Bizim kısaca İngiltere dediğimiz, İngilizlerin tercih ettiği adıyla Birleşik Krallık veya Britanya, yarın, tarihi bir dönüm noktası oluşturacak olan bir halk oylamasına gidiyor.
Referandumun konusu, ülkenin Avrupa Birliği’nde kalması veya ondan çıkmasıyla ilgili. Haftalardan beri süren hararetli tartışmalardan sonra, oy sandığından ne sonuç çıkacağı şu anda dahi belli değil. Son anketler iki zıt görüşün taraftarlarını başa baş gösteriyor.



Belli olan tek şey, AB’de “kalmak ya da çıkmak” meselesinin Britanya halkını iyice böldüğüdür. Bunu sadece siyasi partiler arasında değil, halk arasında (ve de aynı ailelerin içinde) görmek mümkün.
Bu bölünmüşlüğün sandığa tam olarak nasıl yansıyacağını yarın gece sonuçlar ilan edildikten sonra anlayacağız.
Çıkarsa ne olur?
İngiltere’nin -veya Birleşik Krallık’ın- durup dururken neden AB ile bağları konusunda böyle bir referanduma gitmek ihtiyacını duyduğu sorulabilir. Aslında Başbakan Cameron geçen yıl bu kararı bir süreden beri bir kısım siyasilerin ve destekçilerinin Britanya’nın AB’den çıkması (Brexit) için yürüttükleri kampanyaya karşılık olarak almak zorunda kalmıştı. Ama bu arada da Cameron, muhaliflerin eleştirilerini de dikkate alarak, AB ile çetin müzakerelerden sonra, ondan bazı tavizler koparan bir anlaşma imzalamıştı.
Ama bu “Brexit” yanlılarını tatmin etmiş değil. Onlar AB üyeliği yüzünden Britanya’nın egemenliğini kaybettiğini, AB bürokratlarına boyun eğdiğini, bu yüzden fazladan ekonomik, sosyal sorumluluklar yüklendiğini, göç gibi meselelerde istediği gibi hareket edemediğini öne sürüyorlar.
Kalırsa ne olur?
AB’de kalma yanlıları ise, üyeliğin ticari ve ekonomik avantajlar sağladığını, ondan kopmanın ülkeyi bu alanda zarara sokacağı gibi, siyasi alanda da Avrupa’dan uzaklaştıracağını ve onu yalnızlaştıracağını, bunun İskoçya ve Kuzey İrlanda gibi AB yanlısı bölgelerin Birleşik Krallık’tan kopması tehlikesini dahi yaratacağını belirtiyorlar...
İngilizlerin kendi kimliklerini ve statülerini korumak konusunda çok hassas oldukları, Avrupa’ya da “üstten” baktıkları ve AB içinde dahi kendi sistemlerini sürdürmekte ısrar ettikleri biliniyor.
Ama açıkçası, bu duygularını AB’den çıkmak noktasına kadar götürmenin İngiltere için riskli bir macera, AB için de ciddi bir darbe olacağını da görmek lazım.
AB İngiltere’siz de yaşayabilir, ama zayıflar, onun içindeki güç dengeleri değişir, başkalarının da ayrılması olasılığı gündeme gelebilir...
İngiltere için ise esas risk, kendi kabuğuna çekilmesi sonucunda, Birleşik Krallık’ın veya “büyüklük” taslayan Britanya’nın varlığını sadece İngiltere olarak sürdürmesidir...