PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Süleyman sah (1075-1086)



Escobar
14.Mart.2015, 13:40
Anadolu'da kurulan ilk müslüman Türk devleti olan Anadolu Selçuklulari'nin kurulus tarihi hakkinda tarihçiler degisik görüsler ileri sürerler. Anadolu Fatihi Süleymansah ve kardeslerinin ne sekilde ve hangi sifatlarla Anadolu'ya geldikleri konusu üzerinde yerli ve yabanci tarihçiler arasinda sonu gelmeyen münakasalar halâ devam etmektedir.


M. Altay Köymen bu konuda farkli üç görüs belirtir ve devletin 1073, 1077 ve 1092 olmak üzere üç defa kuruldugunu iddia ederek özetle söyle der. "Sultan Meliksah Abbasi halifesinin tavassutu ve hatta israriyla Anadolu'yu 1073'te Kutalmis'in ogullarina tevcih etmistir. Burada dikkati çeken husus devlet kurma yetkisi kardeslerden sadece birine degil dördüne (Bizans kaynaklarina göre 5) birden verilmis ve kollektif bir hakimiyet sürme yetkisi kardeslere birakilmistir. Bunda Selçuklu hanedaninin iki kolu arasindaki rekabetin önemli rol oynadigi söylenebilir. Zira Meliksah tek bir hükümdarin idaresi altindaki güçlü bir devlet yerine 4 kardesin (Mansur, Süleymansah, Alp Ilig, Devlet) ortaklasa hüküm sürecekleri daha zayif bir devleti tercih etmis olabilir. Ayni tarihlerde Anadolu'da Danismendliler, Mengücüklüler ve Saltuklular gibi vassal devletlerin hakimiyetlerine müsaade edilmesi de Türkiye Selçuklulari'ndan gelecek tehlikeye karsi bir tedbir olarak düsünülebilir. Bu Anadolu Selçuklu Devleti'nin birinci kurulusudur.


Sultan Meliksah kendisine bagliligi ile dikkat çeken Süleymansah ile agabeyi Mansur arasinda çikan anlasmazlik üzerine emir Porsuk kumandasindaki bir orduyu Anadolu'ya göndererek Mansur'u bertaraf etmis, diger kardeslerini de merkeze alarak Süleymansah'in Anadolu'ya tek basina hakim olmasini saglamis ve yeni bir mensûr ile onu hükümdar ilân etmistir (1077).


Süleymansah'in 1086'da öldürülmesi üzerine devletin basina bir hükümdar tayin edilmemesi yüzünden ikinci kurulus devri de sona ermis ve Devlet 1092'de Sultan Meliksah'in ölümünden sonra I. Kiliç Arslan tarafindan üçüncü ve son defa olarak kurulmustur.


Mükrimin Halil Yinanç da Türkiye Selçuklulari'nin 1077'de kuruldugunu ve devletin ilk baskentinin Konya oldugunu iddia ederek özetle söyle der:


Bizans imparatoru Botaniates kendisine isyan ederek tahti ele geçirmek isteyen Bryennios'a karsi Anadolu'daki Türk beylerinden Süleymansah ile Mansur'dan yardim istedi. O sirada Kütahya yakinlarinda karargâh kurmus olan Süleyman ile Mansur Istanbul'un karsisina kadar geldiler. Bu sirada iki kardes arasinda anlasmazlik çikti ve Süleymansah kardesini Sultan Meliksah'a sikayet etti. Sultan Bizans imparatoruna elçi göndererek Mansur'un öldürülmesini istedi. Fakat bundan bir netice alamadi. Daha sonra Anadolu'ya dönen iki kardes tekrar birbirleriyle mücadeleye basladilar. Süleymansah da ikinci defa Sultan Meliksah'a elçi gönderip yardim istedi. Bunun üzerine Sultan Meliksah Emir Porsuk kumandasinda Anadolu'ya bir ordu gönderdi ve yapilan mübareze veya savasta Mansur öldürüldü. Böylece Anadolu'daki hükümdarlik mensûru Meliksah'a sadik kalan Süleymansah'a tevcih edildi. Abbasi halifesi de Süleymansah'a hilatlerle birlikte saltanat mensuru da göndermistir (1077).


Zeki Velidi Togan ise Türkmen beyleriyle birlikte bütün Anadolu'ya hakim olan Süleymansah'in 1080'de Iznik'i baskent yaparak Türkiye Selçuklu devletini kurdugunu söyler.


Fransiz müstesrik I. Laurent de Süleymansah'in Anadolu'ya yayilmis olan bütün Türk kuvvetleri üzerinde nüfuz ve otorite sagladiktan sonra artik Meliksah'i metbu tanimadigini ve Abbasi halifesinin de muvafakatini almadan kendini sultan ilân ettigini ve 1081'de baskenti Iznik olan bir devlet kurdugunu söylemektedir.


Osman Turan ayni konuyla ilgili olarak özetle söyle der:


"Bazi kaynaklar Süleymansah'in Alp Arslan tarafindan Anadolu'nun fethine memur edildigini ve kendisine ikta edilen bu ülkede hükümdarlik hakkinin verildigini de yazarlar. Fakat bunun tarihi gerçeklerle hiçbir ilgisi yoktur. Süryani Mikhail daha da ileri giderek Süleymansah'in Malazgirt savasina katilarak büyük kahramanliklar gösterdigini ve bundan dolayi ona Anadolu'da saltanat hakkinin tevcih edildigini savunur. Halbuki Alp Arslan'in rakibi olan Kutalmisogullarina saltanat bahsetmesi mümkün olmadigi gibi kaynaklar o dönemde Anadolu'da faaliyette bulunan pek çok Türkmen beyi hakkinda bilgi verdikleri halde Kutalmis ogullarindan hiç bir sekilde bahsetmezler. Bunlarin Alp Arslan zamaninda Anadolu ve Suriye'de bulunmadiklarina dair en kuvvetli delillerden biri de Kutalmis'in isyanindan sonra Filistin'de bir Türk beyligi kurmak için çaba sarfeden Atsiz Bey'in kuracagi beyligin basina geçirecegi bir Selçuklu sehzadesi bulamamis olmasidir. Zaten kaynaklarin büyük bir bölümü de Kutalmis ogullarinin Anadolu'ya ancak Meliksah zamaninda geldigini ifade ederler. Bununla beraber Meliksah'in Süleyman ile kardeslerini Anadolu'da bassiz dolasan Türkmenleri idareye memur ettigine dair kayitlar da hakikate aykiridir. O halde en makul görüs Süleymansah ile kardeslerinin Alp Arslan'in ölümü üzerine baslayan taht kavgalari sirasinda Anadolu'ya geldikleridir.


Ibnü'l-Ezrak el-Farikî Süleymansah'in Malatya, Kayseri, Aksaray, Konya, Sivas ve bütün Anadolu'yu fethedip bölgeye hakim oldugunu söylerken herhangi bir tayin veya tevcihten bahsetmez. Buna karsilik Bizans ve Süryani kaynaklari Süleymansah ile kardeslerinin isyan halinde Anadolu'ya sigindiklarini söyler ki bu gerçegi daha açik bir sekilde yansitmaktadir.


Sibt Ibnü'l-Cevzî de 1073'de Filistin'de bir beylik kuran Atsiz'in baska bir Türkmen beyi olan Sökli ile bozustugunu ve Sökli'nin 1074'te Kutalmisogullarindan birine mektup yazarak onu Filistin'e davet ettigini ve hükümdar (Selçuklu) soyundan oldugu için kendisine itaat etmeyi seref kabul edecegini bildirmistir. Bu davet üzerine Kutalmisoglu ile Sökli birleserek Taberiye'ye gittiler ve Fatimî halifesine itaat arzettiler. Fakat Atsiz Meliksah'in yardimiyla onlari maglup etti. Sökli öldürüldü, Kutalmisoglu da esir alindi. Ayni kaynaga göre bu olaylarin cereyan ettigi tarihte Kutalmis'in diger oglu Süleymansah da Mirdâsî Emîri Mahmûd'un ölümü üzerine Haleb'i muhasara ediyordu.


Mir'atü'z-zaman'daki bu bilgiler Süleymansah ile kardeslerinin Alp Arslan veya Meliksah tarafindan Anadolu'nun fethi ve idaresiyle görevlendirildigine ve kendilerine Anadolu'da hakimiyet mensûru gönderildigine dair görüslerini çürütmektedir.


Suriyeli tarihçiler Anonim Selçuknâme'deki bilgilere uygun olarak Süleymansah'in 467 (1075)'de Iznik ve havalisini fethedip burayi kendine baskent yaptigini ve Türkiye Selçuklu devletini kurdugunu söylerler ki dogrusu budur. Konya'nin ilk baskent olduguna dair bilgiler sadece tahminden ibarettir".


Ibrahim Kafesoglu ise bu konuda söyle der: "Anadolu Selçuklu devleti fiilen ve hukuken Süleymansah'tan sonra ve Sultan Meliksah'in 1092'de vuku bulan ölümünden sonra meydana gelen iktidar boslugundan yararlanan Süleymansah'in oglu I. Kiliç Arslan tarafindan kurulmustur. Yani Anadolu Selçuklu melikligi Kiliç Arslan'in idaresinde bir devlet hüviyetini kazanmistir. Zira Bizansli tarihçi Anna Komnena bunu hiç bir tereddüde yer birakmayacak sekilde Büyük Süleymansah'in iki oglunun Horasan'dan süratle Iznik'e geldigini ve Kiliç Arslan'in sultan ilan edildigini söyler. O zamana kadar bir askeri üs olan Iznik de bu devletin bassehri oldu."


Bu konudaki görüsleri iki grupta toplamak mümkündür. Bunlardan birincisine göre Kutalmis'in ölümünden sonra esir düsen kardesi Resul Tekin ve ogullari Süleyman ile Mansur Alp Arslan tarafindan öldürülmek istenmis ancak vezir Nizamü'l-Mülk hanedan azasini öldürmenin ugursuzluk getirecegini ve devletin bekasina tesir edecegini söyleyerek Sultan'i bundan vazgeçirmistir. Bu arada yeniden isyan etmelerini önlemek gayesi ile de onlari fetihlerle mesgul olmalari için Anadolu'ya göndermistir. Bu suretle ya cihad ederek devlete hizmet etmeleri veya din ve devlet ugrunda sehid olmalari hedef alinmistir.


Ikinci görüse göre ise Süleymansah ile agabeyi Mansur Malazgirt savasina katilmis ve bu savasta büyük yararliklar göstererek Sultan Alp Arslan'in güven ve sevgisini kazanmislardir. Bundan dolayi da Alp Arslan Anadolu'yu onlara tahsis etmistir. Süleymansah'in Alp Arslan'in ölümünden sonra sultan Meliksah tarafindan Anadolu'yu idare etmek, burada basibos dolasan Türkmenleri ve birbirleriyle mücadele halinde olan emîrleri (bey) disiplin altina almak için gönderildigini iddia eden bazi tarihçileri de bu grup içinde mütalâa etmek mümkündür. Bu son iki görüsle Süleymansah ve kardeslerinin Anadolu'ya gelislerine bir nevi mesrûiyet taninmaktadir.


Anadolu Selçuklu hanedani ile Büyük Selçuklu ailesi arasinda daha ilk yillarda ortaya çikan gerginlik birinci gruptaki rivayetin daha dogru oldugu kanaatini uyandirmaktadir. Bu da Büyük Selçuklu sultanlarinin sünnî Islâm âleminin hâmîsi sifati ile müslüman tebeayi rahatsiz eden Türkmen gruplarini sinir boylarina sürmek seklinde beliren siyasetlerine uygun düsmektedir. Bizans kaynaklarinin Süleymansah ve kardeslerinin Sultan Alp Arslan'a isyan ederek kaçtiklarini belirten rivayetleri de mübalâgali olsa gerektir. Böyle bir hususun kabulü onlarin sikinti içinde yasadiklari Urfa bölgesinin Meliksah devrinde bile hâlâ Selçuklu hakimiyetine girmedigini düsünmeye sevkeder ki bu da dogru degildir.


En güvenilir rivayetlere göre Süleymansah, agabeyi Mansur, kardesleri Alp Ilig (Yülüg) ve Devlet 1072 yilinda veya ertesi yil Urfa ve Birecik yakinlarina kaçmislar, yahut da sürülmüslerdir. Bunlar o yörede basibos dolasan Yâvekiyye türkmenleri ile onlar tarafindan basbug olarak taninmislardir. Dört kardesten ikisi Alp Ilig ve Devlet daha sonra Suriye olaylarina karismislar ve burada kendi adina fetihlerde bulunan Türkmen emri Uvak oglu Atsiz'a baskaldiran Sökli (Söklü) adindaki baska bir Türkmen beyini desteklemislerdir. Ayrica Misir'daki sii Fatimî halifesi ile anlasip Büyük Selçuklularin bastan beri takip ettikleri sünnî siyasete yüz çevirmisler, fakat Atsiz tarafindan maglub edilerek Sultan Meliksah'in yanina gönderilmislerdir (1074).


Sultan Alp Arslan ile maglup imparator Romanos Diogenes arasinda kararlastirilan barisin Bizans hükümeti tarafindan taninmamasi üzerine muhtelif Türkmen kitleleri Sultan Alp Arslan'in emiri ile Anadolu'ya girmislerdir. Bu Türkmen beyleri arasinda Saltuk, Danismend, Mengücük, Çavuldur ve Artuk beyleri sayabiliriz. Bu beylerin kendi adlari ile anilan küçük devletler kurduklari ve bazilarinin uzun yillar hakimiyetlerini sürdürdükleri tarihen sabittir. Ancak dikkatimizi çeken nokta Anadolu'nun ilk fâtihleri sayilan bu Türkmen reisleri arasinda Artuk Bey'den baskasinin faaliyetlerini tesbit etmenin mümkün olmayisidir.


Artuk Bey disindakilerin sadece ogul ve torunlarinin faaliyetleri hakkinda az da olsa bir miktar bilgiye sahibiz. Artuk Bey'in Anadolu'nun fethi ile ilgili icraatina gelince Romanos Diogenes'in yerine Bizans tahtina geçen Mikhail Dukas Isaak Komnenos ile kardesi Alexios Komnenos ve Malazgirt'te Romanos Diogenes'e ihanet etmis olan norman kumandani Urselius (Russel)'u Anadolu içlerine kadar ilerlemis olan Türklere karsi gönderdi. Bizans tahtina göz dikmis olan Urselius Kayseri'de onlardan ayrilarak Sivas'a gitti. Kamnenos kardesler Kayseri yakinlarinda Artuk Bey tarafindan maglûp edildiler. Urselius da Artuk Bey'in önünden batiya dogru çekildi. Imparator Mikhail Dukas onun üzerine Johannes'i gönderdi ise de maglub oldu ve Urselius tarafindan zorla hükümdar ilan edildi. Mikhail Dukas bunun üzerine Artuk Bey ile görüsmelere basladi. Yapilan anlasma uyarinca Urselius ve Johannes üzerine yürüyen Artuk Bey Sapanca yakinlarinda her ikisini de maglub ve esir etti. Ancak daha sonra karisinin gönderdigi fidye mukabilinde Urselius'u serbest birakti ve sadece Johannes'i imparatora teslim etti. Imparator Mikhail Dukas Urselius gailesinden kesin olarak kurtulmak için onun üzerine müstakbel imparator Alexios Komnenos'u gönderdi. Alexios Artuk Bey ile görüserek onu Urselius'u tevkif ve teslim etmeye ikna etti.


Anadolu'nun bir plân dahilinde fethi bu olaylardan sonra baslamistir. Yesilirmak ve Kelkit havzasi 1074 yilindan itibaren emîr Danismend Gazi tarafindan ele geçirildi. Daha doguda yer alan Sebinkarahisar, Erzincan ve Divrigi bölgesinin bu sirada Emir Mengücük Gazi tarafindan zaptedilmeye baslandigini görüyoruz. Anadolu'da vuku bulan bu olaylar sirasinda Kutalmisogullarinin herhangi bir icraatina rastlanmamaktadir. Onlar bu sirada Anadolu'nun güneyinde Birecik ve Urfa taraflarinda kendilerine yasama imkâni saglamaya çalisiyorlardi.


Kutalmis'in ogullari Devlet ve Alp Ilig Suriye'de bazi olaylara karismis ve Atsiz tarafindan esir alinarak Meliksah'in yanina gönderilmislerdir. Kutalmis'in diger iki oglu Mansur ve Süleymansah ise Anadolu'da faaliyet göstermeyi daha uygun bulmuslardir. Artuk Bey'in de Sultan Meliksah tarafindan Anadolu'dan geri çagrilmis olmasi soylarinin yüceligi bakimindan onlara Anadolu'daki Türkmen gruplari üzerinde mutlak bir hakimiyet kurma fikrini vermistir.


Anadolu'da çok müsait bir ortam bulan Selçuklu ailesinin bu kolunun gayesi amcazedeleri gibi müstakil bir devlet kurmakti. Bizans imparatorlugunun 1025 tarihinden beri devamli bir bocalama devresi içinde olmasi ve Bizans asillerinin devletlerinin istikbalini düsünmeden sürekli isyan etmeleri Kutalmisogullarina Anadolu'da büyük bir ümit kapisi açmakta idi.


Süleymansah'in Anadolu'ya girdikten sonra nerelerde faaliyette bulundugu kesin olarak belli degildir. Bazi kaynaklara göre Konya ve civarinda harekâtta bulunmus, Konya ile yakininda bulunan Gâvele kalesini almistir. Onlarin bu basarilarini hangi tarihlerde gerçeklestirdikleri de bilinmemektedir. Fakat Konya'nin yaklasik 1075 yilinda Selçuklularin eline geçtigini söyleyebiliriz. Kutalmisogullarinin eline geçen bu önemli sehrin onlar tarafindan karargâh ve merkez olarak kullanildigi kabul edilebilir.


Kaynak: Osmanli tarihi