Acıbadem Maslak Hastanesi Tüp Bebek Bölüm Direktörü Prof. Dr. Bülent Tıraş, tüp bebek tedavisindeki son yenilikler hakkında bilgi verdi
Tüp bebek tedavisi veya diğer adıyla IVF tedavisi, uzun yıllardır başarıyla uygulanıyor ve her geçen sene ortaya çıkan yeni teknolojik cihazlar ve medikal uygulamalar sayesinde tekniğin başarı oranları da giderek artıyor. Çocuk sahibi olamayan çiftlerin umutlarının yeşermesini ve hayallerin gerçek olmasını sağlayan bu tedavi yöntemi, anne ve baba adayından alınan üreme hücrelerinin laboratuvar ortamında birleştirilmeleri neticesinde döllenmeleri prensibine dayanıyor.
Fakat bu hücrelerin birleştirilmeleri sırasında ortaya çıkan sorunlar, üreme hücrelerinin az olmasından kaynaklı problemler, embriyo elde etme sıkıntıları gibi etkenler maalesef tedavinin başarı şansının biraz düşmesine neden oluyor. Tüp bebek tedavisinde son yenilikler ise bu sorunların üstesinden birer birer gelinmesini sağladığı için, geçmiş senelerde çocuk sahibi olma ihtimali olmayan çiftlerin artık pek çoğu yeni teknikler ile çocuk sahibi olabiliyorlar.
Ortaya çıkan bu yeni tekniklerden en dikkat çekici olanlarına kısaca bir göz atmak gerekiyor.
Sperm Mıknatısı
Sperm mıknatısı uygulaması, yumurtaya farklı yoğunlukta tutunma kabiliyeti olan spermlerin tespit edilmesini sağlıyor ve spermlerin bu doğal yeteneklerini ne şekilde kullandıklarının değerlendirilmesine imkan tanıyor. Bu sayede, bilhassa mikroenjeksiyon kullanılmayacaksa, yumurtaya tutunma ve girme kabiliyeti en yüksek olan spermler tespit ediliyorlar ve döllenmeye bu spermlerin katılması sağlanıyor.
Yapılan araştırmalar, yumurtaya daha sıkı tutunabilen spermlerin aynı zamanda daha sağlıklı olduklarını gösteriyor ve enjeksiyon uygulaması yapılacaksa da bu spermlerin mikroenjeksiyona girmelerinin iyi olacağı belirtiliyor.
ERA Testi
Era testi, bilhassa embriyonun rahme tutunma sorunu yaşadığı vakalarda, önceden önlem alınmasını sağlıyor ve bu nedenle oluşmuş olan embriyonun boşa gitmesi de engelleniyor. Embriyo transferi gününde rahim içinden alınan küçük bir doku örneği, embriyo ile karşılaştırılıyor ve iki parça arasında herhangi bir uyumsuzluk olup olmadığı ortaya çıkıyor.
Eğer rahim o gün için embriyoyu kabul etmeye uygun değilse, transfer başka bir güne alınıyor ve o gün de aynı ERA testi uygulanarak embriyo ile rahim arasındaki uyum test ediliyor. Bilhassa önceki tüp bebek denemelerinde rahme embriyo transferinin ardından gebeliğin tutmaması sorunu ile karşılaşanlar, ERA testi ile başarı oranlarının çok daha yüksek hale geldiğini bilmeliler.
Kapsamlı Kromozomal Tarama
PGT testi adı verilen bir test vasıtasıyla gerçekleştirilen kapsamlı kromozomal tarama, anne adayından alınan yumurta ve baba adayından alınan sperm ile oluşmuş embriyoda, herhangi bir kromozom rahatsızlığının olup olmadığının tespit edilmesine imkan tanıyor.
Bu sayede embriyoda mevcut olabilecek genetik ve kromozom anomalileri ortaya çıkarılabiliyor. Bu noktada, embriyoların rahime tutunma kabiliyetlerine de bir göz atmak gerekiyor. Zira yapılan araştırmaların sonuçlarına göre, embriyonun genetik olarak kusursuz olması, onun rahme tutunma yeteneğinin ciddi anlamda artmasına yardımcı oluyor.
Vücudun genetik olarak kusurlu embriyoları düşük yöntemiyle dışarı atması, genetik bozukluklara sahip olan bebeklerin doğmasına engel oluyor ve temelde bunun doğal bir korunma mekanizması olduğu söylenebilir.
PGT taramasında hata oranı %10’u geçmiyor ve bu işlemler esnasında embriyoya zarar verme ihtimali ise %0.3 gibi neredeyse yok sayılabilecek bir oran. Özellikle de aile geçmişinde genetik rahatsızlıklar bulunanlar ile akraba evliliği yapmış olanlar, hem tüp bebek tedavisinde başarı şansının artması, hem de genetik anomalilerin ortaya çıkması ihtimalinin düşmesi sebebiyle PGT kapsamlı kromozomal tarama tekniğinden faydalanmak isteyeceklerdir.
Yüksek Optik Büyütme
Anne adayından alınan yumurtalara enjekte edilecek olan spermlerin seçiminde, eskiden 500 kata kadar büyütme yapabilen mikroskoplar kullanılıyorlardı ancak günümüzde IMSI adı verilen yeni bir yöntem sayesinde 8000 kata kadar ciddi bir büyüme yakalanabiliyor. Bu büyütme oranı ise hangi spermlerin tüp bebek tedavisinde kullanılacaklarının seçiminde çok ciddi bir avantaj sağlıyor.
Çünkü spermlerde herhangi bir şekilde varolması muhtemel şekil ve fonksiyon bozuklukları, oluşan embriyoların da bozuk bir şekilde oluşmasına neden oluyorlar ve yüksek optik büyütme sayesinde bu ihtimaller ciddi anlamda ortadan kalkıyorlar.
Vitrifikasyon
Embriyoların elde edilmesinin ardından bunlardan bir tanesi anne adayının rahmine transfer ediliyor ve tutması bekleniyor. Fakat geçmiş senelerde artakalan diğer embriyolar ya boşa gidiyorlardı, ya da yavaş dondurma adı verilen bir dondurma tekniği ile saklanıyorlardı. Ancak yavaş dondurma tekniğinin çözdürme aşamasında maalesef çok yüksek başarı oranları mevcut değildi.
Vitrifikasyon yani hızlı dondurma tekniği ise artakalan bu embriyoların laboratuvar ortamında %90’ı aşan bir başarı ile saklanmalarına imkan tanıyor ve dolayısıyla embriyo rahme tutunamadığında, hazır olan diğer embriyolar hemen rahme aktarılıyorlar. Dondurma teknikleri uygulanmadığında ise anne adaylarının her defasında aynı yumurtalık toplama süreçlerinden geçmeleri gerekiyordu.
Anne adaylarının tekrar ve tekrar hormon tedavileri görmeleri gereksinimini de ortadan kaldıran vitrifikasyon tekniği, başarısız tedavilerin ardından yenilenecek olan tedavilerin daha hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesine imkan tanıyor.
Dinamik Embriyo Görüntüleme
Anne adayının yumurtası ve baba adayının spermi ile ortaya çıkan embriyolar, rahme aktarılmadan önce kontrol edilmek zorundalar ancak eskiden her embriyonun kültür ortamından çıkarılarak günlük olarak kontrol edilmesi gerekiyordu. Fakat artık dinamik embriyo görüntüleme teknikleri mevcut ve bu teknikler sayesinde embriyoyu hiç kültür ortamından çıkarmadan onları sürekli olarak gözetim altında tutmak mümkün.
Embriyoların laboratuvar ortamında kültürlerinden her gün çıkarılmaları, maalesef bazı embriyoların bu süreçte zarar görmelerine neden oluyordu ancak artık bu yöntemin terk edilmesi sayesinde kültürlerinde korunan embriyolar, adetleri azalmadan korunabiliyorlar ve böylece rahme aktarılacak olan embriyo seçenekleri oldukça fazlalaşıyor.