kayseri escort ankara escort izmir escort antalya escort bursa escort istanbul escort

Etiketlenen üyelerin listesi

Sayfa 6 Toplam 7 Sayfadan BirinciBirinci 1234567 SonuncuSonuncu
Toplam 61 adet sonuctan sayfa basi 51 ile 60 arasi kadar sonuc gösteriliyor
  1. #51
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Ülkemizin hemen her ilinde Karadenizli esnaflara sıkça rastlarız. Kayseri ilimizde de yerleşmek isteyen esnaf grubu başarılı olamamıştır. Şöyle ki: İşlek çarşılara dükkan açan Karadenizli esnafın işleri yolunda gider. Bizim Kayserili esnaf kara kara düşünür. Çareler aramaya başlar ve aralarında şu karara varırlar. Sabah çevremizdekiler Karadenizli esnaftan beziryağı isteyeceklerdir. Akşama kadar 20-30 kişi beziryağı ister. ( O yıllarda aydınlanmada beziryağından gaz yağına geçilmektedir) Bizim Karadenizli esnaflar bütün sermayelerini beziryağına aktarırlar. Bir sonraki gün hiç kimse beziryağı istemez. Durumu anlayan Karadenizli esnaflar bir ipte iki cambaz oynamayacağını anlayarak “bize burada ekmek yok” der, Kayseri’yi terk ederler.

    İstanbul’a giden bir Kayserili ne satıldığını anlayamadığı bir dükkana, dikkati çeker bir şekilde bakmaya başlar. Kuşkulanan dükkan sahibi: -Ne bakıyorsun aptal aptal, diye sorar.
    Kayserili:
    -Hiç! Burada ne satılıyor diye merak ettim. Dükkan sahibi:
    -Eşşek başı satılıyor der. Kayserili bu münasebetsizliğin altında kalır mı hiç. Belli… belli… görülüyor, der. Hepsi satılmış bir tane kalmış!

    Öğretmen okula yeni gelen öğrencilerden memleketlerini sorarken sıra Kayseriliye gelince:
    -Manisalıyım, diye atar... Bu öğrencinin Kayserili olduğunu bilen arkadaşları gülüşürler. Bunun sebebini soran öğretmene çocuklardan biri:
    -Arkadaş yalan söyledi. O Manisalı değil, Kayserili. Öğretmen Kayserili öğrenciye:
    -Neden Manisalıyım diyorsun? Kayserili öğrenci gayet ciddi cevabı kondurur:
    - Övünmek gibi olmasın diye efendim.

    Kasabamızda kış bitimi gençler dışarıya çalışmaya giderler. Süleyman Eryılmaz’ın çocukları –iki oğlu- da çalışmaya gider. Sonbahar geldiğinde geri gelirler. Komşular: -Nasıl senin oğlanlar bir şeyler getirdi mi? İşleri iyi miymiş? Gibi göz aydın ederler. Süleyman Eryılmaz, yaz boyunca işlerin de kendine kalması oğullarının da tatmin edici bir şeyler getirmemesi üzerine: - Ne olacak gurbete giden bi mot, bi got getiriyor

    Padişah II.Ahmet döneminde Erzurum korkunç bir sel felaketine uğrar. Sadrazam padişahın huzuruna çıkar ve olayı haber verir. Allah sizi korusun hünkarım bir acı haber vereceğim. Erzurum şiddetli bir sel felaketine uğradı, şehir çok zarar gördü, çok sayıda insan ve hayvan can verdi. Padişah şöyle konuşur: -Cenab-ı Hak Kayserili kullarımı bu gibi felaketlerden korusun. Aradan bir süre geçtikten sonra acı bir haberi daha padişaha verir: -Devletlüm bugün Üsküp şehri yangınla mücadele verdi. Şehrin yarısı yandı, zarar çok fazla. Padişah yine üzgün bir tavırla şöyle konuştur: -Üsküplü kullarımın kederini canı gönülden paylaşıyorum. Allah Kayserili kullarımı bu gibi felaketlerden korusun. Her felaket haberinden sonra padişahın Kayserili kullarını koruması veziri-azamı hayrete düşürür, sonunda dayanamaz ve sorar. Padişah, vezirine şu açıklamayı yapar: -Erzurum sel felaketine uğrayabilir ama bunun etkisi geçince halk yerli yerine döner, eski hayatını yaşamaya başlar. Her vilayet için aynı şeyi düşünebiliriz ama Allah göstermesin Kayseri’de bir felaket ortaya çıkarsa Kayserililer yurda dağılır ve tüm halkın işlerini ellerinden alırlar. İşte asıl felaket o zaman olur, der



  2. #52
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    1970`li yıllarda komşu illerden bir yolcu Kayseri`ye gelmiş. Pastırmanın çok methini duymuş, hatta birkaç sefer de yemiş. Ancak pastırma aleyhinde çıkan dedikodulardan da oldukça rahatsızmış. Tek problemi eşek etinden pastırma satmayan bir dükkan bulup oradan almakmış.

    Adamcağız şüpheli bakışlarla pastırmacılar çarşısını dolaşıp dükkanları inceleyip (şurası satar, burası satmaz: şurası daha temiz, burası pasaklı v.b.) düşünürken, yazı tura atmak gelmiş aklına. Atmış yazı turayı, denk gelen dükkana girmiş. Adamın şüpheli bakışlarla girip pastırmaları incelediğini anlayan Kayserili esnaf, adamın ne için bu kadar incelediğini de tahmin etmiş ve bir oyun oynamayı düşünmüş. “Buyur” demiş esnaf. Adam yine tedirgin:
    - Pastırma alacağım da... diye kekelemiş korkarak.
    -Tabii derhal, ne kadar?
    - İki yüz gram yeter. Çok severim de... Ama... Öbür tarafını diyememiş. (Yani aman eşek eti olmasın diyecek.) Kayserili anlamış vaziyeti. Parçayı tarttıktan sonra satırla kıymaya başlamış: Hemşehrim bu niye bu kadar zor kesiliyor öyle... Kayserili hemen taşı gediğine oturtmuş:
    - Sorma birader, bu namussuz eşek iken de böyle inattı

    Kayseri Karpuzatan’da pastırmacıların olduğu yerde bir pastırmacı pastırmaları kuruturken bir köpek büyük bir parça pastırmayı kaptığı gibi koşmaya başlamış. Bunu gören pastırmacı köpeği kovalamaya başlamış ve bütün Yeşil Mahalleyi dolaşmışlar. Epey bir kovalamadan sonra köpek ve pastırmacı bayağı yorulmuşlar. Köpek son bir gayretle Keykubat Tepelerine doğru koşmaya başlamış. Pastırma sahibi de tepenin eteğinde soluksuz ve nefes nefese kalmış , giden köpeğin arkasından bakarken ardından bağırmış: - Tamam tamam, bu da babamın hayrına olsun demiş.

    Bilirsiniz, eskiden Kayseri’de Ermeniler yoğun olarak yaşarlarmış. Bir gün Ermeni’nin biri yolda yürürken elinde altın para olan küçük bir çocuğa rastlar. Nasıl olsa bu çocuğun aklı ermez, şu parayı elinden alayım diye düşünür. Çocuğun yanına yaklaşıp gülümseyerek çocuğu sever ve tatlı bir dille: -Sen bu elindekini bana ver, ben sana şeker, leblebi alayım. Bu senin işine yaramaz. -Tamam vereyim ama eşek gibi anıracaksın. Ermeni pişman olur, ne yapalım der ve sokak ortasında eşek gibi anırır. Çocuk: - Sen eşek aklınla bunun değerini biliyorsun da, ben bilmez miyim? Ermeni’nin olay karşısında ağzı açık kalmıştır.

    Zamanın Bünyan Kaymakamı “gece kimse fenersiz gezmeyecek” diye emir verir. Emrine uyulup uyulmadığını kontrol etmek için geceleri gezmeye çıkar. Bir gün Aşık Mustafa’ya rastlar. Aşığın elinde fener yerine keven otu yandığını gören kaymakam, kızgın kızgın sorar: -Hani senin fenerin? Aşık Mustafa hiddetlenerek cevap verir: Ottan olur aşıkların feneri, Yeni çıktı Kaymakamın hüneri Çeker isem belimdeki döneri Haddini bildiririm kaymakam. Neye uğradığını şaşıran kaymakam, çevredekilere sorar. -Bu kim yahu? Çevresindeki görevliler: -Efendim buna Bünyan’ın meşhur Aşık Dayısı derler. Bu halk aşığıdır. Kaymakam bir şey söylemeden çeker, gider.

    Yolda yemek için yanına aldığı pastırmayı çaldıran Kayserili, hayli hiddetlenir .Onun “of, puff” diye sıkıntısını anlayan hemşehrisi, “Kendisine bu kadar dert etme.” diyerek onu teselli etmeye çalışır: -Bir parça pastırmayı çaldırdığına bu kadar hayıflanmanın bir anlamı yok. Boş ver , gel bendekini beraber yeriz. Yol arkadaşı, pastırmayı çaldırdığına bu kadar hayıflanmadığını belirterek durumu izah eder: -Adamın çaldığına yanmıyorum, pastırma doğramasını bilmeyen bir adamın eline geçmişse diye ona üzülüyorum, demiş.



  3. #53
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Adamın Biri Kayseride 7 Katlı Bi Binaya Bakıyormuş Oranı Halkından Biri Yanına Gitmiş Ve Hemşerum Kaçıncı Kata Bakıyorsun Demiş Adam-2. Kata Bakıyorum Demiş-Tamam O zaman 50 Milyon Çıkar Demiş Adam 50 Milyon Vermiş Ve Giderken içinden -Enayi Ben 7. Kata Bakıyorum Dİye Mırıldanmış

    Uzaya gönderilmek üzere bir adam aranıyormuş. Gazetelere ilanlar verilmiş. Başvurular degerlendirilmiş. İlk elemeyi kazanan Alman, Fransız ve Kayserili mülakat için tekrar çagrılmışlar. Üçüde aynı odaya getirilmiş. Ve başkan bu üç kişiye "Beyler bu iş için her yönüylen uygun oldugunuza karar verdik. İş uzaya gönderilecek adama ödenecek para konusuna geldi. Bu konuda görüslerinizi almak istiyoruz. Siz bu iş için ne kadar alacaksınız?" diye her üçünede sorulmuş.
    Soruya Alman şöyle cevap vermiş. - "Ben bu iş için 20.000 Dolar ücret isterim. 10.000 Doları benim için,10.000 Doları ise ben uzaya çıktıktan sonra burada geçimlerini sürdürsünler diye ailem için...
    "Fransız soruya şu şekilde cevap vermiş.- "Ben bu iş için 30.000 Dolar alırım. 10.000 Doları bana, 10.000 Doları aileme ve 10.000 Doları da metresime..."
    Cevap sırası Kayserili'ye gelince bakmışlar ki Kayserili harıl harıl hesap yapıyor. Neyse Kayserili hesabi tamamlayip söyle cevap veriyor:- Ben bu iş için 40.000 Dolar isterim. Bu paranın 10.000 Dolarını Başkana rüşvet olarak, 20.000 Dolarını uzaya gitmesi için Alaman'a veririm. Kalan 10.000 Dolar da kısa günün karı, Allah bereket versin.

    Yahyalı’ya Adanalı bir ilköğretim müfettişi geldi ve kısa zamanda ahbap olduk. Kendisine köylere gittiğinde genç öğretmenlere yük olmamasını, onların imkanlarının kıt olduğunu anlattım. Çevreyi iyi bildiğim için falan köye gidince falan kişiye selam söyle, onda misafir ol, falan köyün muhtarının hali vakti iyidir, onda kal gibi notlar verdim. Dikme köyüne varınca da Ateş Ağa’da misafir ol, fakat o çok nüktedandır, dikkat et, bir laf söyler altından kalkamazsın, dedim. Günlerden bir gün müfettiş, Ateş Ağa’ya misafir olmuş. Çok iyi ağırlamışlar, ertesi gün ahırdan atını eşeğini çıkartmış, hazırlamış, müfettişi ata bindirmiş, kendisi de eşeğe binmiş, öbür köye kadar götürüyormuş. İki günden beri hiç de o anlattığım gibi nüktedan bir adam olarak göremediği Ateş Ağayı müfettiş yavaş yavaş yoklamaya başlamış: - Ateş Ağa, maşallah senin Karakaçan çok hızlı, ateş gibi yürüyor, demiş. - Evet beyefendi iyi yürür, demiş. Beklediği cevabı bulamayan müfettiş, biraz sonra Ateş Ağanın eşeği yerde gördüğü tütün paketinin kağıdını eğilip koklayınca, Müfettiş yine söz açmış: -Ateş Ağa, senin Karakaçan okuma da biliyor herhalde, demiş. Artık sabrı tükenen Ateş Ağa: -Evet bilir beyefendi. Biraz daha okusa müfettiş olacaktı zaten, demiş.

    Vaktiyle Kayseri Sanayi Bölgesinde sobacı ustası İsmail Ağa mesleğini icra ederdi. Ticaret hayatı işte... Bir gün verdiği senedin tutarını ödemekte zorlanmış. Senedi protesto olmuş ve ihbar İsmail Ustanın adresine ulaşmış. Protestoyu öğrenen usta utancından ne yapacağını şaşırmış ve bağa kaçmış. Etrafına da haber sızdırmamış. Ama kulağı tetikteymiş. Emniyet güçleriyle jandarma ya da alacağı olanlar grup halinde işyerine gelerek kendisini protesto edecekler diye günlerce kaçarmış. Aradan epey zaman geçtikten sonra ne olduysa olmuş. Hele bir gidip ortalığı kolaçan edeyim demiş ve iş yerine uğradığında herkesin aldırmaz bir halde işine gücüne devam ettiğini görmüş. Hiç kimse kendisiyle ilgilenmiyormuş. Protestoya dair kimse bir kelime bile söylemiyormuş. Merak etmiş ve dükkan komşularına sormuş: -Beni protesto edenler olmadı mı? -Hayır. -Polis, jandarma ya da kalabalık bir alacaklı grubu gelmedi mi? -Hayır. Ama komşusu noterden bu protesto evraklarının geldiğini söylemiş ve evrakı ustaya uzatmış. Usta protesto kağıdını almış, masanın üzerine çarpmış: - Protesto dedikleri bu muydu? Bu ise her gün gelsin be birader!

    Doktor, muayenehaneye ilk kez gelen hastadan 50 bin, sonraki muayenelerde 30 bin lira alıyordu. Bunu öğrenen Kayserili, muayeneye ilk gidişinde: -"İşte yine geldim doktor bey" dedi. Doktor soyunmasını söyledi. Muayene etti, ücretini aldı: - Sağlığınız düzeliyor. Aynı ilaçları kullanmaya devam edin!



  4. #54
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    ir uçakta, 99’u Laz, biri Kayserili, 100 kişi yolculuk yapmaktadır. Yolculuk sırasında uçağın motoru arıza yapar. Kaptan pilot: İrtifa kaybediyoruz, lütfen valizleri aşağı bırakın. Bütün valizler aşağı bırakılır. Uçağın arızası hala devam eder, koltuklar da aşağı atılır ve nihayet uçağın yer döşemesi de bırakılır, yolcular tavandaki korkuluklara tutunarak uçmaya devam ederler. Bu sırada kaptan pilotun sesi duyulur: Sayın yolcular bütün fazla ağırlıkları attık ama bir yolcunun ağırlığı maalesef fazla geliyor. İçinizden biri fedakarlıkta bulunsun. Buz gibi bir hava eser, herkes susar. Uzun bir aradan sonra Kayserili seslenir: -Arkadaşlar hepiniz akrabasınız, birbirinizden ayrılamazsınız,ben aşağı atlıyorum. Bütün yolcular büyük bir sevinçle Kayseriliyi alkışlamaya başlar.

    Kayserili bir hayvan tüccarı ineğini satmak için pazara götürür. İnek ahırdayken ineğin gözü önünde on bin lirayı sayıp cebine koyar. Pazarda ineği on iki bin liraya satmak isteyen tüccara derler ki:
    - Bu inek on iki bin lira etmez. Kayserili yemin eder:
    - Vallahi de billahi de bu inek sabahtan on bin lirayı gördü

    Kolkola


    Hayvanat bahçesinde iki ahtapot kollarını birbirine sarmış dolaşıyorlardı.Erkek ahtapot eğildi hafif bir sesle dişi ahtapotun kulağına fısıldadı:
    -Ne güzel bir gece değil mi sevgilim?...Mehtap,yıldızlar,sen,ben...Ve bu güzel gecede seninle ikimiz böyle kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola kolkola dolaşıyoruz...

    Renk insanı değiştirir



    Amerika'da bir fuar açılmıştı. Fuarda zencileri beyaza dönüştüren bir makine tanıtılıyordu. Denemek 10 dolardı. iki zenci fuarı gezerken bu makineyi gördüler ve denemeye karar verdiler. Birinin 11 doları diğerinin ise 9 doları vardı. 9 doları olan arkadaşına dönüp
    -Sen 1 dolarını bana ver. Gidip birlikte beyaz olalım. dedi. Arkadaşı ise :
    -Dur! Önce ben gireyim, deneyeyim. Eğer memnun kalırsam sana 1 dolarımı veririm. Sen de beyaz olursun. dedi.
    Anlaştılar. Zenci gidip makineye girdi ve bir süre sonra beyaz olarak çıktı. Dışarıda kalan zenci duruma çok sevinmiş olarak arkadaşının yanına gidip :
    -Hadi dedi. 1 doları ver ben de beyaz olayım.
    -Hadi oradan pis zenci!;

    Topun Hacmi



    Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir mühendise bir kırmızı top verip bunun hacmini nasıl bulacaklarını sormuşlar. Matematikçi, bir mezura ile etrafını ölçüp formülle yarıçapını hesapladıktan sonra diğer bir formülle yarıçapından hacmini bulacağını söylemiş. Fizikçi ise topu suya batırıp yer değiştiren suyun hacmini ölçerek topun hacmini bulabileceğini söylemiş. Top son olarak mühendisin eline verilmiş, mühendis topu şöyle biraz çevirip bakmış ve sonra: "Bana kırmızı toplar kataloğunu bulun"



  5. #55
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Teknoloji



    Bir Türk, Japon arkadaşının daveti üzerine Japonya'ya gidiyor. Birkaç gün gezdikten sonra arkadaşı onu çalıştığı fabrikaya götürüyor. Teknoloji muazzam. "Bak !", diyor Japon : "Burada robot yapıyoruz. Şu Robotlar öğle yemeğini hazırlar ve getirir. Şunlar bebek bakar. Şunlar araba bile kullanır." Bizim Türk vatandaşı hayretler içinde kalır. Dolastıkça gözleri fal taşı gibi açılır. Japonya'dan ayrılırken arkadaşı Türkiye'ye mutlaka gelmek ve teknolojisini görmek istediğini söyler. Ve o gün gelir. Fakat bizim Türk nereyi gezdireceğini bir türlü bilemez. Düşünür ne göstermelide altında kalmamalı Japonyada gördüklerinin. Aklına hamam gelir. Japon ne anlar Türk Hamamından. Alır götürür. Japona ilginç gelir: "Ne oluyor burada?" "Biz burada insan yapıyoruz." " Sahi mi?" der Japon. Bir odanın kapısını açarlar. İçeride tellak bir adamın kolunu ovmaktadır. "Bak der bizimki, burada kollar monte ediliyor." " Bir başka odada bacak ovulmaktadır. "Buradada bacaklar takılıyor." Japon bu sefer hayrette. Diğer odanın kapısını açarlar. İçeride bir kadının üstünde bir erkek iş üstünde. Japon sorar : "Peki burada ne oluyor." "Burada montaj bitmiş delikler açılıyor."

    Sinekler

    Dokuz yaşındaki oğlan cocuğu elinde raket, gözünü pencere c..... konmuş çiftleşmekte olan sineklere dikmis..
    - "Anneee!!" diye cağırmış.. "Sineklerin erkeği olur mu?"
    Anne bu masum sorudan kuskulanmadığı için "Olur yavrum.." cevabını verince, oğlan sorusunu ikilemiş
    - "Peki sineğin dişisi olur mu?"
    Kadın o zaman soruların çetrefilli bir yere gideceğini sezip, yan çizmiş
    - "Olmaz evladım.."
    Oğlan aradığı cevapları alınca elindeki raketi hırsla sineklerin çzerine yapıştırmış.
    "İbneler!"

    Haremağasının İntikamı



    Ahmed sarayın hizmetkarlarından biri.. Yıllardır Kraliçeyi görür ve onun göğüslerine hayran olurmuş.. Artık bir saplantı halini almış Kraliçenin göğüslerine dokunmak, öpmek.. Tüm cesaretini toplayıp haremağasına açılmış..
    "Bana sultanın memelerini koklat.. Ömür boyu biriktirdiğim bin altın senin" demiş.. Harem ağasının aklı yatmıs bu karlı işe..
    Kenar mahallelerde tanıdığı bir simyacı, büyücü karşımı bir kadın varmış.. Ona gidip bir losyon hazırlatmış ve bu losyonu, sultanın o gün banyodan sonra giyeceği korsaya iyice sürmüş.. Sultan çıplak tenine korsayı takınca, losyon etkisini hemen göstermiş. Memeleri yangın yeri gibi yanmaya başlamış.. Saray doktorları merhemlerle, ilaçlarla çare bulamamışlar.. Sultan acıdan, kaşıntıdan, yanmadan ölecek.. Harem ağası ortaya çıkmış ve padişaha "Saray hizmetkarlarından Ahmet, derdinize derman olabilir. Onun salyası, herşeye iyi geliyor. Tek çare, Ahmed'in dili.. Kraliçemizi ancak o kurtarır, eğer izin verirseniz" demiş.. Padişah çaresiz çağırmış Ahmed'i hareme.. Ahmed bir saate yakın sultanla yalnız kalıp muradına ermiş... Ne var ki söz verdiği halde 1000 altını harem ağasına vermeye yanaşmamış.. "Bu olayı açıklarsan ikimizin de kellesi gider. Bunu göze alamazsın.. Hadi bakalım, çek arabanı" demiş, haremağasına.. Çok kızmış harem ağası.. Öyle kızmış ki.. Ertesi gün aynı yakıcı losyonu padişahın, banyodan sonra giyeceği donuna iki kat sürmüş..

    Güvenilmez



    Adamın biri gazetedeki iş ilanı üzerine gelmiş ve sırası gelince görüşmeye girmiş.
    İş ilanında üniversite mezunu, iyi fransızca konuşan, pazarlama konusunda tecrübeli bir yönetici arandığı yazıyormuş.
    - Hoşgeldiniz, hemen başlayalım. Hangi üniversite mezunusunuz?
    - Üniversite mezunu değilim.
    - Öyle mi? O zaman yabancı dilinize güveniyor olmalısınız.
    - Yabancı dil bilmem.
    - Demek bilmiyorsunuz. O zaman tecrübenize güvenerek geldiniz.
    - Pazarlama konusundan anlamam.
    - O zaman niye geldiniz canım kardeşim ?
    - Bu işte bana güvenmeyin. Onu demeye geldim.

    Penguenler



    Alaska'da bir bardan içeri iki İngiliz girmişler ve içki söylemişler. Bir süre sonra bir tanesi barmene
    - Buralarda siyah kadın bulunur mu ?
    - Hayır, bulunmaz elbet.
    - Peki buralarda siyah beyaz kadın bulunur mu ?
    - Bulunmaz tabi
    Bunun üzerine Laz arkadaşına dönerek :
    - Sanırım dün gece iki penguenleydik



  6. #56
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Cennet-Cehennem Ligi



    Bir devrin tüm en klas futbolcuları cennette toplanmışlar. Cennetin baş meleğide futbola çok meraklıymış. Şeytanı çağırtmış ve :
    -Cennetle cehennem arasında bir maç düzenleyelim ne dersin?
    -Bosuna oynamayalım, biz kazanırız, demiş şeytan.
    -Olur mu en iyi futbolcular bizde. Ne kadar da kötü futbolcu varsa sizde. Şeytan şeytanca gülümsemis ve :
    -Ama bütün hakemler de bizde

    Müsrif



    Salamon be! Benim hanım çok müsrif, para yetişmiyor. İnanamazsın, Pazar günü benden 200 frank istedi, Pazartesi 300, Salı 400, Çarşamba 500, Perşembe 800, dün de 1000 frank!..
    - Acıdım sana be Mison. Nereye harcıyor bu kadar parayı?
    - Ne bileyim ben, verdiğim yok ki...

    Bizi de Uyandırır mısınız?



    Adam otele gelip resepsiyona kaydını yaptırırken görevli sordu :
    - Sabah sizi kaçta uyandırmamızıi istersiniz? Adam başını salladı :
    - Hiç gereği yok. Ben her sabah saat beşte kendim uyanırım. Resepsiyonda ki görevlinin yüzü güldü :
    - Aman ne iyi. Lütfen uyandığınız zaman bizi de uyandırır mısınız?..

    İran Halısı



    Kadının biri pahalı halılar satan bir dükkana girer.. ve ilk bakışta çok beğendiği bir iran halısına doğru yönelir. Halıya daha yakından bakmak üzere yere doğru eğildiğinde istemeyek sesli bir şekilde gaz kaçırınca çok utanır ve hemen kimse duydumu diye etrafına bakınır ve arkasında duran satıcıyı görünce konuyu unutturmak için aceleyle adama
    -Bu İran halısı kaç para? diye sorar. Satıcı gayet pişkin şöyle yanıt verir.
    - Valla hanımefendi, halıya sadece bakmakla osurduğuna göre fiyatını duysan zıçarsın

    Masum Şeytan



    Bir gün şeytan büyük bahçeli koskoca bir malikaneye girmiş. Merdivenleri çıkmış. Bir kuzu görmüş. Kuzunun boynunda bir ip varmış. Şeytan ipi çıkarmadan sadece biraz gevşetmiş. Kuzu malikenenin önünde bulunan aynayı görmüş. Şaşırınca bir hamle yapıp aynayı kırmış. Çıkan gürültüye evin hizmetçisi gelmiş. Sen naaptın? ben şimdi burayı nasıl temizliycem. Evin beyi bunu duyunca kesin beni kovar demiş ve kuzuya bir tekme atmış. Kuzu merdivenlerden düşünce ip yetmemiş ve kuzunun boynunu kesip onu öldürmüş. Bu sırada evin uşağı gelmiş. Neler olduğunu sormuş. Kadın anlatınca bunu nasıl yaparsın. Bey şimdi ikimizi de kovucak. O kuzu onun için çok değerliydi demiş. Ve hafifçe kadını itmiş. Kadın dengesini kaybetmiş ve merdivenlerden düşüp boynunu kırmış. Sesi duyunca evin hanımı gelmiş. Olanları öğrenince sinirlenmiş. Tam uşağı dövmek için uşağa yaklaşırken uşak lütfen beni bağışlayın ve beni kovmayın diyerek diz çökmüş. Uşağın üstüne hızla gelen kadın ise ona çarpıp merdivenlerden yuvarlanmış ve ölmüş. Evin beyi gelip de olanları dinleyince belinden silah çekip uşağı vurmuş. Sonra kendi kendine eyvah ben ne yaptım? bir kuzu, aynanın kırılması ve sevmediğim karım için elimi kana bulamaya, katil olmaya değermiydi? demiş ve silahı çekip bir kurşunda kendine sıkmış. Bütün bu olanları bir kenardan izleyen şeytansa sırıtarak "Ben hiç bişey yapmadım ki. Sadece acıyarak kuzunun boynundaki ipi gevşettim, o kadar..." demiş...



  7. #57
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Alış-Veriş



    Eski İstanbul'da bir yaptığı veresiye alış verişlerde pek borcunu ödemeyen bir memur varmış. Bir gün bir alışverişteyken çarşıyı denetleyen belediye başkanı adı Mehmet olan bu adama da hal hatır sormuş:
    - Ooo Mehmet Efendi nasılsın?
    - İyi alış veriş yapıyorum. Bu cevap üzerine ağzı Mehmet Efendi'den yanan dükkan sahibi hemen atılmış:
    -Vallahi efendim şu ana kadar yalnızca aldı. Çok şükür daha bir şey verdiğini pek görmedik

    İddia



    Nasreddin Hoca, bir gün eşeğiyle odun getirir. Hava da cok sıcak olduğundan hem kendisi hem eseği kan ter içinde kalırlar. Hoca odunları indirir, yerleştirir. Karısına:
    - Hatun, eşek cok yoruldu, onu bir yemleyiver, diye seslenir.
    Karısıda o gün yorgun olduğundan:
    - Efendi, benim işim var, sen yemleyiver, der.
    Hoca sıcaktan iyice bunalmış vaziyette kendini minderin üzerine atar.
    - Olmaz! Hiç halim yok, veremem, sen ver der.
    Eşeğin yemini sen vereceksin ben vereceğim derken iş kızışır. Epeyce tartışırlar. En sonunda Hoca:
    - Pekala! Öyleyse aramızda bahse tutuşalım. Kim önce konuşursa eşeğe o yem versin. Anlaştık mı? der.
    Karısı teklifi kabul eder. İkisi de birer köşeye çekilirler. Az sonra kadın, el işini alarak komşuya gider. Hoca birşey diyemez. Aradan biraz zaman geçer. Eve bir hırsız girer. Hoca'yı görünce kaçacak olur. Ama Hoca'dan hiç ses ve tepki gelmediğini anlayınca kaçmaktan vazgeçer. Ortalıkta ne var ne yoksa koca bir çuvala doldurur. Hoca'nın gözleri önünde çuvalı yüklenerek evden çıkar. Karısı epey zaman sonra eve girip evin halini görür. Eşyaların yerinde yeller esmektedir. Telaşla:
    - Bu ne hal? Efendi! diye çiğlik atar.
    Hoca yattığı yerden doğrularak:
    - Haydi bakalım Hatun, bahsi kaybettin. Eşeğin yemini sen vereceksin! der.

    Mutlu Bebek



    İki gey birlikte yaşamaktadır. Her şey çok iyi gitmekte oldukça iyi geçinmektedirler. Sonunda evlenmeye karar verirler. Evlilikleride oldukça mutludur ancak tek bir dertleri vardır oda çocuk sahibi olamamak. Bu onları yiyip bitirmektedir. Birgün akıllarına bir fikir gelir kiralık bir anne bulacaklar spermlerini birleştirerek mikroenjeksiyon yöntemi ile hamile bırakacaklardır. Operasyon gerçekleşir ve bebeklerinin doğumunu beklemeye başlarlar. Doğum günü gelmiştir ve her ikiside heyecanla hastane koridorunda beklemektedir. Sonunda hemşire gelir ve
    -"müjde nur topu gibi bir oğlunuz oldu" diyerek mutlu haberi verir. Çok heyecanlanan gey ler bir an önce bebeklerini görmek isterler ve yeni doğan bebeklerin olduğu bölüme hemşire ile birlikte giderler. Fakat bütün bebekler feryat figan ağlamakta ancak bir bebek mutluluktan uçarcasına gülücükler atmaktadır. Heyecanla hemşireye bebeklerinin hangisi olduğunu sorduklarında hemşire
    - "gülen bebek sizinki" der. Şaşıran geyler "nasıl olur bütün bebekler ağlarken bizim bebeğimiz gülüyor" hemşire
    - "kıçındaki dereceyi çekeyim siz ozaman görün ağlamak nasıl oluyor."

    Meraklı Deve



    Genç deve annesine sormuş
    -"Anne niye bizim ayaklarımız bu kadar büyük?"
    Anne cevap vermiş:
    -"Çölde kuma batmamak için."
    Genç deve tekrar sormuş:
    -"Peki kipiklerimiz niye bu kadar gür.
    Anne tekrar cevap vermiş:
    -"Çölde kum fırtınalarında kum kaçmasın diye."
    Merakı yatışmamış olan genç deve bir soru daha sormuş:
    -"Bizim niye hörgüçlerimiz var."
    Anne deve sabırla yanıtlamış :
    -"Çölde çok uzun süre susuz idare edebilmek için suyu hörgüçlerimizde depolarız."
    Sonunda dayanamayan genç deve sormuş :
    -"Peki biz bu hayvanat bahçesinde ne işimiz var?"

    Kırşehirli Muavin


    Bir kamyonun şoförü Nevşehirli, muavini de Kırşehirli'ymiş. Bir gün kamyona 6 metre yüksekliğinde yük yükleyip yola çıkmışlar. Bir süre sonra yüksekliği 5 metre olan bir köprüden geçeceklermiş. Kırşehirli muavin sağa sola bakınmış, Nevşehirli şoföre "Trafik yok, geç ağbi" demiş



  8. #58
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Yolunacak Kaz



    Cok soguk bir kis gunu padisah, tebdil'i kiyafet gezmeye karar vermis.Yanina basvezirini alip yola cikmis. Bir dere kenarinda calisan yasli bir adam gormusler.. Adam elindeki derileri suya sokup, doverek tabakliyormus. Padisah, ihtiyari selamlamis.
    " Selamunaleykum ey pir'i fani..."
    " Aleykumselam ey serdar'i cihan..." Padisah sormus.
    " Altilarda ne yaptin ?"
    " Altiya alti katmayinca, otuz ikiye yetmiyor..." Padisah gene sormus.
    " Geceleri kalkmadin mi ?"
    " Kalktik...Lakin, ellere yaradi..." Padisah gulmus.
    " Bir kaz gondersem yolar misin ?"
    " Hem de ciyaklatmadan..." Padisahla basvezir adamin yanindan ayrilip yola koyulmuslar. Padisah basvezire donmus.
    " Ne konustugumuzu anladin mi ?"
    " Hayir padisahim..." Padisah sinirlenmis.
    " Bu aksama kadar ne konustugumuzu anlamazsan kelle ni alirim." Korkuya kapilan basvezir, padisahi saraya biraktiktan sonra telasla dere kenarina donmus. Bakmis adam hala orada calisiyor..
    " Ne konustunuz siz padisahla..." Adam, basveziri soyle bir suzmus.
    " Kusura bakma. Bedava soyleyemem. Ver bir yuz altin soyleyeyim.." Basvezir, yuz altin vermis.
    " Sen padisahi, serdar'i cihan, diye selamladin. Nereden anladin padisah oldugunu.."
    " Ben dericiyim. Onun sirtindaki kurku padisahtan baskasi giyemezdi.." Vezir kafasini kasimis.
    " Peki, altilara alti katmayinca, otuz ikiye yetmiyor ne demek..." Adam, bu soruya cevap vermek icin de bir yuz altin daha almis.
    " Padisah, alti aylik yaz doneminde calismadin mi ki, kis gunu calisiyorsun, diye sordu. Ben de, yalnizca alti ay yaz degil, alti ay da kis calismazsak, yemek bulamiyoruz dedim." Vezir bir soru daha sormus...
    " Geceleri kalkmadin mi ne demek ?" Adam bir yuz altin daha almis. " Cocuklarin yok mu diye sordu..Var, ama hepsi kiz. Evlendiler, baskasina yaradilar, dedim..." Vezir gene kafasini sallamis.
    " Bir de kaz gonderirsem dedi, o ne demek..." Adam gulmus.
    " Onu da sen bul..."

    Borsa



    Köylünün biri eşşeğini satmaya karar vermiş.50 milyon fiyat biçmiş. Herkes itiraz etmiş bu yüksek fiyata. Derken başka bir köylü razı olmuş ve satın almış. Satan köylünün akşam gözüne uyku girmemiş, demek ki var bir hikmeti de eşşeği satın aldı demiş. Ertesi sabah sattığı kişiye gidip 75 milyon teklif etmiş. Tekrar satın aldığı eşşek bu sefer diğer köylüyü rahatsız etmiş. Sabahı sabah edip ilk sahibine 125 milyon verip tekrar almış. Bu böyle devam etmiş.
    -Birgün meydanda müthiş bir kalabalık bağıra bağıra bir eşşeğin etrafında toplanmışlar. Bir yabancının dikkatini çekmiş ve eşşeğin fiyatını sormuş; 995 milyon cevabını alınca: Olur mu be! En fazla 20 milyon eder demiş. Bir Köylü hemen itiraz etmiş:
    -Abi sen ne diyorsun!Var ya bu eşşek 1 Milyar direncini geçti mi 1.5 Milyara kadar yolu var...

    Oscar



    Atlas Okyanusu'nda giden geminin kaptanı gemide olan bütün herkesi güverteye çağırmış. Herkes gelince
    -Size bir iyi bir kötü haberim var.
    Önce hangisini söyliyeyim.
    Herkes: "İyi" demiş.
    -13 dalda oscar kazanacağız

    Yüzbaşı



    Bir Astsubay'la bir gözü takma Yüzbaşı aynı bekar lojmanında birlikte kalıyorlardı. Yüzbaşı her gece yatmadan takma gözünü çıkartır su dolu bir bardağa koyar sabah tekrar yerine takardı. Sıcak bir Yaz akşamı gece yarısı Astsubay susadı,el yordamıyla sehpadaki bardağı kaptı bir dikişte yuvarladı oda ne..suyla birlikte gözüde yutmuştu.Astsubay farkına vardı ama artık iş işten geçmişti. Ertasi gün sabah sporundan sonra Astsubay tuvalete gitme ihtiyacı duydu .Koşar adımla tuvate gitti pantolonunu sıyırdı başladı ıkınmaya fakat mümkün değildi bir türlü rahatlayamıyordu.Onun ıkınma sesini duyan tuvalet nöbetcisi er telaşlandı nazikçe kapıyı tıklattı..
    -Komutanım yardımcı olayım.. Astsubay can havliyle kapıyı açtı,
    -Bak oğlum şurada ne var bir türlü s...çamıyorum deyip er'e doğru döndü. Er eğilip bakar bakmaz hazırola geçti ve selam durdu.Bunu gören Astsubay sinirlendi,
    - Ne selam durdun evladım diye bağırdı..
    Asker yanıtladı; -Nasıl selam durmayım Komutanım içeriden Yüzbaşım bakıyor......

    Denize girmek yasak




    Bir grup İngiliz, Amerikan ve Türk gemiyle yolculuk ediyorlarmış. Birden şiddetli bir fırtına kopmuş. Geminin batacağını anlayan kaptan hemen yolculara koşup gemiyi boşaltmalarını istemiş. Fakat kimse buna inanmayarak kendini denize atmayı kabul etmemiş. Bir süre sonra bütün yolcuların ölüm tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu gören kaptan hemen bir tayfasını çağırmış. "Git bir de sen dene onları gemiden atlamaya ikna etmeyi" demiş. Tayfa gitmiş ve kısa bir süre sonra geri dönmüş. Kaptan merakla sormuş:
    -Eee, noldu?
    -Hepsi atladılar efendim.
    Kaptan çok şaşırmış:
    -Nasıl olur, daha demin kıllarını bile kıpırdatmamışlardı. Ne dedin onlara?
    -Çok kolay. İngilizlere "Sizin gibi soylu insanlar batmak üzere olan bir gemide olmamalılar" dedim.
    Amerikalılara deniz suyunun insan vücudu için çok faydalı olduğunu söyledim.
    -Peki ya Türklere ne dedin?
    -Onlara da "Denize girmek yasak! " dedim.



  9. #59
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Çukur işi



    Temel bir grup arkadaşıyla çukur açıyormuş.Bir başka grupda gelip çukurları kapıyomuş. Adamın biri çok merak etmiş ve ne yaptıklarını sormuş.
    Temel: -Bir grup daha fardu, onlarda fidan dikeydu, bucün gelmeduler, piz de pizim işler geri kalmasın diye çalişayruz...

    Dedikoducu ........



    Temel hergün evine trenle gidip gelmektedir.Yine bir gün trende giderken karşısında oturan adamın biri ........ der. Temel şaşırır acep bağamı dedi diye sağına soluna bakınır. Adam yine ........ der.Temel yine şaşkınlık içinde sağa sola bakınır; sanırım bağa dedi der. Olay çıkmaması için ilk durakda iner ve olayı evde karısına anlatır.
    -Fadime bugün trende adamın biri bağa ........ dedi der.
    Fadime ; hadi ya bak terbiyesize der.
    Temel ertesi gün aynı adamla tekrar trende karşılaşır.Adam bu sefer Temel'e bakarak şöle der:
    -Dedikoducu ...........

    Dile benden ne dilersen



    Temel, Dursun'a arabasının öyküsünü anlatıyordu :
    -"Bir gün otostop yapıyordum ki önümde, bu arabayla, mini etekli güzel bir bayan durdu ve beni arabasına aldı. Bir süre gittikten sonra kadın arabayı kuytu bir köşeye çekti. Mini eteğini iyice yukarı çekip, dudaklarını ıslattı ve "Benden ne istersen alabilirsin" dedi, ben de arabasını aldım."
    Dursun : -"iyi etmişsin Temel, zaten mini etek sana hiç yakışmazdı!."

    Firar



    Ufak bir suçtan hapse düşen Temel'in koğuş arkadaşı sık sık hastalanmakta haftada bir doktora gitmektedir.Adamın doktordan her gelişinde bir uzvu kesilmektedir.Bir gün bacağı,sonra kolu,eli...Son gelişinde Temel koğuş arkadaşının kulağına eğilir manalı bir gülüşle: -Uy!Hemşerim sanmaki anlamayrum,bağa öyle geliyoki galiba sen kısım kısım firar edeysun

    İşaret
    Balığa çıkacak olan Lazlar konuşuyorlarmış :
    - Dün balık avladığımız yeri işaretledin mi ?
    - Evet kayığa işaret koydum
    - Aptal! Ya bugün başka kayıkla balığa çıkarsak ?!



  10. #60
    Hira - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Title
    ·• Rєνηaк-ı Baнaя •·
    Üyelik tarihi
    07.Şubat.2014
    Mesajlar
    736
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)
    Paça
    Adamın biri Karadeniz'i gezerken bakmış bir köyde bütün koyunlar üç bacaklı. Merak etmiş ve arabasından inip çobana sormuş niye koyunlar böyle diye. Bunun üzerine çoban :
    - Canımız her paça istediğinde koca koyunu kesecek değildik herhalde...

    Yassı Tavuk



    Karadeniz'i gezen bir adam yolda aniden önüne çıkan tavuğu ezmiş. Hayvanı ezdiği için üzüntü duymuş ve gidip sahibine en azından parasını vermek istemiş. Almış tavuğu ve hemen oradaki köye gitmiş. Elindeki tavukla kahveden içeri girmiş ve :
    - Afedersiniz; ben hemen köy dışında bu tavuğu ezdim. Sahibini arıyorum, en azından parasını vereyim diye. Acaba bu tavuğun sahibi kim ? Bunun üzerine hep beraber tavuğa bakan Lazlar :
    - Hemşerim sen yanlış geldin. Bizim köyde böyle yassı tavuk bulunmaz.

    Mendil




    Temel ve İdris sahilde gezinirken Temel'in kafasına martı sıçmış. Temel :
    - Mendilin var mı
    - Var da, ne yapacaksın ? Martı çoktan uzaklaştı.

    Sarı Bar(yeni)



    Temel eğlenmek için bir yer arıyormuş.Daha önce bir çok bara gitmiş fakat simdi gidecek farklı bir yer arıyormuş.Bir arkadaşı ona Sarı Bar adlı bir yer önermiş.Oda gitmiş fakat diğer yerlerden hiçbir farkı yokmuş.Neyse demiş içkisini içmiş tuvalete gitmiş . Bir de ne görsün altın bir pisuar var. Çok şaşırmış daha sonra pisuara işeyip gitmiş. Öbür gün yine gelmiş ve içkisini içip tuvalete gitmiş. Bir de ne görsün altın pisuar yerinde yok. Barmene gidip"Tek farkınız altın pisuardı,şimdi o da yok"demiş. Barmen barda oturan iri yarı adama dönüp "Necmi abii senin saksofona işeyen adam geldi" demiş

    Kizartma Tavuk

    Bizim Temel karakolda başkomiserdir. Bir gün bir kadın gelir: - Komiser bey komiser bey! Kocama tavuklu bezelye yapacaktım ... Ben onu haşlayana kadar kocamı markete bezelye almaya gönderdim. Gidiş o gidiş gelmedi... Ben ne yapacağım? Komiser Temel kadına hiç bakmadan: - En eyisi siz o tavuğu kizartma yapin.



Sayfa 6 Toplam 7 Sayfadan BirinciBirinci 1234567 SonuncuSonuncu

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 6 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 6 misafir)

Benzer Konular

  1. Rize'de fıkra gibi açılış
    Konu Sahibi BOZKURT21 Forum Türkiye'den Haberler
    Cevap: 0
    Son Mesaj : 29.Mayıs.2016, 17:36
  2. Rize'de fıkra gibi erken ezan !
    Konu Sahibi katherinapetrov Forum Türkiye'den Haberler
    Cevap: 3
    Son Mesaj : 08.Temmuz.2014, 19:49

Bu Konu için Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
gaziantep escort bayan gaziantep escort sesli sohbet seks hikaye onwin venüsbet giriş tipobet365 sahabet karabük escort ordu escort kars escort kocaeli escort izmit escort edirne escort ısparta escort karabük escort manisa escort adana escort
ankara escort ankara escort ankara escort bayan escort ankara çankaya escort kızılay escort kızılay escort ankara eskort ankara escort çankaya escort ankara otele gelen escort kayseri escort istanbul escort avrupa yakası escort çapa escort şirinevler escort avcılar escort beylikdüzü escort