İki gündür Osmanlı'nın son 200 yıllık askeri sistemini yazarak bir tehlike konusunda uyarılarda bulunuyorum.
Cemaat kalkışması sonucu AKP ve Erdoğan'ın, “TSK'da yeniden yapılandırma” adı altında “pire için yorgan yakacağından” endişeliyim.
İktidarı uyarmak köşe yazarının/gazetecinin sorumluluğudur.
Cemaat tehlikesi üzerinde ısrarla durdum; hiç dinlemediler. Şimdi… Yine yeni uyarılar yapıyorum ve ne yazık ki pek dinleyeceklerini sanmıyorum! Fakat ısrarla devam edeceğim. Çünkü, mevzubahis olan ülkemiz.

O halde devam…
Evet. Yeniçeri darbesinden bıkıp “modern ordu” kurmak isteyen Osmanlı, kendine örnek olarak Fransa'yı seçti.19'uncu yüzyıl başında zaferden zafere koşan Napolyon ve askerleri dönemin kahramanlarıydı. Askeri sistemi kurması ve Mehmetçik'i eğitmesi için Fransa'dan subaylar getirildi. Harbiye (tıpkı ABD Harp Okulu West Point gibi) Fransız sistemi örnek olarak yapılandırıldı. Vs.
Olmadı…
Sonra.
19'uncu yüzyılın ikinci yarısında Prusya ordusu Avrupa'yı şaşırtan askeri başarılar kazanınca bu kez Osmanlı ordusu“Prusya ekolüne” döndü! II. Abdülhamit ile başlayan bu ilişki İttihatçılar döneminde gelişti.
İttihatçılar, II. Abdülhamit'in orduya güvenmediği için kurduğu Saray'daki paralel askeri yapıyı ve seraskerliği kaldırdı; okuma yazma bile bilmeyen alaylı subayları ordudan attı.
İngilizler ile Fransızların daha Birinci Dünya Savaşı'nda başlayacakları, “üçgen tümen konsepti” (her tümenin üç alay ve her alayın üç taburdan kurulması sistemi) gibi askeri reformlar gerçekleştirdi. Geçmiş dönemin yasakladığı ***rinizami harp, siyasi tarih ve benzeri dersler müfredata kondu. Osmanlı Genelkurmayı tek otorite haline getirildi. Vs.
Osmanlı tam başını kaldırıyordu ki…

“Tek Adam” sorunu
Önce, 31 Mart 1909'da…
Derviş Vahdeti'nin başını çektiği radikal yobazlar ordu içindeki askerleri “din elden gidiyor” diye etkileyerek darbe girişiminde bulundu.
Darbe bastırıldı.
Bitmedi. Esat Toptani Paşa komutasında Arnavut milliyetçiler ayaklandı.
Ardından…
İtalyanlar Trablusgarp'e saldırdı.
İttihatçıların önde gelen kurmay subayları hemen cepheye koştu. Yaptıkları ***rinizami harple İtalyanları şaşkına çevirirken ne oldu dersiniz?
– Tıpkı 12 Mart 1971'de olduğu gibi – Osmanlı Ordusu içindeki Hürriyet ve İtilaf Fırkası'na yakın -kendilerine “Kurtarıcılar” adı veren- askerler İttihatçıların çoğunluğunun bulunduğu meclise muhtıra verdi. Meclis kapatıldı. Yeni hükümet kuruldu. Ve bu arada küçük Balkan devletleri Osmanlı'ya savaş açtı.
Dünyayı şaşırtan bir sonuç ortaya çıktı; Bulgarlar İstanbul Çatalca'ya kadar geldi!
Bu utanç verici yenilgiden sonra halkın orduya olan güveni sarsıldı.
Bu kez… Bozgunu kabullenemeyen Enver Paşa liderliğindeki İttihatçılar askeri darbe yaptı.
-Tarih boyunca gösterdiği gibi- Osmanlı ordusu uğradığı utanç verici yenilgiden hemen sonra çabucak toparlandı; ve Edirne gibi kaybedilen toprakları geri almaya başladı.
Bu arada… Etkin ve hızlı şekilde orduyu siyasetin dışına çıkarmak isteyen Sadrazam-Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa “Kurtarıcı Darbeciler” tarafından suikastle öldürüldü.(Binbaşı Mustafa Kemal 1908'de şöyle demişti: “Ufukta tehlike bulutları görüyorum. Ordunun siyasete karışması işi artık bitmelidir. Asker kışlasına, siyasetçi siyaset sahnesine dönmezse her şey mahvolur.”)
Ve. Bu koşullarda Osmanlı Ordusu Birinci Dünya Savaşı'na girdi.
1909'da başlatılan askeri dönüşüm bir türlü tamamlanamadığı için, Alman asker sisteminin üstünlüğüne inanan –tek adam- Enver Paşa, Osmanlı Genelkurmayı'nı büyük ölçüde Berlin'deki askeri karargahın emrine bıraktı.
Sonuç malum…

İlk darbe

Yıl, 1446.
Buçuktepe Vakası nedir bilir misiniz?
II. Murat'ın yerini oğlu II. Mehmet'e (Fatih) bırakarak Manisa'ya çekilmesinden sonra para ayarı düşürülünce, asker ocağı ve piyasa olumsuz yönde etkilendi ve bundan hoşnutsuzluk duyan yeniçeriler, Edirne'de çıkan ve kentin önemli bölümüyle çarşısını yok eden büyük yangını fırsat bilerek ayaklandı.
Bu, Osmanlı tarihinin ilk yeniçeri ayaklanmasıydı.
Yani…
İki gündür yazıyorum:
Cuntalar, darbeler Cumhuriyet döneminin eseri değil. Bu “alışkanlık” 570 yıldır sürüyor! Buna Osmanlı öncesi tarihi katmıyorum.
Son olarak 15 Temmuz Cemaat Darbesi'ni yaşadık.
Peki… Ne yapacağız? Bunların önüne nasıl geçeceğiz?
Asıl tartışmamız gereken bu sorulardır.
Sorun, salt askeri sistemde mi?
Fransa, Prusya ve ABD sistemlerini denedik. Olmadı. Bu ülkelerde benzer sorunlar yaşanmazken bizde niye sürekli darbe-cunta oluyor?
Demek ki mesele askeri sistemde değil. O halde…
Sadece askerlerin değil sivillerin de kafasını değiştirmesi gerekiyor.
Baksanıza…
Önyargıyla hareket edenler; ordunun nitelikli subaylarının hapse atılmasını seyrederek, TSK'nın Cemaat'in eline geçmesini göremedi. Şimdi. Yine mi önyargılarla hareket edecekler? Ne yani…
TSK'yı İmam Hatiplilerin eline verince bu topraklarda bir daha darbe-cunta olmaz mı? Yazık. Hâlâ Cemaat darbesi birilerinin aklına başına getirmedi mi? Demek, yarın başka cemaatlerin darbesine şahitlik edeceğiz!
Oysa…
600 yıllık darbe tarihinin bize anlatmak istediği şudur; siyaset ordudan elini çekmelidir!
Bu mesele önemli, yarın noktayı koyayım…