Sevgili okuyucularım, 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı dün kutladık. Kutlama törenlerinin neredeyse tümü “Aman dikkat, terör eylemi olabilir”bahanesiyle iptal edildi.
Bu düzmece gerekçeyi bulanlar onlardı, kutlamaları bu vesile ile iptal ettirenler de onlar!
Ellerinden gelse Anıtkabir'i bile vatandaşlara aynı nedenle kapatmayı deneyeceklerdi ama güçleri o kadarına yetmedi.
Şimdi iktidar onlarda.
Siyasal güç ve sonsuz para kaynakları da onlarda.
Ama yine de yetmiyor…
Zavallı duruma düştüklerini biliyorlar, çırpınıyorlar ama belli kavramlarla birlikte Atatürk sevgisini de Türk Milleti'nin yüreğinden silmeleri mümkün olmuyor.
* * *
Bugün Meclis'te anayasa değişikliği için ikinci tur oylama yapılacak.
İlk turdaki komediyi hep birlikte izlemiştik.
Liderlerinden Allah gibi korkan AKP milletvekilleri, güyagizli yapılan oylamada kendilerine laf gelmesin diye ellerindeki pulları kutuya göstere göstere atıyordu.
Farklı renklerde
üç adet pul var. Kutuya girmeden önce her milletvekiline veriliyor.
Kabul, ret, çekimser…
Arkadaşlar pulları gizli değil açıkta kullanıp kutuya atıyor!..
Ve böylece “Partimin verdiği emre uydum” demeye getiriyor. Bazıları kutuya atmadığı pulların resmini çekip işi daha da sağlama bağlıyor.
Anayasanın gizli oy hükmü açıkça çiğneniyor ama kim takar anayasayı!
* * *
Bu anayasa değişikliğinin nereden çıktığını, hangi gerekçelerle icat edildiğini anlamış değilim.
Anayasaya geçici bir madde eklenecek ve kabul edildiği
takdirde Meclis'te bekleyen dokunulmazlık dosyaları işleme konulacak…
Ve 138 milletvekiline ait 667 dosya yargıya sevk edilecek.
İçlerinde her partiden milletvekilleri var ama rekorHDP'lilerde.
* * *
Şimdi çeşitli seçeneklere bakalım:
Varsayalım bugünkü oylamada 367 oy bulundu, kabul kararı çıktı, 138 milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırıldı ve dosyalar mahkemelere gönderildi… Yargılamalar
başlayacak.
Türkiye'de bu gibi davalar en az iki yıl sürer.
Buna iki yıl da Yargıtay sürecini ekleyebilirsiniz. En azından toplam dört yıl eder.
Bu süre içerisinde kim öle kim kala!
* * *
Varsayalım oylamada 330'la 367 arasında bir rakam çıktı.
Bu durumda referanduma gidilecek.
Anayasa hükümleri uyarınca
bu referandum normalde önümüzdeki ağustos ayı içerisinde yapılacak.
Tam da iktidarın istediği bir zaman dilimi!..
İktidar şöyle düşünüyor:
“Bizimkiler tatile pek çıkmaz, laikçiler ise ağustos ayında tatilde olur. Bu durum partimiz için büyük avantajdır.”
Hesaplar buna göre yapılıyor.
* * *
Referanduma gitmenin maliyeti çok büyük.
Trilyonlar harcanacak.
İşin parasal boyutunu unutalım, nasıl olsa Türkiye zengin!..
Ama dahası var:
Recep Tayyip ve ekibi yine meydanlara inecek. Her yerde sinir bozucu mitingler düzenlenecek, millet yine kızıştırılacak.
Oylama sonucunda ise büyük olasılıkla kabul çıkacak.
* * *
Bir de madalyonun öbür yüzüne bakalım ki, bence çok daha önemlidir.
Siz bu ortamda Güneydoğu'da nasıl sandık kuracaksınız?
Valla kıyamet kopar.
Belki de kan gövdeyi götürür.
PKK ve IŞİD halka baskı yapar, sandık başına gitmesine izin vermez…
Ya da sandıkları kaçırır, her şeyi yapar.
Bırakın kendimizi, dünyaya bile bir kez daha rezil oluruz.
* * *
O halde ne olabilir, bugünkü oylamada nasıl bir sonuç çıkarsa ülkemiz açısından en olumlusu olur, kısaca ona bakalım.
Benim tercihim şudur:
Bu oylamada ya ret kararı çıksın, ya da kabul.
En olumsuz seçenek referanduma gidilmesidir ki, Recep Tayyip'le birlikte AKP iktidarı bunu kendi siyasal çıkarları doğrultusunda dibine kadar kullanırlar ve çok da iyi sömürmeyi bilirler.
Devletin ve milletin paraları referandum mitingleri için bol kepçe harcanır.
Devlet Bahçeli zaten iktidarın teras bahçesine serilen şezlongunda oturuyor. Ondan bir şey beklediğimiz yok.
Geriye kalır CHP ve HDP…
Böyle bir oylamada onlar yenilgiye uğramaya mahkûmdur.
İktidar kazanır.
* * *
Yazımın başında söylediklerimi bir kez daha yinelemek isterim. Ülkemizin binbir sorunu varken iktidar partisi başımıza bir de bu dokunulmazlık hikayesini çıkardı.
Şu anda her partiden 138 milletvekili ve 667 dosya!
Yüzlerce ceza davası…
Teröre yataklık, cumhurbaşkanına hakaret, yolsuzluk, tehdit, adam dövme, aklınıza ne gelirse.
Yargılamalar en az dört yıl sürecek…
O zamana kadar köprülerin altından çok sular akacak da kim ne kazanacak?
İktidar şimdi ellerini ovuşturarak ince hesaplar yapıyor:
“Bugünkü oylamada Meclis'ten referandum kararı çıksa da ağustos ayında Bahçeli ile birlikte meydanlara insek!..”
* * *
Bugün ilginç bir oylamaya tanık olacağız.
İçimden geçen şudur:
Oylar ya 367'yi geçip kabul, ya da 330'un altına inip ret çıksın…”
Gereksiz bir olaya son nokta böylece konulmuş olsun.