilir:
1. Hastanın sesi işitme kâbiliyeti,
2. Hastanın işittiklerini anlama kâbiliyeti,
3. İtişme mekanizmalarındaki herhangi bir bozukluğun lokalizasyonu.
İşitme olayı oldukça karmaşık bir mekanizma vâsıtasıyla olur. Bu mekanizmada, ses enerjisinin salyangoz kabuğu şeklindeki kaklea isimli iç kulak organında sinirlerle taşınabilen elektrik enerjisine dönüşmesi ve bunun beynin işitme merkezine taşınması söz konusudur.
İşitme kaybı ya iç kulağa kadar olan iletimdeki bir bozukluğa bağlı olabilir, yâhut işitmeyle ilgili sinir liflerinde veya beyin işitme merkezindeki bir bozukluğa bağlı olabilir. Birincisine İletim tipi sağırlık, ikincisine ise alıcı tipte sağırlık denir.
İşitme kayıplarının genel sebepleri şunlardır: Doğuştan anomaliler ve gebelik sırasındaki hastalıklar, enfeksiyonlar, travma (darbe), gürültüye mâruz kalma, metabolik hastalıklar, spontan (kendiliğinden olan) işitme kayıpları ve fonksiyonel sağırlıklar.
A) Konjenital (doğuştan olan) anomaliler ve gebelik sırasındaki hastalıklar:
1) Dış kulak yolu yokluğu veya gelişme geriliği: Bunlarda iletim tipinde sağırlık vardır.
Cerrâhi olarak veya işitme cihazları yardımıyla düzeltilebilir.
2) Kemikçiklerin gelişim anomalileri: İletim tipinde sağırlık yapar. Cerrâhî olarak veya işitme cihazları ile tedâvisi mümkündür.
3) İç kulağın yokluğu: İşitme kaybı alıcı tiptedir. Dudaktan okuma veya işiterek eğitimli rehabilitasyonun dışında başkaca tedâvisi yoktur.
4) Genetik faktörlere bağlı iç kulağın gelişim anomalileri: Alıcı tipte işitme kaybı olur. Tedâvisi; işitme cihazları, dudaktan okuma veya işitme eğitimiyle sağlanır.
B) Enfeksiyonlar: Bakteriyel enfeksiyonlar, viral enfeksiyonlar, sifiliz olmak üzere üç kısımda incelenir. Enfeksiyondan dolayı iletim organlarındaki harâbiyeti önlemek için erken teşhis ve tedâvi önemlidir.
C) Travma (Darbe): Kafa travmalarında sıklıkla, iletim veya alıcı tipte veya her ikisinin birlikte olduğu işitme kayıpları görülür. İletim tipinde tedâvi genellikle cerrâhidir. Alıcı tipte tedâvi ise hemen hemen imkânsızdır. Dış kulak yoluna yabancı cisim girmesiyle, kulak zarında veya kemikçiklerde hasar meydana gelebilir ve travmatik işitme kaybı olabilir. Tedâvisi cerrâhidir.
D) Gürültülü ortamda yaşayanlarda iç kulakta meydana gelen hasar neticesi sağırlık: Günümüzde oldukça sık rastlanmaktadır. Zamânında farkına varılır ve gürültü kaynağı yok edilirse işitme kaybı düzelebilir. Teşhiste geç kalınmışşa tek tedâvi işitme cihazı kullanmaktır.
E) Metabolik hastalıklar: Otoskleroz, Diabetes Mellitus, Timpanoskleroz, Paget hastalığı ve Ototoksik (kulak sinirini bozan) ilâçlar sebep olabilir. Otoskleroz hâriç bu sebeplerle olan sağırlık alıcı tipte sağırlıktır. Otoskleroz ise, yetişkinlerde iletim tipinde işitme kaybının en önemli sebebidir. Bâzı vak’alarda Otoskleroz iç kulağı da tutmuş ve alıcı tipte işitme kaybı da meydana getirmiştir.
Ototoksik ilâçlar; Neomisin, Kinin, Kanamisin, Gentamisin, Streptomisin vb. antibiyotikler, ağrı kesiciler kanser ilâçları en sık sağırlık yapan ilâçlardır.
F) Spontan (Kendiliğinden olan işitme kayıpları): Bilinen beş sebebi vardır. Bunlar; meniere hastalığı, viral hastalıklar, iç kulağın damar hastalıkları, reissner membranı yırtılması ve iç kulağın spontan fistülüdür. Bu hastalıkların hepsinde alıcı tipte işitme kaybı vardır ve çoğunlukla tek kulaktadır.
G) Fonksiyonel sağırlık: Hastanın işitme kaybını îzâh edecek organik bir sebep bulunamaz ise fonksiyonel işitme kaybı tâbirini kullanmak âdet olmuştur. İşitme olayı tamâmen psişik veya rûhî faktörlerle bozulmuş olup, işitme mekanizması normaldir. Emosyonel (rûhî, heyecana bağlı) huzursuzlukla meydana gelen sağırlıkla birlikte başka belirtiler de vardır. En önemlisi uykusuzluk ve kulak çınlamasıdır. İşitme derecesi hastanın o günkü rûhî durumuna göre devamlı değişir. Fonksiyonel işitme kaybı sâdece organik lezyonların olmamasına değinen testlerle kararlaştırılamaz. Rutin (sürekli uygulanan) kulak muâyenelerinin mutlaka yapılması lâzımdır. Fakat burada testlerin dâimâ birbirinin netîcesini doğrulaması şarttır.
Bu tip işitme kayıplarında birtakım özellikleri şöyle sıralayabiliriz:
Hastalığın hikâyesinde başlangıç oldukca tipiktir: Meselâ, kulağa ilâç damlatmadan sonra veya kulak muâyenesinden sonra gibi.
Ufak tefek müdâhalelerle şikâyetin âni kaybolması: Meselâ, kulağa hava vermekle veya işitme cihazının en düşük derecesinde dahi iyi duyduğunu söylemesi gibi.
İşitme muâyenelerinde bulguların dâimâ değişik olması gibi.
İşitme kaybının teşhisi: İşitme kaybını ve cinsini tâyin için birçok metod vardır. Bunlardan en sık kullanılanları şunlardır:
Diapazon testleri: Diapazon testlerinin ikisi önemlidir ve birbirlerini tamamlayınca bilgi verirler. Birincisi; sâniyede 512 defâ titreşerek ses veren diapozun isimli âletin, alın ortasına veya ön dişlerin ortasına konulması ve hastaya sesin hangi kulaktan duyulduğunun sorulmasıdır. İkincisi; kulak kepçesi arkasındaki kemiğe diapozonu yerleştirmek ve sonra dış kulak yolu önüne getirerek hangisinden daha iyi ses duyduğunu sormaktır. Birinci denemede sesin geldiği kulakta iletim tipi sağırlık veya karşı kulakta alıcı tip işitme kaybı olduğu anlaşılır. İkinci denemede kemikten duyan bir kişinin hava yolu ile duymaması, orta kulakta iltihap gibi hastalıkların olduğunu düşündürür.
Odiyometrik incelemeler: Bir kimsenin işitme fonksiyonunun ölçümlü muâyenesidir. Bu muâyene ses geçirmez bir odada ve bir seri ses tonları verilerek işitme kâbiliyetini ve konuşmaları anlama kâbiliyetini ölçmek sûretiyle yapılır. Sonuçlar Odiogram denen grafik üzerine kaydedilir. Odiyometrik muâyenede hastanın işitme mekanizmalarıyla ilgili üç türlü bilgi elde edilir:
1. Hastanın sesi işitme kâbiliyeti,
2. Hastanın işittiklerini anlama kâbiliyeti,
3. İtişme mekanizmalarındaki herhangi bir bozukluğun lokalizasyonu.