Dünya üzerinde her yıl yüzlerce film çekiliyor. Bu filmlerden bazıları el üzerinde tutulurken bazıları da çok az izleyici ile buluşarak unutulmaya mahkum kalıyor. İşte şimdi de sizin için 2016'nın bu el üzerinde tutulan filmlerinin bir listesini çıkardık. Kaçı zamana meydana okuyup seneler sonra dahi izlenir bilinmez ama onların bu senenin en iyileri oldukları kesin.
Anomalisa
2000'lerde yazdığı John Malkhovic Olmak, Eternal Sunshine of the Spotless Mind ve Tersyüz gibi çok yaratıcı senaryolarla sinema dünyasında adından söz ettiren Charlie Kaufman bu sene de karşımıza bir stop-motion filminin yaratıcısı olarak çıktı. Francis Fregoli takma adıyla yazdığı oyunu kendisi senaryolaştırdı ve yaklaşık on senelik bir stop-motion geçmişi olan Duke Johson ile filme aldı. İki yılı animasyon süreciyle geçen ve toplam üç yılda tamamlanan film, insanlarla iletişim kurmakta korluk çeken felli bir adamın hikayesine odaklanıyor.
Suikastçi
İngiliz Sinema ve Televizyon Sanatları Akademisi'nden ve Asya-Pasifik Sinema Ödülleri gibi büyük çaplı yarışmalarda hayli beğenilip ödül ve adaylıklarla dönen film, Hou Hsiao-Hsien isimli ve telafuzu hayli zor bir yönetmenin elinden çıktı. Çin doğumlu yönetmen, 2000'de Cannes'te En İyi Yönetmen ödülünü alan Edward Yang ve 2001'de yine Cannes'te ama bu sefer Altın Palmiye'yi alan Ming - iangTsaiile beraber yeni Tayvan Sinemasının kurucularından kabul edilir. Tam 8 sene sonra ilk defa tek başına bir uzun metraj film yapan Hsiao-Hsien, rahipler tarafından, özel bir büyü kullanan bir suikastçı şekilde yetiştirilen genç bir kadının hikayesini anlatıyor.
A Bigger Splash
Birçok izleyicinin Narnia'nın Beyaz cadısı olarak tanıdığı Tilda Swinton ve Schindler'in Listesi'ndeki Amon Goeth isimli Alman subayını canlandıran Ralph Fiennes, bu filmde yaz tatilini geçirmek için volkanik bir dağın bulunduğu bir İtalyan adasındalardır. Swinton'un canlandırdığı karakterin eski sevgilisive kızı bu tatile dahil olunca kıskançlık ve aşk dolu sahnelerin yayında gizemli bir atmosfer de eklenmeyebaşlar.
Captain America: Civil War
Marvel'in uzun süredir beklenen filmi nihayet 6 Mayıs'ta izleyici ile buluşmuştu. Bu film hakkında pek bir şey söylemeye gerek var mı emin değiliz. Neticede defalarca haberini yaptığımız Kaptan Amerika ve Demir Adam önderliğindeki grupların çarpışmasını anlatan yapım dünya çapında bir ay içinde 1 milyar doların üzerinde hasılat yaptı. Herhalde bu rakam herkese suskunluk verecek büyüklüktedir.
The Club
Berlin Film Festivali'de tüm eleştirmenlerden tam not alan bu Şili yapımı film bir sahil kasabasında aynı evi paylaşan birkaç rahibi konu ediniyor. Kiliseden uzakta olan bu rahiplerin öyküsü Requiem For A Dream ve Pi gibi filmlerin yönetmeni Darren Aronofsky başkanlığındaki festival jürisinden de jüri özel ödülü kazanmıştı.
Deadpool
Senenin ilk günlerde vizyona giren Deadpool çizgi-romandan uyarlanan süper kahraman filmlerinin tüm kurallarını yerle bir ediyordu. Çizgi-romanın içinde olduğunun farkında olan Deadpool'un bu özelliği sinemada da kameraya bakıp seyirci ile konuşması şeklinde değiştirilmişti. Film, aksiyonunun yanında bol eğlenceli yapısı ile de birçok izleyicinin yeni favorisi konuma geldi.
Dheepan
Sri Lanka'daki iç savaştan kaçan Dheepan ve ailesinin Fransa'ya sığınma hikayesini anlatan film 2015 Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye'yi kazanmıştı. Suriye savaşından sonra sinemada da bolca işlenen bu mülteci dramlarının farklı coğrafyalardan olsa da acıların bir olduğunu gösteren film Türkiye'de sadece 13 salonda gösterim şansı bulabilmişti.
Everybody Wants Some!!
2014'te yaptığı Boyhood filmi ile birçok kişiyi kendine hayran bırakan Richard Linklater'ı 1995'te başlayan ve 2013'te biten Before Sunrise, Before Sunset, Before Midnight üçlemesi ile hatırlıyoruz. Ürettiği filmlerde akan yılları birkaç makyaj hamlesi ile değil bizzat zamanın geçmesini bekleyerek kamerasına kaydeden yönetmen bu filminde de üniversitenin bir basketbol takımının eğitim dönemine başlamadan önceki maceralarını anlatıyor.
Hail, Caesar!
Coen'lerin son filmi olan Yaşasın Sezar, TV'nin icadı ile değişen Hollywood endüstrisi anlatan bir dönem filmi olmasının yanında Coen kardeşlerin bilindik kara komedi öğelerinin de fazlasıyla içeriyor. Bol karakterli ve yan öykülü hikayenin yaklaşık 100 dakikada bitmesi ise biraz olsun seyircinin hevesini kursağında bırakmıyor değil.
The Hateful Eight
Tarantino'nun son harikası olan film, Django ile beraber yönetmenin kariyerinde ABD iç savaşı ile ilgili ikinci film konumunda. Kendisine yapılan, "çok bozdu" eleştirilerine karşılık bilindik üslübunu çok iyi bir biçimde devam ettiren Tarantino daha kaç film yapacak bilinmez ama o 20. yüzyılın sonunun ve 21. yüzyılın başının en iyi sinemacılarından birisi.
Miles Ahead
Miles Davis isimli caz şarkıcısının hayatını anlatan film içeridiği bol müzikli draması ile izleyenlere keyifli dakikalar yaşatıyor. Aynı zamanda bilindik biyografik filmlere göre kısa tutulan süresi de yine filmi çekici kılan başka bir öğe.
Orman Çocuğu
Defalarca sinemada izlediğimiz Orman Çocuğu 1942'den sonra ilk defa bu sene animasyondan dışında canlı kanlı olarak karşımza çıkıyor. Iron Man'in yönetmeni Jon Favreau tarafından yönetilen film, hem büyüklerin hem küçüklerin son aylardaki gözdesi oldu.
The Nice Guys
20 Mayıs'ta vizyona çıkan film birbirinden yakışıklı iki "iyi adam"ın, Ryan Gosling ve Russell Crowe, Los Angeles'taki bir sırrı çözmek için bir araya gelmesini konu ediniyor. Polisyenin yanında komedisi de eksilmeyen film, Cehennem Silahı'nın senaristi Shane Black tarafından yönetiliyor.
The Revenant
Birdman ile Oscar'da birçok ödülün sahibi olan Alejandro G. Iñárritu, yine aynı görüntü yönetmeni, Emmanuel Lubezki, ile çalıştığı "Diriliş" senenin en iyi filmlerinden biriydi. Film, Leonardo DiCaprio'ya Oscar aldırmasıyla magazinel bir üne kavuşurken, filmin tamamının doğal güneş ışığı ile çekilmesi ona, sanat camiası arasında büyük prestij sağladı.
Room
Emma Donoghue'nin aynı isimli romanından uyarlanan film, bir anne ile kızının kapana kısıldıkları odadaki yaşamlarını konu ediniyor. Bir adam tarafından kaçırılan ve orada hamile kalan kadının çocuğuna sunduğu bu "oda dünya"nın sınırları artık ikisi içinde dar gelmeye başlamaktadır. Oscar'da değeri pek bilinmese de Room, son zamanların en iyi filmleri arasındaki yerini alacaktır.
Son of Saul
Film, işlediği hikayesinden çok görüntüleri ile birçok kişiyi kendine hayran bırakmıştı. II. Dünya Savaşı'ndaki Alman toplama kamplarındaki Saul'un, bulduğu bir çocuk bedenini oğlu gibi varsayıp onu dini koşullara göre defnetme isteği ise filmin konusunu oluşturuyor. Filmin bahsettiğimiz özel görüntüleri ise Saul dışında tüm ekranın flu oluşuydu.
Spotlight
Hem içerik hem de biçim olarak Alan Pakula'nın paranoya üçlemesine özellikle Başkanın Tüm Adamlarını andıram film bu senenin Oscar'ının kazananıydı. Film, kilisenin yaptığı çocuk istismarını ifşa etmek için uğraşan bir gazetenin Spotlight isimli özel biriminin karşılaştıkları kanıtlara odaklanıyor.
Victoria
Kesintisiz plan izlenimi veren filmler furyasının bu seneki temsilcisi olan Victoria, filmi tek çekimde bitirmeye en çok yaklaşan yapım olarak da göze çarpıyor. Bu zorunlu kesmenin ise bir pil değişimden olduğu söyleniyor. Yönetmen Sebastian Schipper’ın “Bu bir banka soygunu filmi değil. Bu bir banka soygunu!” diye tanımladığı film, Victoria isimli genç kadının banka soyguna giden hikayesini konu ediniyor.
Zootopia
Karmakarışık ve Bolt gibi animasyonların yönetmeni olan Byron Howard, bu sefer tamamı hayvanlardan oluşan bir şehrin polisiyesini ekrana taşıyor. Alışıldık Disney filmlerinin yapısının yanında komedi öğelerini de hikaye içine güzelce yediren film küçük yaştaki izleyicilerin dışında yetişkin sinema sevdalıların da dikkatini çeken bir yapım.