PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Bediüzzaman Said Nursi



Troya
13.Ocak.2016, 20:00
Bediüzzaman Said Nursi 1878'de Bitlis'in Hizan ilçesinin Nurs köyünde, yedi çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya geldi. Babasının adı Mirza, annesinin adı ise Nuriye'dir. Küçük yaşından itibaren ilme merak salan Said, ilk eğitimini, tahsilde olan ağabeyi Abdullah'ın izne geldiği zamanlarda, ondan aldı.
Henüz çok küçükken eşya ve hadiseleri inceden inceye sorgulamaya başlayan Said, dokuz yaşından itibaren çıktığı ilim yolculuğunda bir çok ilim merkezlerine uğradı, ama hiçbir yerde uzun süreli kalmadı. Üç aylık, en uzun süreli ve düzenli eğitimini, on dört yaşlarında iken, sonradan Ağrı ilinin bir kazası olan Doğubeyazıt'taki Beyazıt Medresesi'nde, Şeyh Mehmet Celâlî'den aldı.
Bu üç aylık sürede, medrese eğitiminde yer alan kitapların yanında pek çok başka kitabı da okudu. Buradan icazetini alarak Doğubeyazıt'tan ayrıldı. Said, genç yaşına rağmen klasik medrese eğitiminin sınırlarını aşan engin bir birikime sahip olmuştu.
Said, Doğu'daki bir çok ilim merkezlerine giderek, o dönemin medrese âlimleri arasında gelenek hâlinde olan ilmî münazaralara katıldı. Keskin zekâsı ve güçlü hafızasının yardımıyla, katıldığı bütün münazaralardan başarıyla çıktı. Doğu'daki meşhur âlimlere rüştünü fiilen ispatlamış olan Said'in genç yaşta ulaştığı ilim seviyesi, herkesi hayrete düşürdü. Anlaşılması en zor konuları bile hemen kavraması, okuduğu ve incelediği kitapları bir kere okumakla ezberine alması gibi farklılıkları sebebiyle, zamanın âlimleri ona "Bediüzzaman (zamanın eşsizi)"unvanını verdiler.

Şirvan, Siirt, Bitlis ve Tillo'dan sonra 1894'te Mardin'e geçen Nursi, burada bir yandan ilmi münazaralara devam ederken, diğer taraftan da Şehide Camii'nde ders vermeye başladı. Hürriyet, meşrutiyet kavramlarını ve bu kavramlar etrafında İstanbul'da başlayan fikri ve siyasi mücadeleleri ilk kez burada duyan Nursi, bir çok sosyal faaliyetin de içinde yer aldı. Siyasetle ilgilenmeye de ilk defa Mardin'de başlayan Bediüzzaman, tartışmalarda fikrini açıklamaktan geri durmuyordu. Bulunduğu topluluklarda tartışmalara neden olan Said Nursî'yi, Mardin Mutasarrıfı, bir tedbir olarak il hudutları dışına çıkarmak zorunda kaldı.

Bitlis'e giden Bediüzzaman'ın ilmî vukufiyeti ve farklı kişiliği, Bitlis Valisi Ömer Paşa'nın dikkatini çekti. Ömer Paşa Bediüzzaman'a vilâyet konağında kalarak çalışmalarını devam ettirebilmesi için bir oda tahsis etti. Doğu ve Batı klasikleriyle beraber, fen bilimlerine ait kitapları da içinde bulunduran konağın büyük kütüphanesi, Bediüzzaman'ın fen bilimlerine ait en son bilgilere ulaşması için bir zemin oluşturdu. Bitlis vilâyet konağında geçirdiği iki yıl süresince, din ilimlerine olduğu kadar fen ilimlerine de vakıf oldu.
İki yıl kadar Bitlis'te kalan Bediüzzaman, şehrin ileri gelenlerinin, özellikle de Van Valisi Hasan Paşa'nın daveti üzerine

Van'a gitti. Henüz yirmi yaşlarında olan Nursi bu tarihten itibaren yaklaşık on, on iki sene kadar Van'da ikamet etti. Ne yazık ki, bu dönemle ilgili elimizde çok ayrıntılı bilgi bulunmamaktadır. Ancak, devlet erkanının sohbet meclislerine sık sık katıldığı, aşiretler arası anlaşmazlıkları çözmede rol aldığı ve talebelere ders verdiği bilinmektedir.

Bediüzzaman'ın Van hayatı, Hasan Paşa'nın yerine İşkodralı Tahir Paşa'nın Vali olarak tayın edilmesi ile başka bir boyut kazandı. Musul ve Bitlis Valiliği yapmış ve II. Abdulhamid'in çok değer verdiği idarecilerden biri olan Tahir Paşa, Bediüzzaman'ı kısa sürede keşfetti ve konağının kapısını ona açtı. Bediüzzaman'daki cevher ve kabiliyeti ilk keşfeden devlet adamlarından biri olan Tahir Paşa, 1913'te vefat edinceye kadar, ona her türlü imkanı sağlamayı ihmal etmedi.
Çeşitli gazete ve dergilerin de bulunabildiği konağın zengin kütüphanesi, Bediüzzaman'ın çeşitli konularda derinleşmesi için iyi bir imkân sağlamıştı. Sosyal ve siyasal gelişmeleri yakından takip eden Tahir Paşa, bunları Bediüzzaman ile sürekli paylaşıyor ve düşüncelerini alıyordu.