a. Gök Tanrı İnanışı
Türklerin İslâm dinini kabul etmelerinden önce Budizm, Hinduizm,
Manihaizm, Mecusilik, Musevilik ve Hıristiyanlık gibi dinlere de girdikleri
görülmektedir. Ancak bunlar topluca değil, bazı boyların geleneksel inançları
dışındaki bu dinlerden bazısını benimsemesi şeklinde olmuştur. Toplu haldeki
benimseme sadece İslâm'a girişte olmaktadır. Saydığımız dinler dışında Türkler
arasında en yaygın ve etkili olan dinî inanış, halkın tarih öncesi devirlerden beri
inandığı, geleneksel halk dini diyebileceğimiz eski Türk dinî inanışlarıdır. Türkler,
çok erken çağlardan beri "Gök Tanrı Dini"ne ve "Tek Tanrı", "Bir Tengri"ye inanışa
yönelmiştir. Bu inanışlar, Türk toplumlarında, otoritenin sağlanmasında ve disiplinin
doğmasında önemli rol oynamıştır. M.Ö.2. yüzyılda, Hunlar ve diğer Türk
65 Li Jin-xin, _________(Şincan’daki Din Değişmeleri Tarihi), Şincan Halk Neşriyatı, Urumçi-
2005, s.4.
66 Hikmet Tanyu, Türklerin Dini Tarihçesi, Burak Yayınevi, 2.Baskı, İstanbul-1998, s. 73.
23
kavimlerinde, geleneksel olarak yaygın bir Gök Tanrı inancının varlığı
görülmüştür.67
Çin, Bizans, Arap, Ermeni ve Süryanî kaynakları, Türk boylarının hepsinde
Tek Tanrı, Gök Tanrı İnancı bulunduğunu haber vermektedir. Hunlar, Göktürkler,
Uygurlar gibi Türk Devletlerinde, Türk boylarının hemen hepsinde dinin merkezinde
Gök Tanrı (Yüce Tanrı, Tek Tanrı) inancı bulunmaktadır. Gök Tanrı inancının
esaslarını, Orhun Kitâbeleri'nde tespit etmek mümkündür. Orhun Kitâbeleri'nde, çok
yerde zikredilen "Tengri", bazen "Türk Tengrisi" şeklini almakta ve bir "Millî Tanrı"
niteliği taşımaktadır.68
Oğuz Kağan Destanı’nın Uygurca nüshasında da "Kök Tengri" kelimesi
geçmektedir. Oğuz Kağan topraklarını çocukları arasında paylaştırırken, yaptığı
seferleri Tanrısına eda edilmiş bir borç olarak göstermektedir. Ayrıca destanda "Gök
Tanrı düşümde verdiğini hakikate çıkarsın", "Tanrı bütün dünyayı senin uğruna
bağışlasın", "Ben gök Tanrı'ya borcumu ödedim"69 ifadeleri yer almaktadır.
Orhun Abideleri'nde Tanrı'nın bütün yüce sıfatları sayılır. Bu yazıtlardaki
ifadelerde Türklerin inandığı Tanrı tektir, "Gökte"dir, ezelî ve ebedîdir, eşi ve benzeri
olmayandır, hayat verendir, yaratandır, öldürendir, iradesine göre hükmedendir,
yardım edendir, cezalandırandır, kulun duasını kabul edendir, esirgeyen ve
bağışlayandır, her şeyi en iyi bilendir, insanlara bilgi veren ve yol gösterendir.70
Türklein bu tek Tanrı anlayışı, Çinlileri de etkilemiştir. Çinlilerin tek Tanrı'yı
ifade etmek için kullandıkları "Tien" kelimesini Türklerden aldıkları belirtilmiştir.71
Uygur alim Abdüşükür Muhammed Emin Uygurların eski dinlerini incelerken:
"Gök Tanrı’nın, Hun, Türk ve Uygur kağanlıkları döneminde Baş Tanrı olarak
görüldüğünü, hatta Şamani unsurlar arasında bile gök yüzünün tanrılar mekanı
olduğunu, gökteki tanrıların Başbuğunun Gök Tanrı olduğunu ifade etmiştir. O,

önemli bir işe karar vermeden önce, Gök Tanrı'dan izin almanın Türkler arasında
bulunan eski adetlerden biri olduğunu vurgulamıştır.72
Nitekim, Türkler arasındaki Tek Tanrı, Gök Tanrı inancının varlığı yabancı
bilim adamları tarafından da tespit edilmiştir. 7.yy. Bizans tarihçisi Th. Simocattes,
Göktürklerin kutsal saydıkları ateşe, suya, toprağa tâzim ettiklerini, fakat yalnız, yerin,
göğün yaratıcısı bildikleri Tanrı'ya taptıklarını belirtmiştir.73 Çinli tarihçi Li Jin Xin
eski Türklerin inandıkları Gök Tanrı'nın tüm evrenin sahibi olduğunu yazmıştır.74
Türkler arasındaki Gök Tanrı inancını Kafesoğlu şöyle açıklamaktadır:
"Gökyüzündeki tabiî varlıkların büyük rol oynadığı eski 'halk dinleri'nde, özellikle
dikkati çeken nokta, bütün eski kavimlerin güneşi, ayı ve yıldızları 'tanrılar' olarak
tanımlamaları, fakat bizzat 'gök' ile ilgilenmemeleridir. Halbuki, bozkır Türk dininde,
gökyüzü belirtileri (güneş, ay, yıldızlar) değil, yekpare gök'ün sembolleştirdiği tek
'Tanrı' inancı temel teşkil etmektedir. Bu suretledir ki, 'Gök Tanrı' dini Türklere
mahsus bir inanç sistemi olarak ortaya çıkmaktadır.”75