Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasının üzerinden 1,5 ay geçmişti ki Bağdat’taki küçük bir kasaba olan Kûtü’l-Amâre, birden Irak-İran Cephesi’nin en hararetli harp sahası haline geldi. Zira yıllardır devam eden politikaları gereği Bağdat’ı ele geçirmeye çalışan İngiliz birliklerinden bir kısmı, bu kasabada Osmanlı kuvvetleri tarafından kuşatılmıştı. Esaretleriyle neticelenecek bu muhasara, aynı zamanda İngilizlerin o tarihe kadar aldıkları en büyük yenilgi olacaktı. Osmanlı ordusunun unutturulan Kût Zaferi’nin 100. yılı münasebetiyle (29 Nisan 1916) unutmamamız gereken 7 önemli bilgi.
1. İngiliz Planları Bozuldu
Kûtü’l-Amâre Zaferi İngilizlerin Bağdat’a girişlerini geciktirdiği gibi Irak-İran Cephesi’ndeki muharebeleri ve İngiliz planlarını bozmuştu. Kûtü’l-Amâre’de çok fazla esir veren İngilizlerin (5’i general ve 500’e yakını subay olmak üzere 13 bini aşkın esir) bu durumu, dünya kamuoyunda da şaşkınlıkla karşılandı. İngilizlerin imajı Çanakkale’den sonra bir kez daha sarsıldı.
2. İngilizlerin Sinsi Siyaseti
Zafere giden yolda önemli bir nokta olan Selman-ı Pak, Osmanlı Devleti’nin Bağdat’ı elde tutmak için son savunma noktası ve Müslümanlar için önemli bir şahsiyet olan Selman-ı Farisî Hazretlerinin türbesinin bulunduğu stratejik bir yerdi. Bu bölgede yaşanacak çatışmalar Hintli Müslüman askerlerin tepkisini çekebilirdi. Bundan çekinen General Townshend, Selman-ı Pak yerine bölgedeki eski bir yerleşim olan Ktesifon ismini kullanıyordu.
3. İkiye Bölünen Araplar
Kûtü’l-Amare’nin İngilizler tarafından işgali, Osmanlı hükümetini harekete geçirmişti. Özellikle Irak Cephesi’ndeki aşiretlerin bir kısmının İngilizlerle hareket etmesi, önemli şehirlerin İngilizlerce işgalini kolaylaştırıyordu. Diğer taraftan İngiliz taraftarı İbn Suud’un harekâtı, İbn Reşid’in Kûtü’l-Amâre’deki Osmanlı birliklerine destek vermesini zorlaştırmaktaydı.
4. Kût Zaferi’nin Hazırlayıcısı Nureddin Bey
Zaferin kazanılmasında, 1915 sonlarında Bağdat’ın güneyinde Selman-ı Pak’ta İngiliz Ordusu’nu mağlup ederek Kut’a çekilmeye mecbur eden, geleceğin Sakallı Nureddin Paşa’sının yeri mühimdir. O, zaferin hazırlayıcısıdır. Aynı zamanda Enver Paşa’nın amcası olan Halil (Kut) Paşa, başka bir göreve tayin edilen Albay Nureddin Bey’in hazırladığı plana sadık kalarak İngiliz Tümeni’ni esir almıştır.
5. İngiliz Casus Lawrence Kût’da da İş Başında
İngilizler kuşatma altındaki birliklerini kurtarmalarının imkânsız olduğunun farkına vardılar ve Yüzbaşı Aubrey Herbert ile Yüzbaşı Lawrence, Osmanlı Devleti’yle müzakere yapmak üzere görevlendirildi. Halil Paşa, 1 milyon sterlinlik para teklifi dâhil İngilizlerin taleplerini kabul etmedi. Heyet, Halil Paşa’yı ikna için para teklifini iki katına çıkardı. Fakat Halil Paşa, İngilizlerin teklifini yine reddetti. Onun bu kararlı duruşu karşısında General Townshend, 29 Nisan 1916 günü Osmanlı karargâhında teslim protokolünü imzalamak zorunda kaldı.
6. Kendiliğinden Gelen Vapur
İngilizlerin, Kûtü’l-Amâre’de kuşatma altındaki birliklerine yardım edememesi, içeridekilerin iaşe sıkıntısını iyice artırmıştı. İngilizler bu sıkıntıyı, havadan attıkları yiyeceklerle çözmeye çalıştı. Bu arada, kuşatma altındaki İngiliz birliklerine yardım getiren Julnar Vapuru, Osmanlı birliklerinin eline geçmişti. İngilizlere en az iki ay yetecek erzak getiren bu vapurun Osmanlı eline geçmesi, kuşatma altındaki Townshend’ı derinden sarsmıştı. Böyle beklenmedik bir şekilde ele geçirilen vapura, “Kendi Gelen” ismi verildi.
7. Almanlar da Zaferi Kutladı
Berlin Sefareti’nden gelen 30 Nisan 1916 tarihli telgrafta, Kûtü’l-Amâre’de kazanılan zafer sebebiyle Almanya’da okulların bir gün tatil edildiği, Berlin’in donatıldığı ve çeşitli kutlamalar yapıldığı bildiriliyordu.