2016 Türkiye’sinin içerisinden geçmekte olduğu süreç, nitelikli istihbarat ihtiyacına hayati derecede önem kazandırmış durumda. Bu ihtiyacı karşılamak için ne yapmalı?
İlkel toplumlardan, modern-çok karmaşık toplumsal yapıların ve kurumlarının, gelişim süreçlerinde, tüm yönetimlerin öncelikle ihtiyaç duydukları temel unsur, ‘istihbarat’ ihtiyacı olmuştur, olmaya da devam edecektir.
Güvenlik ve savunma alanlarının istihbarat ihtiyacı ve pratiği cazibe merkezi olmasına rağmen, insan-toplum-devlet gerçekliği ve ilişkileri içerisinde, hayatın her alanında, sağlıklı istihbarat ihtiyacı önemini artırarak korumaktadır.
Her sistemin, yönetim tarzlarının, kendileriyle uyumlu şekilde, istihbarat çalışmalarını şekillendirmekte oldukları da bilinen bir gerçekliktir. Tarihsel veriler; otoriter, totaliter yönetimlerden, gelişmekte olan, gelişmiş demokrasilere kadar uzanan çeşitlilikte, sistemleriyle genellikle uyumlu olan istihbarat-güvenlik organizasyonlarının bulunduğunu göstermektedir.
İnsan hakları, bireysel özgürlüklerin korunması, hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerlerin gelişimi, özümsenmesi ve hayata geçirilmesi süreçlerine bağlı olarak da, ‘insani istihbarat’, ‘demokratik istihbarat’ kavramı ve içeriği, gelişmiş demokrasilerde, siyasetin ve düşünce dünyasının önemli tartışmalarındandır.
Çizilmeye çalışılan bu çok genel çerçeve, ‘siyaset-istihbarat’, ‘devlet- istihbarat’, ‘istihbarat-toplum’ ilişkilerinin önemini, niteliğini gösterirken, ‘siyaset-devlet-toplum’ yapısındaki öncelikli önemine de işaret etmektedir.
2016 Türkiye’sinin içerisinden geçmekte olduğu süreç, nitelikli istihbarat ihtiyacına hayati derecede önem kazandırmış durumdadır.
Tarihsel veriler, yaşanmakta olan gerçekler, Türkiye’nin temel sorunlarının, PKK, IŞİD ve benzerlerine endekslenmeden, çoğulcu, katılımcı, laik eksende, nitelikli demokratikleşme hamlelerini, uzlaşma – işbirliği ortamında, kuvvetler ayrılığını güçlendirerek gerçekleştirilebileceğini göstermektedir. Bu durum istihbarat ve güvenlik zihniyeti yapılanmasının da, kaçınılmaz nitelik çerçevesini çizmektedir.
Türkiye dinamiklerinin gelişim taleplerinin değişim ihtiyacına cevap verilmesindeki gecikmeler, yetersizlikler; etnik, mezhep, inanç farklılıklarının yarattığı çatışmalardaki muhtemel sapmalar, bu vasatların ortaya çıkarabileceği riskler; sosyal yapıdaki, sosyo politik, sosyo kültürel ve psikolojik ayrışmanın ortaya çıkardığı saflaşmalar; Cumhuriyet’le hesaplaşma zihniyeti gibi gerçekler/algılar tehditlere yeni boyutlar kazandırmaktadır.
Türkiye’nin önündeki sorunlar
Keza Türkiye’nin önünde pek çok önemli mesele var. Bunları etnik, mezhep, inanç farklılıklarının araçsallaştırıldığı, bölgesel çıkar çatışmalarının ve küresel aktörlerle olan bağlantılarının Türkiye’yi etkilemelerindeki süreklilik; Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD)’ın geliştirmekte olduğu tehlike, bölgesel Kürt hareketlenmesi, PKK, PYD ilişkilerinin muhtemel seyri, terör, fedai saldırılarındaki süreklilik ve genişlemeler olarak özetlemek mümkün.Tüm temel meselelerde Türkiye’nin iç ve dış politikalarının temel parametreleri kesiştiği gibi nitelikli siyaset üretimini de kaçırılmaz kılmaktadır. Bu durumun istihbarat ihtiyacının kurumsal yapısı ile niteliksel yapısını da doğrudan etkilemekte olduğundan şüphe edilmemelidir.
Tarihsel veriler, yaşanmakta olan gerçekler, Türkiye’nin temel sorunlarının, PKK, IŞİD ve benzerlerine endekslenmeden, çoğulcu, katılımcı, laik eksende, nitelikli demokratikleşme hamlelerini, uzlaşma – işbirliği ortamında, kuvvetler ayrılığını güçlendirerek gerçekleştirilebileceğini göstermektedir. Bu durum istihbarat ve güvenlik zihniyeti yapılanmasının da, kaçınılmaz nitelik çerçevesini çizmektedir.
Bugünkü görüntüye göre, genel olarak ihtiyaç duyulan demokrasi standartlarından ve kurumsal işleyişten uzak olan siyaset karşısında, istihbarat ve güvenlik yapılarında da, olması gereken fonksiyonlarını gerçekleştirebilmelerinin güçlüğü anlaşılabilir bir husustur.
Siyaset – istihbarat – güvenlik – savunma konseptinin niteliği, koordinasyon uyumluluğu ile bölgesel ve küresel gelişmeler karşısında, ‘güven – çıkar’ üzerine kurulu ve çok taraflı ilişkiler ve iş birliği çalışmalarındaki verimlilik, terörle mücadelenin de, öncelikli konularındandır.
20 Temmuz 2005’ten 30 Temmuz 2016’a kadar, PKK ve IŞİD’in intihar bombacıları tarafından 4’ü İstanbul, 3’ü Ankara ve 1’i Suruç’ta 8 eylemde 270’e yakın kişi ölmüş, 1000’e yakın kişi yaralanmıştır.
IŞİD’in son İstanbul Atatürk Havalimanı eylemi ise, örgütün bölgesel gelişmelere göre, arttırarak süreklilik kazandırabileceği bir tehdidi göstermektedir. Bu sonuçlar, mevcut ve muhtemel tehlikeler/riskler dikkate alındığında, siyasetin yanısıra istihbarat ve güvenlik ihtiyacı ve yeterliliği tartışmalarını haklı olarak gündeme sokmaktadır.
AK Parti’nin 2002’de iktidara gelişinden sonra askeri darbe iddiaları, Ergenekon, Balyoz ve türevleri davalarla bağlantılar, siyaset – bürokrasi – paralel yapı konuları, kumpas meseleleri, PKK, çözüm süreci, dış Politika, öncelikle Suriye Pratiği, genel olarak güvenlik – istihbarat yapılarında kadrolaşma gibi gelişmeler yaşanmıştır. Bu konular dikkate alınarak yapılacak değerlendirmeler, güvenlik ve istihbarat kuruluşlarının olması gereken nitelik şartlarının yaratılmasında, aşılması güç şartlar oluşturabileceğini gösterir mahiyettedir.
Somut verilere sahip olunmadan, istihbaratın yeterliliği, verimliliği ve yeniden yapılanma ihtiyacı yönünden bir değerlendirme yapılması da mümkün olamamaktadır.
Ancak mevcut koşullar ve muhtemel gelişmeler dikkate alınarak Türkiye’nin temel sorunlarının çözümleri için gerçekleştirilmesi zorunlu görünen temel şartları yedi maddede toparlamak mümkün.
- Cumhuriyet’e nitelik kazandıran, kurumsallaştıran, hukuk, etik – ahlak, insan eksenli, demokratikleşme sürecine devamlılık kazandırılması.
- Demokratik laiklik, çoğulculuk, katılımcılık, uzlaşı zihniyetinin özümsendiği sistem ve pratik, kuvvetler ayrılığının, denetlenebilir/hesap verilebilir mekanizmaların oluşturduğu yapılarda, demokratik sistemi koruyan bir istihbarat anlayışı ve pratiğinin gerçekleştirilmesi.
- Güçlendirilen iç ve dış istihbarat çalışmaları ile güvenlik, savunma sektörü arasında koordinasyon verimliliğinin sağlanması.
- Siyaset – istihbarat ilişkisinin ayrılmazlığına rağmen, istihbaratın tarafsızlığı ve bağımsızlığının korunmasına özen gösterilmesi.
- İstihbaratta nitelik ve uzmanlığın geliştirilmesi.
- Siyaset üretimi ile istihbaratın yasal ve hukuki faaliyetleri arasındaki uyumluluğun korunması.
Cevat Öneş, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Eski Müsteşar Yardımcısı. İstanbul Erkek Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. 1966-2005 yıllarında MİT'te görev yaptı ve İstihbarattan Sorumlu Müsteşar Yardımcılığı pozisyonundan emekli oldu. Öneş'in 'Türkiye Ekseni - Tabular Yıkılıyor' (Yakın Plan Yayınları, 2010) isimli bir kitabı bulunuyor.
Bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve Al Jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.