Kadmos ile Harmonia mutlu yaşadı; ne var ki çocuklarının düştü*ğü çeşitli kötü durumlar yüzünden ileriki yaşlarını acılı geçirdiler. Evliliklerinden doğan dört kızın hepsini kötü bir yazgı bekliyordu.
Libye adlı Nymphe ile tanrı Poseidon'un oğlu olan Agenor, Suri*ye’de saltanat sürerdi; ikiz kardeşi Belos da Mısır’a yerleşmişti. Agenor, adı ‘Uzakları Aydınlatan’ anlamına gelen Telephassa ile evlendi ve ondan birçok çocuğu oldu.
Bunlardan sadece biri kızdı ve Europe adındaki bu kız çarpıcı bir güzellikteydi. Zeus kıza tu*tulup onunla birlikte olmak istedi. Ancak bunu zor kullanmadan yapmak istiyordu. Hermes’e Agenoun sürüsünü, çoğu zaman Europe’nin arkadaşlarıyla birlikte oynadığı Tyr ya da Tyros kumsa*lına götürmesi buyruğunu verdi. Kendisi yani Zens de uysal bir ak boğa görünümüne bürünüp kızla oynaşmaya başladı. Europe, bu çok güzel görünümlü hayvanın çekiciliğine kapılıp sırtına atladı. Bundan pek mutlu olan boğa ağır ağır denize doğru uzaklaşırken kızın aklına kötü bir şey gelmiyor, hiçbir şeyden kuşkulanmıyordu. Ancak, boğa dalgalar arasında hiç kimsenin durduramayacağı bir koşu tutturduğunda, Europe ürktü ve korkuya düştü. O, pişmanlık içinde kıyıya bakarken, korkunç hayvan da onu açıklara çekiyordu. Sonunda boğa Girit AdasTnın kumsal kıyısında durdu ve orada is*tediğini elde etti. Zeus ile Europe’nin birleşmelerinden üç çocuk oldu; Minos, Rhadamanthys ve Sarpedon.
Agenor, tek kızının ırzına geçildiğini duyunca, derin üzüntülere kapıldı. Oğullarını, mutsuz kardeşlerini aramaya gönderdi ve onu bulmadan gelmemelerini buyurdu. Çok sert konuşmuştu. Nereye gideceklerini bilemeyen delikanlılar ayrı yönlere dağıldı. Phoinike, batı yönünde Kartaca’ya kadar gidip Kanaan’a döndü; o toprakla*ra o nedenle Phoinike’in Ülkesi yani Fenike denildi. Kiliks, Kilikia topraklarında saltanat sürdü. Phineus ise Karadeniz’e uzanan Tinias' adlı yarımadaya yerleşti. Yanına silahlı bir birlik alan Thasos, önce bir süre Olympos’ta kaldı, orada Tyros Herakles’e çok göste*rişli bir tunç heykel adadı; sonra altın madenlerinden ötürü çok zengin olan Thasos Adası’m ele geçirdi.
Oğullardan sonuncusu Kadmos, annesiyle birlikte, Rhodos'a gidip orada tanrı Posddon onuruna bir tapınak yaptırdı. Thrakialı Aedon- lam toprağına yeni varmıştı ki, çok büyük bir acıyla sarsıldı: Annesi Telephassa birden ölmüş, onu yalnız ve ne yapacağını bilemez du*rumda bırakmıştı. Kadmos, kaçırılan kız kardeşinden haber alabilmek için Delphoi’daki biliciye başvurmaya karar verir. Oradaki bilici kadın, Phlegrai topraklarını aşmasını, bir ölümlü olan Pelagon'un sürüsüne rastlayıncaya kadar Phokis Bölgesi’nde ilerlemesini söyler. İneklerin içinde en gösterişlisini, sağrılarının arasında bir dolunay çizimiyle ötekilerden ayrılan ineği araması gerekmektedir.
Kadmos, kendisine söyleneni harfi harfine yerine getirdi ve kutsal ineği bulduğunda, dur durak bilmeden onu izlemeye koyuldu. Uzun bir yol gittikten sonra yorulan hayvan yere çöktü. Kadmos da, bilicinin buyruklarını yerine getirerek onu öldürdü ve kurban etmeye hazırlandı. Adamlarını tören için gerekli arındırın sudan getirsinler diye Ares Pınarı yakınlarına gönderdi. Adamları bir türlü dönmüyordu; bu gecikmeden tedirgin olan Kadmos, kutsal pınara kendisi gitti ve acıklı gerçeği gözleriyle gördü. Sadık adamları, Ares'm oğlu olan ve pınarı bekleyen ejder tarafından öldürülmüş*tü. Yılan kılığındaki korkunç ejderi, kafasını büyük bir kaya ile eze*rek öldürdükten sonra Athena'ya bir kurban vermek istedi. Ona Thebai kentini adadı. Bu sadık kahramanın sunduğu saygıdan hoş*nut kalan ve gururu okşanan tanrıça ona, ejderin dişlerini toprağa ekmesini buyurdu. Dişler toprağa değince, silahlı ve didişken savaş*çılar ortaya çıktı. Bunlara ‘ekilmişler’ anlamına Spartalılar denildi. Spartalılar hemen kendi aralarında çarpışmaya, birbirlerini öldürme*ye başladı. Aralarından sadece beş tanesi sağ kaldı: Ekhion, Oudaios, Khthonios, Hyperenor ve Peloros. Bunlar Kadmos'un komutası al*tına girdi. Fakat Ares onun bekçi yılanı öldürmesini bağışlamamıştı ve bir ceza ödemesini istiyordu. İşlediği günahın cezasını çekmek üzere Kadmos sekiz yıl Ares’e hizmet etmeye mahkûm oldu.
Bu kölelik döneminin sonunda Athena, Thebaili kahramana Boio- tia Bölgesi’ni verdi; o da buraya yerleşip Pelasgoslam alfabesini kullandırmaya başladı.
Spartalı erlerin başına geçerek Thebai Akropolü’nü yaptı ve Iason’un dinsel gizemlerini öğrendikten sonra Harmonia ile evlendi. Bir ölümsüz olan karısı, Aphrodite ile Ares’in kızıydı. Düğün gerek şatafatıyla gerek konukların kutsal nitelikleriyle pek görkemli oldu. Armağanlar da çok değerliydi. Aphrodite kızma, Hephaistos tara*fından yapılmış şaşırtıcı güzellikte bir altın gerdanlık takmıştı. Pat*laş' m armağanı, sırtına geçireni ölümsüz kılan bir altın giysiydi. Hermes ise sihirli çalgılar vermişti. Düğün şöleni sırasında Deme- ter, yeni evlilerin dölü bol, kendileri zengin olsun diye, üç kez sü*rülmüş bir tarlada Iason ile birlikte oldu. Bunlardan başka eğlenti boyunca Mousalar, konukları tatlı bir müzik, kulaklara çok hoş ge*len ezgilerle neşelendirdi.
Kadmos ile Harmonia mutlu yaşadı; ne var ki çocuklarının düştü*ğü çeşitli kötü durumlar yüzünden ileriki yaşlarını acılı geçirdiler. Evliliklerinden doğan dört kızın hepsini kötü bir yazgı bekliyordu. Selene, aşığı Zeus tarafından yıldırımla çarpıldı. Autonoe, Artemis'in öfkesine uğrayıp köpeklerce parçalanan oğlu Akteon'un parçalarını toplamak zorunda kaldı. Kadmos'un öteki kızı Agaue, Dionysos eğlentilerinde kendinden geçerek oğlu ve Thebai hüküm*darı Pentheus'un başını kesti. Dördüncü kız Ino ise, Athamas'tan olan çocuklarını bir çılgınlık anında öldürüp çaresizlik içinde ken*dini denize attı.
Bütün bu uğursuzluklar Ares'in dinmek bilmeyen öfkesinden doğuyordu. Yeğenleri Dionysos'un ölümsüzlüğüne, oğulları ‘Marifetleri Çeşitli’ Polydoros'un Thebai’de herhangi bir olay çıkmadan saltanat sürmesine karşın, Kadmos ile Harmonia’nın sonu acıyla bitti.
Yaşlandıklarında, Zeus tarafından birer yı*lana dönüştürülüp Mutlular Adası’na gönderildiler.