İsrail, Rusya derken Mısır'la, yakın bir gelecekte Suriye ile ilişkilerimiz düzelebilir. Bölücü terör örgütü PKK ile yeniden “çözüm süreci” adı altında görüşmeler başlarsa buna da şaşırmamak gerekiyor. Belki de o görüşmeler yine başlamıştır. Hatırlayınız; Oslo'da, İmralı'da, Kandil'de örgütle görüşmeler yapıldığına ilişkin iddialar gündeme getirildiğinde, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, böyle görüşmeler olmadığını öne sürüyor, söyleyenlere de ağır hakaretlerde bulunuyordu.
Başbakan Binali Yıldırım da “Dostlarımızı artıracağız, düşmanlarımızı azaltacağız” derken, acaba bölücü örgütü nerede görüyor. Çünkü, öyle bir dönem yaşadık ki bölücü örgüte dönük operasyon yapılmasına bile izin vermediler, PKK'nın başının isteğiyle bakanlar, bürokratların görevden alındığı gündeme getirildi.
GÖRMEZDEN Mİ GELİNECEK?
Basında birçok konu yer almıyor. O yüzden uygulamalara karşı çıkanlar broşürlerle yapılanları halka birebir onların sözlerini hatırlatıyor. Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlerinden bölümler:
26 Eylül 2011: “PKK ile görüşme talimatını bizzat ben verdim. Biz. İmralı olsun, Oslo olsun çok açık ve net bu adımları attık. MİT Müsteşarı Emre Taner zamanında başlattık bu görüşmeleri, Hakan Fidan zamanında da sürdürdük.”
18 Ekim 2012: “PKK ile görüşülmesini ben istedim; sıkıntısı olan bana söylesin. MİT her an her türlü hareketi yapabilir. Mesela yarın İmralı'ya gitmek gerekiyorsa müsteşarıma ‘gerekeni yap' derim.”
28 Aralık 2012: “Ben risk alıyorum, müsteşarım risk alıyor. Ben siyasetçi olarak bu görüşmeyi yapmam ama onların eli-ayağı durumunda olan devletteki ajanları, temsilcileri vardır ve bunlar yapar.”
6 Eylül 2015: “PKK çözüm sürecini silah stoklama süreci olarak değerlendirdi. Bu süreç içinde güvenlik güçlerimiz, ‘herhangi bir çatışmaya, şuna-buna girmeyelim' dediler ama daha sonra anladık ki bu süreç içinde bunlar, bunu yaptılar.”
17 Eylül 2015: “Çözüm süreci içinde valilerimiz kendilerine verdiğimiz talimatlar gereği PKK'ya operasyon yapmadı. Bu süreçte, hazırlık safhasına girdiler, mayın döşeyip bombalar yerleştirdiler. Bu terör eylemlerini, biz görmezden gelmeye nereye kadar devam edeceğiz.”
BAKANI, MİLLETVEKİLİ DE…
Yalnız Erdoğan değil AKP'li bakanlar ve milletvekillerinin de PKK ile ilgili sözleri eksik olmuyor. Onlardan da bazıları:
6 Haziran 2014'te Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay: “Abdullah Öcalan'ın düşünceleri bizim de düşüncelerimiz. Biz aslında devleti, kurumları kendisiyle hesaplaştırdık.”
5 Ağustos 2014'te Beşir Atalay: “Öcalan'la direkt diyalogumuz var.”
19 Ağustos 2014'te Beşir Atalay: “Heyetimizin Kandil'le de direkt görüşmesini arzu ediyoruz.”
7 Haziran 2014'te İçişleri Bakanı Efkan Ala: “PKK ile AKP doğrudan görüşüyor.”
3 Kasım 2014'te Efkan Ala: “Oslo'da anlaşmıştık.”
10 Ocak 2016'da Efkan Ala: “Çözüm sürecinde müsamaha gösterdik.”
31 Ocak 2014'te AKP Milletvekili Mehmet Metiner: “Abdullah Öcalan, Türkiye'nin demokrasisine katkı sağlıyor. Biz, KCK'yı paralel devlet olarak görmüyoruz.”
1 Ekim 2012'de AKP Milletvekili Galip Ensarioğlu: “Yerel yönetimlerin güçlendirildiği bir modelde PKK seçime girsin ve seçilsin. Seçilerek gelsin. Abdullah Öcalan'ın PKK üzerindeki hakimiyeti, gücü ve sembolleşen liderlik konumu devlet için bir şanstır. Öcalan devlet için bir aktör haline geldi.”
“PKK'YA KATILAN CANIM-CİĞERİM”
22 Nisan 2015'te Galip Ensarioğlu: “Şöyle bir durum var: Devlet 2,5 yıldır operasyon yapmıyor. Biz, operasyon yetkilerini valilere verdik. Valiler siyasi otoriteye bağlı oldukları için, siyasi otoritenin kararına uygun davrandılar, operasyon olmadı. Silahlı güçlerini (PKK) neredeyse bölgede legal güçler haline dönüştürdü.”
AKP Milletvekili Cuma İçten: “PKK'ya katılan çocuklar benim canım-ciğerim. 22 bin PKK'lı öldürüldü. Yani 22 bin çocuğum öldürüldü. Hepsi benim çocuğum.”
ÇÖZÜM SÜRECİ HATIRINA
AKP Milletvekili Orhan Miroğlu: “PKK bir terör örgütü değildir. PKK, kendi topraklarında, belli bir politik programı hayata geçirmeye çalışan bir politik harekettir. Devletin, bu silahların bölgede toplandığından haberinin olmaması mümkün değil. Ama devlet bunu çözüm süreci hatırına tolere etmeyi düşünmüş olabilir. Öcalan, yüzünü çözüm sürecine dönmediği sürece her zaman Doğu ve Güneydoğu'yu bu halden kurtarmak mümkün olur gibi düşündü devlet.”
Daha neler neler… Peki tüm bunların sonunda ne oldu? Son bir yılda 600'e yakın güvenlik görevlimiz şehit edildi, ilçelerde sağlam bina kalmadı. Şimdi tüm bunlar unutulup, PKK ile görüşmeler başlarsa sakın şaşırmayın, “olmaz olmaz” demeyin…