Büyük şehirlerde,hele hele belli bir gelir düzeyinin üstündeki ailelerde daha çocuk beş yaşına basmadan başlıyor, hangi okula gideceği muhabbeti. Acaba hangisinin ‘kurasına’ soksak, hangi özel okulu karşılayabiliriz maddi olarak.
Öyle ya, geleceği buna bağlı çocuğun. İlle özel bir okulda okuyacak, beşinci sınıfa geçerken özel hocalara, üstüne de dershanelere başlayacak ki, anne babanın hayalindeki ‘başarılı’ geleceğin olmazsa olmazı ‘iyi’ bir liseye girebilsin.
O ‘iyi’ liselerin de eğitim ücretleri açıklandı hafta sonu. Çocuğunuzu Robert Kolej’de okutmak için misal, yıllık 60 bin ila 96 bin lirayı gözden çıkartmanız gerekiyor ki onun yerine bu parayı bankaya yatırsanız gerçekten iyi bir geleceği garanti etmiş olursunuz.
Şimdi dönüp bakalım memleketin başka bir köşesine: Dağcılar köyü Seyit Kamer
mezrası, haritada bulamayacağınız bir yer. Muş’un Varto ilçesine bağlı ve 10 aile yaşıyor sadece. Tahmin edeceğiniz gibi, okulu yok. Buranın çocukları taşımalı eğitim sistemiyle 5 kilometre mesafedeki Çaylar köyündeki Yatılı Bölge Ortaokulu’na gidiyor.
Ezgi Beytaş da onlardan biri. 14 yaşında. Babası onu ve küçük kız kardeşini pazartesi okula götürüp cuma alıyor. Kışları atlı kızaklarla taşıyarak.
Önceki gün Milliyet’ten Musa Kesler’in haberiyle tanıdık onu. TEOG sınavının birincilerindendi çünkü. Özel ders almamış, okulunun kurslarına gitmişti. Doktor olup köyüne hizmet etmekti amacı. Kendisi gibi zor şartlarda okumaya çalışan çocuklara mesajı vardı: Pes etmesinler, başaracaklarına inansınlar, zamanlarını boşa geçirmesinler.
Babası gurur duyuyordu kızının başarısıyla. “Küçük kızım da başaracak, göreceksiniz” diyordu.
Dönüp bakıyoruz bu kez Dersim’e. Geçen yılki gibi yine bir TEOG birincisi çıkarıyor Çemişgezek: Payamdüzü Ortaokulu öğrencisi Mahir Gündoğdu. O da Ezgi gibi bütün soruları doğru yanıtlamış.
Okul çıkış, ‘imkânlı’ çocukların ite kaka özel hocaların karşısına oturtulduğu saatlerde, o yanına ders kitaplarını alıp hayvan otlatıyor. Evet, çobanlık yapıyor. Hiç yakınması yok ama. “Ailem beni hiç ezmedi” diyor, “Hep destek oldu. Öğretmenlerimiz bizi sınava çok iyi hazırladı”. Onun da hedefi doktor olmak. Ve gene arkasında gururlu bir baba var. “Bütün imkânsızlıklara ragmen emeğinin karşılığını aldığı için çok mutluyum” diyen.
Süheyla Dilek, Yunus Özel, Bener Cordan... Terör yüzünden İdil’den kaçan ailelerin çocukları. Okulları yakıldı. Batman ve Mardin’de telafi eğitimi görüyorlar. Evlerinden, yurtlarından, bazısı ailelerinden uzaktalar. Yaşadıkları travmayı tahmin etmek bile zor. TEOG’da biri birinci diğerleri ikinci ve üçüncü oldu. Başlarında onları ‘başarmaya’ zorlayan aileleri yoktu.
Bunların hepsi tesadüf mü, yoksa şu sonucu çıkarabilir miyiz: Bir çocuk, kendi istiyorsa, azmediyorsa, kendisine gelecek hayalleri koyuyorsa, buna giden yolu buluyor. İmkânsızlıklar onu durdurmuyor, bazen itici güç bile olabiliyor. Anne babaya düşen de çocuğunun elinden gelenin en iyisini yapacağına inanarak ve güvenerek ona destek olmak. Tabii ki maddi imkânınız varsa onu da sakının demiyorum, sadece bu iş zorla olmuyor diyorum.
İtme kakma, kendi hırslarınızı onun üzerinde gerçekleştirmeye çalışma, önüne ona değil size ait hedefler koyma yolunu seçerseniz, özel hoca, dershane ve kolej masraflarına pedagog-terapist ücretlerini de eklemeniz gerekebilir. Çünkü o yaşta yarış atı muamelesi yaptığınız evladınızın ‘başarılı’ olacağından emin olamazsınız ama psikolojik sorunlar yaşama ihtimali yüksek.