Yazmak istemiyordum. Onlarla tartışmak ancak onların seviyesine inince mümkün oluyor. Bunu hiç istemiyorum. Ve dikkat ederseniz, bu köşede bu tür polemiklere rastlamazsınız.

Adamın biri…
Yani Kadir Mısıroğlu; Hamlet, Kral Lear Othello ve Macbeth gibi büyük trajedilerin yazarı William Shakespeare hakkında, “Shakespeare adlı biri yoktur; gizli Müslüman'dır ve adı da Şeyh Pir'dir” diye açıklama yaptı.
Böyle birine yanıt verilir mi? Verilmez.
Bu kişi “fikir adamı” olarak Erdoğan'ın “rol modeli” ise ve, Erdoğan'ın düşünsel dünyasını oluşturan isimlerin başında geliyor ise verilir.
Mısıroğlu, 1970'li yıllarda çıkardığı Sebil dergisiyle Erdoğanların fikir dünyasını oluşturdu.
Atatürk düşmanıdır. Cumhuriyet devrimlerine karşı olduğunu göstermek için şapka devrimine inat “fes” giyer. Kitaplarında ve konuşmalarında Atatürk'e, Kurtuluş Savaşı'na ve Türk Devrimi'ne “küfredercesine” saldırır.
Bunu yaparken de bilinen tüm yakın tarih gerçeklerini tersyüz eder. Ona göre, Kurtuluş Savaşı aslında çok önemsiz bir mücadeledir. Lozan hezimettir.
Onun kahramanı II. Abdülhamit'tir; Vahdettin'dir.
İşte Mısıroğlu, bu görüşleriyle Erdoğanların düşünsel dünyasını etkiledi.
Şimdi bu adam “Şeyh Pir” palavrasıyla yine gündeme geldi.
Cahillikle başa çıkmak kolay değil…
Bakınız…

İkili dini yaşam
Demek…
Bin yılın en önemli yaratıcı yazarı William Shakespeare Müslüman'dı öyle mi?
Hangisini yazayım; Marjorite Garber, Leah Marcus, Richard Wilson, J.O. Halliwell-Phillipps, Edward Dowden, Frederick Fleay, Jeffrey Knapp, Sidney Lee, Samuel Schoenbaum, Gary Taylor, Georges Brandes, Charles Elton, David Masson, Edgar Fripp, Park Honan, Jonathan Bate, Katherina Duncan-Jones, Marchette Chute, Nicholas Rowe, Eric Sam, B.R.Lewis, David Thomas, Robert Bearman, E.K. Chambers, Geoffrey Bullough, Peter Milward, E.A. Honigmann, Christopher Haig, William Baldwin gibi yüzü aşkın kişi 16'ncı yüzyıl sonlarından itibaren Shakespeare araştırması-çalışması yapıp biyografisini yazdı.
Dünya tarihinde üzerinde en çok araştırma yapılan yazar kuşkusuz William Shakespeare'dir.
Bu yazarlardan biri bile, Shakespeare'in gizli Müslüman olduğuna dair tek cümle etmedi.
Adına kürsüler kurmuş ve yayınlar çıkarmış üniversiteler bile, Shakespeare'in gizli Müslüman olduğunu kanıtlayamadı!
Shakespeare'in gizli Müslüman olup gerçek adının “Şeyh Pir” olduğunu sadece Kadir Mısıroğlu ortaya çıkardı! (Arapça Şeyh ve Farsça Pir eşanlamlıdır, kişi neden kendine böyle isim koysun ki?) Şaka bir yana…
Shakespeare hakkında günümüze ulaşan izler pek yeterli değildir.
Ancak…
Shakespeare hakkında su götürmez tek gerçek bilgi şudur:
Stratford Papazı John Bretchgirdle tarafından, 26 Nisan 1564 tarihinde vaftiz edilip mahalle kütüğüne kaydedilmiştir. Yani…
Shakespeare vaftiz edilmiş bir Hıristiyan'dı. (Keza: İlk bebekleri Susanna 26 Mayıs 1583'te ve ikizleri Hamnet ve Judith 2 Şubat 1585'te vaftiz edildi.)
Shakespeare ölümünden iki gün sonra Holy Trinity Kilisesi'ne gömüldü.
Peki… Bu bilgiler ortada iken, Shakespeare ve ailesinin dini inançlarına dair tartışmalar bugün hala neden sürmektedir? Bu konuda kitaplarda farklılık vardır. Ama bu Kadir Mısıroğlu'nun iddiası gibi değildir.
Tartışma konusu; Katolik mi, Protestan mı oldukları yönündedir.
Örneğin…
Edgar Fripp, Protestan derken…
Peter Milward Katolik der…
Jeffrey Knapp, tüm inançlara saygılı Erasmusçu Hıristiyanlığa adanmış olduğunu yazarken…
Robert Wilson, Cizvitler ile ilişkisi üzerinde durur!
Bu kafa karışıklığının sebebi; Shakespeare'in yaşadığı dönemde, devletin dini Protestanlık ile, buna savaş açan Roma merkezli Katoliklerin çatışmasıydı.
Bu nedenle… Kağıt üzerinde ve görüntüde Protestan olan babası John Shakespeare'in gizli Katolik olduğu konusunda çok yazar hemfikirdir.
Yani, Müslüman olduklarına dair ortada tek ipucu yoktur.
Kadir Mısıroğlu ve onun gibiler hep uyduruyor…

Shakespeare Sözlüğü
Shakespeare oyunlarında (örneğin Hamlet) hem Protestan ve hem Katolik ikili dini yaşantı da konu edilir. Fakat. Gizli Müslümanlığına dair tek emare yoktur oyunlarında.
Kadir Mısıroğlu'nun safsatası aklıma Prof. Dr. Özdemir Nutku'yu getirdi.
Yıllarca uğraşıp didinip “Shakespeare Sözlüğü” yazdı. Kitabının önsözüne şöyle diyordu:
“Bu çılgınlığa neden ve nasıl kalktım artık anımsamıyorum; sekiz yılı aşkın bir süre samanlıkta iğne aramakla geçti. Zaman zaman bunaldığım oldu; bu çalışmadan vazgeçme raddelerine bile geldim, 1997 yılının yaz başlangıcıydı, o zamanlar çok kolay sandığım bir işe sıvandım; eski ve orta İngilizce sözcüklerin bol kullanıldığı Kraliçe Elizabeth dönemi ve dolayısıyla Shakespare metinlerinin daha iyi anlaşılması ve ayrıntıların daha bir titizlikle seçilebilmesi için bir sözlük hazırlama işine girdim. Çalışmalarım ilerledikçe bu işin çok zor olduğunu gördüm ve büyük bir sabırla ‘mek parmak mek parmak daha, sonu selamet' deyip çalışmamı sonuçlandırabildim. Tüm Shakespeare oyunlarını, Elizabeth dönemi argosunu, deyimlerini ve özdeyişlerinide tarayarak bu sözlüğü hazırladım.”
İşte fark budur:
Bir yanda safsata…
Ve bir yanda ise yıllarca süren bir titiz çalışma…
İkisi de Türkiye.
Ve ne yazık ki Türkiye, safsataya inanan kişiler tarafından yönetiliyor.
İşte bu ülkenin temel sorunu budur.






Kaynak: SÖZCÜ