Tarih profesörü İlber Ortaylı, Mustafa Kemal Atatürk'ün "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri" emrinin anlamını yazdı.
Hürriyet gazetesi yazarı, tarih profesörü İlber Ortaylı, Mustafa Kemal Atatürk'ün Büyük Taarruz için verdiği, "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri" emrinin önemini ve anlamını yazdı.
Ortaylı, "Başkomutanlık Meydan Muharebesi'ndeki süratli hareket emri, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin doğal sınırlarının Akdeniz olması üzerinde yoğunlaşıyordu. Dokuz asırlık Türk tarihi, Orta Asya ve Horasan ikliminden Akdeniz'e yönelmeyi ve ulaşmayı amaçlamaktaydı. Binaenaleyh, imparatorluğun bu mirasının elden çıkmasını Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın ne askeri dehası ne de medeniyet tarihi anlayışı uygun görürdü. Ordulara yönelik 'İlk hedefiniz Akdeniz'dir' emri işte bu konuyla ilgili kesin bir emirdir ve meydan savaşının kazanılmasından dokuz gün sonra ordular İzmir'e bu emirle girmişlerdir" ifadelerini kullandı.
İlber Ortaylı'nın "İlk hedefiniz Akdeniz'dir emri neden çok önemli?" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
'Karizma', Weber'gil bir tabirdir ve kilise terminolojisinden alınmadır. Yunancadır ve "yanılmazlığına inanılan" anlamına gelir. Bunun Osmanlıcada da bir karşılığı vardır: 'Sahibkıran.' Bu sözcük, göksel takımyıldızlarından alınan bir yetki ve hediye, inayet demektir. Evet, Weber'ci 'karizma' kavramı Atatürk'e tam olarak uyuyor. Atatürk yanılmayacağına güvenilen bir lider olarak doğmıştur. Keza İstiklal Harbi komutanları fevkalade kıymetli insanlardır. Hele o kurucu üç büyük komutan: Ali Fuat Paşa, Kazım Karabekir ve Mustafa Kemal Paşa...
Fakat bunların içinde, gerçekleşmesi imkansız görünen hedefleri işaret eden hep Atatürk'tür. Diğer ikisi hep daha temkinli olmuştur.
Cihan Harbi'nde inanılmaz hatalar yapılmış ve o yapılan hatalar her şeyden önce imparatorluğun cenazesinin kılınmasına ve büyük bir insan kaybına sebep olmuştur. Yedek subay olarak giden talebelerin mektepleri boşalmış, tarlalar kıymetli çiftçiden, kasabalar esnaftan mahrum kalmıştır. Bu hal ve korkunç bilanço, komutalar da dahil olmak üzere milleti ve seçkinleri elbette temkinli olmaya sevk etti. Atatürk söz konusu olduğunda temkinle birlikte aşırı bir atılım da vardır. Durum muhakemesi ve insanları etkilemek bir deha gerektirir. Çünkü herkes vatanı seviyor ve kurtarmaya çalışıyordu ama lider nitelikleriylehalkı ve taşra ileri gelenlerini ikna edip bir araya getirebilen kişi Mustafa Kemal Paşa idi. İstanbul, Batı Anadolu ve Doğu Trakya, Gazi Paşa'nın vazgeçemeyeceği hedeflerdi; oysa İstiklal Harbi komutanları bu konuda daha temkinliydi. Lakin Mudanya Mütarekesi'ne ulaşıldığı vakit düzenlenen sınırların ötesinde kalan hedefler konusunda o da artık temkinlidir... 1922'nin Türkiye'si gerçekçi bir komuta heyetiyle ulaşması gereken noktaya gelmişti.
Başkomutanlık Meydan Muharebesi'ndeki süratli hareket emri, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin doğal sınırlarının Akdeniz olması üzerinde yoğunlaşıyordu. Dokuz asırlık Türk tarihi, Orta Asya ve Horasan ikliminden Akdeniz'e yönelmeyi ve ulaşmayı amaçlamaktaydı. Binaenaleyh, imparatorluğun bu mirasının elden çıkmasını Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın ne askeri dehası ne de medeniyet tarihi anlayışı uygun görürdü. Ordulara yönelik "İlk hedefiniz Akdeniz'dir" emri işte bu konuyla ilgili kesin bir emirdir ve meydan savaşının kazanılmasından dokuz gün sonra ordular İzmir'e bu emirle girmişlerdir.