Ayze
13.Nisan.2015, 22:23
Hikaye anlatıcılığı ne demek? Hikayeler anlatmak demek elbette. İçinde bulunduğumuz çağda hikaye anlatmanın o kadar farklı, harika ve bazen yorucu yolları var ki! Ancak benim anlatmak istediğim, geleneksel ve sözlü hikaye anlatıcılığı. Yani, 200 bin hatta daha fazla yıl önce Afrika’dan ayrıldıktan sonra insan hayatının bir parçası olan hikaye anlatıcılığından bahsediyorum. Belki de hikaye anlatıcılığı, zihnimiz keşfetmeye, merak etmeye, düşünmeye başladıkça dilin gelişmesine sebep olan en önemli etkenlerden birisi.
Neden Hikaye Anlatırız?
İster mağaralarda ister şehirlerde yaşayalım, hikaye anlatmak, iletişim kurmanın en doğuştan gelen, en içgüdüsel ve önemli şekli. Hepimiz hikaye anlatırız. Günümüzün hikayesi, hayatımızın hikayesi, iş yeri dedikodusu, haberlerdeki dehşet… Beynimiz, düşünmeye ve bir başlangıç, gelişim ve sonuçtan oluşacak şekilde kendini anlatmaya ayarlanmıştır adeta.
Hikaye anlatıcılığı, eğitimin en eski biçimidir. Çocuklara, dünyanın oluşumu, hayat ve yaşamdan sonrası hakkında cevaplar vererek eski insan topluluklarını birbirine bağlamıştır. Hikayeler bizi tanımlar, şekil verir, kontrol eder ve bizi biz yapar. Dünyadaki her kültür okur yazar değildir, ama her bir kültür mutlaka hikaye anlatır.
Hem Hikaye Anlatıcısı Hem de Öğretmen Olabilir Misiniz?
Zaten öylesiniz. Öğretmenler hikaye anlatıcılarıdır ve yüzyıllardır hikaye anlatıcıları öğretmen olmuştur. Gerçek hayatta öğretmenler kendilerini hikaye anlatıcısı olarak görmezler. Ya da genellikle sadece bazı durumlarda hikaye anlatıcısı gibi görürler. Hikaye anlatıcılığının daha çok oyunculuğa benzeyen, teatral, abartılı bir gösteri olduğunu düşünürler. Ama bir dakika! Öğretmen olmak zaten oyunculuğu ve dramatize etme sanatını da içerir.
İnteraktif Hikaye Anlatıcılığı
Tam bu noktada kendi özel stilimi anlatmam önemli. Sadece hikayeyi “söylemeye” dayanmıyor benim tarzım. Bir sandalyede hiç kıpırdamadan oturmuyorum. Yavaş konuşuyorum ama konuşmamın sürekli değişen bir ritmi var. Etrafta yürüyerek dolaşıyorum. Ellerimi çok kullanıyorum. Ve en önemlisi, seyircilerin arasından çocukları çağırıp, ben hikayeyi anlatırken onları hikayeyi canlandırmaya, hareketleriyle dışa vurmaya davet ediyorum. Komik şapkalar ya da başka aksesuarlar takıyorlar ve hikayedeki talimatları dinliyorlar. Ben söyledikçe onlar da diyalogları tekrar ediyorlar. Sık sık durup, tekrar hikayeye başlıyorum. Seyircilerden ses efektlerine katılmalarını, soruları cevaplamalarını ve önerilerde bulunmalarını istiyorum
Hikaye Anlatıcılığının Faydaları
İlk hikayenizi anlattığınızda sihirli bir an yaşanır. Çocuklar büyülenmiş bir şekilde ağızları açık, gözleri kocaman otururlar karşınızda. Eğer bu sizin için yeterli bir etki değilse, bakın hikaye anlatmak başka ne faydalar sağlıyor:
Anlamlı ve amaçlı konuşmayı öğretir. Hem de sadece hikaye hakkında değil.
Hikaye bulmak için sizi okumaya teşvik eder, okuma isteğinizi artırır.
Yazmaya teşvik eder, çünkü çocuklar kısa sürede kendi hikayeleri yazmak ve anlatmak isteyecektir.
Sınıftaki dayanışmayı artırır.
Dinleme becerilerini geliştirir.
Oyunculuk yapmayı seven çocukları gerçekten meşgul eder.
Anaokulundan ilkokulun sonuna kadar tüm çocuklar çok keyif alır.
İngilizce öğrenenlere, İngilizce konuşmak ve yazmak için iyi bir motivasyon nedeni verir.
Son nokta çok önemli. Çalıştığım okuldaki çocukların yüzde 97′si İngilizce öğrenmeye çalışıyordu. Sınıfıma gelen çocukların çoğu hiç ya da çok az İngilizce biliyordu. İngilizce’de olağanüstü bir ilerleme göstermelerinin temel sebebi, hikaye anlatıcısı olmak istemeleriydi.
Peki Nasıl Hikaye Anlatıcısı Olabilirsiniz?
İşte size tavsiyelerim:
Mümkün olduğu kadar çok sayıda dünya masalları, halk hikayeleri, efsaneler ve mitolojik hikayeler okuyun.
Profesyonel hikaye anlatıcılarını izleyin. Bu işi nasıl yaptıklarına dair notlar alın. Her hikaye anlatıcısı farklıdır ve hepsinden bir şeyler öğrenebilirsiniz.
Kendinize olan güveninizi artırmak için öğrencilerinize ilginç ses tonlarıyla kitaplar okuyun. Soru sormak için durun. Kitap okumayı interaktif hale getirin. Hikayenin yanı sıra birlikte okumanın güzelliğini de paylaşın.
Az sayıda karakter ve az sayıda olay tekrarı içeren hikayeler seçin. Bunlar hatırlaması en kolay olanlardır. Kesinlikle herhangi bir hikaye değil, sevdiğiniz bir hikaye seçin. Eğer sizi cezbederse, çocukları da cezbedecektir.
Hikayeleri bir deftere yazın. Yazmak, bir hikayeyi kolay aklınızda tutmanıza yardımcı olur. Çocuklara da bu konuda iyi bir model olabilirsiniz.
Hikayenizi anlatmaya başladığınızda yanınızda kitabın bulunmasında, unuttuğunuzda kitaba bakmanızda bir sakınca yok. Kendinizi aşırı zorlamayın. Tekrar öğrenci oldunuz siz de.
Kendinize bir malzeme kutusu oluşturun. İçini eski kumaşlar, şapkalar ve çocukların hayallerini harekete geçirecek değişik malzemelerle doldurun. Atık malzemeler çok işinizi görecektir.
Peki Ya Sonra?
Tabii ki iyi bir hikaye anlatıcısı olabilmek emek ister. Ancak bu kadar çok faydası varken denemeye değmez mi? Kendinizi çok şaşırtabilirsiniz. Öğrencilerinizi de şaşırtacağınız kesin. Belki de kısa bir zamanda hikayeler anlatmaya, hikaye anlatıcılığı kulüpleri kurmaya, okul yönetiminin dikkatini çekmeye, okul gösterilerinde yer almaya ve hatta bu konuda eğitimler vermeye başlayabilirsiniz. Yedi yıl önce öğretmenlik yapmaya başladığımda bunların herhangi birini yapabileceğim aklıma bile gelmezdi.
O zaman sizi tutan nedir? Haydi, bu kez yeni bir hikaye sizinle başlasın…
Matthew James Friday (http://www.matthewfriday.com/)
Neden Hikaye Anlatırız?
İster mağaralarda ister şehirlerde yaşayalım, hikaye anlatmak, iletişim kurmanın en doğuştan gelen, en içgüdüsel ve önemli şekli. Hepimiz hikaye anlatırız. Günümüzün hikayesi, hayatımızın hikayesi, iş yeri dedikodusu, haberlerdeki dehşet… Beynimiz, düşünmeye ve bir başlangıç, gelişim ve sonuçtan oluşacak şekilde kendini anlatmaya ayarlanmıştır adeta.
Hikaye anlatıcılığı, eğitimin en eski biçimidir. Çocuklara, dünyanın oluşumu, hayat ve yaşamdan sonrası hakkında cevaplar vererek eski insan topluluklarını birbirine bağlamıştır. Hikayeler bizi tanımlar, şekil verir, kontrol eder ve bizi biz yapar. Dünyadaki her kültür okur yazar değildir, ama her bir kültür mutlaka hikaye anlatır.
Hem Hikaye Anlatıcısı Hem de Öğretmen Olabilir Misiniz?
Zaten öylesiniz. Öğretmenler hikaye anlatıcılarıdır ve yüzyıllardır hikaye anlatıcıları öğretmen olmuştur. Gerçek hayatta öğretmenler kendilerini hikaye anlatıcısı olarak görmezler. Ya da genellikle sadece bazı durumlarda hikaye anlatıcısı gibi görürler. Hikaye anlatıcılığının daha çok oyunculuğa benzeyen, teatral, abartılı bir gösteri olduğunu düşünürler. Ama bir dakika! Öğretmen olmak zaten oyunculuğu ve dramatize etme sanatını da içerir.
İnteraktif Hikaye Anlatıcılığı
Tam bu noktada kendi özel stilimi anlatmam önemli. Sadece hikayeyi “söylemeye” dayanmıyor benim tarzım. Bir sandalyede hiç kıpırdamadan oturmuyorum. Yavaş konuşuyorum ama konuşmamın sürekli değişen bir ritmi var. Etrafta yürüyerek dolaşıyorum. Ellerimi çok kullanıyorum. Ve en önemlisi, seyircilerin arasından çocukları çağırıp, ben hikayeyi anlatırken onları hikayeyi canlandırmaya, hareketleriyle dışa vurmaya davet ediyorum. Komik şapkalar ya da başka aksesuarlar takıyorlar ve hikayedeki talimatları dinliyorlar. Ben söyledikçe onlar da diyalogları tekrar ediyorlar. Sık sık durup, tekrar hikayeye başlıyorum. Seyircilerden ses efektlerine katılmalarını, soruları cevaplamalarını ve önerilerde bulunmalarını istiyorum
Hikaye Anlatıcılığının Faydaları
İlk hikayenizi anlattığınızda sihirli bir an yaşanır. Çocuklar büyülenmiş bir şekilde ağızları açık, gözleri kocaman otururlar karşınızda. Eğer bu sizin için yeterli bir etki değilse, bakın hikaye anlatmak başka ne faydalar sağlıyor:
Anlamlı ve amaçlı konuşmayı öğretir. Hem de sadece hikaye hakkında değil.
Hikaye bulmak için sizi okumaya teşvik eder, okuma isteğinizi artırır.
Yazmaya teşvik eder, çünkü çocuklar kısa sürede kendi hikayeleri yazmak ve anlatmak isteyecektir.
Sınıftaki dayanışmayı artırır.
Dinleme becerilerini geliştirir.
Oyunculuk yapmayı seven çocukları gerçekten meşgul eder.
Anaokulundan ilkokulun sonuna kadar tüm çocuklar çok keyif alır.
İngilizce öğrenenlere, İngilizce konuşmak ve yazmak için iyi bir motivasyon nedeni verir.
Son nokta çok önemli. Çalıştığım okuldaki çocukların yüzde 97′si İngilizce öğrenmeye çalışıyordu. Sınıfıma gelen çocukların çoğu hiç ya da çok az İngilizce biliyordu. İngilizce’de olağanüstü bir ilerleme göstermelerinin temel sebebi, hikaye anlatıcısı olmak istemeleriydi.
Peki Nasıl Hikaye Anlatıcısı Olabilirsiniz?
İşte size tavsiyelerim:
Mümkün olduğu kadar çok sayıda dünya masalları, halk hikayeleri, efsaneler ve mitolojik hikayeler okuyun.
Profesyonel hikaye anlatıcılarını izleyin. Bu işi nasıl yaptıklarına dair notlar alın. Her hikaye anlatıcısı farklıdır ve hepsinden bir şeyler öğrenebilirsiniz.
Kendinize olan güveninizi artırmak için öğrencilerinize ilginç ses tonlarıyla kitaplar okuyun. Soru sormak için durun. Kitap okumayı interaktif hale getirin. Hikayenin yanı sıra birlikte okumanın güzelliğini de paylaşın.
Az sayıda karakter ve az sayıda olay tekrarı içeren hikayeler seçin. Bunlar hatırlaması en kolay olanlardır. Kesinlikle herhangi bir hikaye değil, sevdiğiniz bir hikaye seçin. Eğer sizi cezbederse, çocukları da cezbedecektir.
Hikayeleri bir deftere yazın. Yazmak, bir hikayeyi kolay aklınızda tutmanıza yardımcı olur. Çocuklara da bu konuda iyi bir model olabilirsiniz.
Hikayenizi anlatmaya başladığınızda yanınızda kitabın bulunmasında, unuttuğunuzda kitaba bakmanızda bir sakınca yok. Kendinizi aşırı zorlamayın. Tekrar öğrenci oldunuz siz de.
Kendinize bir malzeme kutusu oluşturun. İçini eski kumaşlar, şapkalar ve çocukların hayallerini harekete geçirecek değişik malzemelerle doldurun. Atık malzemeler çok işinizi görecektir.
Peki Ya Sonra?
Tabii ki iyi bir hikaye anlatıcısı olabilmek emek ister. Ancak bu kadar çok faydası varken denemeye değmez mi? Kendinizi çok şaşırtabilirsiniz. Öğrencilerinizi de şaşırtacağınız kesin. Belki de kısa bir zamanda hikayeler anlatmaya, hikaye anlatıcılığı kulüpleri kurmaya, okul yönetiminin dikkatini çekmeye, okul gösterilerinde yer almaya ve hatta bu konuda eğitimler vermeye başlayabilirsiniz. Yedi yıl önce öğretmenlik yapmaya başladığımda bunların herhangi birini yapabileceğim aklıma bile gelmezdi.
O zaman sizi tutan nedir? Haydi, bu kez yeni bir hikaye sizinle başlasın…
Matthew James Friday (http://www.matthewfriday.com/)