Kısa adı TOGEM-DER olan derneğin adını daha sık duyma ihtimalimiz yüksek.
Açık adı Toplumsal Gelişim Merkezi Eğitim ve Sosyal Dayanışma Derneği olan kurumun başkanlığını Emine Erdoğan’ın ağabeyinin eşi Saadet Gülbaran yapıyor.
Amerika’da tutuklu Rıza Sarraf’ın, kefalet dilekçesinde 2.3 milyon dolar bağış yaptığını açıkladığına ilişkin haberlerin çıktığı geçen hafta, dernek internet sitesini kapattı.

***
Site yeniden açılmış. “Bağışçılar Listesi” de tekrar yayında.
Gelin görün ki; Ali Ağaoğlu, Yıldırım-Tülin Demirören, Ethem Sancak, Dilek Sabancı, Çiğdem Kamer, Emre Belözoğlu, Songül Çağlayan (Zafer Çağlayan’ın eşi) Beyhan Bağış (Egemen Bağış’ın eşi) gibi isimlerin de aralarında yer aldığı uzun listede Rıza Sarraf’ın adı yine yer almıyor...
Oysa 2.3 milyon dolar, yaklaşık 7 milyon TL eder. 90’ı aşkın ünlü destekçinin adını yayımlayan dernek, 7 milyon TL bağış yapan Rıza Sarraf’ın adını listeye koymuyorsa bunun bir nedeni olmalı.
Belki Maliye yetkilileri biliyordur bu sorunun yanıtını.

***
Sarraf’ın dağıttığı, aktardığı paraları, ne kadar “titiz” denebilecek metotlarla kayıt altına aldığını 17-25 Aralık operasyonundan sızan belgelerden biliyoruz. Hele ki ABD yargısı nezdinde, serbest kalmak için bir kefalet dilekçesi verirken, gerçeğe aykırı bir beyanda bulunma ihtimali neredeyse sıfır.
Dolayısıyla, bir çıkarım olarak Dernekler Yasası’na tabi ve “normal şartlar altında”, her dernek gibi sıkı bir mali denetim altında olması gereken TOGEM-DER’in de bu yüklü bağışı kayıt altına aldığını varsaymamız gerekiyor.
Fakat TOGEM-DER sitesinde “Mali Tablolar” sekmesi hâlâ açılmıyor.
Tıpkı geliştirilmiş 4 temel proje arasında yer alan “anasınıfsız okul kalmasın”, “Temizsınıf sağlıklı gelecek” sekmelerinin açılmadığı gibi.
Belki o “sekme”leri yeniden düzenliyorlardır...

***
Düzenleme demişken bir soru:
Kefalet dilekçesinde, ne kadar hayırsever olduğuna dair Amerikan yargısını ikna etmek için bağış yaptığı tutar ve kurumları listeleyen Rıza Sarraf’ın bu bağışları tamamen karşılıksız yapacağına ihtimal veriyor musunuz?
Bu noktada, derneğin kamu yararına çalışan bir dernek olup olmadığı konusu önem kazanıyor. Zira bizim vergi mevzuatına göre, kamu yararına çalışan dernek ve vakıflara yapılan bağışlar kurum kazancından indiriliyor.
Bu da bağış yapanın daha az vergi ödeyeceği anlamına geliyor.
Temel kural, yapılacak indirimin kurum kazancının yüzde 5’ini aşmaması. Çoğu kural gibi bunun da istisnası mevcut: Eğitim, sağlık, dini eğitim, izcilik kampı vs. alanlarda çalışan kurumlar.
Yani bir şirket, yasada sayılan bu nitelikteki kurumlara bağış yaparsa, tutarın hepsini vergi matrahından indirebiliyor.
İlginçtir; TOGEM-DER’in internet sitesinde ve tüzüğünde Bakanlar Kurulu’nca kamu yararına faaliyet gösteren bir dernek olduğuna dair bir ibare yok. Olmayabilir tabii. Hatta olmaması makul demokrasilerde anlaşılabilir bile. Gelgelelim, önümüzde TÜRGEV gibi bir örnek dururken, TOGEMDER’in hâlâ bu sıfatı almamış olması dikkat çekiyor. Bu ayrı bir soru.
Sarraf’ın bu yüklü bağışı hangi karşılıkla yaptığı sorusu da bu soruya bağlı bir başka önemli perdeyi aralayabilir. Tabii, Rıza Sarraf’ın bu bağışları, adlarını, unvanlarınıson bir yıl içinde sık sık değiştirdiği şirketleri arasında nasıl paylaştırdığı kritik önemde bir başlık olabilir.
Net olan şu: Medya, yargı ve denetim kurumları, rejimin dönüştürülme sürecinde büyük oranda zaptedilerek işlevsiz hale getirilse de Rıza Sarraf dosyasının uluslararası boyutu, bazı ezberleri bozacak.