Escobar
15.Mart.2015, 02:36
I. Alâeddin Keykubad'in büyük oglu olan II. Giyaseddin Keyhüsrev'in annesi Mah-peri Hatun Alaiye (Kalonoros) hakimi Kirfard'in kizidir. I. Alâeddin Keykubad onunla evlenirken dinine karismayacagina söz vermisti. Bununla beraber müslüman Selçuklu sarayinda yasayan bu hristiyan hatun daha sonra kendi istegi ile Islâmiyeti seçmis, dindarligi ve hayirseverligi ile ün yapmistir. II. Giyaseddin Keyhüsrev yaklasik 6 yaslarinda iken atabeg Mübarizeddin Ertokus'un himayesinde Erzincan melikligine tayin edilmistir. Mübarizeddin Ertokus'un ölümü üzerine Sultan Alaeddin Keykubad Semseddin Altun-aba'yi ogluna atabeg tayin etti. Sultan Alâed-din 1237 yilinda ölünce yerine sagliginda veliahd olarak seçtigi oglu Kiliç Arslan'in hükümdar olmasi beklenirken basta Sa'deddin Köpek olmak üzere bazi kumandanlarin baskisi ile II. Giyaseddin Selçuklu tahtina çikarildi (1237). Sultan önce matem elbiseleriyle tahta çikip taziyeleri kabul etti. Daha sonra sarayda serefine cülus senlikleri düzenlendi, hapishanedekilere genel af ilan edildi ve saltanati bir fermanla ülkenin her tarafina duyuruldu.
Giyaseddin rahat bir sekilde tahta çikmakla beraber küçük kardesi Kiliç Arslan'i destekleyen Harezmli beyler ile digerleri arasindaki çekisme bazi huzursuzluklara yol açti. Harezmli beylerin basinda oldugu bilinen Kayir Han ani bir baskinla yakalanip hapsedildi. Bunun üzerine Harizmli diger beyler kendilerini güven içinde hissetmeyerek Malatya istikametinde yola çiktilar. Kemaleddin Kâmyâr bunlari geri çevirmek istediyse de basarili olamadi.
Bu arada Sa'deddin Köpek islerini daha rahat bir sekilde yürütebilmek için bazi emîrleri öldürttü. II. Giyaseddin ile üvey annesi olan Eyyubi melikesini ve ondan dogan iki kardesini Uluborlu'da bir süre hapsetti. Sultan'in zayif kisiliginden yararlanan ve çikar pesinde kosan Sa'deddin Köpek rakiplerini ortadan kaldirmaya devam ediyordu. 1238 Temmuz'unda Sumeysat (Samsat)'a karsi kazandigi bir zaferden sonra sultanin aczinden, eglence ve içkiye düskünlügünden yararlanarak adeta devleti ele geçirme sevdasina kapildi. Halkin Selçuklu soyundan gelmeyen birini hükümdar olarak tanimayacagini gayet iyi bilen Sa'deddin Köpek bu amaçla kendisinin I. Giyaseddin Keyhüsrev'in gayri mesru çocugu oldugunu yaymaya basladi. Fakat taraftar bulmadi ve Beysehir gölü yakinindaki Kubâd-âbâd sarayinda sultanin huzurunda öldürüldü(1239). Sadeddin Köpek'in isledigi cinayetlere yer veren Ibn Bîbî onun meziyetlerini anlatmayi da ihmal etmez ve onun halka iyi davrandigini, mazlumlara yardim edip zalimleri siddetle cezalandirdigini, herkese adaletle muamele ettigini, zengin-fakir, yabanci-yakin arasinda fark gözetmedigini söyler. Toplum içinde çok sert ve hasin oldugu için herkes ondan korkardi. Çok cömert ve hos sohbet idi. Özellikle ikta sahiplerinin çiftçilerden haksiz vergi almalarini önledigi için onlar tarafindan çok sevilirdi. Bütün bu meziyetlerine ragmen Harizmliler'e karsi takip ettigi politika ile degerli insanlari öldürterek devleti sarsintiya ugratmistir. Bu bakimdan da Selçuklu tarihinde kötü bir söhret ve ugursuz bir sima olarak taninmistir. Konya-Aksaray arasinda 634'te (1237) yaptirdigi bir kervansarayin (Zazadin Hani) kitabesinde de kendisinden "Köpek" lâkabiyla bahsedilmesi bu kelimenin bir hakaret maksadi tasimadigini göstermektedir.
Sa'deddin Köpek'in öldürülmesinden sonra Mühezzebüddin Ali, Semseddin Isfahanî ve Celaleddin Karatay gibi degerli devlet adamlari samimi olarak devlete hizmet etmeye basladilar. Sultanin liyakatsizligine ve beyler arasindaki çekismelere ragmen Eyyubiler, Artuklular, Küçük Ermeni kralliklari ve Trabzon Komnenleri Selçuklulara tabi olmaya ve gerektiginde asker göndermeye devam ettiler.
Giyaseddin rahat bir sekilde tahta çikmakla beraber küçük kardesi Kiliç Arslan'i destekleyen Harezmli beyler ile digerleri arasindaki çekisme bazi huzursuzluklara yol açti. Harezmli beylerin basinda oldugu bilinen Kayir Han ani bir baskinla yakalanip hapsedildi. Bunun üzerine Harizmli diger beyler kendilerini güven içinde hissetmeyerek Malatya istikametinde yola çiktilar. Kemaleddin Kâmyâr bunlari geri çevirmek istediyse de basarili olamadi.
Bu arada Sa'deddin Köpek islerini daha rahat bir sekilde yürütebilmek için bazi emîrleri öldürttü. II. Giyaseddin ile üvey annesi olan Eyyubi melikesini ve ondan dogan iki kardesini Uluborlu'da bir süre hapsetti. Sultan'in zayif kisiliginden yararlanan ve çikar pesinde kosan Sa'deddin Köpek rakiplerini ortadan kaldirmaya devam ediyordu. 1238 Temmuz'unda Sumeysat (Samsat)'a karsi kazandigi bir zaferden sonra sultanin aczinden, eglence ve içkiye düskünlügünden yararlanarak adeta devleti ele geçirme sevdasina kapildi. Halkin Selçuklu soyundan gelmeyen birini hükümdar olarak tanimayacagini gayet iyi bilen Sa'deddin Köpek bu amaçla kendisinin I. Giyaseddin Keyhüsrev'in gayri mesru çocugu oldugunu yaymaya basladi. Fakat taraftar bulmadi ve Beysehir gölü yakinindaki Kubâd-âbâd sarayinda sultanin huzurunda öldürüldü(1239). Sadeddin Köpek'in isledigi cinayetlere yer veren Ibn Bîbî onun meziyetlerini anlatmayi da ihmal etmez ve onun halka iyi davrandigini, mazlumlara yardim edip zalimleri siddetle cezalandirdigini, herkese adaletle muamele ettigini, zengin-fakir, yabanci-yakin arasinda fark gözetmedigini söyler. Toplum içinde çok sert ve hasin oldugu için herkes ondan korkardi. Çok cömert ve hos sohbet idi. Özellikle ikta sahiplerinin çiftçilerden haksiz vergi almalarini önledigi için onlar tarafindan çok sevilirdi. Bütün bu meziyetlerine ragmen Harizmliler'e karsi takip ettigi politika ile degerli insanlari öldürterek devleti sarsintiya ugratmistir. Bu bakimdan da Selçuklu tarihinde kötü bir söhret ve ugursuz bir sima olarak taninmistir. Konya-Aksaray arasinda 634'te (1237) yaptirdigi bir kervansarayin (Zazadin Hani) kitabesinde de kendisinden "Köpek" lâkabiyla bahsedilmesi bu kelimenin bir hakaret maksadi tasimadigini göstermektedir.
Sa'deddin Köpek'in öldürülmesinden sonra Mühezzebüddin Ali, Semseddin Isfahanî ve Celaleddin Karatay gibi degerli devlet adamlari samimi olarak devlete hizmet etmeye basladilar. Sultanin liyakatsizligine ve beyler arasindaki çekismelere ragmen Eyyubiler, Artuklular, Küçük Ermeni kralliklari ve Trabzon Komnenleri Selçuklulara tabi olmaya ve gerektiginde asker göndermeye devam ettiler.