kayseri escort ankara escort izmir escort antalya escort bursa escort istanbul escort

Etiketlenen üyelerin listesi

Sayfa 5 Toplam 7 Sayfadan BirinciBirinci 1234567 SonuncuSonuncu
Toplam 61 adet sonuctan sayfa basi 41 ile 50 arasi kadar sonuc gösteriliyor
  1. #41
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Laz gazetedeki iş ilanı üzerine gelmiş ve sırası gelince görüşmeye girmiş. İş ilanında üniversite mezunu, iyi fransızca konuşan, pazarlama konusunda tecrübeli bir yönetici arandığı yazıyormuş.
    - Hoşgeldiniz, hemen başlayalım. Hangi üniversite mezunusunuz?
    - Üniversite mezunu değilim.
    - Öyle mi? O zaman yabancı dilinize güveniyor olmalısınız.
    - Yabancı dil bilmem.
    - Demek bilmiyorsunuz. O zaman tecrübenize güvenerek geldiniz.
    - Pazarlama konusundan anlamam.
    - O zaman niye geldiniz canım kardeşim ?
    - Bu işte bana güvenmeyin. Onu demeye geldim

    Laz sahilde yürürken bir şişe bulur. Merak edip mantarını çıkarınca birden içinden bir cin çıkar ve :
    - Beni kurtardın. Üç dilek hakkın var.
    - Cebimde param hiç bitmesin.
    Cin parmağını şıklatır. Laz elini cebine atar, para doludur. Bütün parayı çıkarıp tekrar sokar, yine para doludur. Laz ikinci isteğini düşünür :
    - Bir şişe rakım olsun ama hiç bitmesin
    Cin parmağını şıklatır ve Laz'ın önünde bir şişe rakı belirir. Laz şişeyi açar ve yere döker ama şişeyi doğrultur doğrultmaz yine dolmuştur. Bir daha döker ve şişe yine dolar. Bunun üzerine:
    - Bu şişeyi çok sevdim. Bir tane daha istiyorum.

    Adam iş için kasabaya giderken bakmış derenin kenarında Laz komşusu bir kedi yıkıyor. Adam Laza :
    - Bak o kediyi yıkıyorsun ama sonra hayvanı öldürürsün.
    - Birşey olmaz merak etme.
    Adam bunun üzerine kasabaya devam etmiş. Birkaç saat sonra dönüş yolunda bakmış ki Laz komşusu toprağa birşeyler gömüyor. Adam dayanamamış ve :
    - Demiştim ben. Yıkaya yıkaya öldürdün hayvancağızı değil mi ?
    - Hayır hayır yıkarken değil, sıkarken öldü.

    Belediyeye soför alinacakmis, hiç karadenizli almamislar. Sebebi sorulunca: Bizim otobüsler kalabalik olur , "sıkışın" diye bagirmak gerekir. Dogru
    söyleyebilen bir karadenizli bulamadik
    Laz her balık dönüşünde paçaları ıslak vaziyette kayıktan iniyormuş. Bir gün arkadaşları sormuş paçalarını, o da:
    - Valla oltayı atıp balığı beklerken sıkılıyorum ve bir sigara yakıyorum. Sigaram bitince de sigarayı denize atıyorum, ondan sonrada ayağımla söndürüyorum.



  2. #42
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Balığa çıkacak olan Lazlar konuşuyorlarmış :
    - Dün balık avladığımız yeri işaretledin mi?
    - Evet kayığa işaret koydum
    - Aptal! Ya bugün başka kayıkla balığa çıkarsak

    Genç adam heyecanla eve gelmiş annesinin yanına giderek;
    "Anneciğim, evlenmeye karar verdim ve hayalimdeki kadını buldum. Ancak senin de aynı fikirde olup olmayacağını merak ediyorum. Eğlence olsun diye yarın sana üç tane hanım arkadaşımı getireceğim. Bakalım hangisi ile evleneceğimi bulabilecek misin?"
    Anne merakla kabul etmiş, getir bakalım, demiş.
    Ertesi gün, genç adam yanında üç tane güzel hanımla eve gelmiş. Hep beraber oturmuşlar, sohbet etmeye baslamışlar.
    Bu arada anne çay, pasta servisi yaparken, sorular soruyormuş.
    Akşam olunca hanımlar izin isteyip, kalkmışlar.
    Genç, annesine dönerek; "Tahmin et bakalım. Hangisiyle evleneceğim?"
    Anne, büyük bir kararlılıkla; "Kızıl saçlı olanla evleneceksin"
    Genç çok şaşırmış; "Nasıl olur, nasıl tahmin ettin? Tam isabet"
    "İçlerinden bir tek onu sevmedim"

    Mecidiyekoy-I.U Avcilar kampusu otobusune ara duraklarda yasli bir Teyze bindi. Yasli teyze:
    -Evladim biletim yok bir sonraki durakta inip bilet alabilirmiyim.
    Sofor:
    -Tamam ama once iceriye bir sorun.
    Teyze arkasini doner ve arkaya dogru yuksek sesle:
    -Pardon acaba bundan sonraki durakta inip bilet alabilirmiyim

    Temel'e sormuslar, "bir homoseksuelin aklini nasil karistirirsin?"
    Temel uzun sure dusundukten sonra "58 rakami ile" demis.
    "O da ne demek hicbirsey anlamadik" denildigi zaman
    "Bak nasil akliniz karisti sizi homolar sizi

    Adamin biri is ariyormus. Calismak istedigi firma ile gorusmeye girmis. Sorular... sinavlar... adam berbat,hic bir iste calismasi mumkun degil. Ama torpili yuzunden bir oneri getirmeleri de sart!!!
    "Marketing dusunur musunuz?" diye sormuslar.
    "Nee?!!" demis adam, "daha iyi birsey yok mu?!"
    "Peki, satis sorumlusu olur musunuz?"
    "Olmaz" demis, "daha nitelikli birsey isterim."
    "Finans isleriyle ilgilenseniz?"
    "Yok daha neler, hayatta yapmam; daha iyi birsey, daha iyi birsey!!!" diye sizlanmis bu sefer.
    "Peki o zaman" demisler. "size icinde hem seyahat hem seks olan bir sey onerelim."
    "Hah!"diye bagirmis adam "aynen boyle birsey ariyorum. Nedir o?"
    "Si**ir git."



  3. #43
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Adamin biri cok lüks bir restorana girmiş.... yemegini ismarlamiş gelmesini beklerken bi bakmiş yan masada sarişin, iri goguslu uzun bacakli bi fistik......
    Bir sure agzi 5 kariş acik vaziyette baktiktan sonra dayanamamiş garsonu cagirmiş:
    "Yan masadaki şu nefis yaratigi goruyo musun..... ona en pahali şarabinizdan ismarlamak istiyorum"
    Boylece garson restorandaki en pahali şaraptan 1 şişeyi bizim fistiga goturmuş.... kadin bi şişeye bakmiş bi adama bakmiş ve cantasindan bi kagit cikarip bişiler yazmiş, adama goturmesi icin garsona vermiş....
    Garson kagidi adama vermiş adam bi bakmiş ki şoyle yaziyor:
    "Bayim, eger garajinizda son model bir BMW, banka hesabinizda 10 milyon ve bacaklarinizin arasinda da 20 cm.lik bişeyiniz varsa gonderdiginiz şişeyi zevkle kabul ederim....."
    Adam bunlari okuduktan sonra bi an durmuş, o da bi kagit cikarip bişiler karalamiş ve garsona vermiş "bayana gotur bunu" demiş...... garson notu goturmuş sarişin afet kagidi acmiş ve aynen şoyle yaziyor:
    "Sadece bilmeni istedim benim garajimda bir Ferrari Testarosa, bir BMW 850iL ve bir de Mercedes 560SEL var, banka hesabimda ise tam 30 milyon dolar......... ama senin gibi muhteşem bi kadin icin bile 3 cm. kestirmeye hic niyetim yok onun icin ŞİŞEYİ GERİ GÖNDER...."

    İki adam Akmerkez'de karılarını kaybetmiş hararetle arıyorlarmış.
    Ortada koşuşturup dururken birbirlerine çarpmışlar. Ne oluyor birader demeye kalmamış,birisi: Kardeş kusura bakma karımı kaybettim de onu arıyorum demiş.
    Diğeri sende kusura bakma ama bende karımı arıyorum demiş.
    Adamlardan birinin aklına bir fikir gelmiş ve demiş ki: Arkadaşım madem ikimizde karılarımızı arıyoruz, karılarımızın tipini birbirimize tarif edelim ve ayrı ayrı yerlerde aramaya başlayalım. Eğer rastlarsak saat 12 'de Mac Donalds 'ın önüne gitmesini söyleriz demiş. Diğeri tamam demiş ve başlamış karısını tarif etmeye:
    - Benim karım sarışın, mavi gözlü, 21 yaşında, 1.75 boyunda, 60 kg, topuklu beyaz ayakkabı ve kırmızı mini etekli tek parça elbise giyiyor demiş.
    Ve diğer adama "Senin karın nasıl biri ?" diye sormuş. Diğer adam:
    - S....et benimkini seninkini arıyalım...

    Köyden Kayseri’ye gelen köylü sabah kahvaltısı için bir lokantaya girmiş. Sabahın erken saatleri olduğu için oldukça kalabalık olan lokantada yer bulamayan köylü kasiyerin yanındaki küçük masaya oturmuş. Garson gelince mercimek çorbası söylemiş, fakat bizim köylünün karnı çok acıkmıştır ve çorba gelene kadar ekmek sepetindeki bütün ekmekleri yemiş.. Çorba gelince onu da içmiş. Giderken kasada oturan Hacı Ağa’ya borcunu sorduğunda Hacı Ağa: “Ekmeğin parasını ver de çorba bizden olsun” demiş.

    Köyden Kayseri’ye gelen köylü sabah kahvaltısı için bir lokantaya girmiş. Sabahın erken saatleri olduğu için oldukça kalabalık olan lokantada yer bulamayan köylü kasiyerin yanındaki küçük masaya oturmuş. Garson gelince mercimek çorbası söylemiş, fakat bizim köylünün karnı çok acıkmıştır ve çorba gelene kadar ekmek sepetindeki bütün ekmekleri yemiş.. Çorba gelince onu da içmiş. Giderken kasada oturan Hacı Ağa’ya borcunu sorduğunda Hacı Ağa: “Ekmeğin parasını ver de çorba bizden olsun” demiş.

    Kayseri meşhur belediye başkanlarından Osman Kavuncu, ufak tefek bir adamdır. Onun şöhretini duyan bir kadın, derdimi çözse çözse Kavuncu çözer diyerek başkanın mak..... gelir ve başkanı beklemeye başlar. Kavuncu gelince kadını da içeri alırlar ama kadın bu ufak tefek adamı başkanlığa hiç yakıştıramamış olacak ki: “Ben Kavuncu’yu görmeye geldim, nerede?” diye sorar. Kavuncu da: -Sen derdini bana söyle teyze, gelince ben kendisine iletirim diyerek hem tevazu göstermiş, hem de kadının derdine deva olmuş.



  4. #44
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Kayseri meşhur belediye başkanlarından Osman Kavuncu, ufak tefek bir adamdır. Onun şöhretini duyan bir kadın, derdimi çözse çözse Kavuncu çözer diyerek başkanın mak..... gelir ve başkanı beklemeye başlar. Kavuncu gelince kadını da içeri alırlar ama kadın bu ufak tefek adamı başkanlığa hiç yakıştıramamış olacak ki: “Ben Kavuncu’yu görmeye geldim, nerede?” diye sorar. Kavuncu da: -Sen derdini bana söyle teyze, gelince ben kendisine iletirim diyerek hem tevazu göstermiş, hem de kadının derdine deva olmuş.

    Kayseri meşhur belediye başkanlarından Osman Kavuncu, ufak tefek bir adamdır. Onun şöhretini duyan bir kadın, derdimi çözse çözse Kavuncu çözer diyerek başkanın mak..... gelir ve başkanı beklemeye başlar. Kavuncu gelince kadını da içeri alırlar ama kadın bu ufak tefek adamı başkanlığa hiç yakıştıramamış olacak ki: “Ben Kavuncu’yu görmeye geldim, nerede?” diye sorar. Kavuncu da: -Sen derdini bana söyle teyze, gelince ben kendisine iletirim diyerek hem tevazu göstermiş, hem de kadının derdine deva olmuş.

    Kayseri meşhur belediye başkanlarından Osman Kavuncu, ufak tefek bir adamdır. Onun şöhretini duyan bir kadın, derdimi çözse çözse Kavuncu çözer diyerek başkanın mak..... gelir ve başkanı beklemeye başlar. Kavuncu gelince kadını da içeri alırlar ama kadın bu ufak tefek adamı başkanlığa hiç yakıştıramamış olacak ki: “Ben Kavuncu’yu görmeye geldim, nerede?” diye sorar. Kavuncu da: -Sen derdini bana söyle teyze, gelince ben kendisine iletirim diyerek hem tevazu göstermiş, hem de kadının derdine deva olmuş.

    Bir yabancı elçiyi padişah kabul edecekti. Bu elçi, ülkesinin çok varlıklı olduğunu göstermek İçin, .ne kadar altın, inci, elmas gibi süs eşyası varsa, bunları üstüne başına takıp takıştırıp huzura çıkmak istedi. Saray görevlileri bu adamın yaptığı garipliğin önüne geçmek istiyorlardı ama ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Hemen akıllarına İncili çavuş geldi : -Aman çavuş, şu adamı sen yola getirirsin Ne yapacaksan yap şu haline engel ol . İncili, ''Çaresini buluruz'' dedi. Bir süre düşündü. Sonra atın- inci karışımı sedef kakmalı bir çift takunyayı onun gireceği tuvalete koydu. Adam tuvalete girip bunları görünce şaşırdı. Çıkınca İncili Çavuş 'a sormadan edemedi: -Altın, inci, sedef kakmalı nalın tuvalete konulur mu? Yazık değil mi?'' İncili, taşı gediğine koyacağı zamanı bulmuştu. Hemen cevabını yapıştırdı : - Bizim padişahımız böyle süs eşyasına değer vermez.Elçi, verilen cevabı duyunca, üzerine bakındı, sonra sessizce bunları çıkarıp, huzura girdi...

    İncili Çavuş, İstanbul'da bir ara peş parasız kaldı. Karşıya geçip bir arkadaşından borç para istemeye karar verdi. Ama geçmek için kayıkçıya verecek parası da yoktu. Evinden çıktı, düşünceli bir şekilde iskeleye vardı. Bir kayıkçı, bunu kayığına aldı. Nereye gideceğini sordu. İncili Çavuş sağır ve dilsiz numarası yaparak, eliyle karşıyı işaret etti. Kayıkçı, bunu alıp karşıya geçirdi. Buda başka bir yeri işaret etti. Oraya götürdü. Bir başka yeri gösterdi. Kayıkçımızın da sabrı tükenmişti. İnciliye verip veriştirmeye başladı. Ama onu da ineceği yere götürdü. İncili, kayıktan inerken. konuşmaya başladı : - Gel bakalım kayıkçı evladım. Sen buraya getiresiye kadar bana verip veriştirdin Şimdi Karakola gidelim de şu sövdüklerinin hesabını ver Ondan sonra da ben senin hesabını ödeyeyim. . . Kayıkçı baktı pabuç. pahalıya mal olacak, kıyığı da bıraktığı gibi kaçmaya başladı. İncili de böylece, parasızlığını belli etmeden, arkadaşına ulaşmış oldu



  5. #45
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Bir mecliste herkes soyundan sopundan bahsederken Avşar Ahmet dayanamamış: -Bana bakın emmiler! Benim dedem Çanakkale’de öldü, onun gardaşı Arıburnu’nda ölmüş. Dedemin babası Cihan Harbinde Hicaz’da ölmüş. Bunlar uzaktakiler. Yakından haber ver derseniz, abiyim de Kurt Kulağı’nda Çerkez’den at çalarken şehit olmuş

    Bir gün Avşar Ahmet, emmilerden birini ziyarete gider. Akrabası olan şahıs Yıldırım Beyazıt Mahallesinde küçük bir dükkanda kaynakçılık yapmaktadır. Dükkanının arkasına kocaman kara bir it bağlamış. İtin boynunda kalın bir zinciri, arada bir kulübeden çıkıp dolaşıyor. Yürürken de önüne ne çıkarsa deviriyormuş. Avşar Ahmet sormuş::
    -Emmi gadası, bu itte bir hal mı var, ne? Tangır tungur her tarafı yıkıyor. Emmi cevaplamış::
    -Ne olucu dezze oğlu, ben burada kaynak yaparken kaynak, itin gözünü alıyor zağar. Dünyayı gördüğü yok zavallının.

    Kayseri’nin gönül insanı Cemil Baba merhum, sabahları çarşıyı boydan boya gezermiş. Esnaflar ona saygı ve sevgi gösterirler, izzet ikramda bulunurlar, bu konuda da birbirleriyle yarışırlarmış. O sırada çarşıya yeni bir esnaf gelmiş. Cemil Babaya esnafın bu ilgisini yadırgamış. Cemil Babanın kılık kıyafetine bakmış, beğenmemiş. Kirlide keramet mi olur demiş. Yüzünü başka tarafa çevirip Cemil Babayı görmezlikten gelmiş.:
    - Şu kirliye herkes Cemil Baba deyip ayağa kalkıyor:
    diye de esnafı ayıplamış. O gece adam rüya görmüş. Rüyada dört kişi adamı tuttukları gibi, bir Camiikebir’in minaresine, bir Kurşunlu’nun minaresine, bir Bürüngüz Camiinin minaresine çıkarmışlar ve “atalım mı aşağı” diye de adamı minareden sallandırıyorlarmış. Adam sabaha kadar ölüm kalım mücadelesi vermiş. Korkudan ölecekmiş neredeyse. Sabahleyin kan ter içinde uyanmış, güç bela dükkanını açmış. Bakmış, karşıdan Cemil Baba geliyor. Hemen koşup sarılmış::
    - Buyur baba bir çay, bir soğukluk ikram edeyim. Cemil Baba, adamın yüzüne bakmadan::
    - Minareyi görmeseydin, aklın başına gelmezdi le? demiş.

    Bünyanlı avcılar Uzunyayla’da ava çıkmışlar. İyi bir av oluyormuş Zamantı boylarında. Avcı, iyi bir sürüye denk gelmiş. Attıkça vuruyormuş. Kuşlardan bir kısmı Zamantı suyunun karşı yakasına düşmüş. Bu yakadakini toplamışlar ama öbür tarafa geçmek mümkün gözükmüyor. Bakmışlar ki karşı tarafta bir Çerkez duruyor. Ona seslenmişler: -Ağa, şu kuşları bu tarafa at! Adam hiç istifini bozmamış. Ne konuştularsa adamdan bir cevap alamıyorlar. Avcılardan biri söylenmeye başlamış: -Ne Çerkez ekesiymiş be birader, kafanı bile çevirip yüzümüze bakmadın! Adam bu lafın üzerine cevaplamış avcıyı: -Bu yaştan sonra Hamidiyelinin (Bünyan) iti mi olacağız. Kuşları atmadan çekmiş gitmiş yoluna.

    Kayserili, iş yerine eleman alacakmış. İşe başvuran gençleri kendisi imtihan ediyormuş. Soru hep aynı: -12, 12 daha kaç eder? Herkes sorunun cevabını kafadan hemen söylüyormuş ama Kayserili kimseyi işe almıyormuş. Akıllı bir genç, Kayserili tüccarın arkadaşını bulmuş ve bu durumu anlatmış. Arkadaşı: -Tamam, sana aynı soruyu sorunca hemen kağıt kalem iste, toplamayı yap göster, o zaman seni işe alır, bu işteki kerameti de kendisi sana söyler, demiş. Delikanlı, tüccarın yanına varmış. Soru yine aynı soru. Delikanlı hemen kağıdı kalemi almış, toplamayı kağıda yazmış, sonucu göstermiş. Kayserili: -İşe alındın, aradığım adam sensin demiş. Delikanlıya sebebini de hemen açıklamış: -Unutma, bir şeyi alırken de satarken de, hesaplarken de her zaman yaz! Akıl unutur, defter unutmaz



  6. #46
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Zamantı köylerinden birinde bir adam muhtar seçilmiş. Muhtar seçildikten sonra, köylülere, arkadaşlarına, muhtarlığa girerken kapı vurmayı öğretmiş. Köylüler kapıyı vurduklarında muhtar: -Dıhılın! (Girin) diyormuş, köylüler içeri giriyorlarmış. Muzip bir köylü yine kapıyı vurmuş, içerideki seslenmeyi duyunca muhtarı uyarmış: -Yahu muhtarım, ne kadar kabasın, biraz kibar olsana... Dıhılın ne demek? İçerden muhtarın sesi duyulmuş: -Valla haklısın gardaş... dedikten sonra dışarıya seslenmiş: -Dıhılınız!... yani (Giriniz!)

    kayserilinin biri trende gidiyormuş.Çantasından pastırmayı çıkarmış ve yanandaki arkadaşına ikram etmiş.arkadaşı ise soğol benim basurum var demiş.kayserili onuda sonra yeriz demiş

    Harp yılları... Kayseri’de gayrimüslimler zengin, Müslümanlar fakir... Gayrimüslim komşusu Kayseriliye büyük bir para gönderip bozmasını istiyormuş. Kayserili de bunu onur meselesi yaptığı için hemen oğlunu bir başka gayrimüslime gönderip parayı ondan bozdurup diğerine geri gönderiyormuş. Böylece kendi sıkıntısını belli etmiyormuş. Bir gün iki gayrimüslim aralarında konuşurken biri diğerine: -Vallahi şu memleketin en zengin adamı Kayserili Mehmet Ağa, ona ne zaman para göndersem hemen bozar. Diğeri de onun fikrini destekliyormuş: -Vallahi doğru, adamda para çok, ben de onun gönderdiği paraları bozmaktan usandım

    Zamanın birinde avukat olmadığı için dava vekilliği yapan bir Mevlüt Amca varmış. Vatandaşın hukuki sorunları için uğraşır, dertlerine deva olurmuş. Mesela, bir tarla için dava açılıyor. Vatandaşın hakkı gasp olmuş. Mevlüt Emmiye varıyor, derdini anlatıyor. Mevlüt Emmi, dinliyor meseleyi, sakalını sıvazlıyor. Diyor ki: -Üçüncü maddeden tutturursak tamamdır! Bir cinayet davası, yahut bir kavga veya kız kaçırma olayı var. Mevlüt Emmi dinliyor meseleyi, sonra aynı cevabı yine veriyor: -Üçüncü maddeden tutturursak tamam! Bu nasıl üçüncü maddeyse mübarek, her derde deva... Her olayda üçüncü madde işliyor, joker gibi al oraya koy, al bu davada kullan! Yıllar sonra artık işten elini eteğini çekiyor Mevlüt Emmi. Bir adam yanına uğruyor. -Mevlüt Emmi beni hatırladın mı? -Yooo! -Hatırlamazsın, benim dava vekilimdin sen. Şu kadar yıl hapis yattım. Mevlüt Emmi, iştahla soruyor: -Hangi maddeden hüküm giymiştin? Cevap: -Üçüncü maddeden Mevlüt Emmi, üçüncü maddeden!

    Tokat’ın kazanları meşhur imiş. Bir Tokatlı ile Kayserili yan yana gelmişler. Tokatlı lafa bizim orada bir kazanlar yapılır diye başlamış ki ballandıra ballandıra anlatıyor. -Bizim Tokat’ta bir kazan yaparlar, Allah seni inandırsın, kazanın içine üç usta girer, birbirlerinin çekiç seslerini duyamazlar. Kayserili “hadi canım sende…” dememiş de bakın neler anlatmaya başlamış. Önce büyük bir keyifle başını sallamış ve başlamış anlatmaya: -Doğru hemşerim doğru… Bizim orada da Talasaltı denen bir yer var. Allah seni inandırsın, öyle bereketli topraklarda öyle büyük kabak yetiştirirler ki, kabağın büyüklüğünden Ali Dağı görünmez olur. Tokatlı “hık mık” diyecek olmuş, Kayserili daha devam ediyormuş: -Sonra, sizinkiler o kadar büyük kazanları ne için yapıyorlar? İşte bizim kabakları pişirebilmek için… Bu kadar büyük kabak her kazanda pişmez değil mi Tokatlı hemşehrim! Adam ne yapsın söyleyecek söz bulamamış



  7. #47
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Bir gün gayserilinin biri istanbula iş aramaya gider ve gezerken fabrikanın birinde iş ilanı görür güvenliğe gider oda müdürün yanına gönderir sel.....leyküm der ve müdürün odasına girer müdürde aleykümselam der buyur nası yardımcı olabilirim diye adama sorar adam ben iş müracatı için geldim der müdür adamın konuşmasından Kayserili olduğunu anlar ni iş yaparsın diye sorar adamda ni iş olursa yaparım yiterki iş olsun der müdür gülmeye başlar adam müdür gülünce acaba yanlış bişeymi söyledim der kendikendine müdür hemşerim sen nirelisin der adam gayseriliyim deyince müdür yine güler adamniye gülüyosunuz deyince müdür bende gayseriliyimde ondan gülüyorum adam dayanamaz sorar müdürüm sen kaç senedir burda müdürsün müdür 3 senedir niye sordun adam daha bu fabrikayı 3 senedir üstüne yürütemedinmi sen nası gayserilisin deyince müdür yürütmeye yürütecektimde fabrikanın sahibi de gayserili

    Develi hastanesi inşaatı devam ederken, Kozan’ın Kazım olarak meşhur olan Kazım Kozan, inşaatın bekçiliğini yapıyormuş. Bir gün akşamüzeri bir taraftan içkisini içiyor, bir taraftan da saç kavurma yapıp hem karnını doyuruyor, hem de meze olarak yiyormuş. O arada hastanenin mühendisi, kontrolü gibi denetçileri gelmiş. Kazım Ağa gelenleri buyur etmiş. Saç kavurma zaten az olduğu için birer parça almışlar ve çekilmişler. Ancak yemek gelenlerin de hoşuna gitmiş: -Yahu Kazım Ağa, saç kavurma da güzel olmuş. demişler. Kazım Ağa da: -Yarın öğlene gelin size yine yapayım, demiş. Ertesi gün öğleyin aynı gurup yine inşaata gelmişler. Ancak ortada saç kavurma falan yok: -Kazım Ağa, hani sen saç kavurma yapacaktın? diye sormuşlar. Kazım Ağa gayet sakin: -Amaan, demiş. O zamanki kafa mı! Getirin rakıyı size öküz keseyim.

    Öğretmen Kayserili öğrencisine sorar: -Oğlum, 3 kere 7 kaç eder? Kayserili öğrenci cevap verir: - 30 eder hocam. Öğretmen : -Nasıl olur evladım, sen böyle bir hata yapmazdın ama... neyse...Sen otur arkadaşın gelsin. Öğrenci, yerine otururken tahtaya çıkmakta olan diğer Kayserili öğrenciye seslenir: -Sakın piyasiyi düşürme, yoksa başına geleceklere karışmam

    Kayseriliye sormuşlar:
    - Sizin çocuklar hem ticarette, hem eğitimde başarılı oluyorlar, bunun formülü var mı? Kayserili “ var hemşehrim” demiş ve aşağıdaki tekerlemeyi söylemiş:
    "Ananın ketesi Hocanın nefesi Babanın kesesi Öğrencinin hevesi."



  8. #48
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Sürekli fiyatların artmasından şikayetçi olan Kozan’ın Kazım, Mehmet Yüceler Gümrük ve Tekel Bakanı olunca Kutlama telgrafı çeker: “Rakıyı eski fiyatına indir, tebrik ederim.”

    Kozanın Kazım, ilçenin o zamanki kaymakamı ile Kızık köyüne gitmiş. Muhtarda bir telaş bir telaş. Nasıl olmasın biri belalı bir adam, diğeri Kozanın amiri. Sohbetler, bilgi alışverişleri birbirini kovalarken muhtar çekinerek Kozanın Kazım’ın kulağına eğilmiş: -Kazım Ağa köye şeref verdiniz. Bir yemek yedirmek isteriz. Acaba tavuk mu kessek horoz mu? deyince Kazım Ağa gürlerek: -Ulan oğlum biz sizin için çalışıyoruz. Siz tavuğu, horozu düşünüyorsunuz. Sizi bir türlü köylülükten kurtaramadım. Tavuğu da kes, horozu da. İsteyen tavuk yer, isteyen horozdan....

    Köylüler sırasıyla koyunlarını her gün otlatmaya götürürlermiş, koç katım zamanı iyi koçu olan köylüye diğer komşular: -Senin koç herkesin koyununa yeter, derlermiş. Bu olay birkaç sene böyle tekrarlanmış, adam komşularından bıkmış ve şöyle demiş: - Komşular bu sene de bana güvenip de koyunlarınızı koçsuz bırakmayın.

    İki köylünün yolculuk esnasında canları sıkılmış. Biri diğerine sormuş: -Ulan Ahmed, günün birinde zengin olsan ne ederdin? Ahmet, düşündükten sonra: -Soğanın cücüğünü yerdim, demiş. Bir süre sonra Ahmet, arkadaşına aynı soruyu sormuş: -Ulan Memed, sen zengin olsan ne ederdin? Mehmet düşünmüş, düşünmüş, düşünmüş: -Ulan bana idecek bir şey komadın ki!!!

    Trende yolculardan birisi, yanında oturan gencin Kayserili olduğunu öğrenince ona takılmak ister: -Ben Kayseri’yi hiç görmedim. Ama orada eşeğin çok olduğunu söylerler doğru mu? Kayserili genç bu sözden huylanır ve hemen de taşı gediğine koyar: -Onlar yerli değildir, çoğu yabancıdır.

    Yine bir büyük şehirde bir Kayserili ile karşılaşan adamın birisi muhatabına takılır: -Yakında Kayseri’ye gideceğim. Orada eşek etinden pastırma yapıyorlarmış. Bunun aslı var mı? Kayserili buna öfkelenir, ama hiç çaktırmadan cevabın verir: -Vallahi eşek etinden pastırma yapıp yapmadıklarını bilmiyorum. Öyle de olsa sen giderken korkma sana ilişmez, senden pastırma yapmazlar



  9. #49
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Ordulu vatandaşın biri, elinde bond çantayla gösterişli bir şekilde un fabrikasına gelir. Orada bulunan görevlilere: -Bin torba un satın alacağım, parası peşin. Orada bulunan görevliler heyecana kapılarak patronu çağırmışlar: -Aman peşin paralı biri geldi acele gel. Adam gelmiş ki adamın elinde çanta, gözünde gözlük: -Aman oğlum hoş geldin. Biraz sohbetten sonra, -Bin torba unu hemen çıkartamayız, bize bir-iki gün müsaade edin, bizim misafirimiz olun. Hemen adama Turan otelinden yer ayırmışlar. -Bu bizim misafirimiz elinizden gelen her şeyi sağlayın. Bu arada fabrikatör uzun zamandır çalıştığı ve çok güvendiği çırağını çağırmış. Çırağına demiş ki: -Oğlum acele Ordu’ya git, falanca filanca esnafları gör. Bu adam kim araştır. Çırak otobüse atlayarak Ordu’ya varmış. Ertesi gün akşama doğru bir yıldırım telgraf gelmiş: -Ahmet ağa aman ha......

    Kıranardılı bir vatandaşın geçirdiği kazadan dolayı eli yüzü yanmış, yüzünde belirgin izler kalmıştı. Yaptığı işten dolayı da o gün hırpani bir kılıkta. Görünümü karşıdaki kişiye fakir fukara, kimsesiz havası vermekte. O gün tıraş olmak için amele pazarında bulunan bir berber dükkanına girer. Berbere: -Bir sakal tıraşı yap.. Berber müşterinin haline vaziyetine bakarak içinden: - Bu adam fakir fukara birine benziyor, bu nasıl olsa para da vermez diyerek adam için taze jilet kullanmayı düşünmez. Kullanılmış jiletle adama acı ve eziyet çektirerek bir güzel tıraş eder. Tıraş olan adamın gözlerinden yaşlar gelir. Sesini de çıkartmaz. İş bittikten sonra berbere dönerek: -Eline sağlık borcum ne kadar? -On kuruş. Müşteri kendisinden beklenmeyecek bir tavırla çıkartır, o zamanın parasıyla 50 kuruş verir ve dükkandan ayrılır. Aradan 2-3 ay geçer. Aynı adam yine aynı berbere tıraş için gelir. Berber de adamı tanır. Bu sefer taze bir jilet ve daha itinalı bir şekilde tıraş eder. Tıraş bittikten sonra çıkartır berbere 10 kuruş verir. Berberin gözüne baktığını gören adam: -O zaman verdiğim 50 kuruş bu tıraş içindi. Şimdi verdiğim bu 10 kuruş da o zamanki tıraş içindi!

    Bünyan’da İkbal Öztürk, kızı Canan hastalanınca annesinden yardım istemiş. Ferdane Ana yaşlı başlı kadın, torununun elinden tutmuş, onu doktora götürmüş. Doktorun yanına vardıklarında doktor Ferdane Ana’ya torununun adını sormuş. Ferdane Ana düşünmüş torununun adını bir türlü hatırlayamamış. Küçük yaştaki torun da zaten doktordan korktuğu için adını sorduklarında söyleyemiyormuş. Doktor, Ferdane Anaya: -Şimdi gidin, çocuğun adını öğrenince gelin demiş. Yolda Ferdane Ana, torununa kızıyormuş: -İnsan adını hatırlamaz mı? Canan deseydin ya... Çocuk mahcup evin yolunu tutarlar. Ferdane Ana, kızı İkbal’e torununu şikayet eder. -Daha bu adını söyleyemiyor. Benim adım Canan diyemiyor. İkbal, anasına: -Peki ana, o daha çocuk, doktordan korkup adını unuttu. Sen niye torununun adını unuttum anacağzım, demiş.

    Vezilet Eme yaşlı ama çok sinirli, tahammülü olmayan sürekli küfreden biridir. Yeşilhisar’da Kel Vezilet lakabıyla tanınır. Sövmesi kimseye batmaz. Herkes hoşgörülü davranır. Şahit olarak mahkemeye hakim huzuruna çıkar, Vezilet Eme. Duruşma başlamadan hakim beye derler: -Efendim bu kadın çok küfreder, seslenme de şunu bir sövdürelim. Hakim “olur” der, seslenmez. Duruşma başlar. Hakim: -Söyle Vezilet Hala olay nasıl oldu anlat. Vezilet Eme başlar anlatmaya, ama mahkeme katibi Ali Ağabey o fırsatı tanımaz Vezilet Emeye. Başlar daktilo ile yazı yazıyormuş gibi takırdamaya. Vezilet Eme dayanamaz uyarır: -Ali oğul, kes şu tıkırtıyı da hakim beyin söylediğini anlayalım. Aldırmaz Ali AĞABEY devam eder. En son patlatır Vezilet Emeyi. Başlar bağırmaya:
    -Karabitin oğlu Ali, ha İrmeninin oğlu Ali, sus da hakimin ne didiğini anlayalım.
    Mahkemedeki herkes kahkahalarını tutamaz.

    Rahmetlidir, Cadalın Şambal Emmi derlerdi. Şakacı bir insandı. Bir gün misafirliğe gitmek üzere yola çıkarlar. Şambal Emmi, abasının(annesinin) kolundan tutar, yavaş yavaş yürürler. Yaşlılarımız büyük motorlu vasıtaları hiç görmemişlerdir. Yeşilhisar’a o tarihlerde yeni yeni kamyon girmektedir. Yol kenarına bir Man kamyon durmuş. Ön kaputu kaldırılmış, şoför arabanın önünde arabanın arızasını gidermektedir. Gazına basılmış, yüksek sesle çalışmaktadır. Şambal Emminin abası ürperir, sorar: -Gadasını aldığım, kölesi olduğum Şambalım, hayvanın ağzını aşmışlar neydiyorlar? Şambal Emmi bu ya hemen başlar: -Aba aba dişi ağrıyormuş, dişini çekiyorlar. -Hele Şambalım, kölesi olduğum, hele nasıl bağırıyordu hayvan.



  10. #50
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Yeşilhisar ağzı, lakabına Kirimin Mehmet derler. Gençlik çağıdır. Askerliği gelir vatani görevini yapmak üzere askere gider. Birliğine teslim olur. Aylar geçer, yıllar geçer askerlik devam eder. Bölük komutanı İstanbulludur. İstanbul lehçesi kullanır nazik ve nezaketli ince ruhlu bir insandır. Mehmet Emmi bir kaza sonucu parmağını kırar. Revire çıkma gereği hasıl olur. Bölük komutanına varır: -Gomutanım benim bannağım kırıldı beni revire gönder. Komutan, Mehmet Emmiye tuhaf tuhaf bakar: -Oğlum Mehmet, parmak de bakayım. Mehmet Emmi söyleyemez bir türlü: -Bannak gomutanım. Terhis olana dek komutanı parmak de oğlum. Mehmet Emmi: -Bannak gomutanım. Mehmet “parmak” demeden terhis olur gelir.

    Yeşilhisar’ın yaşlılarından Hediye Hala şu an rahmetlidir. Halanın yaşlı bir ineği varmış. Ağzında dişi kalmamış, sütten kesilmiş yaşlı hayvanı satmak istermiş. Kendisinin okur-yazarlığı olmadığından hesaba aklı ermez. Ürgüp eşrafından ineğe talip çıkar. Hala derler:
    -Sende inek varmış, almak istiyoruz bakalım;

    Yavrum buyurun inek burada bakın. Gelen müşteri ineğe bakar, ağzını yoklar, altına bakar, üstüne bakar. Hediye halaya bu ineğin yaşı kaç diye sorarlar. Hediye hala der ki:
    -Ne bileyim yavrum, gadasını aldıklarım. Tahdaşı Ali’nin hanımı gelin olduğunda doğduydu. Adamlar bakar:
    - Hala biz ne bilelim Ali Emmiyi, hanımın yaşı kaç.

    Kayserilinin biri hemşehrisi olan pastırmacının dükkanına gider:
    -Bu akşam misafirim gelecek, iyi yerinden biraz pastırma ver.
    -Misafirin gelecekse pastırmadan vazgeç, sana hindi sucuğu vereyim. -Hem lezzetli hem daha ucuz.
    -Neden?
    -Pastırma accuk karışık. Sen beni dinle., hindi sucuğu al.
    -Hindi sucuğuna bir şey karıştırmadın inşallah.
    -Sen yabancı değilsin. Doğrusunu söylemek gerek. Biraz eşek eti var.
    -Ne kadar? -Çok değil. Bir hindiye, bir eşek...

    İncili Çavuş, eşeğine binip pazara gidiyormuş. Yolda şakacı bir köylüye rastlamış. Köylü eşeğini göstererek sormuş:
    - Hemşehrim ikiniz nereye gidiyorsunuz böyle? İncili Çavuş lafın altında kalır mı:
    -Üçümüz için pazardan arpa ve saman almaya



Sayfa 5 Toplam 7 Sayfadan BirinciBirinci 1234567 SonuncuSonuncu

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Benzer Konular

  1. Rize'de fıkra gibi açılış
    Konu Sahibi BOZKURT21 Forum Türkiye'den Haberler
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 29.Mayıs.2016, 17:36
  2. Rize'de fıkra gibi erken ezan !
    Konu Sahibi katherinapetrov Forum Türkiye'den Haberler
    Cevap: 3
    Son Mesaj : 08.Temmuz.2014, 19:49

Bu Konu için Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
gaziantep escort bayan gaziantep escort sesli sohbet seks hikaye onwin venüsbet giriş tipobet365 sahabet karabük escort ordu escort kars escort kocaeli escort izmit escort edirne escort ısparta escort karabük escort manisa escort adana escort
ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara çankaya escort kızılay escort kızılay escort ankara eskort ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort kayseri escort istanbul escort avrupa yakası escort çapa escort şirinevler escort avcılar escort beylikdüzü escort