PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ( 09.08.1633)



Escobar
09.Şubat.2016, 22:29
Osmanlı Devlet Adamı




Onyedinci yüzyıl Osmanlı sadrazamlarından. 1634 yılında Merzifon yakınlarındaki Marince köyünde doğdu. Sultan Dördüncü Murat Han’ın Bağdat’ı fethinde (1639) şehit olan süvari subaylarından Oruç Bey’in oğludur. Dört yaşında yetim kalan Kara Mustafa, babasının dostu olan Köprülü Mehmet Paşa’nın himayesinde ve kendisiyle yaşıt Fazıl Ahmet (Paşa) ile beraber büyüdü. İyi bir tahsil görüp, kıymetli bir asker olarak yetişti. Köprülü Mehmet Paşa’ya damad oldu.


Köprülü Mehmet Paşa, veziriazam olunca, Kara Mustafa’yı telhisçi (veziriazam veya vekili tarafından padişaha takdim edilmek üzere saraya gidecek evrakı götüren memur) yaptı. Erdel Seferi’nde Yanova Kalesinin zaptını padişaha bildirmesi üzerine, Eylül 1658’de ikinci mirahurluğa terfi etti. Bir buçuk sene sonra Silistre beylerbeyi, ardından 1661’de vezirlikle Diyarbakır valisi oldu.


Fazıl Ahmet Paşa veziriazam olunca, Kara Mustafa Paşa da aralık 1661’de kaptanpaşalığa tayin oldu. Veziriazam Fazıl Ahmet Paşa Avusturya seferine serdar-ı ekrem tayin edilince, Nisan 1663’te kaptanpaşalık üzerinde kalmak üzere sadaret kaymakamı tayin edildi. Bu vazifeyi veziriazamın 1665’te Girit Seferi ve daha sonraki Lehistan Seferi esnasında da yürüttü. 1676’da Fazıl Ahmet Paşa’nın vefatı üzerine mühr-i hümayun, üçüncü vezir olan Kara Mustafa Paşa’ya verildi. Sadaret kaymakamı sıfatıyla hükumet işlerini uzun seneler gördüğü için işlerde bir aksaklık olmadı. Onun ideali, devleti, Kanuni devrindeki azamet ve kudretli durumuna eriştirmekti.


1678’de Rus Seferine çıkarak, Çehrin’i aldı. 1683’de Avusturya Seferi’ne çıktı. Viyana’yı şiddetli bir muhasara altına aldı. Ancak kaleyi tam düşürmek üzereyken Kırım Han’ının ihaneti neticesinde Osmanlı ordusu mağlub oldu. Viyana bozgununu fırsat sayan muarızları, Belgrad’a gelen Mustafa Paşa’nın 25 Aralık 1683’te idamına sebep oldular. İdamında elli yaşlarındaydı.


Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, zeki, iradesi sağlam, azim sahibi, işten anlar değerli bir devlet adamıydı. Tetkik edilen olaylara, gerek Türk ve gerek yabancı kaynaklara göre Kara Mustafa Paşa otorite sahibi olup, sevk ve idare kabiliyetiyle bozgunluğu durdurup felaketi önleyecek kudretteydi. Hatta Budin valisi ihtiyar vezir İbrahim Paşa bile Mustafa Paşayla arası iyi olmamasına rağmen onun idam edilmeyip, bu işin sonunun yine Paşa’ya bırakılmasını tavsiye ederek Mustafa Paşa’nın ehliyetini beyan etmiştir. Nitekim Kara Mustafa Paşa’dan sonra yerine getirilen serdarların ehliyetsizlikleri mağlubiyetlerin senelerce devamına ve düşmanın Balkanlara kadar sarkmasına sebep olmuştur.


Kara Mustafa Paşa’nın birçok hayır ve hasenatı vardır. İstanbul’da Galata ve Yedikule dışında birer mesciti ile Merzifon’da cami, bedesten ve sayısız çeşmeler yaptırmıştır. Çarşı kapısındaki medrese, mescit, okul, sebil ve medrese talebesi için olan kütüphane vefatından bir yıl sonra tamamlanmıştır. Kayseri civarında eşkıya yatağı olan İncesu denilen yeri kendisinin mülkü yazdırıp, cami, hamam, medrese yaptırdıktan sonra kırk muhafızı ile o tarafların asayişini temin etmiştir. Ölümünden sonra mülkü padişahın hatt-ı hümayunu ile evladına ihsan olunmuştur. Paşa’nın nesli devam etmiş olup aileden birçok vezir yetişmiştir.






HABER


Merzifonlu'nun torunu konuştu
Hürriyet 12 Mart 2013


İtalya’da 11 Nisan’da gösterime girecek, İkinci Viyana Kuşatması’nı konu alan “11 Eylül 1683” adlı film İslam karşıtı olmakla suçlanmıştı.


Filmin merkezinde yer alan Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın Türkiye’deki “son torunu” Abide Tuğçe Mit, Hürriyet’e, “Cahilce. Dedemi yansıtmıyor ama onu olumsuz yansıtma amacı taşıdığını da düşünmüyorum” dedi. Mit, Paşa’nın Viyanalılara yazdığı mektubu gösterdi.


İKİNCİ Viyana Kuşatması’nı anlatan “11 Settembre 1683” (11 Eylül 1683) adlı film, Polonya’nın ardından İtalya’da da 11 Nisan’da gösterime girecek. Kuşatma başarısız olunca İstanbul’dan gelen emirle idam edilen Osmanlı Sadrazamı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın merkezinde yer aldığı filmin “İslam karşıtı” olduğu savunuluyordu.


İNTERNETTE AĞIR ELEŞTİRİLER


İnternet film veritabanı IMBD'de 10 üstünden sadece 3.4 puan alan filmin hemen her yönüne özellikle Polonyalı izleyiciler ağır eleştiriler yöneltti. ABD’den Paul Stewart adlı izleyici ise İngilizce çekilen filmde Marco d’Aviano karakterinin taşıdığı asanın aslında 1965’te Papa için tasarlanmış olması gibi ciddi bir tarihi uyumsuzluğa dikkat çekti. IMDB’deki bir yorumcu “Türk’üm ve bu film hiç umurumda değil” dedi. Belki de film hakkında yorumu en çok merak edilebilecek Türk de Hürriyet’e yaptığı açıklamada filme karşı olmadığını vurguladı.


DEVLET ADAMLARI YETİŞTİREN AİLE


Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Ailesi'nin soyadı, Doğan Yılmaz Merzifonlu Karamustafaoğlu'nun (ressam) tek kızı olan Abide Tuğçe Merzifonlu Karamustafaoğlu’nun evlenip Mit soyadını almasıyla son bulmuştu.


Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Vakfı'nın son mütevellisinin kızı olduğunu ve filmi birkaç ay önce eşiyle izlediğini belirten Abide Tuğçe Mit, ailenin 1600’lerden beri sürekli devlet adamları yetiştirdiğini, bu silsilenin tek kız olarak kendisiyle bozulduğunu, resmi belgelerin vakıf arşivinde bulunduğunu belirttikten sonra filmi şöyle değerlendirdi:


MAHKEMEYE GİDEBİLİRDİK


"11 Eylül alegorisi her ne kadar cahil ve dedemi yansıtmayan bir iddia olsa da bu gibi dar bütçeli, dikkat çekmeyi amaçlayan bir film için ticari kaygılar dâhilinde yapılmış bir vurgu olduğunu düşünüyorum. Fakat Merzifonlu Kara Mustafa Paşa gibi yüksek eğitimli, diğer ülkeler ve yöneticilerle yakın ve dostane ilişkiler içindeki kudretli bir sadrazam ve güçlü bir devlet adamını bugünün bağlamı dâhilinde ‘ötekileştirerek’ tanıtmaya çalışan bir film olduğunu düşünseydik, mutlaka yasal müdahalede bulunacaktık.”


CEDDİM OLUMSUZ YANSITILMIYOR


“Fakat biz dedemizi, ailemizi tanıyor; en önemlisi tarih biliyor ve gururla arkasında duruyoruz. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ve akabinde babam dâhil onlarca devlet adamı, yüzlerce yıldır hem İmparatorluğumuza hem de Cumhuriyetimize, devletimize onur ve şerefleriyle hizmet vermişlerdir. Dolayısıyla bu filmde dedemin ve ceddimin olumsuz yansıtılması amacının güdüldüğünü kesinlikle düşünmüyorum.”


BELKİ DE VESİLE OLUR


“Belki bu film bir vesile olur da yurtdışında, yurtiçinde yapılan objektif araştırmalar, araştırmacılar da gündeme gelir. Umudum bu yönde. Ben elimden geldiğince tarihi çözmek ve dedemin mirasına sahip çıkmak için çalışıyorum. Bu süreçte beni yaralayacak olan tek şey bu gibi bir filmin ‘İslami’ bir düzlemde yanlış yorumlamalara yol açarak, yıpratıcı ve gereksiz tartışmalar yaratacağı vurgusunun yapılmaya başlanması olacaktır.”


EN KABA TABİRLE UTANÇ VERİCİ


“11 Eylül trajedisiyle kesinlikle bir arada anılamayacak, insanlığın alnına bir kara leke olarak kazınmış bu gibi terör eylemleri ile asla mukayese kabul etmeyecek bir devlet politikasının, insanlık namına utanç verici ve İslam ile en ufak ilgisi bulunmayan terör eylemleriyle bir arada anılmaya çalışılması, bu tür bir benzerlik üzerinden ticari kaygılar güdülmesi; tarih, devletler arası politika tarihi ve kültür ile haşır neşir olanlar için en kaba tabirle, utanç vericidir.”


BAŞINI DEVLETE VERDİ


“Ümit ederim ki dedem gibi başını devletinin yoluna vermekten bir an olsun endişeye düşmemiş; ülkemizi yapıtlarıyla zenginleştirmiş gururlu, yüce bir devlet adamını; milleti olarak öncelikle biz doğru tanıyabilelim ve hakkını verebilecek, görkemli bir filme imza atabilelim."


Bu mektup en iyi kanıt


ABİDE Tuğçe Mit, büyük dedesi Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın karakterini sergilemek için, Viyana Seferi sırasında Viyana Valisi’ne gönderdiği mektubun bir fotoğrafını Hürriyet’e iletti. Paşa’nın Viyana halkına “soylu” diye hitap ettiği Osmanlı alfabesiyle yazılmış Latince mektup, "Peygamberimizin yeryüzündeki temsilcisi adına sizlerden şehri teslim etmenizi rica ediyorum" diye başlıyor. Mit şunları söyledi:


TERÖRİSTLERLE KIYASLANAMAZ


“Bu mektupta da açıkça görüleceği üzere; Osmanlı İmparatorluğu’nun fetih politikası ve İmparatorluk’un kılıcı olan devlet adamları; bugünün insana, cana, yaşam hakkına kıymet vermeyen teröristlerin terör eylemleriyle en ufak benzerlik taşımamakta; aksine, sadece devletlere ve yöneticilerine değil, aynı zamanda sivillere de son derece duyarlı bir yaklaşım sergilemektedir.”