Çok eski zamanlarda gelmiş ve yaşamış olan ulusların inandıkları tanrıların, kahramanların, devlerin ve perilerin hayatından bahseden hikayelerdir. Mitlerde mekan kozmik bir mekan; zaman da kozmik bir zamandır.(Kozmik: İslamiyet’e göre ruhların yaratıldığı andır.) Mit doğaüstü varlıkların eylemlerinin öyküsünü oluşturur. Bu öykü kesinlikle gerçek ve kutsal kabul edilir. İnsanlar, miti bilmekle onu çözmekle nesnelerin de kökenini bilir.
Mircea Eliade’nin konuları, işlevleri ve tipleri öne çıkarak yaptığı tanım, günümüzün ihtiyacına en iyi cevap veren tanımlar arasında yer almaktadır: “Mit kutsal bir öyküyü anlatır; en eski zamanda ‘ başlangıçtaki’ masallara özgü zamanda olup bitmiş bir olayı anlatır. Bir başka deyişle mit, doğaüstü varlıkların başarıları sayesinde, ister eksiksiz olarak bütün gerçeklik, yani kozmos olsun, isterse onun yalnızca bir parçası (sözgelimi bir ada, bir bitki türü, bir insan davranışı, bir kurum) olsun, bir gerçekliğin nasıl yaşama geçtiğini anlatır. Demek ki mit, her zaman bir ‘yaralatışın’ ın öyküsüdür. Bir şeyin nasıl yaratıldığı nasıl ‘varolmaya’ başladığı anlatılır. Mit; ancak ‘gerçekten olup bitmiş tam anlamıyla ortaya çıkmış olan şeyden söz eder. Mitlerdeki kişiler olağanüstü varlıklardır. Özellikle ‘başlangıç’ taki o eşsiz zamanda yaptıkları şeylerle tanırlar. Demek ki mitler, onların yaratıcı etkinliğini ortaya koyar ve yaptıklarının kutsallığını (ya da yalnızca ‘doğaüstü’ olma özelliğini) gözler önüne serer. Sonuç olarak mitler, kutsal ( ya da doğaüstü) olan şeylerin, dünyaya çeşitli, kimi zaman da heyecan verici akınlarını betimlerler. İşte dünyayı gerçek anlamda ‘kuran’ ve onu bugün içinde bulunduğu duruma getiren de kutsalın bu akınıdır. Dahası, insan bugünkü durumunu, ölümlü cinsiyetli ve kültür sahibi bir varlık olma özelliğini ‘Doğaüstü Varlıklar’ ın müdahalelerinden sonra edinmiştir.” (Oğuz, 2011 : 131-132)
Mitler bir yaratılışın hikâyesidir. Bu yaratılış hikâyesi her konu da olabilmektedir. İnsan, hayvan, bitki gibi evrenle ve öte dünya ile alakalı yaratılışın hikâyesini anlatırlar. Mitler çeşitli toplumlarda oluşum şekilleri farklı muhteva bakımında yaratılışı konu edinmektedir. Bu konular ortaya çıkış bakımından din temellidir. Mitlerin ortaya çıkışı hakkında iki farklı görüş bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi dinlerin mitik anlatıları ortaya çıkardığı veyahut mitlerin din olduğu hakkındadır. Mitler bu iki görüşten hangisi olursa olsun genel itibariyle yaratılışı anlattığı ve doğuş bakımından da toplumların “biz nerden geldik?” veya “ evrende oluşan şeyler nasıl oluştu? “ sorularına cevap veriler.
İnsan davranışı için model teşkil eden, insanın kendisini, üzerinde yaşadığı dünyayı ve evreni olaylar, nesneler, davranış biçimleri ve kurumlar bütününde anlamlandırmasını sağlayan, her zaman için bir yaratışın hikayesini anlatan, bireyselliğe karşı toplumsal bilinci temsil eden kutsal metinler ‘mit’ başlığı altında toplanabilir. Yaşadıkları bağlamlarda kutsal ve gerçek kabul edilen bu metinler kökenleri ve dönüşümleri dramatik bir dille izah etmişlerdir.
Mircea Eliade’nin konuları, işlevleri ve tipleri öne çıkarak yaptığı tanım, günümüzün ihtiyacına en iyi cevap veren tanımlar arasında yer almaktadır:
Mit kutsal bir öyküyü anlatır; en eski zamanda, ‘başlangıçtaki’ masallara özgü zamanda olup bitmiş bir olayı anlatır. Bir başka deyişle mit, doğaüstü varlıkların başarıları sayesinde, ister eksiksiz olarak bütün gerçeklik, yani kozmos olsun, isterse onun yalnızca bir parçası (sözgelimi bir ada, bir bitki türü, bir insan davranışı, bir kurum) olsun, bir gerçekliğin nasıl yaşama geçtiğini anlatır. demek ki mit, her zaman bir yaratılış öyküsüdür.
Mitler üç gruba ayrılır:
- Tabiat olaylarını, hayvanların kökenini, töreleri , örf ve adetleri anlatan mitler.
- Tarihi olayları açıklayıcı mitler
- Sadece maceraları anlatan , eğlendirici mitler