muStafa
26.Mayıs.2015, 12:07
ALTIN TAS EFSANESİ
Bursa'nın Gemlik ilçesine bağlı Büyükkumla beldesinde çokça anlatılan bir efsanedir bu:ALTIN TAS EFSANESİ.Olay Büyükkumla'nın yakınlarında bulunan ve günümüzde UÇANSU diye adlandırılan şelale bölgesinde geçtiğine inanılan efsane köyün yaşlıları tarafından çokça anlatılır ve efsaneden öte gerçek olduğuna inanılır.İşte ALTIN TAS EFSANESİ:
Zamanın birinde küçük bir derenin yanında fakir bir köylü yaşıyormuş.Bu köylü geçimini odunculuktan kazanıyor ve her gün düzenli olarak dağlara çıkıp kendine ve geçimine yetecek kadar odun yapıyormuş.Bu zor hayattan sıkılan fakir köylü sürekli fakirliğinden dem vurup sürekli isyan ediyormuş.Zengin ve varlıklı insanlara özenip kendi haline lanetler yağdırıyormuş.Bu şekilde mutsuz yaşam süren fakir köylünün hayatı bulduğu bir kitapla tamamen değişmiş.Cami küllüyesinde bulduğu bu eski kitapta Altın bir tastan söz ediyor ve eğer bu tasın duasını bilirsek ona sahip olabileceğimizi söylüyormuş.Köylü bu eski kitabı alarak hemen eve gelmiş ve okumaya başlamış.Köyün yakınlarında bulunan derenin sonunda bir şelaleden söz ediyor ve bu şelalenin dibinde bulunan bir dipsiz kuyudan bahsediyormuş.Köylü odun yapmak için dağlara çıktığı zaman kitabın tarif ettiği bu şelaleyi hatırlamış ve okumaya devam etmiş.Kitapta bu dipsiz kuyuda bir altın tas olduğunu ve belli duaları okuyunca bu tasın su yüzeyine çıktığını belirtiyormuş.Kakir köylü bir heyecana kapılmış ve bu tasa sahip olmayı aklına koymuş.Kitabı sonuna kadar okuyup bitirince sözü edilen duaları da bulup ezberlemiş.Artık köylünün tek düşüncesi bu altın tasa sahip olup fakirlikten kurtulmakmış.Ve sözü edilen yere gitmeye karar vermiş.
Gece herkesin uyuduğu bir saatte evden çıkıp elindeki fenerin kısık ışığıyla Uçansu Şelalesinin olduğu bölgeye gelmiş.Kitapta sözü edilen dipsiz kuyuyu şelalenin hemen altında farketmiş.Koyu renk suların dolu olduğu bu kuyunun,halkın inanışına göre,dibi yokmuş.Hatta başka bir inanışa göre bu kuyunun dibi yaklaşık 6 km uzakta bulunan denizden çıkıyormuş.Halkın bu şekilde inançları o kuyudan insanların çekinmesine sebep olmuş ve kimse o kuyuya yaklaşmaya cesaret edememiş.Adamın aklına gelen kuyuyla ilgili bu efsaneler içinin ürpermesine sebep olmuş faka zenginlik hırsı bu korkuyu birden yok edivermiş.İçindeki heyecanla hemen dipsiz kuyunun yanına inen adam diz çöküp duaları ezberden sessizce okumaya başlamış.Gözlerini kapayıp duasını eden adam son sözleri söyledikten sonra gözlerini yavaşça açmış ve gördüğü manzara karşısında adeta büyülenmiş.Saprası som altında kocaman bir tas dipsiz kuyunun üzerinde salınarak yüzüyormuş.Adam heyecan ve hayranlık içinde tası inceledikten sonra onu alıp zengin olmak için
tasa doğru uzanmış.Fakat tas hayli uzakta olduğu için daha çok uzanması gerekiyormuş.Bir sopa alıp tasa uzatan adam onu yavaşça kendine doğru çekmeye başlamış.Yavaş yavaş kendine doğru tası sürüklüyormuş.Kıyıa çok az bir mesafe kalmış.Adam artık zenginlik hayalleri kuruyor bu hayallerin verdiği heyecanla tası daha hızlı bir şekilde kendine çekmek istemiş.Fakat ani haraketler yaptığı için dengesini kaybedip dipsiz kuyunun dibi olmayan boşluğuna doğru sürüklenmeye başlamış.Kendini kıyıya çekmek için uğraşmış çokça ama belli bir süre sonra karanlık sularda kaybolmuş.
Ertesi gün oradan geçen bir oduncu dipsiz kuyunun yanında bir fener ve eski bir kitap bulmuş.Adamdan ise bir daha hiçkimse bir haber alamamış.Altın Tas efsanesi ise dilden dile anlatılır olmuş.
Bursa'nın Gemlik ilçesine bağlı Büyükkumla beldesinde çokça anlatılan bir efsanedir bu:ALTIN TAS EFSANESİ.Olay Büyükkumla'nın yakınlarında bulunan ve günümüzde UÇANSU diye adlandırılan şelale bölgesinde geçtiğine inanılan efsane köyün yaşlıları tarafından çokça anlatılır ve efsaneden öte gerçek olduğuna inanılır.İşte ALTIN TAS EFSANESİ:
Zamanın birinde küçük bir derenin yanında fakir bir köylü yaşıyormuş.Bu köylü geçimini odunculuktan kazanıyor ve her gün düzenli olarak dağlara çıkıp kendine ve geçimine yetecek kadar odun yapıyormuş.Bu zor hayattan sıkılan fakir köylü sürekli fakirliğinden dem vurup sürekli isyan ediyormuş.Zengin ve varlıklı insanlara özenip kendi haline lanetler yağdırıyormuş.Bu şekilde mutsuz yaşam süren fakir köylünün hayatı bulduğu bir kitapla tamamen değişmiş.Cami küllüyesinde bulduğu bu eski kitapta Altın bir tastan söz ediyor ve eğer bu tasın duasını bilirsek ona sahip olabileceğimizi söylüyormuş.Köylü bu eski kitabı alarak hemen eve gelmiş ve okumaya başlamış.Köyün yakınlarında bulunan derenin sonunda bir şelaleden söz ediyor ve bu şelalenin dibinde bulunan bir dipsiz kuyudan bahsediyormuş.Köylü odun yapmak için dağlara çıktığı zaman kitabın tarif ettiği bu şelaleyi hatırlamış ve okumaya devam etmiş.Kitapta bu dipsiz kuyuda bir altın tas olduğunu ve belli duaları okuyunca bu tasın su yüzeyine çıktığını belirtiyormuş.Kakir köylü bir heyecana kapılmış ve bu tasa sahip olmayı aklına koymuş.Kitabı sonuna kadar okuyup bitirince sözü edilen duaları da bulup ezberlemiş.Artık köylünün tek düşüncesi bu altın tasa sahip olup fakirlikten kurtulmakmış.Ve sözü edilen yere gitmeye karar vermiş.
Gece herkesin uyuduğu bir saatte evden çıkıp elindeki fenerin kısık ışığıyla Uçansu Şelalesinin olduğu bölgeye gelmiş.Kitapta sözü edilen dipsiz kuyuyu şelalenin hemen altında farketmiş.Koyu renk suların dolu olduğu bu kuyunun,halkın inanışına göre,dibi yokmuş.Hatta başka bir inanışa göre bu kuyunun dibi yaklaşık 6 km uzakta bulunan denizden çıkıyormuş.Halkın bu şekilde inançları o kuyudan insanların çekinmesine sebep olmuş ve kimse o kuyuya yaklaşmaya cesaret edememiş.Adamın aklına gelen kuyuyla ilgili bu efsaneler içinin ürpermesine sebep olmuş faka zenginlik hırsı bu korkuyu birden yok edivermiş.İçindeki heyecanla hemen dipsiz kuyunun yanına inen adam diz çöküp duaları ezberden sessizce okumaya başlamış.Gözlerini kapayıp duasını eden adam son sözleri söyledikten sonra gözlerini yavaşça açmış ve gördüğü manzara karşısında adeta büyülenmiş.Saprası som altında kocaman bir tas dipsiz kuyunun üzerinde salınarak yüzüyormuş.Adam heyecan ve hayranlık içinde tası inceledikten sonra onu alıp zengin olmak için
tasa doğru uzanmış.Fakat tas hayli uzakta olduğu için daha çok uzanması gerekiyormuş.Bir sopa alıp tasa uzatan adam onu yavaşça kendine doğru çekmeye başlamış.Yavaş yavaş kendine doğru tası sürüklüyormuş.Kıyıa çok az bir mesafe kalmış.Adam artık zenginlik hayalleri kuruyor bu hayallerin verdiği heyecanla tası daha hızlı bir şekilde kendine çekmek istemiş.Fakat ani haraketler yaptığı için dengesini kaybedip dipsiz kuyunun dibi olmayan boşluğuna doğru sürüklenmeye başlamış.Kendini kıyıya çekmek için uğraşmış çokça ama belli bir süre sonra karanlık sularda kaybolmuş.
Ertesi gün oradan geçen bir oduncu dipsiz kuyunun yanında bir fener ve eski bir kitap bulmuş.Adamdan ise bir daha hiçkimse bir haber alamamış.Altın Tas efsanesi ise dilden dile anlatılır olmuş.