Suriyeli gazeteciler IŞİD’in hedefinde

Diyarbakır- “Biz Şanlıurfa’da tehlikedeyiz” bu cümle Suriyeli bir gazeteciye ait. Adı Mudur Al Saad… Bir süre önce yüzleri kapalı, kimliği belirsiz iki kişinin saldırısına uğradı. Demir sopalarla darp edilen Saad ağır yaralandı. Saldırıyı üstlenen olmadı.

Bu Suriyeli gazetecilere yönelik ilk saldırı değildi. Tarih 30 Ekim 2015: Şanlıurfa Emniyet’ine gelen bir ihbar üzerine polis Atatürk mahallesindeki bir eve gitti. Evde boğazları kesilerek öldürülmüş iki genç erkek bulundu ancak önceleri olaya bir anlam verilemedi. Ölenlerin kimlikleri ve meslekleri öğrenilince sır perdesi de aralandı. Öldürülenler Şanlıurfa’da Arapça yayınlanan ve muhalif Suriyeliler arasında dağıtılan El Vatan adlı gazetenin Yazı İşleri Müdürü İbrahim Abdülkadir ile muhabiri Firaz Hamadi’ydi. Yakınları iki gazetecinin IŞİD tarafından tehdit edildiklerini söyledi. Bir süre sonra sosyal medya hesapları üzerinden açıklama yapan örgüt cinayetleri üstlendi.
Takvimler 27 Aralık 2015’i gösterirken yine bir gazeteci cinayeti haberi geldi. Bu kez saldırı Gaziantep’te gerçekleşti. Gazeteci Naji Jerf sokakta silahla vurularak öldürüldü. IŞİD’e karşı yaptığı belgesellerle tanınan Jerf Hentah isimli derginin de yayın yönetmeniydi. Gazeteci o gün eşi ve çocukları için yemek almaya çıktığı sırada susturuculu silahla öldürüldü. Olayla ilgili üç şüpheli tutuklandı. Jerf de diğer meslektaşları gibi IŞİD tarafından tehdit ediliyordu.
Bu cinayetin üzerinden dört ay geçtikten sonra aynı kentten yine bir saldırı haberi geldi. Hedef yine aynıydı: Suriyeli bir gazeteci… Aleppo Today'in muhabiri Muhammed Zahir El Şerkat maskeli kişiler tarafından ensesinden vuruldu, ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
Böylelikle öldürülen Suriyeli gazeteci sayısı dörde ulaştı. Bu cinayette de ipuçları IŞİD’i gösteriyordu. Çok geçmeden örgüt saldırıyı üstlendi. Ancak saldırılar durmadı.
13 Haziran’da Şanlıurfa’da yine bir gazeteci hedef alındı: Geçen yıl başı kesilerek öldürülen El Vatan Gazetesi Yazı İşleri Müdürü İbrahim Abdülkadir’in kardeşi Ahmet Abdülkadir. Ağabeyi yerine yazı işleri müdürü olan Abdülkadir plakasız bir motosiklette bulunan iki kişinin silahlı saldırısına uğradı. Ağır yaralanan Abdulkadir hastanede tedavi altına alındı. Bu saldırıyı da bir süre sonra IŞİD üstlendi.
Şerekat News Center isimli medya kuruluşuna gönüllü muhabirlik yapan Mudur Al Saad da diğer meslektaşları gibi tehdit aldığını söylüyor. Şanlıurfa’da yaşayan Saad bugünlerde gerekmedikçe evden çıkmıyor. Al-Monitor’a konuşan Saad Özgür Suriye Ordusu’na yakın olduğu için hedef olduğuna inanıyor: “Bana saldıranlar DAİŞ olabilir, PKK olabilir, devlet (Suriye) olabilir, kimse bilmiyor. Hala tehdit alıyorum, bana haber gönderiyorlar saldıracağız diye. Evde çalışıyorum. İşimi yapmaya devam edeceğim. Dışarıya çıkmamaya çalışıyorum. Saldırıdan sonra polise başvurdum, olayı anlattım. Bana bir numara verdiler, ‘bir şey olursa ara gelelim’ dediler. Bir yere gidersem koruma vereceklerini söylediler. Herkesten korkuyorum, DAİŞ, PKK ve Şam yönetimi tehdittir”.
Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İbrahim Ay’a göre Suriyeli gazetecilerin öldürülmesinin nedeni farklı örgütlerle olan bağları. Al-Monitor’a konuşan Ay gazetecilerin yeterince korunmadığını belirtiyor: “Suriyeli gazetecilerin saldırıya uğrama sebepleri, Suriye’deki örgütlerin girift ilişkilerini biliyor olmaları ve Suriye’deki karışıklıkların gerçek sebeplerini biliyor olmaları da olabilir. Gazeteciler Suriye topraklarını terk edip Türkiye’ye geldiklerinde bildikleri gerçeklikler gün yüzüne çıkmasın diye çeşitli örgütler tarafından infaz ediliyor olabilir. Gazetecilerin yeterince korunduğunu düşünmüyorum. Son bir ay içinde şehrimizde gazetecilik faaliyeti gösteren iki ayrı kişi saldırıya uğradı. Daha önce de şehrimizde bir Suriyeli gazeteci sokak ortasında silahlı saldırı sonucu öldürülmüştü. Elbette ki her gazetecinin başında bir güvenlik görevlisi bekleyemez ancak gazetecilerin korunması, çeşitli yasal zeminlerin oluşturulması ile sağlanabilir”. Ay saldırıların önlenmesinin şehrin ve bölgenin güvenliğinin kökten sağlanmasıyla mümkün olabileceğini de ekliyor.
Saldırılara sahne olan diğer kent Şanlıurfa’da ise Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Kemal Kapaklı kentteki kayıt dışı Suriyeli sayısının yüksek olmasının bu tür olaylara zemin hazırladığı görüşünde. Kapaklı Al-Monitor’a şöyle diyor: “Urfa’da 300 binden fazla Suriyeli var, bunların büyük bölümü kayıt dışı. İki meslektaşımız bilinçli olarak, tasarlanarak katledilmiştir. Burada hesabın ne olduğunu tam olarak bilemiyoruz. Ancak sonuç itibarıyla Türkiye’ye sığınmış iki gazetecinin öldürülmesi hem ülkemizin zafiyetini ortaya koyuyor, hem de bu şehirde yaşayan gerek Suriye gerek Türkiye uyruklu insanların can güvenliğinin olmadığını ortaya koyuyor. Bunlar büyük ihtimalle devlete yakın olup Türkiye’ye sığınmış olanlar. IŞİD’in hedef seçmesindeki temel nedenlerden birinin bu olduğunu değerlendiriyoruz. Kentteki Suriyeli sayısı küçümsenecek kadar değil. Bunların haber alma ihtiyacını gidermek için gazete kuruyorlar. Yayınlarında herhangi bir ideolojik taraf da görünmüyor IŞİD’e karşı ya da Suriye yönetimine karşı ideolojik yayın değil. Normal haber içerikli. Bu saldırıların Suriye’deki geçmişleriyle ilgili olabileceği ifade ediliyor. Suriye’deki siyasi görüşleri ya da duruşlarından dolayı hedef seçilmişlerdir”.
Saldırılara karşı önlem alınmadığını da vurgulayan Kapaklı şöyle devam ediyor: “Kimin gazeteci olduğu bilinmiyor, sıkıntı burada. Kayıt yaptırırken ‘ben gazeteciyim’ demiyor. Ölenlerin daha sonra gazeteci olduğu ortaya çıkıyor. Bu nedenle yakın takibe alınmıyor. Hem Gaziantep, hem Urfa’da gazetecilik faaliyetini sürdüren Suriyelilere karşı yapılan saldırılar bizi endişelendiriyor”. Kapaklı saldırıların önlenmesi için sınır güvenliğinin sağlanması ve kentteki Suriyelilerin tamamının kayıt altına alınması gerektiğini de vurguluyor.
Şanlıurfa ve Gaziantep gibi kentlerde faaliyet gösteren Suriyeli gazetecilerin çıkardığı dergi ya da gazeteler resmi yollardan basılmıyor. Özel bürolarda hazırlanan dergi ve gazeteler matbaalarda basılarak elden dağıtılıyor.